|

Kutsalın sanat formları

İslam coğrafyasına, Hint'e, Afrika sanatlarına yönelen araştırmacıların hemen tamamı daima referanslarının ilk sıralarına Titus Burckhardt’ın çalışmalarını koyar. Yazar, “Doğu’da ve Batı’da Kutsal Sanat” adlı kitabında ise “kutsal” olarak değerlendirilen sanatların anlamlarını ve manevi yansımalarını ele alıyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 10/01/2018 Çarşamba
Güncelleme: 04:15 - 10/01/2018 Çarşamba
Yeni Şafak
Titus Burckhardt, doğu sanatları içerisinde İslam’ı konumlandırış biçimiyle batılı düşünürler ve sanat tarihçilerinden ayrılan bir isim.
Titus Burckhardt, doğu sanatları içerisinde İslam’ı konumlandırış biçimiyle batılı düşünürler ve sanat tarihçilerinden ayrılan bir isim.
Yakup Öztürk

Titus Burckhardt, doğu sanatları içerisinde İslam’ı konumlandırış biçimiyle batılı düşünürler ve sanat tarihçilerinden ayrılan bir isim. Türk okurlar onu pek çok kitabıyla tanıyor ancak bunun ötesinde Hint’e, İslam coğrafyasına ve Afrika sanatlarına yönelen araştırmacıların hemen tamamı daima referanslarının ilk sıralarına Burckhardt’ın çalışmalarını koyuyorlar. İslam’ın esas merkezlerinden Kabe’nin sembolik ve işlevsel değerinden, Emeviler gibi İslam’a hizmet etmiş devletlerin, Selçuklu ve Osmanlı gibi İslam’ın yeryüzünde kalıcı olmasında büyük rol oynamış milletlerin sanatlarına istatiksel bir bakıştan ötede hikmet zaviyesinden bakabilmiş olması onu ayrıcalıklı kılmıştır. İslam’da resim yasağı söyleminin ortaya çıkışı, ikonografi, minyatür etrafında hat ve türbe mimarisi üzerine eserlerinin hemen tamamında söz açan bir isimdir. Genel başlıklarla ortaya koyduğu çalışmalarının yanı sıra ayrıntılardan genele giden bir çalışma disiplini içerisinde de olduğunu bildiğimiz Burckhardt, kıyafet sembolizasyonu ile Müslümanların giyim-kuşamı çevresinde İslam estetiğinin işlevselliğini açımlamaya çalıştığı görülür. İslam toplumlarının sosyolojisi de bu saygın ilim adamının araştırmaları arasında yer alır. Göçebe toplumlarla yerleşik toplumların İslam merkezli var ettiği eserleri ve hayat nizamını çalışmalarında değerlendirmeye açar. Yerleşik düzen şehrin temelidir. Burckhardt, İslam şehirlerinin kuruluş ilkelerini ve bu şehirlerde sanatın gösteri unsuru olarak nasıl ortaya çıkarıldığını da anlamlandırma çabasında olmuştur. İslam şehirlerinin kuruluşlarındaki amaç nedir, mimari eserlerin konumlanışı ve yüklendikleri işlevde mekânı yaşanır kılan insanların nicelik ve niteliği ne derece önemlidir sorularının cevaplarını aradığını görürüz.

HİKMET VE ZANAAT BİRLEŞİNCE İSLAM SANATI OLUR

Seyyid Hüseyin Nasr, İslam sanatı üzerine konuşurken, ilham sonucu ortaya çıkmış bazı eserler olmasına rağmen, bu sanatın sembolik anlamının derinliğine inilemediğini söyler. Sözgelimi hüsnühatın bir süsleme sanatı olarak görüldüğünü, insanların bu sebepten İslam sanatının inceliklerini başka yerlerde aradıklarını dile getirir. Bu türden yaklaşım içerisinde olanların İslam sanatını tıpkı modern batı sanatı gibi soyut sandıklarını ifade eden Nasr, bu iki sanatın zıt kutuplarda ikamet ettiğini vurgular: “Bu soyutlama tarzlarından birinin sonucu çoğu modern şehri ikiye biçen cam ve çelik gökdelenler iken ötekinin sonucu Mescid-i Şah ve Tac Mahaldir.” Bunlardan birincisi Rönesans’tan beri tanıdık rasyonalitenin icadıdır. Diğeri baştan bu yana oradan kaçmış hikmet sistemidir. Nasr’dan devamla: “İslam sanatında ‘soyutlama’ denen süreç, modern soyut sanatta olduğu gibi, hiç de katıksız bir beşeri ve rasyonalitik süreç değil, fakat özgün anlamında akletmenin meyvesi ya da ruhani âleme ilişkin bir ru’yettir.” İslam sanatının asıl hususiyetinin hatırlatılmasından sonra dünyada İslam’ın bu cephesini anlamlandırabilen ve “ilk kez gün ışığına çıkarmış” ilim adamı olarak Titus Burckhardt’ı işaret etmektedir. Söz konusu yazıda Burckhardt’ın İslam sanatını hikmetle zanaatın evliliğinden ortaya çıkmış bir sanat olarak değerlendirdiği hatırlatılır. Onun tasavvufa olan hâkimiyetinin batılı entelektüeller arasında çok ileri bir ilgide olduğu bilinirse Tasavvuf Öğretisine Giriş adıyla Türkçe’de yer alan kitabının önemi bir kez daha gösterilmiş olur.


