|

Modern Arap öykücülüğü üzerine

Zamanla Konuşmalar/Çağdaş Arap Öyküsünden Seçmeler adlı kitapta okur Arap dünyasının zengin içerikli öyküleriyle karşılaşıyor.Bu öyküler farklı ülkelerin savaş dönemlerinde insanların neler yaşadığını, neler hissettiklerini okurla paylaşıyor. Arap dünyasını biraz daha yakından tanımak için okunması gereken kitaplardan.

04:00 - 15/07/2020 Çarşamba
Güncelleme: 01:59 - 15/07/2020 Çarşamba
Yeni Şafak
Arap dünyası edebiyatçıları, çoğu zaman kendi ülkelerinde kalmayıp Amerika ve Batı ülkelerine göç etmişler; oralarda sereserpe eserlerini vermişler.
Arap dünyası edebiyatçıları, çoğu zaman kendi ülkelerinde kalmayıp Amerika ve Batı ülkelerine göç etmişler; oralarda sereserpe eserlerini vermişler.
ÂLİM KAHRAMAN

Modern Arap edebiyatları hakkında ne biliyoruz?

Avrupa, Rusya ve Amerika –hatta Güney Amerika- edebiyatları hakkındaki ilgi ve bilgimiz onlar için sözkonusu mu acaba? Neden? Bir el diğerlerini bize sunuyor da aramızda kültür, inanç ve tarih bağları bulunan Kuzey Afrika, hatta yanıbaşımızda bulunan Orta-Doğu (bu ad da bize sunulmuş bir adlandırmadır) edebiyatları hakkında duvarlar mı konulmuş aramıza?

Elimde Büyüyen Ay yayınları tarafından yayımlanan bir kitap var? Hem okuyor hem de bunları düşünüyorum. Kitabın adı: Zamanla Konuşmalar/Çağdaş Arap Öyküsünden Seçmeler. On öykücüden birer hikâye yer alıyor içinde. Çoğu Iraklı (6 öykücü) öykücülerin. Birer tane de Mısır, Filistin, Suriye ve Ürdün’lü hikayeci var. Türkçe’ye Zeynep Begüm Güney tarafından çevrilmiş. Yeni bir isim Zeynep Begüm; öyle anlaşılıyor ki yeni ve titiz bir çevirmen kazanma yolunda edebiyatımız.


Modern Arap öykücülüğü, zamanında Avrupa’yla en içli dışlı olan Mısır’da, Batı ve özellikle Maupassant öykücülüğünden etkilenerek şekil bulmuş geçen yüzyılın başlarında. Buna, Beyrutlu yazarlar katılır hemen ardından. Arap öykücülüğündeki asıl gelişme 1930 sonrası, özellikle de İkinci Dünya Savaşı ardından olur. Hüseyin Yazıcı’nın söylediğine göre, artık eskisi kadar gözde bir tür olmayan öykü, sözünü ettiğimiz dönemden başlayarak bir süre altın çağını yaşamıştır Arap edebiyat dünyasında.

BATIYA GÖÇ ETMİŞLER

Arap dünyası edebiyatçıları, çoğu zaman kendi ülkelerinde kalmayıp Amerika ve Batı ülkelerine göç etmişler; oralarda sereserpe eserlerini vermişler. Böylece bir göç (Mehcer) edebiyatı doğmuş. Halil Cibran, Mihail Nuayma gibi isimler Amerika’da mekan tutmuş bu göç edebiyatının önemli (Hristiyan Arap) yazarlarıdır.

Zeynep Begüm Güney’in dilimize kazandırdığı Zamanla Konuşmalar da Lonrada, Irak Kültür Merkezi’nin dergisi UR’de öykü yayımlamış isimlerinden alınan öykülerle oluşuturulmuş bir güldeste. Zeynep Begüm İngilizcesinden çevirmiş onları (asılları İngilizce mi Arapça mı orasını anlayamadım). Seçkiyi hazırlayan Saad el-Bazzar’ın başına koyduğu önsöz’den anlaşıldığına göre, 1967 sonrasının dünyasından ses veren öyküler bunlar. Bir var olma ruhunu taşıyor onun için içinde. Saad el-Bazzaz’ın “Bu eserler aynı zamanda geleceğine sahip çıkmaya kararlı bir şahsiyet yaratmıştır. Bu şahsiyet ezilmiş, yenilmiş ve mahrum bırakılmış olsa da hayata anlam katacak değişime duyduğu tutku ve kararlılıkla yanıp tutuşmaktadır.” Demesi bundandır.

