Gracias A la Vida, Historia de un Amor, Amado Mio gibi klasik şarkılara getirdiği yorumlarla tüm dünyada sevilen bir sanatçı olan Luz Casal yepyeni albümü 'Almas Gemelas'ın dünya turnesi kapsamında İstanbul'a geliyor. Yarın akşam saat 20:30'da Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda sahne alacak olan Casal hem kayıtlarını Los Angeles'ta yaptığı Alma albümünün yeni şarkılarını hem de otuz yıllık zik kariyerinin en sevilen şarkılarını İstanbullu hayranlarıyla paylaşacak. Çok ciddi sağlık problemleri yaşayarak uzun süre müziğe ara vermek zorunda kalan Casal, müziğin kendisine her zaman hayat verdiğini söylüyor ve ekliyor: 'Yıllar içinde hem zevklerim değişti hem de müziklerim. Hatta son albümümle bile hala değişmeye devam ettiğimi hissediyorum ve 'Alma' bendeki tüm yenilikleri ve ruh halimi özetliyor.'
Bana yeni albümüm aslında şu aralar tüm hissettiklerimle alakalı bir günlük gibi geliyor. Albümde kendi şarkılarımı da başkalarından seçip yorumladığım şarkıları da kendime çok yakın hissediyorum. Albümde daha önceki albümlerimde olmayan ritimler ve sesler de ayrıca albümü çok orijinal bir hale getiriyor.
Özellikle 'Historia de un Amor' benim için çok özel bir şarkı diyebilirim. Çünkü kendi kişisel duygularımla ve özel bazı anılarımla da ilgisi olduğu için ayrıca müthiş bir bağ kurabiliyorum. Şimdiye kadar yaptığım tüm albümlerde beni yansıttığına inandığım şarkılar seçme şansım oldu ancak 'Historia de un amor' sırlarımla da bana dokunuyor.
Ben hayatın bizim hiç bilemediğimiz gizemlerle dolu olduğunu düşünüyorum. Bazen bir kişi bazen bir şehir bazen bir gece hayatınızla ilgili akışı değiştirebiliyor. Kariyerim boyunca çok iyi müzisyenlerle çalışabildim ve ancak attığım her adımda şimdi olduğum yeri bana sağlayan belki de farkında bile olmadığım kimbilir neler olmuştur.
Hemen herkes Pedro Almodovar'ın o çok cesur ve özel filmlerinin duygularına müthiş katkıda bulunan müzikler seçmek konusunda ne kadar ince zevkleri olduğunu eminim biliyor ve Almodovar'ın Yüksek Topuklar filmi kariyerimin en özel anılarından biri diyebilirim. Almodovar zaten çok göze çarpan işler yapıyor ve benim de onun filmi sayesinde çok daha fazla göze çarpmış olmam bir tesadüf değil.
Müziğe sağlığımla ilgili olarak uzun aralar vermek zorunda kaldım ve müzikten her uzak kalışımda da fazlasıyla özlediğimi farkettim. Belki de yaşadığım rahatsızlıklar ve ciddi sağlık sorunlarım önceliklerimi de değiştirmiş oldu. Müzik benim için en büyük öncelik haline geldi ve hem sahnede hem kayıtlarda bana hayat veriyor.
Tam tersine sağlık sorunlarımı geride bırakır bırakmaz, kaldığım yerden müzikle devam etmek bana çok daha büyük bir heyecan vermeye başladı ve hayatımın en büyük hediyelerinden biri sağlığım biri de müzik ve müzikle ruhumu besleyerek şarkılar söyleyerek hayatımı sürdürdüğüm için de çok şanslıyım.
Müziğin dili değişmiyor, son albümümde dört farklı dil var belki dört dilde şarkılar söylemek albümü farklılaştırıyor olabilir ama her şarkının duygusunu gittiğim her dilde dinleyicilerle paylaşabildiğime de inanıyorum ve 21 Nisan gecesi de aynı dili paylaşıyor olacağız.
Müzik kariyerimin başında çok daha fazla rock ve anglo- sakson bir eğilimim vardı ve yıllar içinde hem zevklerim değişti hem de müziklerim hatta son albümümle bile hala değişmeye devam ettiğimi hissediyorum ve 'Alma' bendeki tüm yenilikleri ve ruh halimi özetliyor.
Türkiye'deki izleyici bana çok yakın geliyor. Aslında Pasion Turca ekibi ile İspanya'dan çok uzun zamandır sürdürdüğümüz çok sıcak bir yakınlığımız da var ve izleyicinin tepkilerinden de kendimi özel hissediyorum. İstanbul'u ve açıkçası özellikle kahvenizi özledim.