|

Muğlaklığın kabulü

Eleştirel Denemeler adlı kitapta Roland Barthes, tiyatro ve roman ağırlıklı yazılar olsa da felsefi ve teorik yazılar da kaleme almış. Barthes denemelerinde eserden çok söz etmez, yazarı da pek tartışmaz; hem yazardan hem de eserden bir pay almış, diğer deyişle ne eser ve yazardan tamamen soyutlanacak, ne de yalnızca eser ve yazarla açıklanabilecek bir 'yapı'yı ele alır ve onun üzerine fikir yürütmeyi tercih eder.

Ömer Yalçınova
00:00 - 13/06/2013 Perşembe
Güncelleme: 14:44 - 12/06/2013 Çarşamba
Yeni Şafak
Muğlaklığın kabulü
Muğlaklığın kabulü

Roland Barthes Eleştirel Denemeler'de daha çok tiyatro ve romanlara yönelmiş. Kitapta teorik, felsefi denilebilecek yazılar da var. Bu, Barthes'in kitaplarına aşina olanlar için gayet normal bir durum. Çünkü o, bütün kitaplarında, pratikle teoriyi birlikte, iç içe işlemeyi yeğler. Eleştirel Denemeler'de Barthes, bir örnek üzerinden çözümlemeler yaparken rahatlıkla ilkesel cümleler kurmaya başlar. Ya da bir denemesinde kritik, ayrıntılı bir şekilde roman incelemesi yaparken, sonraki denemede, kavram tartışmalarına dalabilir. O yüzden 'Barthes okuyucusu' olmak, teoride pratiği, pratikte teoriyi yakalayabilmektir. Sonuçta ikisi de biçimden ibaret çalışmalardır, bir 'yapı' işidir.

Barthes denemelerinde eserden çok söz etmez, yazarı da pek tartışmaz; hem yazardan hem de eserden bir pay almış, diğer deyişle ne eser ve yazardan tamamen soyutlanacak, ne de yalnızca eser ve yazarla açıklanabilecek bir 'yapı'yı ele alır. O yüzden Barthes'in denemeleri çoğunlukla belirsizliklerin kol gezdiği, çoğaltıldıkça çoğaltılan ama bir türlü açıklığa, netliğe, sabitliğe ulaştırmayan bir açıklamalar, fikir yürütmeler yığınına dönüşür.

TÜKENMİŞLİKTEN UZAK YAZILAR

Barthes yazılarında birçok noktayı belirsiz bırakır. Bu, onda bir yazma tekniğine dönüşmüştür. Yazıda birçok nokta belirsiz kalmalı ki yazı kendini okuyucuya tamamen teslim etmesin. Neyi yazdığın değil yazmak önemlidir. Barthes yazının belirsiz kalan yerlerini okuyucu yorumlasın veya doldursun gibi kaygılar da taşımaz. O belirsiz bırakır, çünkü biten şeyler tat vermez. Yazdığı şeyler bir tükenmişliğe uğrasın istemez. Konuları tekrar tekrar ele almayı, bir daha düşünmeyi; bir daha düşünerek, eksiklikleri gidermek değil eksikliklere yeni eksiklikler, belirsizliklere yeni belirsizlikler eklemek ister. Barthes metinlerinin güçlüğü biraz buradadır; düşünme eyleminin başlangıcını, uğradığı durakları ve ulaştığı sonuçları kaldırmak, ortada yalnızca düşünme eylemini bırakmak.

Bu yüzden mesela bir romanı ele alırken, teorik cümleler kurar. Roman üzerinden bir teori geliştirdiği söylenemez. Yalnızca, eserin düşündürdüğü kurallar, edebi akımlar, fikirler veya tahliller gözden geçirilir. Bu da bir tarzdır: Örneğin Robbe-Girillet'ten söz etmiyor gibi söz etmek. Sanki Robbe-Girillet üzeriden bir roman biçimini konu almak. Fakat yazının sonunda, okuyucu ne Robbe-Girillet'i anlar ne de onun üzerinden açıklanan roman biçimini. Hem biraz Robbe-Girillet kalır akılda hem de onun geliştirdiği, herkesin de uygulayabileceği roman biçimi. İkisi de eksiktir ama vardır.

