|

Kendimi geleneksel sanatta buldum

Geleneksel Türk sanatının önemli isimlerinden Prof. Dr. Mehmet Zeki Kuşoğlu, özellikle ahşap, taş ve maden sanatları konusunda çalışmalar yapıyor. “Almanya’dan sanatımızı öğrenmek için ayrıldım” diyen Kuşoğlu, “Ben memleketime dönüp kendimi arayacağım dedim ve kendimi geleneksel sanatta buldum. Anlayacağınız gittim batıya, döndüm doğuya”diyor.

Hatice Saka
04:00 - 23/09/2018 Pazar
Güncelleme: 04:16 - 23/09/2018 Pazar
Yeni Şafak
Prof. Dr. M. Zeki Kuşoğlu
Prof. Dr. M. Zeki Kuşoğlu

Prof. Dr. Mehmet Zeki Kuşoğlu, unutulmaya yüz tutmuş Türk İslam sanatlarıyla ilgilenen, özellikle ahşap, taş ve maden sanatları konusunda çalışmalar yapan çok yönlü bir kişilik. Kuşoğlu şimdiye kadar ABD, Almanya, Fransa, Hollanda, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve diğer ülkelerde, yetmişe yakın şahsî ve karma sergi açtı. Hala Kadıköy’deki atölyesinde çalışmalara devam eden Kuşoğlu, uzun bir aradan sonra Bâbıâli Enderun Sohbetleri’nde uzun bir aradan sonra sanatsevelerle biraraya geldi. Geleneksel sanatlarla ilgillenmeye nasıl başladığını Kuşoğlu, şöyle anlatıyor: “1964 yılında devlet bursuyla güzel sanatlar ihtisası için Almanya’ya gittim. Orada Alman hocalarımın Türk medeniyeti hakkındaki sorularına cevap veremedim. Medeniyetimizle ilgili hiçbir şey bilmediğimi fark ettim. Ben memleketime dönüp kendimi arayacağım dedim ve kendimi geleneksel sanatta buldum. Anlayacağınız gittim batıya, döndüm doğuya.”

GÜMÜŞE TÜRK MOTİFLER

Kuşoğlu, Almanya’dan döner dönmez geleneksel Türk sanatını öğrenmenin yollarını arar. Tezhip, hat, minyatür, çinicilik, madencilik ve ciltçilik gibi çeşitli sanat dallarıyla ilgili eğitim alır. Süheyl Ünver, Rikkat Kunt, Muhsin Demironat , Ragıp Tuğtekin, Şevket Rado ve daha birçok isimden dersler alır. Kuşoğlu, tezhip sanatını gümüş ve madene nasıl işlemeye başladığını ise şöyle anlatıyor: “Rikkat Kunt’tan tezhip öğrenirken hocama dedim ki kağıt üzerine yazılanlar yanabilir ya da sudan etkilenir. Bunu madene geçireceğim dedim. Ben bu işe başlayana kadar bütün eserler büyük ölçüde Ermeni ustaların elinden çıkıyordu. Onlar da Batı’nın barok ve rokok tarzıyla eserler ortaya koyuyordu. Ben 16.yüzyılı günümüze aktararak tekrar kaldığı yerden Türk gümüş sanatına birşeyler eklemeye çalıştım.”

SANAT ORTAK DİLİN ADI

“Sanat Allah’ın kullarına lütfettiği ortak dilin adıdır. Bu dili öğrenmek için eğitimi gerekir” ifadelerini kullanan Kuşoğlu, sanat eğitiminin her bireye verilmesinin şart olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Geleneksel sanatlarımızın değeri ancak eğitim yoluyla anlaşılır. Ana kucağından, yuvaya yuvadan ilkokula, ortaokula kadar ders programlarında sanat dersi mutlaka olmalıdır. Çocuklar güzelikleri görmeyi bilmelidi. Eğer Mimar Sinan Süleymaniye camiini yapmasaydı, Yayha Kemal Süleymaniye’de Bayram Sabahı şiirini yazmazdı.”

  • Unutulmasın yeni nesile aktarılsın
  • Geleneksel Türk sanatının önemli isimlerinden Prof. Dr. Mehmet Zeki Kuşoğlu, Osmanlı medeniyetinin unutulmaya yüz tutmuş sanatlarını öğrenmek, icra etmek ve kendinden sonraki kuşağa aktarmaya kendini adamış. Özellikle ahşap, taş ve maden sanatlarıyla ilgilenen Kuşoğlu, “Hat, tezhip ve minyatür gibi sanatlar aslında bütün sanatların özüdür. Halıya bakınca görmesini bilen tezhip sanatını görür. Medreselere, hanlara, camiilere baktınız zaman oradaki çinileri, hatları muazzam bir sanatı görürsünüz” diyor.
#Geleneksel Türk sanatı
#Prof. Dr. M. Zeki Kuşoğlu
6 yıl önce