|

Kültürümle müzik sayesinde barıştım

Arap dünyasının underground yıldızı Yasmine Hamdan, klasik Arap formunu elektro altyapılarla zenginleştirerek kendine has bir tarz oluşturuyor. Savaş yüzünden çok farklı şehirlerde yaşadığını kaydeden Hamdan, kendi kültürüyle müzik sayesinde bağ kurduğunu söylüyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 12/07/2015 Sunday
Güncelleme: 20:21 - 11/07/2015 Saturday
Yeni Şafak

Yasmine Hamdan… O, Arap dünyasının underground yıldızı. Soap Kills ile müzikal kariyerine başlayan Lübnanlı Hamdan, Madonna'nın prodüktörü Mirwais ile bir albüm yaparak birden dikkatleri üzerine çekti. Jim Jarmush'un Only Lovers Left Alive (Sadece Aşıklar Hayatta Kalır) filmiyle de bir anda parladı. Savaş yüzünden çok fazla şehir değiştiren Hamdan, gittiği her ülkenin kültüründen bir şeyler almış ama kendi coğrafyasına da hep yabancı kalmış. “Bir türlü içinde olduğumu hissetmediğim kültürle müzik sayesinde bağ kurmak iyi bir yoldu. Bunu keşfettim” diyor.



Müziğe olan yeteneğinizi ilk ne zaman keşfettiniz?

Ailem müzik kökenli bir aile değil. Etrafımda, ailede müzikle ilgilenen kimse yoktu. Hatta benim müzikle alakam rastlantısal diyebiliriz. Şartlar beni oraya sürükledi. Çok çekingen ve kapalı bir çocukluk geçirdim. Ama müziği çok seviyordum, evde sürekli dinliyordum ve müzik üzerine hayaller kuruyordum. Beyrut'a gittiğimde yeni insanlarla tanıştıktan sonra biraz daha ciddi bir şekilde müziği ele almaya karar verdim. Karar da beni buldu aslında. Arap müziğiyle olan keşfim de o döneme rastlıyor.



KENDİMİ LOKAL HİSSEDEMEDİM


Peki, neler dinliyordunuz ilk gençliğinizde?

Gittiğim yerlerde hangi müzikler daha ulaşılabilirse onları dinliyordum. Körfez ülkelerinde yaşadığım dönemde Kuveyt, Irak, Dubai müzikleri çok baskındı. O müzikler Ortadoğu'dan apayrıdır. Onlardan bir şeyler mutlaka gelmiştir kulağıma. Lübnan'a geldiğimde orada bambaşka şeyler dinledim. Babam çok ciddi bir klasik müzik dinleyicisidir. Sonra Yunanistan'a geldiğimde bütün ana akım popları keşfettim.



Müzik sizin için ne ifade ediyordu? Hayatınızda nereye konumlanıyordu?

Çok kesintili bir çocukluk yaşadığımı ve savaş yaşayan bir nesil olduğumu düşünürsek hayatımın bütün farklı dönemlerinde benden kopmayan tek şey aslında müzikti. Farklı yerlerde yaşadığım için bir şekilde kendimi o coğrafyada lokal hissedemedim. Onun içinde kendimi yabancı gibi hissediyordum. Bunun değişmesinde de müziğin çok ciddi katkıları oldu. Geldiğiniz yerle iletişim kurmak gibi bir ihtiyacınız var. Ben bu ihtiyacımı müzikle cevaplandırdım. Bir türlü içinde olduğumu hissetmediğim kültürle müzikle bağ kurmak iyi bir yoldu.



NEREYE GİTTİYSEM ORADA SAVAŞ ÇIKTI


Neden çok farklı ülkelerde yaşadınız?

Savaş yüzünden daha çok. Nereye gitsem savaş çıktı. Biz iç savaştan dolayı Lübnan'ı terk ettik. Ama Saddam Hüseyin Kuveyt'i işgal ettiğinde de Kuveyt'teydik. Babam Körfez ülkelerinde çalışıyordu. Lübnan, Körfez ülkeleri ve Yunanistan üçgeninde bir gençlik geçirdim. Ben buradayken dikkatli olun, her an saldırı olabilir. (Gülüyor)



Kendimi rafine hale getirdim




Arapça söylüyor ve farklı bir müzik yapıyor olmanızla ilgili sorunlar yaşadınız mı?