TÜRK EDEBİYATINDA ÇEVİRİLER

1982’de, Edebiyat Dergisi yayınları arasında çıkan ve on sekiz öykücünün yirmi bir öyküsünü içine alan bir başka seçkiyle, Türk okuyucuya bu alanı açmıştı Nuri Pakdil. Çağdaş Arap Öyküsü adını taşıyan bu antolojide de çoğunluğu Fransızca aslından dilimize aktarılan öyküler yer almıştı. Eseri oluşumuna katkı veren çevirmenlerden (Ali Ulvi Temel, İbrahim Demirci, Nuri Pakdil, Turan Koç, Arif Ay) sadece Turan Koç, Arapça aslından çevirmişti öyküleri. Bu da dikkat çekilmesi gereken bir başka konudur bana göre. Ne yazık ki tarihî ve inanç bağlarımız bulunan yanıbaşımızdaki bu edebiyatlarla öz dilleriyle değil, bir Batı dilinin rehberliğinde, ilişkiye geçebiliyoruz. Onların hazırladığı bir yol üzerinden.. Neyse, bu da bir şeydir ve hiç yoktan çok iyidir.

Bizi doğrudan doğru yazıldıkları dillerden bu öykülerle buluşturan Hüseyin Yazıcı oldu daha sonra. Yazıcı, hem bir akademisyen olarak işin köklerine doğru indi, hem de başarılı bir çevirmen olarak bize güzel bir Arap Edebiyatı Öyküleri seçkisi hediye etti. Yıl, 1999! Orada da yirmi dokuz öykü okuduk, farklı Arap ülke ve yazarlarından. Hüseyin Yazıcı, bugün her elimizi attığımızda hazır bulduğumuz bir çağdaş Arap öyküsü haritası da verdi bize. Hem bu antolojinin başında hem de daha geniş olarak DİA İslam Ansiklopedisi’nin “Hikâye” maddesi içinde yer aldı bu bilgiler. Çağdaş Arap öykücülüğünü kuşbakışı gören şu geniş açılı değerlendirmeyi almak istiyorum oradan da:

“Arap halkının duygu ve düşüncelerini bir psikolog, sosyolog veya filozof kimliğiyle ifade etmeye çalışan ve Arap insanını çeşitli sosyal bozukluklarla birlikte ele alıp tahlil eden hikâyeciler zamanla birçok gerçeği Arap insanına öğretmiş ve daha önemlisi, toplumun çeşitli kesimlerinde sosyal değişikliğin meydana gelmesinde bir nevi öncülük yapmışlardır.”

YENİ ÖYKÜLER

Bugün kırk sene öncesine göre aynı durumda değiliz hamdolsun bu alanda. Artık Çağdaş Arap Öyküsü, Çağdaş Arap Öyküleri gibi çalışmalara Zeynep Begüm Güney, Zamanla Konuşmalar/Çağdaş Arap Öyküsünden Seçmeler başlığını taşıyan yeni bir seçkiyle önemli bir katkıda bulundu. Ne mutlu ki bu seçkileri beraberce okuduğumuzda, farklı öykücelerin yeni bir öyküsü karşılıyor her seferinde bizi. Bu da daha fazla ülke, isim ve öykü anlamına geliyor. Bu son seçki de bölge ve ülkelerin savaşlar dönemi insan hallerinden haberler veriyor bize. 1953 doğumlu yazarlara kadar yaklaşıyoruz bu dünyanın öykücelerine. Hüseyin Yazıcı’nın yaptığı değerlendirmelere savaş ve onun yol açtığı psikolojiler de ekleniyor.

Çağdaş Arap Öyküsü’nde Leyla Sabbar adlı Cezayirli bir öykücünün “Annemin Dilini Konuşuyorsam” adlı öyküsü o yıllarda beni derinden yaralamış ve “Dilini Kaybeden Ülke” adlı bir yazı yazmıştım Cezayir özelinde. O zaman bir kimlik arayaşı sorunu vardı ortada. Bugün ise çok daha acil acılar var ortada. İyice yerinden oynatılmış bir dünyanın akla gelmedik sıkıntıları.. Bunları yaşayan insanların ruh dünyalarında ortaya çıkan derin bir boşluk ve kaos!

Zeynep Begüm, ikinci dil aracılığıyla çevirilerini yapıyor olsa da Türkçesindeki titizlik ve taşıdığı estetik kaygı ile yüreklendirilmesi gereken bir çevirmenimiz. Çevirmenlere hep saygı duydum. Bizler, biz okuyucular için çalışan ve çoğu zaman da arka planda kalmaya baştan razı olan değerli isimlerdir onlar.

Bir teşekkürümüz de Büyüyen Ay Yayınları’na ve onun anlayışıyla hareket etmiş ve eden diğer yayınevlerine. Programlarına bu coğrafyaları da dahil ettikleri için.

#Büyüyen Ay
#Zeynep Begüm Güney
#Çağdaş Arap Öyküsü
4 yıl önce