|

Kültürel iktidar zemin meselesi

‘Kültürel iktidar’ tartışması yine gündemimizde. Deprem ve seçim sonrası oyuncuların başı çektiği tanıdık simaların garip açıklamaları ‘neden’ ve ‘nasıl’ sorularını gündemimize soktu. Doğru tedavi için elbette öncelikle doğru teşhis gerekli. Kültürel iktidarı, siyasi iktidarı elde tutmak ve ‘parasını vererek’ üretim yaptırmak şeklinde görmek en tehlikeli durum.

Abdulhamit Güler
04:00 - 17/06/2023 Cumartesi
Güncelleme: 01:51 - 17/06/2023 Cumartesi
Yeni Şafak
Merve Dizdar, Eda Ece.
Merve Dizdar, Eda Ece.

‘Kültürel iktidar’ tartışması yine gündemimizde. Deprem ve seçim sonrası oyuncuların başı çektiği tanıdık simaların garip açıklamaları ‘neden’ ve ‘nasıl’ sorularını gündemimize soktu. Doğru tedavi için elbette öncelikle doğru teşhis gerekli. Kültürel iktidarı, siyasi iktidarı elde tutmak ve ‘parasını vererek’ üretim yaptırmak şeklinde görmek en tehlikeli durum. AK Parti’nin 21 yıllık iktidarında kültürel eleştirilerin bitmemesi ve bir türlü arzu edilen sonuca ulaşılamamasının sebebi en temelde budur. Gövde gösterisi sağlayacak salon organizasyonları ve büyük bütçeli çalışmalar tek başına yetmiyor. Evet, bunlar da lazım. Fekat olması gereken listesinde ilk 10’a bile girmez. Üretimlerde propaganda dili kullanmak ve hamaseti özgüven ile karıştırmak da sonuçların kadük kalmasının ana sebeplerinden.

“KÜLTÜREL SAVAŞ” MI VAR?

Öncelikle bilmek gerek ki; politik, ekonomik ve askeri savaşın bağlı olduğu ana damarlardan biri kültür alanıdır. Buradaki manzara vücudun direncini belirler. Hiçbir müstakil alan kültürden bağımsız değildir. Hiçbir kültürel alan da genel resimden uzak kalamaz. Popüler kültür de kalıcı sanat üretimi de madalyonun ihmal edilmemesi gereken yüzleridir.

Sinema, yeni medyanın da bağlı etkisiyle ‘kültürel iktidar savaşı’nda en önemli başlıklardan birini oluşturuyor. Evet, ‘savaş’ dedik. Zira toplumları ve küresel etki alanlarını hedefleyen her şey için yapılan mücadele savaştır. Savaşta sonuç alabilmek için gerekli olanlarsa taktik, tecrübe, teçhizat ve toplumsal destektir.

Buradan devam edelim…

MÜŞTERİ KİM?

Toplumsal destek dediğimiz şey popüler kültür için tüketiciyi, kalıcı sanat üretimi için de hedef kitleyi ifade eder. Devlet organizması en önemli adımları atsa bile ‘alıcısı’ yoksa hedefe ulaşılamaz. “Marifet iltifata tabidir, müşterisiz meta zayidir” ifadesi resmin bu yönüne işaret eder. Üretim olmazsa olmazdır. Ancak eserin muhatabının bulunmaması hüsran doğurur. Bunun için her türlü üretimin müşterisinin de oluşturulması lazım. Mesela ticari sinema için bu mesele büyük oranda halledilmiş durumda. Zaten özel bir çabaya da gerek yok. Tarih boyunca insanoğlu popüler olana ve hazzına seslenene ses vermiştir. Bağımsız sinemada ise bambaşka bir kitle söz konusudur. Türkiye’de oluşturulması beklenen kültürel havzanın en önemli eksiği de bu hedef kitledir. Türkiye’de üretilen bir bağımsız film en fazla 20-30 bin kişi tarafından izlenmesine rağmen İtalya’da aynı kişinin filmleri 700 bin gişe yapıyorsa en temel meselemiz kangrene dönmek üzere demektir. Burada yapılması gereken, sanat temelli yapımların elit azınlığa hitap ettiği yanılgısından geniş kitleleri kurtarmaktır. Bunun için de uzun vadeli eğitim programları yapıp bu üretimin karşılığını zemine yaymak gerekir.

NASIL BİR EĞİTİM?

Eğitim dediğimiz şey iletişim fakültelerinde sinema bölümlerini çoğaltmakla olmaz. Müfredat çağın gereğine göre düzenlenmeli. Eğiticiler, bilgi aktarmanın ötesine geçerek zemin oluşturma gayesine uygun yaklaşım sergileyecek kişilerden oluşmalı. Geleneği inkar etmeden yeniliği takip eden öğretmenler, orta vadede sanat eserlerinin alıcısının geniş kitlelere yayılması noktasında etki edecektir.

Türkiye’de sinema üniversitesinin olmaması, sinemada ekol ve okul olacak özel teşebbüslerin sonuna kadar desteklenmemesi yaramızdır. Eğitimde uygulamanın öne plana konması da zaruridir. Mevcut durum yeterli değildir.

Sinemada yetenek avcılığı müessesesi oluşturulmalı. Ülkenin her bölgesinde atölyeler düzenlenip film üretimi sağlanmalı. Sinema üretimi büyük şehirlerle sınırlanmamalı. Anadolu’nun her bölgesinin platoya dönmesi sağlanmalı.