YAZMANIN NEDENİNDEN SÖZ EDİLEMEZ

Gerçekten var mıdır? Barthes'in denemelerinden okuyucuda ne kalır? Barthes için 'var olmak' artık yoktur. Kişi için 'tutunmak' vardır. Tutunmak, bağlanmak anlamına gelmez. Bugün ona yarın şuna tutunabilirsin, çünkü önemli olan kime, neye, neden tutunduğun değil tutunmanın kendisidir. Bağlanmanın gerekleri vardır. Bağlanmak kişiyi var olmaya da taşır. Tutunmak ise var olmayı gereksiz kılar. Bağlanmak evliliğe, tutunmak ise flört etmeye benzetilebilir. Barthes yazıya tutunur, okuyucu da bu tutunmayı esas almalıdır.

Edebiyat hiçbir şeye hizmet etmez, şeffaflığını kaybetmiştir. Kendinden başka bir şeyi göstermediği gibi, artık kendini de gösterememektedir. Özellikle Fransız Devrimi'nden sonra. Gösterge, gösterdiği için değil, bir yapı arz ettiği için önemlidir. Yazmanın amacı veya nedeni yoktur. Bir özden söz edilemez. 'Sartre romanı' bitmiştir. Her şey eser içinde bir nesneye tekabül eder. Örneğin Bertolt Brecht için Marksizm nedir diye soracak olsak, Barthes nesnedir, diye cevap verir. Marksizm gerçekten de araçtır fakat eşitlik, adalet, sosyal paylaşım gibi toplumsal hedeflere ulaşmak için. Barthes'e göre Brecht'te Marksizm iyi bir piyesi, daha doğrusu büyük bir sanat eserini ortaya koymak için, kullanacağı izlek veya biçimlerden biridir. Sanat taşıt da değildir; kimseyi değiştirmez, bir şey yapılmasını sağlamaz.

YAZMANIN HAZZINA KAPILMAK

Barthes için 'yazmanın hazzı' esastır. Ona inanacak olursak, bugüne kadar sanatçıların tamamı yalnızca yazmaktan aldıkları hazdan dolayı, konu edilen her şeyi araç olarak kullanmış ve yazmışlardır. Barthes'in bu bütünüyle silip süpürme operasyonundan yalnızca 'biçim' kendini kurtarır. Biçim her şeydir. Biçim bütün yapıyı, fikirleri, duyguları, tecrübeleri, amaçları, nedenleri taşır. Biçim yoksa hiçbir şey yoktur. Her şey önce biçimiyle var olur. Bir şey biçimsizse yok demektir. Kafka'nın Dava veya Değişim romanı bu konuda mükemmel bir örnek. Biçimden başka anlamın kalmayışı ya da anlam namına yalnızca biçimin olması, Kafka'nın bütün romanlarını özetler. Veya Robbe-Grillet; geleneksel romanda nesne nasılsa, ne biçimde ve neredeyse, onu değiştirmiştir. Fakat neden? Barthes bunu sormayacaktır.

Fakat haz, yazmanın amacı değildir. Amaç yok, onu bir kere unutmalı. Yazar, yazma esnasında birçok şeyle karşılaşır. Onların içinden en kayda değer olan 'haz'dır. 'Hazcı düşünme' için neden-sonuç ilişkisi, bir şeyin bitmişliği, çözülmüşlüğü, açıklanmışlığı önemli değil. Tüm bunların nasıl ve ne biçimde olduğuna bakılmalı. Sonuçta dil gerçeği ifade edemez. 'Dil diyalektik değildir.' Ama 'diyalektik olunsa' diyebilir. Yani dil istek kipi şeklinde çalışır. Diyalektiklik burada gerçeğe tekamül ediyor. Barthes'in görüngübilimci olduğu hatırlanmalı. Postmodernizm gösterilene değil göstergeye odaklanmıştır. Çünkü haz göstergededir. Çünkü gösterge biçimlendirilebilir. Bir konuyla ne kadar oynanabilir ya da bir konuyla ilgili kaç farklı fikir sunulabilir? Ama bir konu, daha önce hiç denenmemiş, yapılmamış bir şekilde yeniden yeniden işlenebilir.

Roland Barthes postmodern diye anılan düşünürlerden biri. Onun için ha deneme yazmak ha felsefe yapmak ya da sanat icra etmek, fark etmez. Zaten postmodern anlayışta, her metne bir sanat ya da felsefe eseriymiş gibi yaklaşmak mümkündür. Aralarındaki keskin ve kalın çizgiler yok olmuştur.

Kitabın künyesi:

Eleştirel

Denemeler

Roland Barthes

Çeviren: Esra Özdoğan

Yapı Kredi Yayınları

Aralık 2012

11 yıl önce