|

Mutluluk aslında nedir

Bahadır Yenişehirlioğlu’nun yeni kitabı Hanne gerçek bir hayat hikâyesinden yola çıkarak yazılmış bir yüzleşme ve arayış romanı.

04:00 - 15/04/2021 Perşembe
Güncelleme: 10:58 - 15/04/2021 Perşembe
Yeni Şafak
Hanne Bahadır Yenişehirlioğlu Timaş Yayınları 2020 288 sayfa
Hanne Bahadır Yenişehirlioğlu Timaş Yayınları 2020 288 sayfa
TOLGA MURATOĞLU

İyi bir romanı ya da öyküyü okumaya durduğumuzda karakterlerle ya da baş kahramanla özdeşleşmeyiz, onlardan biri oluruz. Hanne romanı ustalıklı bir kurguyla bunu başarıyor, okurunu kolaylıkla içine çekiyor. Kitap bittiğinde bütün etkili eserlerde olduğu gibi ardında bir sessizlik bırakıyor. Romanın kapağını kapattığınızda kendinizi bir yüzleşmenin içinde hayatı sorgularken buluyorsunuz.

Bir rüyayla başlayan romanın iki temel sorusu var. “Ben neden bir türlü huzuru bulamıyorum?”, “İnsan için asıl mutluluk nedir?” Bu sorular insanlığın tarihi kadar eski. Mars’a yolculuğun konuşulduğu, yapay zekanın hayatın hemen her alanında kullanıldığı bir çağda teknolojiyle paralel olarak insanın mutluluğu ve huzuru artmıyor. Bilim bu konuda bir katkı sunamıyor. Aksine insandaki kocaman boşluk giderek büyüyor.

Roman kahramanımız Hanne bu boşluğun farkına vardığında orta yaşlarındadır. Almanya’ya göç etmiş bir Türk ailenin iki çocuğundan biridir. Çocukluğu “ruhsuz, saldırgan, sevgisiz” zorba bir babadan şiddet görerek geçmiş, yaşadığı acılar onu köklerinden ve aslından koparmıştır. Felsefe alanında kariyer yapmış, üniversitede ders veren güzel bir kadındır Hanne. Zengin bir Alman ailenin gelini olarak burjuva bir hayat sürmektedir. Bu konforlu yaşam içinde kahramanımız “içindeki fırtınayı durdurabilmiş” sorularına cevap bulabilmiş değildir. Yaşadığı huzursuzluk ve hiçlik duygusuyla intiharın eşine kadar gelen Hanne bir karar verir: “Ben ölerek kahraman olmayı da kimsenin umurunda olmadan yok olup gitmeyi de istemiyorum…” Romanın ilk bölümü “ben nerede hata yaptım?” diyen Hanne’nin eşi Herbert’e boşanmak istediğini söylemesiyle sonlanıyor.

Romanın ilerleyen sayfalarında kardeşi Ömer’le tanışıyoruz. Hanne’nin hayatının bütüne bakabiliyoruz artık. Annesinin ölümü, babasının cezaevine girişi, 13 yaşında koruyucu bir Alman aileye verilişi, kardeşinden uzaklaşması… “Her ne kadar unutmaya çalıştıysam da unutmam mümkün değil. Bazı şeyleri asla unutamaz insan.” İçinde yıllardır bastırdığı, unutmaya çalıştığı duygular; özlem, öfke, nefret artık su yüzüne çıkmıştır. Lanetli geçmişiyle yüzleşmeden iyileşemeyecektir.

FIRTINALI BİR DÖNÜŞÜM HİKÂYESİ

Bahadır Yenişehirlioğlu Hanne’nin öyküsü üzerinden aslından koparılan, kimliksizleşen insanı ve varoluş sancısını anlatıyor. Fırtınalı bir dönüşümü sade ve içli bir dille ortaya koyarken aynı zamanda aşk, sevgi, evlilik, aile, baba kavramlarını tartışıyor. Bir hikâye üzerinden yaşamın bütün dinamiklerine dokunuyor. Okuyucuya da aktif bir okumaya kapı aralıyor. Her okuyanın kendi hikâyesiyle zenginleştireceği bir roman Hanne. Çünkü iyi kitaplar birçok şey vermelerine rağmen karşılığında bizden de bir şeyler almak isterler. Yaşadıklarımızla, öğrenme hevesimizle, tecrübelerimizle metnin karşısındayızdır. Alberto Manguel’in deyişiyle “Metin ancak hünerli bir çift göz kâğıdın üzerindeki işaretlerle buluştuğunda hayat bulur. Yazılan her şey, okurun cömertliğine bağlıdır.”

Sonsöz olarak diyebiliriz ki kitapları ve oyunculuğuyla Türkiye’de ve dünyada büyük ilgiyle takip edilen Bahadır Yenişehirlioğlu, Hanne romanıyla yazarlığındaki çıtayı hayli yukarıya taşıyor. Okura da bundan sonra yazacağı romanı merakla beklemek kalıyor.

#Bahadır Yenişehirlioğlu
#Hanne
#Alberto Manguel
3 yıl önce