|

Kurgunun sanat olmasını sağlayan ilkeler

Edith Wharton tarafından 1925 yılında kaleme alınmış olan Kurgu Sanatı kitabı Büyüyenay Yayınları arasında Türkçeye çevrildi. Kurgu sanatının geçmişten bugüne ne anlama geldiğini yazar okuruna dönemin önemli eserlerinden örnekler vererek açıklıyor.

04:00 - 15/12/2021 Çarşamba
Güncelleme: 14:05 - 15/12/2021 Çarşamba
Yeni Şafak
Dipnotlardaki açıklama ve alıntılar üzerinden, tamamlayıcı bir akış ortaya çıkmış eserde.
Dipnotlardaki açıklama ve alıntılar üzerinden, tamamlayıcı bir akış ortaya çıkmış eserde.
ÂLİM KAHRAMAN

Kurgu Sanatı -orijinal adı: The Writing of Fiction-The Classic Guide to the Art of the Short Story and the Novel- roman ve hikâyede kurgu meselesi üzerine, Edith Wharton tarafından kaleme alınmış bir eser. Ayşe Işın Kirenci’nin çevirisiyle Büyüyenay Yayınları arasında çıktı.

Dikkati çeken özelliklerinden ilki, yazarının bir hikaye ve romancı olması. Bu durum yazdığı teorik esere, teoriden fazla bir boyut da sağlıyor. Yazdıklarının derininde bir teori ve eleştiri çatısı var elbette. Ancak o iskelet, deneme üslubu ve ruhuyla giyinmiş halde. Çatık kaşlı bir metinle karşı karşıya değiliz. Kullandığı dil birçok gönderme ve kodlaşmış ifade de içeriyor. Onların çözümü, kitabın ait olduğu dil ve kültür dairesi içindeki okuyucu için belki problem olmayabilir. Fakat Türkçe’ye çevrilince durum biraz değişiyor. Bunu göz önünde bulunduran çevirmen, gerkeli gördüğü yerlere, çözümleyici ve açıklayıcı dipnotlar eklemiş. Dipnotlardaki açıklama ve alıntılar üzerinden, tamamlayıcı bir akış daha ortaya çıkmış böylece eserde. Ben çok faydalandım. Ayrı bir çaba, saygı duyulası bir emek duruyor orada da.

ESER 1925 YILINDA YAZILMIŞ


Eser, 1925’te yazılmış. Doğal olarak örneklendirmeler, o tarihten önceki Amerikan İngiliz, Fransız ve Rus edebiyatlarından belli başlı hikaye ve romanlara ait. En fazla başvurulan isimler Henry James, Thackeray ve Trollope, Balzac, Flaubert, Stendhal ile Tolstoy’dur. On dokuzuncu Yüzyılın “klasik” romancıları ve romanları! Bunların yanında Proust’un “Kayıp Zamanın İzinde” serisini yapan eserleriyle roman sanatına sağladığı yenilik ve kazanımlara ayrı bir değer verildiği görülüyor -eserin sonunda Proust üzerine ayrı bir değerlendirme metni var-.

Kitabın yazıldığı tarihten hemen önce ilk başyapıtlarını vermiş olan bilinçakışı tekniğine kapalı değil Edith Wharton. Fakat onu gözünde fazla büyütmüyor da. O büyük algı kırılmasını bütün boyutlarıyla görmüyor veya görmek istemiyor. “Bu basitçe seksenlerdeki [1880- A.K.] ‘durum (kesit)’ hikâyeciliğinin yeniden isimlendirilmiş halidir” (s. 159) diyor mevcut bilinç akışı denemeleri için. “Kişi Proust’u ne kadar çok okursa, onun gücünün gelenekten geldiğini daha iyi anlar” (s. 168) cümlesini de kitaptan aldım. Kafası yeni algı dünyasına açık olsa bile çıkarımları için, on dokuzuncu yüzyılın bütün gücüyle kendini hissettirmeye devam eden varlık alanını kullanıyor yazar.