Arapça bir şeyler yapmak farz olmuştu benim için. Kendimi buna ikna ettim. Bana sorarsanız world müzik dediğimiz şey kolonici zihniyetten geliyor. Ben bir şekilde ana dilimde, kendi kültürümde ama o estetiğin içinde bir şey yapmayı daha doğru buldum. Kendi ülkemle başladığımda ilk aşmam gereken duvar kadın olmamdı. Kadın olarak o coğrafyalarda ne yapacağınız belli. Engelleri aştıkça müziğime nerede nasıl devam ettirmem gerekiyor diyerek Avrupa'ya geldiğimde de bu sefer bizim müziğimizi nereye koyacaklarını bilemediler. Çünkü otantik Arap müziği yapmıyoruz. Dünya müziğine de tam oturmuyor. Şansım şuydu ki kafasında bu tip bariyerleri olmayan insanlarla tanıştım ve onlarla çalıştım.



Sonra Madonna'nın prodüktörü Mirwais ile çalıştınız. Bu size neler kazandırdı?

Madonna'nın prodüktörüyle çalışmaya başladıktan sonra bir kapı daha açılmış oldu. Çünkü pop dünyasıyla ilgili kafamda hiçbir şey yoktu. Ama bir şekilde gözüm ve kulağım o mesaiden sonra açıldı. Pop formunda biraz daha dans müziği elemanlarını bir araya getirince çok negatif tepkiler de aldım. Çünkü o zamana kadar yaptığım müzikler biraz daha melankoli tınlıyordu. Arapça bu formda çok fazla müzik yapılmadığı için eleştiriler aldım. Sonsuza kadar elektro pop stilinde kalmayacağımı biliyordum. Bütün bu keşiflerle Arapça sözlü bir şeye odaklanmaya karar verdikten sonra kendimi heykel gibi yontmaya başladım. Bundan keyif almaya başladım. Kendi sözlerimi daha kuvvetli daha özgün ve bütün yaptıklarımı en rafine haline getirdiğimi düşünüyorum.



Arap Baharı medyatik bir terim




Arap Baharı'nın Ortadoğu coğrafyasının kültürünü ve özellikle de müziğinizi etkilediğini düşünüyor musunuz?

Arap Baharı çok medyatik bir terim. İçi ne kadar dolu çok tartışmalı. Bir kartpostal gibi duruyor önümüzde. Bir manada iyi tarafı birçok şeyin değişmesine vesile oldu. Ama şu an bir türbülans döneminde olduğumuzu kabul etmemiz gerekiyor. İşin nereye gittiği belli değil. Zaten Arap coğrafyasının bir sürü sorunlu durumu var. Sadece son birkaç yıl değil 60-70 senelik problemler bunlar. İsrail orada, Filistin meselesi devam ediyor. Zaten Araplar kendi içlerinde de birbirlerini çok seven bir topluluk değil. Bütün bunların sonunda Arap Baharı başlığı altındaki değişimler güzel ama başımızda hep yozlaşmış rejimler, diktatörler olduğu sürece sürekli başka problemlerle uğraşarak vakit kaybettik. Çok umutsuz da değilim.



Sınırsız insanlar yolumu açtı


Jim Jarmush'un Only Lovers Left Alive filmiyle sizi ve sesinizi herkes tanıdı. Jarmush müzikal olarak değil belki ama popülerlik açısından faydalı oldu değil mi?

Kariyerim açısından çok ciddi faydası oldu Jarmush'un. Jim zaten yaptığı işlerden sahne müziklerine kadar her şeyinde çok net ve saygı duyulan biri. Çok avangart biri. Onun referansıyla bir şey insanların huzuruna sunulduğunda bunun avantajları çok oluyor. Müzikal olarak görünmeyen ama var olan sınırlar var etrafımda. Jim sayesinde bir şekilde daha kalabalık kitle benim müziğimle tanıştı. Bu da benim bilinirliğimi artırdı. İşime geldi. Şahsi olarak da onunla karşılaşmış olduğum için mutluyum.





Çok fazla şarkı biriktirdim


Ya Nass 2013'te çıkmıştı. Aradan iki yıl geçti. Yeni bir albüm hazırlığı var mı?

Yeni bir albüm kesin var. Bu yaz epey yoğun geçti ve geçiyor. Aslında yüzde sekseni tamamlanmış ama biraz daha müsvedde halinde parçalar var. Çok fazla parça biriktirdim. Üzerinde söz söylemek istediklerim var ama şu an bir şeyler söylemek için erken.



Paris'te mutlu musunuz?

Çok karışık ve problemli bir soru. Bilmiyorum. Paris'te kendimi evde hissettiğimi söyleyebilirim. Kültürel olarak çok besleyici ve dinamik bir şehir. Çok sık seyahat ettiğimi ve aslında oralı olmadığımı düşünürsek de hep bir içeride ve dışarıda gibi bir karışık durum da var. Cevabı net olmayan bir durum.








#Yasmine Hamdan
#klasik Arap formu
#underground
#Soap Kills
9 years ago