Doku Kumaş Tasarım Yarışması, Güneydoğu Anadolu Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (GATHİB) tarafından, Ticaret Bakanlığı desteği, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) koordinatörlüğünde düzenleniyor. Yarışmanın amacı ihraç edilebilme potansiyeline sahip ürün çeşitliliğini artırmak ve genç girişimcilere yeni kapılar açabilmek. Birikimlerimi yarışmacılarla paylaşabilmek ve onların tasarladığı kumaşlardan bir koleksiyon hazırlayarak bu koleksiyonu bir defile ile sunmak benim için heyecan verici. Bu tarz çalışmaların yaygınlaşmasını sektörün gelişimi için de son derece önemli buluyorum. 222 kişi arasından ilk 20’ye giren yarışmacılar, ikinci jüri değerlendirmesinde tasarımlarını ve üretilen kumaşlarını moda tasarımcıları, Türkiye’nin saygın üniversitelerinden akademisyenler ve sektör temsilcilerinden oluşan jüri üyelerine sundu. Yapılan değerlendirmeyle de ilk 10 finalist belli oldu.
Belirlenen 10 finalistin inovatif kumaşlarıyla 40 parçalık kreasyon hazırlıyorum. 5 Kasım’da Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi’nde gerçekleşecek final gecesinde düzenlenecek defilede bu kreasyon sergilenecek. Defilenin tarih, kültür, sanat ve görsel sanatlar barındıran Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi’nde yapılacak olması da beni ayrıca heyecanlandırıyor.
KUMAŞ VE TASARIM BİRBİRİNİ TAMAMLAR
Türkiye tekstil anlamında çok gelişmiş bir ülke, çok önemli değerleri var. Kumaşla tasarım birbirinin tamamlayıcısı ve dolayısıyla tasarımcıların kumaş olarak daha güçlü malzemeler bulabilmesi çok önemli. Tasarımlarımızı artık kendi ülkemizde ürettiğimiz kumaşlarla yapmalıyız diye düşünüyorum. Zaten kullanıyoruz; ama bunun daha ileri seviyelere gelmesi lazım. Gaziantep’te inanılmaz bir potansiyel var. Kuntu kumaşı gibi yerel kumaşlarıyla olduğu gibi teknik tekstil konusunda da Türkiye’nin en önemli şehirlerinden... İşin içine girdikçe bunu daha da iyi gördüm. Bu hazineyi el birliğiyle değerlendirmeliyiz. Gaziantep, uluslararası çapta faaliyet gösteren çok büyük hazır giyim ve konfeksiyon firmalarının yatırımlarıyla dünya markası olma yolunda ilerliyor.
2004 yılından beri Paris Haute Couture haftasına katılarak Türk modasını dünyanın moda başkenti Paris’te başarıyla temsil etmeye çalıştım. Uzun yıllardır sektörün içindeyim. Yaptığınız işi sevmek ve doğru ekiple çalışmak her alanda olduğu gibi tasarımda da çok önemli. Ben sokak modasının verdiği mesajları takip ederek, dünyada yaşananları izleyerek kendimi sürekli yenilemeye çalışıyorum ve yolun başındaki genç arkadaşlarıma da hep bunu öneriyorum.
TARİH VE KÜLTÜRDEN BESLENİYORUM
Evet. Tasarımlarımı tarih ve kültürle besliyorum. Geçmişle geleceği sentezlemeyi, yaşadığımız toprakların kültürel değerlerini tasarımlarıma yansıtmayı seviyorum.
Son yıllarda moda dünyasının gündeminde sürdürülebilirlik kavramı var. Türk tekstil sektörü kumaşlarıyla, tasarımlarıyla ve üretim potansiyeli ile çok güçlü. Dünyadaki değişimi iyi gözlemlediğimizde, koleksiyonlarımızda organik kumaşlara daha çok yer verdiğimizde ve üretim süreçlerimizde çevre dostu yaklaşımları arttırdığımızda global arenada çok daha güçleneceğimize inancım tam.
Zamansız parçalara öncelik
Atölyemizde hem hazır giyim hem couture yapıyoruz. İkisi çok farklı ve ikisinin de çok ayrı zevkleri var. Dediğiniz gibi dönem dönem marka iş birlikleri yapıyorum ama bu koleksiyonlarda da tarzımdan ödün vermeden, zamansız parçalara yer veriyorum.
İnsanlar artık az ve öz almayı tercih ediyorlar. Beş tane gömlek almak yerine bir tane kaliteli, doğal, doğaya saygılı, insana saygılı, üreten insanların da iyi şartlarda çalıştıkları parçaları almaya yöneliyorlar. Markalar da bu konuda üretim süreçlerinde farklılıklara gitti. Eskiden 100 parçalık koleksiyon çıkartan birçok marka şimdi 50-60 parça çıkartıyor. Dört mevsim koleksiyon hazırlayanlar var ama onlar da hazırlıyorlarsa bile adetleri ve sayıları daha aşağıya düşürdüler.
Akışa ve zamanı geldiğinde aradığınız bilgilerin karşınıza çıktığına inanıyorum. Güzel bir zamanlama olmuş gerçekten. Sorunuza gelince... Yirminci yüzyılın son çeyreğinden itibaren teknoloji hızını çok arttırdı. Buna bağlı olarak hayatlarımız da birçok şeyi değiştiriyor. Mesafeler kısalıyor, farklı kültürleri tanıma, görme ve anlama kanalları çeşitleniyor. Her gün yeni şeylerle tanışıyoruz . Bu anlamda beğeniler de birbirine yaklaşıyor; ama kültürlerin yaşatılması için değerlerimize sahip çıkmalıyız. Bunu yaptığımız sürece de beğenilere etkisi mutlaka olacaktır...