|

Müzelerin en görünmezi

Örneğin Toledano’nun fotoğraf çekme tutkusundan dolayı dünyada gezmediği yer kalmaz. Ana kahramanımızsa, Toledano’yla tanışma imkanına kavuşur, saplantısının onu yönlendirmesiyle. Fakat karakterlerin asıl yolculukları içseldir. O yüzden özellikle ilk bölümde “diyorum kendi kendime”, “düşünüyorum”, “fark ettim” gibi ibarelere sık rastlanır.

Ömer Yalçınova
04:32 - 15/01/2020 Çarşamba
Güncelleme: 09:41 - 15/01/2020 Çarşamba
Yeni Şafak
Hayvan Müzesi Carlos Foseca Çev. Roza Hakmen Metis Yayınları Ekim 2019 376 Sayfa
Hayvan Müzesi Carlos Foseca Çev. Roza Hakmen Metis Yayınları Ekim 2019 376 Sayfa

Carlos Fonseca genç bir romancı. 1987 doğumlu. Hayvan Müzesi onun Türkçeye çevrilen ilk romanı. Romanın ana konusuna saplantı diyebiliriz. Fakat bu sapıklıkla karıştırılmaması gereken bir saplantı. Zararsız. Fonseca, kendinden başka hiç kimseye zararı ya da faydası olmayan saplantılara sahip karakterler ortaya çıkarmak istemiş gibi. Hayvan Müzesi’nin anlatıcısı (ismini bilmiyoruz), her gün bir barda gazete okuyan bir kadını izler. Demek ki kadında da her gün barda gazete okuma saplantısı vardır. Kahramanımızda da onu izleme saplantısı vardır. Bunu yapmadığında kendinde eksiklik hisseder, huzursuz olur, kafası sürekli bu konuyla meşgul olduğundan başka bir şeye yoğunlaşamaz, dalgınlaşır. İkinci bölümün kahramanı Toledano’da ise, fotoğraf çekmek ve babasının çok sevdiği Rubén Darío’nun şiirlerini okumak saplantısı vardır. Kahramanlar, saplantılarına sadık kalmadıklarında yoldan çıktıklarını düşünürler. Bununla birlikte karakterler küçük, kimseye zararı olmayan bu tür saplantıları sayesinde farklı olay ve kişilere ulaşırlar.

Örneğin Toledano’nun fotoğraf çekme tutkusundan dolayı dünyada gezmediği yer kalmaz. Ana kahramanımızsa, Toledano’yla tanışma imkanına kavuşur, saplantısının onu yönlendirmesiyle. Fakat karakterlerin asıl yolculukları içseldir. O yüzden özellikle ilk bölümde “diyorum kendi kendime”, “düşünüyorum”, “fark ettim” gibi ibarelere sık rastlanır. Okuduğumuz, kahramanın kafasından geçenlerdir. Daha doğrusu kahramanın gördükleri, yaşadıkları, işittikleri kendi iç dünyasından geçmedikçe okuyucuya ulaşmaz.

YENİ BİR BİÇİM DENEMESİ

Fonseca klasik bir roman yazmamış. Ama onun Hayvan Müzesi için modern bir roman demek de zordur. Yeni bir biçim denemesi içine girmiştir diyebiliriz Fonseca için. Ne kadar başarılı olduğuysa, tartışma götürür. Hayvan Müzesi ağır ilerleyen bir roman. Fonseca’nın anlatımı tekdüze. Roman boyunca bir oda müziği dinliyoruz adeta. Oda müziği anlamlı bir benzetme. Çünkü kahramanımız kendi içinden çıkmayan, çıkmak istemeyen biri. Anlatım da o şekilde. O yüzden okuyucunun kendini anlatılanlarda bulması çok güç. Okuyucuyla anlatıcının benzer noktalarda buluşması da zor. Hayvan Müzesi adeta muhatabı olmayan bir roman. Anlatıcı göz önünde kimseyi bulundurmadan konuşuyor. Kendi kendine düşündüğü gibi kendi kendine anlatıyor.

Fonseca bu içe dönüklüğün, içe kıvrılmanın sakıncalarını fark etmiş olmalı ki ikinci bölümde üçüncü tekil anlatıma geçer. Anlatıcı kendini bırakır, Toledano’yu anlatmaya başlar. Fakat kendini bütünüyle bırakmaz. Araya girer her bölümden sonra. Romanda bunlar italik yazılmıştır. Anlatıcının olduğu daha da belirginleşsin diye. İlginçtir, romancı Toledano’yu kendi sesiyle konuşturmaz. O, anlatıcıya, anlatıcı da roman okuyucusuna aktarır. Dolayısıyla anlatılanlarda Toledano’nun renklerine rastlanmaz. Ses tonuna, mimiklerine, hareketlerine, heyecanlarına… Dolayısıyla Fonseca’nın fark edip, üstesinden gelmek istediği tekdüzelik, bu şekilde devam eder. Anlatıcısının hikayesiyle Toledano’nun hikayesini sadece dinleme ve düşünme bağlamında iç içe geçirmeye çalışması da zorlama olmuştur.

Ne belli belki de genç romancımız okuyucunun gözünde canlanmayacak, okuyucuyu heyecanlandırmayacak bir roman yazmak istemiştir. Anlatıcıyı romanın sonuna gelmemize rağmen gözümüzde canlandıramıyoruz; nerede yaşar, ne yapar, nasıl tepkiler verir, bilemiyoruz. Anlatmaya olayın ortasından veya sonundan başlayıp, romanın sonunda her şeyin okuyucunun zihninde bütünlenmesini sağlamak da Hayvan Müzesi için söz konusu değil. Oysa kahraman, kendi içinden çıkamayan, istese de dış dünyaya açılamayan bir anlatıcıdır. 376 sayfa kendi iç dünyasından başka hiçbir şey anlatmayıp, yine de kendini ele vermeyen, belki de sadece bu yönüyle ilginç bir karakterin romanı Hayvan Müzesi.

#Toledano
#Hayvan Müzesi
#Fonseca
4 yıl önce