|

Küllerinden mi doğdu efsanenin sonu mu geldi

Sinema tarihinde kendine has bir yeri olan The Matrix serisinin on sekiz yıl sonra gelen dördüncü filmi, metaverse çağında beklentileri karşılayamadı gibi gözüküyor. Buna rağmen dikkate değer bir tartışma sunan filmi sinema dünyasından isimlerle konuştuk. The Matrix Resurrections için ‘Küllerinden doğdu’ diyen de var, ‘Efsanenin sonu geldi’ diyen de.

Sevda Dursun
00:00 - 10/01/2022 Pazartesi
Güncelleme: 02:01 - 10/01/2022 Pazartesi
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv
1999 yılında bilim kurgu dünyasının en popüler örneği olarak ortaya çıkan Matrix mitinin, on sekiz yıl sonra 4. filmi çekildi. Sinema tarihinde kendine has bir yeri olan The Matrix serisinin uzun yıllar sonra gelen dördüncü filmi, orijinal üçlemenin ana karakterleri Neo ve Trinity’nin dönüşünü merkezine alıyor.
Ancak bu sefer sakallı ve uzun saçlı bir Neo çıkıyor karşımıza. Kült serilerin yeniden çekimlerine alışkın olan izleyici, önce nostalji yapmak, ardından aynı kaliteyi yakalamak amacıyla sinema salonlarının yolunu tuttu.
Fakat pek çok seride olduğu gibi The Matrix Resurrections da beklentiyi karşılayamadı gibi gözükse de dikkate değer bir tartışma sundu. O halde bize de bu tartışmayı açmak düşer.

BEZDİRİCİ ANLATIM, KÖTÜ TEKNİK

Wachowski kardeşlerin Matrix çıkarmasının yıllar sonra büyük ses getirdiğini söyleyen sinema yazarı Döndü Toker “Seyircilerde büyük hayal kırıklığı yaratan ya da yazarları ikileme düşüren tartışmalar bir kenarda dursun, serinin dördüncü filmi triolojinin kendisinin de alaşağı edilip, yeniden değerlendirildiği başka bir yapıt.


Film ilk dakikalarda bezdirici bir anlatım biçimi, kötü teknik, Deathpoolvari mizahıyla uzaklaştırıyor seyirciyi. Anlatım bazen zorlama geliyor, beklentileri yok ediyor ve göstermek yerine çok konuşuyor.
Buna rağmen film sabırla izlendiğinde transparan tavrı oldukça bilinçli geliyor ve bu yüzyılın tam da bu devrini yeniden ele almakla ilgili derdi var” eleştirisinde bulunuyor.

BAĞIRLARA BASILACAKTIR

  • Üçlemeyi tek parça, The Matrix Resurrections’ıysa serinin ilk devam filmi olarak kabul ettiğini söyleyen Sinema Eleştirmeni Serkan Çelik, orijinal eseri güncelleme şekliyle sinema tarihinin en başarılı devam filmlerinden biri olduğunu düşünüyor: “İlk film zamanı için olağanüstü bir görsel dünya sunuyordu ve bu özelliği izleyiciyi eğlendirip heyecanlandırmıştı. Derine bakmayı sevenlerse izledikçe daha fazlasını buldu, hayran kaldı, sahiplendi. Dördüncü film görsel anlamda (yeni Matrix’in mimarı farklı olduğu için) daha düz olsa da senaryo tekrar izledikçe anlamlanıyor ve burun kıvırmak yerine üzerine düşünenlere verecek çok şeyi var.
  • Acımasızca eleştirenlerin bile ilk izlemede bazı replikleri ezberlediklerini düşünür, rüzgârın zamanla değişip Resurrections’ın da bağırlara basılacağına emin olabiliriz.

ETKİSİZ KALDI

Sanat eleştirmeni Samed Karagöz ise filmin günümüz dünyasına çok bir şey söylemediğini vurguluyor: “İlki 1999 yılında sinema salonlarında izleyiciyle buluşan Matrix serisinin son filmi büyük bir hayal kırıklığı yarattı.
Bunun temelinde ilk filmle oluşturulan teknik yeniliklerin, anlatıdaki geleceğe dair öngörülerin bu filmde hiç olmaması birinci neden olabilir.

İlk film sosyal medyanın, hızlı internet bağlantısının, akıllı telefonların olmadığı bir dönemde yapılan filmle izleyiciyi ne kadar şaşırtıp etkilediyse,
yeni filmin metaverse, sosyal medya, sanal paranın her tarafta yer aldığı günümüz dünyasına dair hiçbir yenilik sunmamasıyla
o kadar etkisiz kaldı.”

NOSTALJİ YÖNÜ BÜYÜK

  • Film Arası dergisi Yayın Koordinatörü Rabia Bulut, hep imrendiği nostalji duygusunu bu filmle yaşadığını söyleyerek “Matrix serisinin ilk çıktığı zamanlardaki yenilikçi, farklı, kendine has dünyasına dair yeni bir şey görmüyoruz.
    Ama Lana Wachowski, günümüzün alışılmış tavır, anlayış ve bakış açısına dair mizahi bir tavırla çok şey söylüyor.
  • Geri dönüşünü de Neo ve Trinity’nin unutulmaz ve vazgeçilmez aşkı üzerinden yapması insanı can evinden yakalıyor” yorumunu yaptı.
#Matrix
#The Matrix Resurrections
#Sinema
#metaverse
2 yıl önce