|

Mesafeyi sanatla ölçebiliriz

Ortak geçmişe sahip devletlerin sanat alanındaki yakınlığını Özbek sanatçılar Abdimajit Abdurakmanov, Kemaliddin Abdullaev, Davron Fattokhov, Tahkir Gaziev’den dinledik. El sanatları sayesinde geçmişe sahip çıktıklarına değinen Fattokhov, “Türkiye ve Özbekistan gibi iki Türk İslâm devletinin arasındaki yakınlığı ve uzaklığı sanatla ölçebiliriz” diyor.

İlker Nuri Öztürk
04:00 - 30/06/2019 Pazar
Güncelleme: 11:05 - 29/06/2019 Cumartesi
Yeni Şafak
Kemaliddin Abdullaev - Abdimajit Abdurakmanov - Davron Fattokhov - Tahkir Gaziev
Kemaliddin Abdullaev - Abdimajit Abdurakmanov - Davron Fattokhov - Tahkir Gaziev

El sanatlarının kıymeti günden güne azalırken açılan sergiler, düzenlenen sempozyumlar birer soylu çaba olarak dikkat çekiyor. Özellikle Türk İslâm geleneğini paylaşan Türkiye ve Özbekistan arasındaki yakınlık sanat eserlerinde kendini gösteriyor. İnsan ve Medeniyet Vakfı’nın düzenlediği “Zamanını Aşan Medeniyet” sergisi için ülkemizde bulunan Abdimajit Abdurakmanov, Kemaliddin Abdullaev, Davron Fattokhov, Tahkir Gaziev ile bir araya geldik. Resimden kalem işine, ahşap oymadan minyatüre eserler veren 4 usta isimle el sanatları üzerine konuştuk.


Elle yaptığıma inanmıyorlar

12 yaşında başladığı ahşap oyma işine 22 yıldır devam eden Tahkir Gaziev ise şunları söylüyor: “Ne yazık ki bu işi fazla yapan kişi kalmadı. Günümüzde bu kadar zorlukla uğraşmak istemiyorlar sanırım. Her şeye rağmen makine kullanmadan elle çalışıyoruz. En fazla çalıştığımız ağaç olan ceviz örneğin, en sert ağaçlardan biridir. Her esere ruhumu geçirmeye gayret ederim, farklı bir disiplinle çalışırım. Bir eserin makinede mi elle mi yapıldığı normalde anlaşılır ama benim eserlerimin elle yapıldığına inanmıyorlar. Böyle sözler, şaşkınlıklar görünce gurur duyuyorum. Sergilerde eserlerimi görenlerin eline sağlık, çok yaşa demeleri yetiyor,mutlu oluyorum. Ödüller ve başka insanlardan takdir almak da beni işime bağlıyor.”

Destanları çizgiye taşıdım

Ustasının yanında çırak olarak başlayan Kemaliddin Abdullaev, nakış ve ressamlık dersi almış. Ev içlerini nakışla bezeyen sanatçı, kariyeri hakkında şunları söylüyor: “16 yaşımda hem öğrendim hem de para kazanmış oldum, meslek edindim. Sonra Güzel Sanatlar Fakültesi’ne başladım. Ali Şir Nevai, Nizami, Mirza Babür gibi şairlerin destanları, şiirlerinden etkilendim. Bunları okuyup anlattıkları hikayeleri çiziyordum. Büyük nakışlarda ve minyatürlerde bunu denedim. Ancak kitaplardaki eski minyatürlerin daha küçük, başka renkte ve ince işçilikle yapıldığını fark ederek bu yönde çalışmaya başladım. Sanatkârlar, içlerindeki icadına aksettiriyor. İnsanlara güzeli ulaştırmaya çalışıyoruz. Hattat sadece yazı yazıyor diyebiliriz ama asıl yaptığı güzel yazmaya gayrettir, güzeli öne çıkartmaktır.” El sanatlarındaki usta çırak ilişkisine dikkat çeken Abdullaev, “Eski üslubu bilen, 150 senelik kağıtlar üzerine minyatür çalışan ustalarımız, mektep açıp bu sanatı devam ettirmek istiyor. Onlar kadar heyecanlı olmaya çalışıyoruz. Özbekistan’da aileler çocuklarını sanatçıların yanına çırak olarak verirler. ‘Ustan senin anne babandan büyüktür’ diye nasihat verip öyle teslim ederler. Ustalarımız varolan sanat sırlarını bize öğretti. Öğrendiklerimizi atölyede, sergilerde, sempozyumlarda fırsat bulduğumuz her yerde sanatımızı anlatmaya devam ediyoruz” diyor.

Genç sayısı yeterli değil

Ressam olan babasını kendisine örnek alan 26 yaşındaki Davron Fattokhov, onun resimlerine bakarak çizimler yapmaya başlamış. Oğlunun yeteneğini keşfeden baba Fattokhov, 8 yaşındaki yeteneği sanat okuluna yönlendirmiş. Şimdilerde bir yandan öğrenci yetiştiren sanatçı bir yandan da restorasyon işlerinde çalışıyor: “Tarihi bina ve medreseleri canlandırmak, eskiye uygun şekilde restore etmeye çalışıyorum.” Babasının verdiği cesaretle yola çıkan Fattokhov tasvirleme ve renk kullanımı gibi temel bilgileri de okulda öğrenmiş. Okulda birçok kişiyle tanıştığını ve yeni ufuklar kazandığına dikkat çeken Fattokhov, “Okulda gördüklerimi, babamdan öğrendiklerimi kendi tercihlerimle birleştiriyorum. Kalem işinin hedefi, güzel olanı insanlara ulaştırmaktır. Türki devletler arasındaki yakınlığı görmek için bakılacak bir yerdir el sanatlarımız. Aramızdaki mesafeyi sanatlara bakarak görebiliriz. Siyasi, ekonomik olduğu kadar sanat alanında da etkileşim kurmalıyız. Türkiye’de olduğu gibi Özbekistan’da da bu tür sanatları devam ettiren gençlerin sayısı yeterli değil. İlk yapmamız gereken el sanatı mekteplerini açmak. Ülkeler arası sergiler, atölye çalışmaları düzenleyerek de etkileşimi arttırabiliriz” diyor.

Eser bitirmek 12 sene sürüyor

Ahşap oyma sanatında 45 yılı geride bırakan Abdimajit Abdurakmanov, birkaç aile dışında evlerini ahşap oyma işiyle süsleyen kimsenin kalmadığını söylüyor. Ustasından aldığı öğütlere değinen Özbek sanatçı meslek ve sanat ayrımını şöyle anlatıyor: “Öğrendiğimiz sanatı, boş zamanlarımızda yapmak zorunda kalıyoruz. Çünkü bu sanatı meslek olarak yapıyor ve para kazanıyoruz. Kırktan fazla öğrencim var, onlarla da ilgileniyorum. Örneğin bu sergideki eserimi 12-13 senede bitirebildim. Her gün aynı aletle çalışmayın, bir süre de kalemle çizim yapın diyorum. Çünkü önce kafamızda bir görüntü oluşur ve onu çizmek zorunda kalırız. Kalem tutamaz olmamak için ustalarımızın en önemli nasihatıdır bu.”

#Türkiye
#Özbekistan
#El sanatları
#Abdimajit Abdurakmanov
#Kemaliddin Abdullaev
#Davron Fattokhov
#Tahkir Gaziev
5 yıl önce