İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın en uzun soluklu festivallerinden İstanbul Film Festivali başladı! Bu yıl 38.si düzenlenen festival 16 Nisan’a kadar sürecek ve yüzlerce filmi izleyiciyle buluşturacak.
Festival, Türk sinemasının en yeni örneklerinin yanında dünyanın önemli festivallerinden ödülle dönen filmlerin Türkiye prömiyerine ev sahipliği yapıyor. Özellikle Berlin, Cannes, Venedik gibi festivallerin ödüllü filmleri izleyicinin listesinde! Programın merakla beklenen filmi ise kuşkusuz “ Synonymes-Eşanlamlılar”dı. Nadav Lapid’in yönettiği film geçtiğimiz Şubat ayında düzenlenen 69. Berlin Film Festivali’nde en iyi film ödülüne layık görülmüş ve Altın Ayı’nın sahibi olmuştu.
YOAV ÜLKESİNİ REDDEDİYOR
HERKESE DOKUNABİLİR
Lapid 123 dakika süren filmin ardından, bir konuşma yaptı. İstanbul’a üçünkü kez geldiğini belirten yönetmen, “Burası benim için çok özel bir şehir” diyerek sözlerine başladı. Eşanlamlılar’ın kendi yaşamından izler taşıdığını belirten Lapid, “Film kendi hayatımdan, özellikle 15 sene önce Paris’e taşındığımdaki deneyimlerinden izler taşıyor” dedi.
- Eksenine kimlik meselesini alan “Eşanlamlılar” psikolojik gerilimi sürekli diri tutan bir film. Aynı zamanda Fransa ve İsrail’e yönelik politik eleştirileri barındırıyor. İsrail’in genel fanatik ve militarist tutumunu, Fransa’nın göçmenlere yönelik samimiyetsiz politikasını göz önüne alarak ülkelerin tutumları bireylerin karakterinde ne kadar etkili ya da etkili mi sorusunu sorguluyoruz. Doğup büyüdüğünüz ülkenin, kimliğinizi nasıl şekillendirdiği, başka bir ülkeye ait olma noktasında belleğinizin yüzeye nasıl çıktığını görüyoruz.
Bu noktada varoluş meselesi gündeme geliyor elbette. “Filmlerim bir şekilde varoluşa ve hayata değinmeye çalışıyor” diyen Lapid, “Bu filmdeki temalar Faslı, Çinli nereli olursa olsun pek çoğunuza dokunabilir. Kimliklerimizin tutsağıyız diyebiliriz. Hayatın ortasında, bir ülkenin vatandaşlarından talep edeceği sevginin boyutu nedir? İnsanlar ülkelerini sevmeli mi nefret mi etmeli ya da ikisi birden mi olmalı?” şeklinde konuştu. Başrolde yer alan Tom Mercier, Quentin Dolmaire, Louise Chevillotte’nin performansıyla göz doldurduğunu belirtelim.