ESERLERİN YAŞAM ALANI GÖZETİLMELİ

Kültürel alanda üretimlerin ticari olmadığı durumlarda eserlerin yaşam alanları değişir. Sinema özelinde gişe için üretilmeyen filmlerin nefes aldığı mecralar festivallerdir. Film festivallerinin politik söylemlerin ve kültürel sınıfın sadece belli tarafının söz söyleme alanı olmasının sebebi de budur. Herhangi bir festivalde kürsüye çıkıp iktidar eleştirisi yapılınca ‘Kapatın bu festivali’ demek kolaycılıktır. Aksine o festivalin desteklenmesi gerekir. Ama perdede gösterilecek filmlerin ve yönetmenlerin çeşitliliği sağlanmalı. Ayrıca Türkiye’deki sinemacıların festival kültürünün geliştirilmesi gerekir. Hatta her sinemacıya yılda 2-3 yurt dışı festival takip etme şartı getirilmeli ve maddi olarak desteklenmeli.

ÜRETİM NASIL DESTEKLENMELİ?

En temel noktalardan biri eser üretimidir. Politik iktidar asırlar boyu sizde olsa da festival perdesinde arzu edilen eserlerin çoğalmaması sonucu değiştirmez. Bu filmleri yapacak yönetmen ve yapımcıların çoğalması gerekir. Bu coğrafyadan ve değerlerinden beslenen üreticilerin çoğalması için parmak hesabı yapmadan maddi destek sağlanmalı. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve TRT’nin destekleri önemli ama yetersizdir (geçen haftaki yazıda Sinema Genel Müdürlüğü desteklerinin 100 milyon olması gerekir derken tek seferde uzun metrajda verilen desteği kastetmiştik). Bu zaviyeden bakınca Bakanlık ve TRT’nin sinema üretimine yıllık desteğinin 500 milyon TL üzerinde olması gerektiğini söyleyebiliriz. Türkiye’de bugün bağımsız bir filmin 10 milyon TL’ye hakkıyla yapılabileceğini düşünürsek bu desteğin neye tekabül edebileceği anlaşılır. Avrupa’da filmlerin ortalama 5-10 milyon avroya, Hollywood’da ise 50-200 milyon dolara mal olduğunu da hesaba katmalıyız.

TEKNO-KÜLTÜR NEDİR, NE YAPILMALI?

Teknolojinin kültür ile etkileşimi hesaba katılmalı. Sinemanın doğumunun ve gelişmesinin teknoloji ile bağlantılı olması, sürekli dönüşen yöntemlerin teknolojik imkanlarla sağlanması dikkate alınmalı. Üreticilerin teknolojiye ulaşımı kolaylaştırılmalı, desteklenmeli.

Yeni medyanın sinemada çeşitliliği beslediği göz önüne alınarak gençlerin duygusuna ve zihnine hitap eden üretim imkanları ve eserleri beslenmeli. Sinemanın yeni yaşam alanının dijital mecralar olduğu gözümüze sokulurken bu alanların çoğaltılması elzemdir. İzleyicinin de büyük oranda dijitalde olduğu kabul edilirse üretimin bu alana ağırlıklı olarak yönlendirilmesi elzemdir.

SİVİL SERMAYE DESTEĞİ ÇOK ÖNEMLİ

Dünya tarihinde sanatın en büyük destekçisi burjuva olmuştur. Devlet desteği tek başına yetmez. Aksine iticidir. Sivil sermaye de üretimi ve politikayı desteklemeli. Mesela kültürel faaliyetlere sağlanan fonun vergiden düşmesi çekici hale getirilmeli. KDV matrahının bir kısmından düşmesi gibi bir durum sermayeye çekici gelmiyor. Diğer taraftan, eser muhatap bulmak gibi desteğe muhatap da sağlanmalı. Bunun için sermaye bilinçlendirilmeli. Film desteklemenin ticari faaliyet olmadığı, çöpe para atmak manasına gelmediği fekat gözden çıkarılması gereken elzem bir kalem olduğun anlatımalı. Devlet eliyle bu destek biçimleri çoğaltılmalı ve kolaylaştırılmalı.

HER YER SANAT, HERKES MESUL!

Yapılması gerekenlerin başlıkları çoğaltılabilir. En önemlileri bunlar. Son olarak bir noktanın daha altını çizmeliyiz.

Kültürel alan, sadece sanat faaliyetleri ile sınırlı değil. Aklınıza gelebilecek her mecranın kültürü, sanatı söz konusudur. Şampiyonalar Ligi’nin klasikleşmiş müziğinin kilise merkezli olduğunu düşündüğümüzde kültür üretiminin sadece kültür-sanat alanı denen mecralarla sınırlandırılmaması gerektiği aşikar olur.

Hal böyle olunca kültür-sanat üretiminde çok boyutlu politikaya ve sağlam fon desteklerine ihtiyaç olduğunun altını tekraren çizmek gerek. Kültür ile turizmin aynı bakanlıkta olması kabul edilemez (turizm gelirleri ile kültürün destekleniyor olması yeterli gerekçe değil). Kültür, başlı başına politika ve üretim alanına sahip bakanlıkla desteklenmeli. Sanat üretiminin çok boyutlu şekilde desteklenmesi için kaynak sağlanmalı. Devlet eliyle ve özel sektör desteği ile yıllık milyarlarca liralık programlar yapılmalı. Her bakanlığın sanat üretimine kaynak aktarması sağlanmalı. Faturalardan kültür payı kesilmesi bile söz konusu olabilir.



#Sanat
#Sanatçı
#Kültür
#Film
1 yıl önce