|

Necip Fazıl’dan eksik kareler kayıp izler

Türk Edebiyatının neredeyse son asrında sesinin yankısı hâlâ süren, şiirleri ve edebi metinleri yazıldığı günkü heyecanla okunan bir ismidir Necip Fazıl. Yerli, millî, irfanî bir damardır onun çizgisi. O yüzden sesinin yankısı ilk günkü coşkusunu koruyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 11/07/2018 Çarşamba
Güncelleme: 07:09 - 11/07/2018 Çarşamba
Yeni Şafak
Necip Fazıl - 17 Nisan 1965 Kayseri tren istasyonu
Necip Fazıl - 17 Nisan 1965 Kayseri tren istasyonu
Kâmil Büyüker

Eksik kareler ya da biyo-bibliyografik ayrıntılar

Yazar Yusuf Turan Günaydın’ın, Necip Fazıl’ın hayatında pek de üzerinde durulmayan detaylardan yola çıkarak kaleme aldığı “Necip Fazıl-Eksik Kareler” (Kopernik yayınları, 177 s., 2018) isimli çalışması çıktı. Günaydın’ın da ifade ettiği gibi kitap bir biyografi ya da monografi kitabı değil. Necip Fazıl’ın hayatında üzerinde pek durulmayan, sorulmaya cesaret edilmemiş ya da sorulamamış biyo-bibliyografik bazı ayrıntılardan ibaret. Ayrıntı demekle elbette değersiz metinlerde bahsetmiyoruz. Her biri Üstad’a bir adım daha yaklaşabilme ve onu anlayabilme adına tamamlayıcı metinlerden oluşuyor.

Necip Fazıl ve eserleri ile kitap, gazete ve dergi ile hemhal olduğu çocukluk ve ilk gençlik yıllarının geçtiği Taşova yıllarından beri tanışıklığı olan yazarın o tarihlerden beri Necip Fazıl hep gündeminde olmuş. Kitabın Günaydın’ın hayatı içerisinde bir Necip Fazıl hülasası olduğu da söylenebilir. Yazar kitabını dört bölüme ayırmış. İlk bölüm Kökenbilig, ikinci bölüm Eser ve Hayat, üçüncü bölüm Taşradan Görünen, dördüncü bölüm Eser ve Kronoloji başlığını taşıyor.

İlki 1984 yılında Yeni Taşova Gazetesi’nde yayımlanan ve son olarak kitap dolayısıyla kaleme alınan tamamlayıcı metinlerin yer aldığı eser, Necip Fazıl’ı Necip Fazıl yapan mânâ köklerine giriş yapan Kökenbilig’le başlıyor.


Aşkî’de Aşka vasıl oluş…

Necip Fazıl’ın hayatında dönüm noktası bir iz bırakan ve onu metafizik âlemlere kanatlandıran isim herkesin malumu olan Abdülhakim Arvasi’dir. Elbette silinmez bir iz olarak altını kalın çizgi ile çizdiğimiz Arvasi, Üstad’ın hayatında belirgin bir faktör olmuştur. Ancak tasavvufa, irfanî iklime yaklaşabilmesinin bir manevi hazırlık gerektirdiği de tartışılmaz bir gerçektir. Necip Fazıl’ın hayatında ve eserlerinde izleri takip eden Günaydın, ilk tasavvufi neşveyi Heybeliada’da Bahriye mektebinde üstad’a aşılayanın İbrahim Aşkî olduğunu ifade ediyor.

Yazarın kitabın ilerleyen sayfalarında değindiği gibi Necip Fazıl’ın kaynakları üzerine daha geniş ve müstakil çalışmalar gerekmektedir. Zira “İlim Beldesinin Kapısı Hazret-i Ali adlı eserinin ilhamını acaba İbrahim Aşkî’den almış olabilir mi?” sorusunu yazara sorduran yine bu arka plandır. Bu eseri ve Batı Tefekkürü ve İslam Tasavvufu eserini İbrahim Aşkî ile karşılaştıran yazar Üstad’ın bu eserinin tasavvufla ilgili bölümünün “tasavvufun dinin özü” olduğunu söyleyen İbrahim Aşkî ile örtüştüğünü ifade ediyor.

