|

Kudüs kararı ve İsrail’in yeniden tasarımı

Trump’ın Kudüs’ü İsrail devletinin başkenti tanıma kararından sonra meydana gelen protestolarda İsrail askerlerinin Müslümanlara dönük insani olmayan tutumlarını yansıtan birçok fotoğraf medyaya yansıtıldı. Bu fotoğraflar, Müslüman soykırımının tüm hızıyla devam ettiğini, hatta ve hatta soykırımın çocuklara ve engellilere kadar indirgendiğini belgeleyen kanıt niteliğindedir. Şüphesiz ki Filistin toprakları, dünya genelinde Müslümanları mülksüzleştirme ve devletsizleştirilme projesinin en yoğunlaştığı yerdir.

Yeni Şafak ve
04:00 - 20/12/2017 Çarşamba
Güncelleme: 03:07 - 20/12/2017 Çarşamba
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
DOÇ. DR. HİLMİ YAYLA - HASAN KALYONCU ÜNİVERSİTESİ

Sömürgecilerin yeryüzünde inşa ettiği birçok hayali devlet gibi, İsrail de Yahudilerin uğruna mücadele vererek kurduğu bir devlet değildir. İddiayı daha fazla güçlendirmek açısından; Filistin’de İngiliz İmparatorluğuna bağlı bir yapı için İngilizlerin Devlet-i Aliyye’ye karşı Yahudilerden daha fazla emek sarf ettiği gerçeğini de ifade etmek mümkündür. Gerçek bir devletleşme süreci yaşanmaması nedeniyle de, ne Yahudilerin Filistin topraklarını vatan olarak benimsemeleri, ne de Ortadoğu’nun kadim sosyal unsurlarının Filistin topraklarını Avrupa Yahudilerine ait meşru bir toplanma yeri olarak kabul etmeleri kolay olmuştur. Bu nedenle sömürgeciler, Filistin topraklarında arzu ettikleri sosyal yapıyı gerçekleştirebilmek için Max Weber’in sosyoloji kuramındakine benzer şekilde, Filistin topraklarına yerleştirilen Yahudileri sürekli büyülü tutmak zorunda kalmıştır.

Hal böyle olunca, “Bedava peynir fare kapanında olur!” sözünü anımsatacak şekilde, II. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa’dan sürgün edilen Yahudiler, kendilerine adeta altın tepside sunulan Filistin topraklarında -Amerikan stratejilerine uygun düşecek şekilde- Müslüman temizliği için kullanılmıştır. Bir başka ifade ile Yahudiler, Nazi zulmünden kurtulup özgür şekilde yaşamayı umut ederek geldikleri Filistin topraklarında, bir başka zulmün gerçekleştirilmesine alet oldukları bir senaryonun içinde kendilerini bulmuştur. Şüphesiz, bugünün Ortadoğu’sunu geçtiğimiz yüzyılın Avrupa’sı şeklinde tasarlamaya kalkışan sömürgeciler, Nazilere 40’larda verdikleri görevi II. Dünya savaşından sonra İsrail’e ciro etmiştir.

YAHUDİLER NASIL BÜYÜLENDİ?

Yahudilerin Filistin’de tutulması stratejisi, Weber felsefesindeki akılcı kafes ve büyüleme metaforlarındaki gibi işletilmeye devam etmektedir. II. Dünya savaşı sürecinden başlayarak Dünya’nın çeşitli yerlerinde yaşayan Yahudiler; medyanın, edebiyatın, sinemanın kullanıldığı “büyüleme seanslarına” tabi tutularak, Filistin topraklarını yurt kabul etmeye zorlanmıştır. Sonuç olarak, bir taraftan anti-semitist Batı’nın istemediği bir toplum denetlenebilir ve sömürülebilir hale gelmiş, diğer taraftan Yahudilerin kendi dışındaki dünyalara karşı taşlaşmış unsurlar haline gelmesi sağlanmıştır.

Yahudiler üzerindeki büyüleme seansları hep “büyük” İsrail’den bahsedilerek gerçekleştirilmiştir. Yani nicelik ön planda tutulmuş, ama nicelik bakımından “büyük” olacak İsrail’in neye hizmet edeceği hususunda, bir diğer ifadeyle niteliği açısından örtülü bir plan yürütülmüştür. O kadar ki II. Dünya savaşının ardından Filistin’e göç ettirilen Yahudiler arasında Amerikan emperyalizmi ile mücadele etmek üzere Avrupa’yı terk ettiğini zannedenler dahi bulunmaktadır. Ancak büyüleme seanslarının etkisiyle Filistin’in Yahudiler için bir kafes olarak tasarlandığı ve yüzyıla yayılarak gerçekleştirilecek bir Müslüman soykırımı için alet edileceklerini fark edememişlerdir.

BÜYÜLEME GÜNÜMÜZDE NASIL ÇALIŞIYOR?

1946’dan günümüze geçen sürede, Yahudiler üzerindeki büyülemenin etkisi de azaldı. Artık sömürgeciler, Adolf Hitler’in Kavgam kitabını Yahudi çocuklara okutarak büyüyü ve Yahudilerin çevrelerine olan nefretini devam ettiremeyeceklerini anladıkları gibi, Yahudi toplumun içinde gerçek düşmanın Müslümanlar olmadığına dönük bir takım seslerden de rahatsız olmaya başladılar. Örnek olarak, İsrail’li Haaretz gazetesi yazarı Gideon Levy, Kudüs’teki protesto gösterilerinde engelli insanların dahi bombalanarak öldürülmesi karşısında sesiz kalamamış ve Netanyahu’nun insanlık suçu işlediği yönünde görüş bildirmiştir.

