|

Kubbede hoş bir sadâ bırakmak

İbnülemin Mahmut Kemal İnal denilince akla ilk gelen şey Yahya Kemal Beyatlı ile Süleyman Nazif’in müşterek kaleme aldıkları bu beyitlerdir herhalde. Gelin görün ki Üstad’ın kitaplarına ulaşmak, deveye hendek atlatmak kadar zordu. İşte bu zorluğu yakın zamanda Ketebe Yayınevi aştı ve İbnülemin Bey’in bütün kitaplarının telif haklarını satın aldı.

04:00 - 15/10/2019 Salı
Güncelleme: 20:11 - 13/10/2019 Pazar
Yeni Şafak
İbnülemin Mahmut Kemal İnal
İbnülemin Mahmut Kemal İnal
SAMET TINAS

Hezâr gıbta o devr-i kadîm efendisine
Ne kendi kimseye benzer ne kimse kendisine

İbnülemin Mahmut Kemal İnal denilince akla ilk gelen şey Yahya Kemal Beyatlı ile Süleyman Nazif’in müşterek kaleme aldıkları bu beyitlerdir herhalde. Hakikaten eski tabirle nev’i şahsına münhasır bir zat olduğu bütün tanıyanların şehadetiyle sabit olan üstadı en güzel böyle tarif edebiliriz. Titiz, muhafazakâr, asabiyü’l-mizaç olan İbnü’l-Emin bir o kadar da âlim bir zattı. Gerek Osmanlı Tarihi’nde Son Sadrazamlar gerekse Son Asır Türk Şairleri gibi muhalled eserler ortaya koymasına ilaveten musiki tarihimiz açısından fevkalade önemli olan Hoş Sadâ’yı kaleme alması kendisinden sonraki araştırmacılara çığır açıcı bir keyfiyette olmuştu.

Gelin görün ki Üstad’ın kitaplarına ulaşmak, deveye hendek atlatmak kadar zordu. İşte bu zorluğu yakın zamanda Ketebe Yayınevi aştı ve İbnülemin Bey’in bütün kitaplarının telif haklarını satın aldı. İlim ve kültür hayatımıza yapılan bu büyük hizmetlerini ise Hoş Sadâ isimli eseriyle başlattı.

Kitabın en önemli özelliği kâbına erişilemez bir musiki mirasımızın olmasına rağmen bugün maalesef pespaye popüler müziğin tasallutu altında olduğumuz bir hengâmda yayınlanması. Eserin ismi ses ile sadâyı ayırt etmesi bakımından “hoş” bir kere. Sesin ahenksizine gürültü, ahenklisine musiki derler de sadâyı tarif et deseler kifâyetsiz kalır kelimeler. Batı musikisinin pırıl pırıl ve net seslerini bulamazsınız bizim efsunlu sazlarımızda. Şarkın o çok katmanlı fikir dünyası musikide de bulmuştur karşılığını anlayacağınız. Güftesinden bestesine kadar meşki yapılmadan anlaşılamaz olan bu büyük sanat hakkında aslında pek de fazla bilgimiz yok.

Madde ile teması olmayan bu ulvî sanat ve sanatkârlarına dair birçok bilinmeyen şeyi bu eserden öğreneceğimiz muhakkak. Kadim müziğimiz ile biraz olsun iştigâl edenler Dede Efendi, Itrî, Hafız Post, Yusuf Paşa gibi büyük musikişinaslarımızın hayatı hakkında ne kadar az bilgimiz olduğunu bilirler. Çünkü biz tarih yapar yazmayız, sanatta zirveyi teşkil eder ancak kayda almayız. İşte bu kayıt faaliyetini merhum Üstad yerine getirmeye çalıştı. Ömrünün vefa etmemesiyle nâtamam kalan eser, İbnülemin’in son kitabı oldu.

LİSAN-I AŞK


Müellifimiz musikiyi “lisan-ı aşk” olarak tespit buyurmuş. Nağmeler ruhumuzun geldiği âlemi hatırlatır bize. Bu sebepten müziğin tanımı ve faydasından başlamıştır eserine. Musikiyi methedenler ve tenkit edenlerinin durumunu anlattıktan sonra İmam-ı Gazali’nin mevzu hakkındaki hükmünü belirtmekten de geri durmamış. Muhalled eser Ahlâk-ı Alâyi’den, tarih yazımının babalarından İbn-i Haldun’dan, Şeyh Sadi’den iktibaslarla zenginleştirmiştir girizgâhını.

Müzik öğreniminin vaktiyle ne kadar müşkül olduğunu, bu işe talip olanların nasıl çileler çektiğini de okuyacaksınız bu satırlarda. Bunları okurken bir anda Nihavend makamında bir güftenin, Rast makamında bir şarkı sözlerinin de içinde bulacaksınız kendinizi sakın şaşırmayın. Eserin isminin niçin Hoş Sadâ olduğunu merak ediyorsanız onun da cevabı satır aralarına mahfi kılınmış. Üstad “Bâki olan bu kubbede bir hoş sadâ imiş” mısraının kendisine verdiği ilhamla bu ismi seçtiğini belirtiyor.

ERBAB-I MUSİKİNİN BİYOGRAFİLERİ

Eserin bir musiki nazariyat ve ameliyat kitabı olduğunu zannetmeyin sakın. Merhum burada erbab-ı musikinin biyografilerini kaleme almıştır. Çok eskiden beri not ettiği musikişinasların hâl tercemelerinin bir araya getirilip hafızalarımızın ihanetine maruz kalmamaktır gayesi. Üstadın bir maksadı da daha evvel bu tür eserlerin olduğu ancak bir buçuk asırdır biyografilerin ihmâl edilmesini izaledir. Bu sebeple daha evvel bu türde yazılmış kitaplardan da bahseder bir bölümünde.

Hoş Sadâ, 1785 senesinden itibaren yetişen musiki erbabından, terceme-i hâlleri bulunabilen zatları ve resimlerini ve musikiye ait maddeleri içerir. Dört kısma ayrılmıştır: Bestekârlar, sâzendeler, hâfızlar ki bunun içinde mevlid, ilâhî, durak ve naathanlar ve hanende ismi verilen beste, şarkı, semaî ve saire formlarını okuyanlar dahildir, musiki ve erbabına dair bazı fıkralar.

İbnülemin Bey eseri ikinci defa Hasan Ali Yücel’in isteği üzerine İş Bankası’ndan ilaveler yaparak genişletmişti. Şimdi ise kültür hayatımızda uzun zamandır hasretini çektiğimiz bu değerli eseri Ketebe Yayınları kazandırıyor. Bütün emeği geçen ve kadirşinaslık örneği sergileyen başta Albayrak ailesi ve yayınevi müdürü İsmail Demirci’ye teşekkür borcumuzdur. Yahya Kemal Bey’in “Çok insan anlamaz eski mûsikîmizden, Ve ondan anlamayan bir şey anlamaz bizden” beytindeki anlayanların sayısının artması ümidiyle….

#İbnülemin Mahmut Kemal İnal
#Hoş Sadâ
#Ketebe Yayınları
5 yıl önce