Bağa girmiş ama üzüm yiyememiş…

Arvasî’den önce Aşkî’nin etkisini yer yer eserlerinde gördüğümüz Necip Fazıl’dan bir anektod daha paylaşır yazar:

“O ve Ben’de Aşkî’den naklettiği bir anektod ise Yakup Kadri’nin Erenlerin Bağından adlı eseri üzerinedir. Necip Fazıl, Bahriye Mektebi yıllarında iken “ruhunu çekenlerden” Yakup Kadri’nin “Erelerin Bağından isimli nesirlerine günlerce abandığı”nı anlatır. Buna karşılık edebiyat derslerinde mevzu açıldığında Aşkî, Yakup Kadri için “Erenlerin bağına girmiş ama üzümünü yiyememiş…” diyecektir.” (s.22)

Cemiyet hamurkârı bir fikirci

Eserlerinde farklı telif usûl ve metodlarına rastladığımız Necip Fazıl’ın kendine has bir çizgi oluşturduğu da kitapta görülüyor. Eksik Kareler, işin bu cephesini de değerlendirmeye tabi tutuyor. Yazar, Necip Fazıl’ın şiirde tebliğ’i değil telkin’i; düşünce eserlerinde ise tebliğci yönünün belirgin olduğunu ifade ediyor. Belli başlı çizgileri olan Üstad’ın ehl-i sünnet ulemasının telif çizgisi takip ettiği, bilimsel araştırma usullerine bağlı kalmadığı, bibliyografya, kaynakça, indeks gibi modern araştırma usullerine yer vermediği görülüyor. Günaydın, Necip Fazıl’ın bunları “ilim üniforması nişanları” olarak nitelediğini ve kendisinin “kuru müşahedeci” ve “meslekî ilimci” değil “cemiyet hamurkârı fikirci” olmak istediğini dile getiriyor.

Bunu yaparken yine “kaynakları tek tek göstermek tasasından uzak” ve konuya “inanmış ve teslim olmuş sanat tavriyle sokulmaktan başka çare olmadığı”nı söylediğini görüyoruz.

Ansiklopedi maddesi yazarı olarak Necip Fazıl

Necip Fazıl’ın saklı kalmış pek çok hususiyetini kitapta bulmanız mümkün. Bunlardan birisi de Eşref Edib’in öncülük ettiği ve akim kalan İslam-Türk Ansiklopedisi tecrübesi içinde tanınmış pek çok mütefekkir, ilim adamının yanında Necip Fazıl’ın da madde yazarı olarak yer alması. 14 Mart 1936-29 Ağustos 1936 tarihleri arasında Ağaç isimli mecmua çıkarmış olan Necip Fazıl, bu kez 1940’da yayımlanan ve Ağaç konusunun birkaç açıdan ele alındığı maddede lisan açısında Ağaç bölümünün yazarı olarak yer alır. Hatta Günaydın’a göre burada yer alan ansiklopedi madde içeriği daha önce Ağaç dergisinin ilk sayısında yayımlanan “Adımız” başlıklı yazı ile büyük oranda aynıdır. Ansiklopedide yer alan Ağaç maddesinin de yer verildiği Eksik Kareler’de ansiklopedi yazarı Necip Fazıl’ı görmüş oluyoruz.

Kitabın sonunda yer alan Necip Fazıl kronolojisi ise araştırmacıların işini bir hayli kolaylaştıracaktır.

Necip Fazıl-Eksik Kareler bizleri yeni ve dikkatli bir Necip Fazıl okumasına davet ediyor.

#Yusuf Turan Günaydın
#NECİP FAZIL EKSİK KARELER
6 yıl önce