Yahudi toplumunda meydana gelen bu ve buna benzer arzu edilmeyen durumlar, sömürgecileri yeni büyüleme türleri icat etmeye zorlamaktadır. Kaldı ki ABD Başkanı Trump’ın son Ortadoğu ziyareti ile büyünün bozulmasını engellemeye dönük yeni stratejilerin işletileceği açığa çıkmış, özellikle “küre”li fotoğraf Ortadoğu’da mistik bir iklimin oluşturulacağının en güçlü alameti olarak servis edilmiştir. Bununla bağlantılı olarak, Trump’ın “Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınacağı” yönündeki açıklaması da sömürgecilerin büyüleme kapasitesinde bir artış meydana getirmeye çalışması açısından stratejik bir hamledir. Bu “kutsal” dokunuşun Müslümanlarda hangi sonuçları doğuracağını en başından hesaplamış olan ABD, gösteriler sonucu ortaya çıkan görüntülerin Yahudi toplumunda da izlenmesini sağlayarak zihinlerindeki Müslümanlara olan nefreti diri tutmaya çalışmaktadır.

Sömürgecilerin uygulamaya çalıştığı büyüleme stratejilerinin bir diğeri de “Osmanlı ile korkutmaktır”. Son günlerde İsrail basınında sürekli olarak Osmanlı idaresini hatırlatan haberlerle, Yahudi toplumunun algı dünyasında “düşman” tedirginliği oluşturulmaktadır. Oysaki aklı başında her insan, yüzeysel bir tarih okuması yaptığı takdirde Yahudileri yönetenlerin tarihsel süreçte verdiği en iyi kararın Türklere sığınmak olduğunu hatırlayacaktır. Elinde Yahudi kanı bulunmayan yegane milletin Türkler olduğunu Ortadoks İsrail basınına hatırlatmak gerekir!

BÜYÜLEMEDE MEDYANIN ROLÜ

Trump’ın Kudüs’ü İsrail devletinin başkenti olarak tanıma kararından sonra meydana gelen protestolarda İsrail askerlerinin Müslümanlara dönük insani olmayan tutumlarını yansıtan birçok fotoğraf medyaya yansıtıldı. Bu fotoğraflar, Müslüman soykırımının tüm hızıyla devam ettiğini, hatta ve hatta soykırımın çocuklara ve engellilere kadar indirgenmiş olduğunu belgeleyen birer kanıt niteliğindedir. Şüphesiz ki Filistin toprakları, Dünya genelinde Müslümanların mülksüzleştirme ve devletsizleştirilme projesinin en yoğunlaştığı yerdir.

Ancak bu görüntülerin Müslüman ve anti-emperyalist Dünya’da doğurduğu sonuçlar kadar, İsrail’in iç pazarına dönük ve Yahudilerin yeniden büyülenmesi için de servis edildiğini veya servis edilmesine müsaade edildiğini gözden kaçırmamak gerekir. Görünür ve görünmeyen duvarlarıyla bir güvenlik devleti olan İsrail’in, askerlerin çocuklara şiddet uygularken görüntülerinin yansıtılmasına müsaade etmesi şaşırtıcıdır! Mavi Marmara gemisinde yaşananları hatırlayalım: Gemiye müdahale eden İsrail askerlerinin gemide bulunanlarla ilgili istihbarat bilgisi tüm Dünya’nın aklına durgunluk vermişti. Açık denizlerde istihbarat marifeti sergileyen İsrail’in “kendi saha ve seyircisi önünde” bu kadar aciz ve insanlık dışı görüntüler yayınlanmasına olanak tanıması şüpheli bir durumdur.

Bu son sorunun cevabı üst satırlarda bahsi geçen Yahudilerin yeniden büyülenmesinin gerekliliği ile ilgilidir. Ortadoğu’da kimlikler üzerinden yürütülen proje gereği, özellikle de “yeni nesil” Yahudi toplumunun Filistin için mücadele eden çocukları görüp, onlara karşı bilenmesi gerekmektedir! Yahudi çocuklara Müslüman çocukların Filistin için donanımlı ve çok sayıda askere karşı verdiği mücadele izlettirilerek, İsrail’in yeni neslinde öldürmek için mekanize edilmiş bir bilinç oluşturulmaya çalışılmaktadır. Çünkü işgalci İsrail’in bir Yahudi devleti olarak koloni vazifesi bitmemiştir.

FOTOĞRAFLARIN GÖSTERMEDİĞİ FİLİSTİN

Filistin’den gelen fotoğraf ve video görüntülerinde Gazze ve Batı Şeria’nın örtülenen bir yüzü de bulunmaktadır. Filistin topraklarında yaşayan milyonlarca Müslüman’a dönük bir post-modern soykırım gerçekleştirmiş olan İsrail devleti, Gazze ve Batı Şeria’yı Müslümanlar için bir toplama kampı şeklinde dizayn ederek ihtiyacı olan ucuz işgücünü temin etmektedir. Tıpkı Nazilerin 1940’larda kendi atalarına yaptığı gibi! Günümüzde artan nüfusunun ve ekonomisinin işgücü ihtiyacını Etiyopya’dan modern büyüleme yöntemleri ile getirilen Falaşalarla daha fazla karşılayamayan İsrail, emperyalist büyüyü sürdürebilmek için Müslümanları kullanmaya devam etmektedir.

#İsrail
#Filistin
#Kudüs
6 yıl önce