BİLİNÇ AKIŞI TEKNİĞİ ÜZERİNE

Karakter ve tip arasındaki fark, romanda anlatıcının belirlenmesi ve bakış açısı, romancının karakterlerini yaşayan varlıklar haline getirebilmesi, roman ve hikayede uzunluk, hikaye yazımında okuyucunun güvenini kazanma gibi meseleler üzerinde duruluyor eserde. Modern kurgunun romandaki ‘eylem’in sokaktan ruha aktarılmasıyla varlık bulduğu belirleniyor. Bunu gerçekleştiren Balzac ve Stendhal’in müthiş dehalarından söz ediliyor. Kurgunun bu iki dehadan bu yana, pek çok farklı yöne uzandığı ve her türlü denemeyi yaptığı söyleniyor.

Durum (kesit) hikâyeciliği de önemi vurgulanan konulardan biri. Her şeyin kökünü on dokuzuncu yüzyılda arama eğilimi burada bir kere daha kendini gösteriyor. Bilinçakışı tekniğinin yeni yorumcularının bu durumun farkında olmamalarından yakınıyor Wharton ve bilinç akışı ile kesit hikayeciliği arasındaki farkı şöyle yorumluyor:

“Bilinç akışı tekniği, zihinsel ve görsel tepkilere yer vermesiyle durum (kesit) hikâyeciliğinden ayrılır. Fakat, anlatılan belirli durumla alakasını kasıtlı olarak ihmal ederek veya daha doğrusu düzene sokulmamış bu bolluğun kendi içinde yazarın konusunu oluşturduğunu varsayarak, tüm bu tepkileri geldikleri haliyle yazıya dökmek açısından durum (kesit) hikayeciliğine benzer.” (s. 30).

Kısa öyküye ait bazı meseleler ayrı bir bölümde ele alınıyor kitapta. İlham, üslup gibi kavramlar yerlerine yerleştiriliyor. “Bir romanın ilk sayfasının bütün çekirdeğini içermesi” sözünü ben şöyle anladım: Bir top kumaştan alınan bir parçaya bakınca onda tüm topu görmek!

İLK VURUŞ MANTIĞI

Müzik parçasıyla kısa hikâye arasında kurduğu bağ ise şöyle yazarın: Müzisyenlerin “attack” olarak ifade ettikleri “ilk vuruş”un öykü için de geçerli olduğu.. Bu ilk vuruşun canlı ve etkili olması, anlatının ruhundan doğması, aksi halde atılan “tokat”ın işlevsiz kalacağı.. Benzetme ve metaforların -deneme ruhunun- eserde etkin olduğuna değinmiştim. Bu “tokat” konusu yanında, kurgu yazımının “bir serveti idare etme”ye benzetilmesi de buna örnek verilebilir.

Edith Wharton, “tanımlama” için de şu dikkat çekici tespiti yapıyor: Tanımlama(lar), ne kadar zor ve eksik olursa olsun, ‘eleştiri için gerekli araçlardır’”. (s. 145). Buradan giderek, bir çeşit tanımlama olan bir tasnifi analım: Rahatlıkla inceleyebilmek için, romanları “adâb-ı muâşeret”, “Karakter (ya da psikoloji)” ve “macera” romanları olmak üzere üçe ayırıyor yazar. Her şeyin bu tasnif içine sığmadığının farkındadır. Bu sebeple “sınıflanmayanlar” diye bir başlık açıp “fantazinin, aşkın ve yalın gerçeklerin iç içe geçtiği” “hibrit” eserleri orada toplamaya çalışıyor.

Kitaptaki bütün meseleleri burada sayamayız. Neredeyse yüz yıl önce yazılmış bu kitaba, bugün, kendisinden sonrakileri içermiyor diye yüklenmek de abes olsa gerek. Buraya kadar yaptığımız değerlendirme ve aktarmalarla kitabın muhtemel okuyucularına bir fikir verebildiğimi umuyorum. Yazarın kurgu sanatındaki en son adımlara, öncesinden kökler aramasını da fazla yadırgamamak lazım. Klasik olanı hazmetmeden, bir yazar, modern ve postmodern olanı nasıl gerçekleştirir? Klasik! Yani sağlam ve sağlıklı! Oralar tekrar tekrar döneceğimiz alanlar. Bu açıdan bakarak, rahatlıkla, hiçbir zaman değerini yitirmeyecek bir el kitabından bahsettim size, diyebilirim.

#Edith Wharton
#Büyüyenay Yayınları
#Proust
2 yıl önce