|

Kitap için bir GBT sorgulaması yaptım

İlker Aslan’ın öykü kitabı Bir İntihar Üstüne Söylenti Edebi Şeyler etiketiyle raflarda yerini aldı. Aslan kitabını ilk eline aldığı anı şöyle anlatıyor: “Kitapta, acaba dizgide bir şeyler kaymış, anlamsız bir görüntüye sebep olmuş mudur diye baktım. Kitap için bir GBT sorgulaması yaptım desem yalan olmaz.”

Merve Akbaş
04:00 - 15/01/2021 Cuma
Güncelleme: 13:30 - 15/01/2021 Cuma
Yeni Şafak
​İlker Aslan
​İlker Aslan
İlk eseriniz yayınlandığında neler hissettiniz?

İlk eser deyince epeyce geriye gitmek gerek sanırım. “İlk”ten kasıt basılı bir dergide herhangi bir türde bir yazı yayımlatmaksa, ilk ve en büyük heyecanım liseye başladığım yıl okulumuzun dergisinde şöyle tek sütun olarak yayımlanan, “kitap/okuma sevgisi” içerikli yazımdır. Kendimi çok önemli biri gibi hissetmiştim. Sonrasında daha ileriki yaşlarımda özellikle üniversite ve sonrasında pek çok farklı yerde, farklı türlerde yazılarım yayımlandı. İlk öyküyü gerçekten hatırlamıyorum ama duygusu aşağı yukarı aynıdır ve sanırım ilk kez bir yerlerde öyküsü basılan herkeste de bu vardır: Heyecan dolu bir iş. Dediğim gibi aklımda kalmamış ama eminim o dergiden gidip üç-beş tane almışımdır.

Kitabınızı elinize alınca ilk olarak ne yaptınız?

Kitapla ilgili bir heyecanım yoktu açıkçası. Hala da yok. Şöylece bir içini karıştırdım. Her şey yerli yerinde mi diye. Biraz da deneysel metinler olduğu için kitapta, acaba dizgide bir şeyler kaymış, anlamsız bir görüntüye sebep olmuş mudur diye baktım. Kitap için bir GBT sorgulaması yaptım desem yalan olmaz.

Kitabınızı ilk kime imzaladınız?

Memleketteki annem ve kız kardeşime imzalayıp gönderdim. Kitap imzalatmak çok hassas olduğum bir konu değil. Kitaplığımda imzalı çok kitap yoktur. Niyeyse önemli gelmiyor bana. Kendi kitabım çıktıktan sonra anladım ki imzalamak da pek hoşuma gitmiyor. Neden bilmem, zorlanıyorum.

Okur önce hangi öykünüzü okumalı?

Ben genelde okuduğum öykü kitaplarında yazarın dizdiği sıraya önem veririm. Benim kitabım için de bu durum fazladan bir anlam içerecek derecede geçerli. Öykülerin bazıları birbirine görünmez ipliklerle bağlı olduğu için sıranın bozulmadan okunmasını tavsiye ederim. Yine de okurun bileceği iş tabii…

Gece mi yazarsınız, gündüz mü?

Ne yazık ki en ufak bir yazma rutinim bile yok. Rutini olan yazarlara da hep imrenmişimdir. Gece, gündüz, gürültülü, sessiz, müzikli, karanlık odada vs. Hiçbiri benim için geçerli değil. Aklıma bir şey gelirse, günün herhangi bir zamanında, onu ivedilikle yazıya dökmeye çalışırım. Bu bazen bir cümle olur, bazen komple bir öykü. O anda yazabilirsem onu ne ala. Yazamazsam zaten uçup gidiyor ne yazık ki.

Defter mi, bilgisayar mı?

Allah bilgisayarı bulandan razı olsun. Bu sorunun cevabı kayıtsız şartsız bilgisayar. Defter, kalem, kâğıt çok hantal geliyor bana. Ama çok imreniyorum defter tutanlara. Çocukluğumdan beri ne bir günlüğüm oldu düzenli ne bir okul defterim. Dört senelik liseyi dört defterle, koca üniversiteyi bir ajandayla bitirdim. Bilgisayar büyük bir nimet. İşin kötüsü kalemle yazmadıkça yazımın da çirkinleştiğini fark ettim zamanla. Özellikle yazıyla sürekli münasebeti olanların bilgisayarda daha rahat ettiğini düşünüyorum. Ben de onlardan biriyim.

#Bir İntihar Üstüne Söylenti
#İlker Aslan
#GBT
3 yıl önce