|

Kumaş hazinemize sahip çıkmalıyız

Dilek Hanif, moda tasarımlarını oluştururken Türk dokuma kumaşlarını kullanan bir tasarımcı. “Bu hazineyi el birliğiyle değerlendirmeliyiz” diyen Hanif, Türk modasının yerel kumaşlarla tasarlanmasını önemli buluyor. Yaşadığı toprakların kültürel değerlerini tasarımlarına başarıyla yansıtan Hanif, kumaş ve tasarımın birbirini tamamlayan iki unsur olduğunu hatırlatıyor ve artık Türk modasının tasarımlarını kendi topraklarındaki zengin kumaşlarla hazırlaması gerektiğini dile getiriyor ve ekliyor: “Bu konuda inanılmaz bir potansiyel var. Tasarımlarımı tarih ve kültürle besliyorum.”

04:00 - 3/10/2021 Pazar
Güncelleme: 00:22 - 3/10/2021 Pazar
Yeni Şafak
Dilek Hanif ile hem yarışmayı hem de Türk moda sektörünü konuştuk.
Dilek Hanif ile hem yarışmayı hem de Türk moda sektörünü konuştuk.
LATİFE BEYZA KAHVECİOĞLU
Tasarım ve kumaşın birbiriyle uyumunu, “Kumaşınız ne kadar güzel, kaliteli ve özgün olursa tasarladığınız kıyafet gerçek değerine ve güzelliğine o derece kavuşmuş olur. Biri diğerinden daha az ya da fazla önemli değildir.” sözleriyle ifade eden ünlü modacısı Dilek Hanif, genç tasarımcıları desteklemek amacıyla Güneydoğu Anadolu Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği tarafından bu sene ilk kez düzenlenen “Doku Kumaş Tasarım Yarışması”nda yarışma koçluğunu üstlenen isim oldu. Yerli tesktil ve kumaş üreticilerini daima desteklediğini belirten Hanif, düzenlenen yarışmanın Türkiye’de üretilen kumaş ve tasarımların hak ettiği değere ulaşması için önemli bir adım olduğunun da altını çiziyor. Dilek Hanif ile hem yarışmayı hem de Türk moda sektörünü konuştuk.

Güneydoğu Anadolu Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği tarafından, Ticaret Bakanlığı desteği ve Türkiye İhracatçılar Meclisi koordinatörlüğünde organize edilen “Doku Kumaş Tasarım Yarışması” bu sene ilk kez düzenleniyor. Yarışmanın koçluğunu da siz üstleniyorsunuz. Fikir nasıl oluştu, proje hakkında neler söylemek istersiniz?

Doku Kumaş Tasarım Yarışması, Güneydoğu Anadolu Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (GATHİB) tarafından, Ticaret Bakanlığı desteği, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) koordinatörlüğünde düzenleniyor. Yarışmanın amacı ihraç edilebilme potansiyeline sahip ürün çeşitliliğini artırmak ve genç girişimcilere yeni kapılar açabilmek. Birikimlerimi yarışmacılarla paylaşabilmek ve onların tasarladığı kumaşlardan bir koleksiyon hazırlayarak bu koleksiyonu bir defile ile sunmak benim için heyecan verici. Bu tarz çalışmaların yaygınlaşmasını sektörün gelişimi için de son derece önemli buluyorum. 222 kişi arasından ilk 20’ye giren yarışmacılar, ikinci jüri değerlendirmesinde tasarımlarını ve üretilen kumaşlarını moda tasarımcıları, Türkiye’nin saygın üniversitelerinden akademisyenler ve sektör temsilcilerinden oluşan jüri üyelerine sundu. Yapılan değerlendirmeyle de ilk 10 finalist belli oldu.


Projede son aşamaya az kaldı... Şimdi finalistlerin kumaşları sizin elinizde tasarımlara dönüşerek 40 parçalık bir koleksiyon halini alacak. Bu konuda biraz detay alabilir miyiz?

Belirlenen 10 finalistin inovatif kumaşlarıyla 40 parçalık kreasyon hazırlıyorum. 5 Kasım’da Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi’nde gerçekleşecek final gecesinde düzenlenecek defilede bu kreasyon sergilenecek. Defilenin tarih, kültür, sanat ve görsel sanatlar barındıran Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi’nde yapılacak olması da beni ayrıca heyecanlandırıyor.

KUMAŞ VE TASARIM BİRBİRİNİ TAMAMLAR

Yarışmanın ev sahibi Gaziantep, kumaş tasarımında öne çıkan dünya şehirlerinden biri olma yolunda hızla ilerliyor. Siz de yer aldığınız projelerde yerel kumaş ve teknikleri öne çıkaran bir tasarımcısınız. Bu topraklardaki tekstil potansiyelini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye tekstil anlamında çok gelişmiş bir ülke, çok önemli değerleri var. Kumaşla tasarım birbirinin tamamlayıcısı ve dolayısıyla tasarımcıların kumaş olarak daha güçlü malzemeler bulabilmesi çok önemli. Tasarımlarımızı artık kendi ülkemizde ürettiğimiz kumaşlarla yapmalıyız diye düşünüyorum. Zaten kullanıyoruz; ama bunun daha ileri seviyelere gelmesi lazım. Gaziantep’te inanılmaz bir potansiyel var. Kuntu kumaşı gibi yerel kumaşlarıyla olduğu gibi teknik tekstil konusunda da Türkiye’nin en önemli şehirlerinden... İşin içine girdikçe bunu daha da iyi gördüm. Bu hazineyi el birliğiyle değerlendirmeliyiz. Gaziantep, uluslararası çapta faaliyet gösteren çok büyük hazır giyim ve konfeksiyon firmalarının yatırımlarıyla dünya markası olma yolunda ilerliyor.