GERÇEK ANLAMDA ÖZGÜN BİR SANATÇI

Nasr, Burckhardt’ın İslam sanatı için ne anlam ifade ettiğini şu sözlerle hafızalarımıza kazımaktadır:“Öyle sıradan ve modern anlamda değil, kelimenin tam manasıyla özgün bir sanatçıdır. Ayrıca, o Kuzey Afrika’da sanatların geleneksel üstadlarıyla sıkı ve içten irtibatlı bir ömür sürmüş ve Fez şehrinin ve onun yaşayan sanat geleneklerinin korunmasında büyük bir rol oynamıştır. Bu bakımdan, o, İslam sanatını, bu sanatın anlam ve ruhanî önemi söz konusu olduğunda batı dünyasına takdim etmek için gerekli olan nitelikleri eşsiz bir şekilde kendisinde toplamış olan bir kişidir.”

Bu satırlar, Burckhardt’ın İslam Sanatı Dil ve Anlam (Klasik, çev. Turan Koç) kitabına Nasr’ın yazdığı sunuştan alınmıştır. Türkçe’de bu kitabın dışında İslam Tasavvuf Doktrinine Giriş, Astroloji ve Simya, Aklın Aynası gibi kitapları bulunan yazarın geçtiğimiz aylarda Doğu’da ve Batı’da Kutsal Sanat adıyla Tahir Uluç imzalı yeni bir çevirisi daha yapılmıştır. Titus Burckhardt (1908-1984) kitaplarına yazılan biyografisinde 20. asrın kalıcı yazarlarından biri olarak takdim edilir. Yazdıklarıyla önemli boşlukları ortaya çıkarmış ve onların kapatılması için metafizik, gelenek ve modern bilim hakkında kitaplar kaleme almıştır. Bunlar arasında kadim medeniyetlerin kutsal sanat, tarih ve siyaset alanındaki ürünlerini yorumlamak ilk sırada gelmektedir. Arapça’dan Fransızca’ya yaptığı tercümeler de batıda, İslam sanatının ve daha genel anlamda doğu sanatlarının doğru anlaşılabilmesi yolundaki engelleri kaldırmıştır.

Doğu’da ve Batı’da Kutsal Sanat, Hindu tapınaklarının ortaya çıkışı ve kaynaklarını söz konusu ederek başlayan ve sırasıyla, Hıristiyan ve İslam sanatlarının esaslarını, Buda imgesini, uzak doğu sanatının genel manzarasını ortaya koyan bir kitap. Son bölüm batı/Hıristiyan sanatının çözülmesini, gerilemesini ve tekrar yenilenmesini söz konusu ediyor.

Bu kitabın temel önemi “kutsal” olarak değerlendirilen sanatların anlamlarını ve manevi yansımalarını tanımlamaktır. Yazar, metafizik ilkelere bağlı kalarak bu sanatların sembolik esaslarını göstererek bunu yapmaktadır. Kitabın genel manzarası Hint, Budist, Hıristiyan, İslam ve Taocu sanatlardan meydana gelmektedir. Kitap için yapılan yorumlardan birinde bu çalışmanın, bu sahada kaleme alınan başka kitapların aksine, okurlarını, kutsal sanat hususunda pek çok amaca kendilerini ulaştırabilecekleri ifade edilmektedir. Mesela ruhsal dönüşüm!

Söze Seyyid Hüseyin Nasr’ın söylediklerini rehber edinerek başladık. Onunla bitirelim. Nasr, kült eser kabul edilen çalışmalarından biri Bilgi ve Kutsal’da Burckhardt’ın geleneksel bakış açısını yeniden ihya eden isimlerden biri olduğunu söyler. Derinlik ve ihtişamla geliştirilmiş olan geleneksel bakış açısının akademik çevrelerde ihmal edildiği, bu bakışın yatay ve nicel yayılmasının olabildiğince sınırlandığı ifade edilir. Geleneksel bakış kimilerinin kalplerini, zihinlerini ve ruhlarını açmıştır. Bu tezi benimseyen ilim adamlarından biri de Burckhardt’tır. Doğu’da ve Batı’da Kutsal Sanat, henüz bu disipline tanık olmamışlar için güçlü bir başlangıç olacaktır.

#Burckhardt
#Seyyid Hüseyin Nasr
#Sanat
6 yıl önce