|

Misafirperverliği mültecilerden öğrendik

Amerikalı müzik grubu Luc and the Lovingston, ‘Evime Hoş Geldin’ isimli şarkısının klibini Ürdün’deki Zataari Kampı’nda çekti. Kampın şarkının anlamını içinde barındırdığını söyleyen solist Luc Reynaud, “Biz doğuştan gelen konukseverlik hissini ilk kez kampta tattık. Yaşadıklarımızı da dünyaya örnek olması için kliple anlatmaya karar verdik” diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 6/11/2016 Pazar
Güncelleme: 19:20 - 5/11/2016 Cumartesi
Yeni Şafak

Soul/reggae tarzı müzik yapan Amerikalı Luc and the Lovingtons grubu, geçtiğimiz günlerde Ürdün'deki Zataari Kampı'nda yaşayan Suriyeli çocuklarla hazırladıkları klibi yayınladı. Klibi çekilen şarkının ismi 'Evime Hoş Geldin'. Grubun tek amacı kampta karşılaştıkları hoşgörüyü çektikleri kliple tüm dünyaya yaymak. Üyeler bir insanın evine hoş geldiğinde kalbine de hoş geldiğine inanıyor. Klibin hazırlık aşaması tam altı ay sürmüş. Profesyonellerden oluşan bir ekip kurulmuş ve planlama sürecinde aylar harcanmış. Klibin yönetmenliğini kendisi de Suriyeli bir göçmen olan Moe Najati üstleniyor. Grubun solisti Luc Reynaud, duygularını en doğru şekilde aktarmak istedikleri için uzun planlama toplantıları yaptıklarını söylüyor. Gençlerin arasındaki sınırı sanat yoluyla yıkmak istediklerini belirten Reynaud, şöyle devam ediyor: “Doğuştan gelen konukseverlik hissini ilk kez kampta tattık. En etkileyici olan ise, Suriyeli insanların kamptaki derme çatma, geçici evlerinin önünde bize 'Evimize hoş geldin' demeleriydi. Bunu kliple anlattığımızda tüm dünyanın aynı hoşgörü ve misafirperverliği takip edebileceğini düşündük.”







ÇOCUKLAR SÖYLEDİKÇE HEYECANIMIZ ARTTI


Uzun zamandır yaşanan mülteci krizi hakkında bir şeyler yapmak istediklerini söyleyen Reynaud, “Suriye'de insanların yaşamak zorunda kaldığı vahşeti gördükçe grup olarak 'Artık bir şeyler yapmamız, harekete geçmemiz gerek' diyorduk. Savaşı nasıl durduracağımızı ya da şartları nasıl değiştirebileceğimizi bilmiyoruz ama savaştan etkilenen insanlara desteğimizi, sevgimizi ve enerjimizi verebiliriz diye düşündük. Daha sonra yıllardır bölgede faaliyet gösteren Voices of the Children organizasyonu ile bir araya geldik. Kampa gidip çocuklar için müzik ve resim kursları düzenledik. İlk yolculuğumuz ve derslerimiz çok keyifli geçti. Çocuklar kendi şarkılarını yazdı, fotoğraflarını çekti ve resimlerini çizdi. Bir müzik dersinde çocuklara 'Evime Hoş Geldin' şarkısını gösterdik. Çocuklar bir anda nakaratı Arapça söylemeye başladılar. Onlar söyledikçe, heyecanımız arttı” ifadelerini kullanıyor.







SÖZLER EZELDEN BERİ ONLARINDI


Hikayenin bundan sonrası ise gittikçe ilgi çekici hale gelmiş. Çocuklar öğrendikleri şarkıyı eve gidip ailelerine de öğretmiş ve 'Evime hoş geldin'in Arapça karşılığı 'Ahlan Eli Bayti' bir anda tüm kampa yayılmış. Bunu duyduklarında grubu bir anda sıcak bir his kapladığını kaydeden Reynaud, “Sözler ezelden beri kendilerinin bir parçasıymış gibiydi. Doğuştan gelen konukseverlik hissini ilk kez orada tanıdım. En etkileyici olan ise, Suriyeli insanların kamptaki derme çatma, geçici evlerinin önünde bize 'Evimize hoş geldin' demeleriydi. Bunun en mükemmel misafirperverlik örneği olduğunu gördük ve gördüğümüzü bir klip ile tüm dünyaya anlatmaya karar verdik. Böylece belki de tüm dünya aynı hoşgörü ve misafirperverliği takip edebilirdi. Ardından hemen proje için çalışmalara başladık. Klipte Suriyeli çocukların, sanat programının içinde yer alan Amerikan çocuklarla birlikte şarkı söylemesine karar verdik. Çocuklar 'hoş geldin, sevgi, barış ve neşe' kelimelerini iki dilde de tekrarladı. İnsani birliğin ve konukseverliğin en iyi örnekleri böylece klipte birleşmiş oldu” diyor.







GERÇEK EV İNSANIN KALBİNDE


Şarkının anlamını 'İçimdeki barış dolu eve hoş geldin' olarak açıklayan solist, “Şarkının sözleri 'Neşe benim adımlarımda, sevgi benim sözlerimde, barış evimde, evime hoş geldin' diyor. Gerçek ev insanın içinde, kalbinde. İnsanların dünyanın bir yerinde bir çocuğun bu şarkıyı söylediğini duyduğunda, kalplerindeki aynı hissi bulmaları için o çocuktan ilham almalarını umut ediyoruz. Belki sonrasında daha cömert ve yardımsever bir dünya için kalplerini açarlar. Evlerini güvenlik için terk edip mülteci konumuna düşen insanların, bu şarkıyı söylediklerinde dünyada görmek istedikleri değişikliğin kendileri olduğunun farkına vardık. Aza sahip olsalar bile kalplerini hala açık tutuyorlar” şeklinde konuşuyor.



Başkası yok biz varız


Dünyada yaşananlar karşısında bizim de üzerimize düşen şeylerin olduğunu belirten Luc Reynaud, “Dünyadaki insanların botta yaşam mücadelesi veren, sınırda çocuklarıyla sıraya giren, yaşamak için güvenli bir yer arayan birisini gördüğünde kendilerini onlarn yerine koymalarını umut ediyorum. Onların yerinde biz, ailemizden birisi, belki babamız ya da amcamız da olabilir. Bu durumda ortada 'onlar' ya da 'başka'ları kalmıyor, biz bir aileyiz. Onların yerinde içimizden birisi olabilir. Her an biz de evimizi kaybedebiliriz ve hayatımızı birinin bize yardım etmesini ya da sahip çıkmasını bekleyerek geçiririz. Sorumluluklarımız var ve üzerine düşeni yapanların çoğalması gerek” diyor.



#Luc and the Lovingston
#Evime Hoş Geldin
#Zataari Kampı
7 yıl önce