Evli çift olarak aynı filmin başrolünde yer almak ve profesyonelliği elden bırakmamak bir hayli zor olsa gerek. Atıf Emir Benderlioğlu ve Ceren Benderlioğlu çifti birlikte rol aldıkları ikinci projede de başarılı bir performans sergiliyor. İkili 8 Nisan cuma günü vizyona girecek 'Kızkaçıran' adlı filmin başrolünde yer alıyor. Absürd komedi olarak çekilen film, alışılagelmiş yapımların yanı sıra, aynı zamanda bir yol komedisi. Filmin senaristi ve yönetmeni Korhan Uğur. Oyuncu kadrosunda aynı zamanda Kyamran Agabalaev, Yüksel Ünal, Aydan Burhan, Ergun Kuyucu ve Erol Aksoy gibi başarılı isimler de yer alıyor. Atıf Emir ve Ceren Benderlioğlu filmde birbirini seven ama evlenemeyen iki genci canlandırıyor. Fakir oldu ğu için kendisiyle evlenmeyi kabul etmeyen Ahmet'in sevdiği kız Gül'ü düğününden kaçırırken damadı da yanlışlıkla kaçırmasıyla komik hikayeler başlıyor. Biz de fakir kız fakir oğlan komedisi tadındaki filmin başrolündeki Benderlioğlu çiftiyle bir araya gelerek keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Gerçek hayatlarında da enerji dolu bu çift, beyazperde de seyirciyi oldukça güldüreceğe benziyor.
Emir Benderlioğlu: Senaryo bana geldiğinde hemen menajerimi arayıp bu filmde olmak istediğimi söyledim.
Ceren Benderlioğlu: Ben senaryoya ilk başta dahil edilmemiştim. Emir kendisine gelen senaryoları ilk olarak bana okutur. Okuduğum zaman tek bir şey söyledim: 'Senaryo çok güzel. Çekimlerde güzel olursa harika bir iş olur.' Akşam olduğunda bana da bir telefon geldi ve başrolde olmamı istediler. Çok mutlu olduk.
C.B: Komedi oynamak her oyuncunun harcı değildir. Bu film benim ilk komedi filmim oldu. İlk başta korktum ama gelen tepkiler beni çok rahatlattı. Bundan sonra da komedi filmlerinde yer almak isterim.
E.B: Komik olmakla komedyen olmak arasında çok büyük fark var. Günlük hayatta yaşanan her olay bize komik gelebilir ama komedyen olmak bu demek değil. Komedi oynamak ve yazmak oldukça zor.
C.B: İyi ki böyle bir projede yer almışım. Korkularıma rağmen harika bir deneyimdi. Ben bu zamana kadar çoğunlukla dram türünde oynadım. Dram benim gözbebeğim. Ayılmayı bayılmayı, çığlık çığlığa oynamayı çok seviyorum ama bu filmle komedinin tadına vardım. Şimdi bırakasım gelmiyor. Çekimlerin ikinci gününden sonra zaman nasıl geçti anlamadım.
E.B: Filmin bütünlüğü beni çok etkiledi. Türkiye'de bunun örnekleri çok az. Komedi filmleri genelde birbirinden bağımsız potporiler şeklinde geliyor. Fakat bu film biraz daha farklı. Kendine özgü bir komedi anlayışı var. Biz küfür komedisi yapmadık. Bu filmde Anadolu'ya gittiğinizde tüm samimiyetiyle sizi karşılayan insanları göreceksiniz. Bu filmde bir Amerikan komedisi yok.
E.B: Ben küfür üzerinden film yapılmasını yanlış buluyorum. Güldürmek için küfür edilmemeli ama hikaye içinde küfürün olması gerekiyorsa yapılmalı. O argo kimseyi rahatsız etmez. Seyirci zaten onu ayırt edebiliyor.
C.B: Sabah 4'te kalkıp akşam 7'ye kadar çalıştık. Sonra akşam 9'da tekrar buluşup diğer günün sahnesini aramızda oynuyorduk. Çok emek verdik. Çekimlerde 21 gün boyunca gelinlikle dolaştım. Bu benim için çok zordu. Her gün gelin makyajı, saçı yaptırdım. Emir dışarıdan her ne kadar ağır dursa da dünyanın en komik insanı. Bu yüzden o rolüne hazırlanırken hiç zorlanmadı.
C.B: Sette profesyonel davranmak zorundaydık. Çocuğumuz da bizimle birlikte Çeşme'deydi. Evimizi de oraya taşıdık. Akşamları ev hayatına devam edip sabahları da işimize geldik. Biz 6 yıldır evliyiz ve Emir artık benim kolum kanadım oldu. Vücudumda kolumun olduğunu nasıl hissetmiyorsam, onu nasıl benimsediysem Emir de benim için öyle.
E.B: Karı koca olmanın keyfini film çekimlerinde sete de taşıdık. Çift olarak başrolde olmak çok güzeldi. Zaman zaman tatlı tartışmalar yaşayıp gülüştük.
C.B: Emir'in beni iş noktasında eleştirdiği oluyor ama bu acımasızca değil. Profesyonelliği elimizden bırakmıyoruz. Birbirimize alınmıyoruz.
Film eş zamanlı olarak Azerbaycan'da da vizyona girecek...
E.B: Bu iki devlet tarih boyunca ne yazık ki hep acıları paylaştı. Artık mutluluklarını da paylaşması gerekiyor. Biz de bu mutluluğa bir nebze destek olmak için eş zamanlı olarak Azerbaycan'da da vizyona girmesini istedik.
E.B: Türk sineması artık Türkiye sınırları dışına çıkmalı. Seyirci sayısının artması gerekiyor.
Filmler bütün Avrupa'ya yayılmalı. Batılı bir dil geliştirmeliyiz demiyorum. Anadolu'nun en ücra köşelerinde yaşanan hikayeleri beyazperde de anlatalım istiyorum.
C.B: Biz normal hayatımızda popüler yerlerde takılmayız. Alışveriş yaptığımız yerler bellidir. Esnafımızı tanırız. 3 yaşında bir kızımız da var. Böyle bir aile ortamında ne kadar oyuncu edalarında olabiliriz ki... Biz evde her şeyden önce anne ve babayız. Bu zamana kadar hiç problem yaşamadık.