Paris’te couture, Milano da ise hazır giyim tecrübeleriniz oldu. Ayrıca Paris’e giderek couture koleksiyon hazırlayan ilk Türk tasarımcı olarak Türk modasına değer katan isimlerin başında geliyorsunuz. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

2004 yılından beri Paris Haute Couture haftasına katılarak Türk modasını dünyanın moda başkenti Paris’te başarıyla temsil etmeye çalıştım. Uzun yıllardır sektörün içindeyim. Yaptığınız işi sevmek ve doğru ekiple çalışmak her alanda olduğu gibi tasarımda da çok önemli. Ben sokak modasının verdiği mesajları takip ederek, dünyada yaşananları izleyerek kendimi sürekli yenilemeye çalışıyorum ve yolun başındaki genç arkadaşlarıma da hep bunu öneriyorum.

TARİH VE KÜLTÜRDEN BESLENİYORUM

Tasarımlarınızı “güçlü tasarım kodları gereği kültürel köklerden faydalanıyor ve bu kültürel dokunuşları modernize edilmiş bir çizgiye taşıyor” olarak tanımlıyorsunuz. Bu köklerden beslenmek sizin için bir seçim miydi?

Evet. Tasarımlarımı tarih ve kültürle besliyorum. Geçmişle geleceği sentezlemeyi, yaşadığımız toprakların kültürel değerlerini tasarımlarıma yansıtmayı seviyorum.

Paris’te “Kendi kültüründen etkilenerek koleksiyon hazırlayan Türk tasarımcı” olarak tanınıyorsunuz ama sizin için modada doğu-batı diye bir ayrım yok. Peki, bu topraklarda üretilen modanın globaldeki geleceği hakkında öngörüleriniz neler?

Son yıllarda moda dünyasının gündeminde sürdürülebilirlik kavramı var. Türk tekstil sektörü kumaşlarıyla, tasarımlarıyla ve üretim potansiyeli ile çok güçlü. Dünyadaki değişimi iyi gözlemlediğimizde, koleksiyonlarımızda organik kumaşlara daha çok yer verdiğimizde ve üretim süreçlerimizde çevre dostu yaklaşımları arttırdığımızda global arenada çok daha güçleneceğimize inancım tam.

Zamansız parçalara öncelik

Genellikle özel tasarım ve couture çalışsanız da zaman zaman perakende markalar ile ortak koleksiyonlara imza atıyorsunuz. Couture’den sonra fast fashion için tasarlamak nasıl bir his?

Atölyemizde hem hazır giyim hem couture yapıyoruz. İkisi çok farklı ve ikisinin de çok ayrı zevkleri var. Dediğiniz gibi dönem dönem marka iş birlikleri yapıyorum ama bu koleksiyonlarda da tarzımdan ödün vermeden, zamansız parçalara yer veriyorum.

Pandeminin beraberinde getirdiği yeniliklerden biri de koleksiyonlarda sezon ayrımını kaldırmak oldu. Birçok marka yılda tek koleksiyon çıkaracağını duyurdu. Siz bu kararı 2019’da alacağınızı duyurmuştunuz. Bu bir öngörü müydü?

İnsanlar artık az ve öz almayı tercih ediyorlar. Beş tane gömlek almak yerine bir tane kaliteli, doğal, doğaya saygılı, insana saygılı, üreten insanların da iyi şartlarda çalıştıkları parçaları almaya yöneliyorlar. Markalar da bu konuda üretim süreçlerinde farklılıklara gitti. Eskiden 100 parçalık koleksiyon çıkartan birçok marka şimdi 50-60 parça çıkartıyor. Dört mevsim koleksiyon hazırlayanlar var ama onlar da hazırlıyorlarsa bile adetleri ve sayıları daha aşağıya düşürdüler.

Son soru kişisel bir tesadüfe dayanıyor. Seneler önce pinterest’te aşık olarak pinlediğim bir elbise vardı, tasarımcı ismi yoktu ben de bakmamışım. Röportaj için hazırlanırken elbisenin size ait 2012 ilkbahar yaz haute couture defilesinden bir parça olduğunu gördüm. Öyleyse moda evrensel de olsa, ortak kültürün beğeniyi etkilemesi söz konusu olabilir mi?

Akışa ve zamanı geldiğinde aradığınız bilgilerin karşınıza çıktığına inanıyorum. Güzel bir zamanlama olmuş gerçekten. Sorunuza gelince... Yirminci yüzyılın son çeyreğinden itibaren teknoloji hızını çok arttırdı. Buna bağlı olarak hayatlarımız da birçok şeyi değiştiriyor. Mesafeler kısalıyor, farklı kültürleri tanıma, görme ve anlama kanalları çeşitleniyor. Her gün yeni şeylerle tanışıyoruz . Bu anlamda beğeniler de birbirine yaklaşıyor; ama kültürlerin yaşatılması için değerlerimize sahip çıkmalıyız. Bunu yaptığımız sürece de beğenilere etkisi mutlaka olacaktır...

#​Dilek Hanif
#Türk dokuma kumaşları
#Türk modası
#Güneydoğu Anadolu
#Ticaret Bakanlığı
#Türkiye İhracatçılar Meclisi
#Doku Kumaş Tasarım Yarışması
3 yıl önce