Her ne kadar dünyanın global bir köy olduğu söylense de fiziksel sınırlar orada duruyor. O dikenli teller hala ayırıyor bizi ve hikayelerimizi. Kavuşamıyoruz. Bu yüzden göç var, mülteci var. Daha iyi bir hayata, hayallerine, sevdiklerine kavuşmak için ‘kaçak’ konumuna düşmüş mültecilerin acı hikayeleri var her yerde. Bu hikayeler üzerine dikkat çeken filmler, belgeseller yapılıyor. Duyarlı sinemacılar onların seslerini duyurmak için çabalıyor. Shan Khan’ın imzasını taşıyan Honour (Namus) da bu filmlerden biri. Hindistanlı bir aile, onurlarını lekeleyen kızlarını öldürmeye karar veriyor. Kızlarının ‘suçu’ ailesinin sınıfından olmayan bir adamla birlikte olması. Kızını kendi elleriyle öldürmeyi başaramayan anne büyük oğluyla beraber ırkçı bir kiralık katil tutuyor. Ancak anne- oğulun hesaba katmadığı bir şey gerçekleşiyor ve katil kızı korumaya karar veriyor. Kendi ailesi tarafından öldürülmeye çalışan kızın tek umudu bu yabancı adam. Shan Khan’ın senaryosunu başından geçen benzer bir hikayeden esinlenerek yazdığı Namus, aile onurunun insan hayatının önüne nasıl geçtiğini gözler önüne seriyor. Bu yıl dördüncüsü düzenlenen Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali kapsamında izleyiciyle buluşan filmde İngiltere’nin önemli dizilerinden Atlantis’te oynayan Aiysha Hart başarılı oyunculuğuyla dikkat çekiyor.
”Allah İbrahim Peygamber’in oğlunu öldürmesine izin vermediyse kimin kimi öldürmesine izin verir. Kültürü dinin üstünde tutanlar ve sonradan yaptıklarını din ile ayıklamaya çalışanlar bunun aksini düşünecektir. Eğer birisi bu filmi izlerse ve çocuğunu öldürme düşüncesindeyse İbrahim’in hikayesini aklına getirmeli” diyen filmin yönetmeni Shan Khan insanları töre konusunda daha duyarlı davranmaya davet ediyor. Sınırlar hakkında “Eğer doğru pasaportunuz ve yeteri kadar paranız varsa sınırlar yoktur. Ancak bu ikisinden biri ya da ikisi de yoksa önünüzde kocaman duvarlar vardır” sözleri ise bugünü özetliyor.