|

Nerede çığlık varsa yüzünü oraya çevirdi

Geçtiğimiz hafta Londra'da insani hizmet ödülü alan Emine Erdoğan yıllardır dünyanın dört bir yanındaki sorunlar için kampanyalar düzenliyor. Erdoğan şimdiye kadar eğitim, çevre ve kadınlarla ilgili de sayısız projeye imza attı. Adeta dünyada nerede çığlık varsa yüzünü oraya çevirdi.

Merve Akbaş
04:00 - 16/09/2018 Pazar
Güncelleme: 10:12 - 15/09/2018 Cumartesi
Yeni Şafak
Nerede çığlık varsa yüzünü oraya çevirdi
Nerede çığlık varsa yüzünü oraya çevirdi

Assalamualeyküm. Ben Kutupalong’da yaşayan bir mülteciyim. Adım Rashida. Benim ülkem Rohinga. 1400 yıldır yönetilmektedir. Çinlilerle Myanmarlılar arasındaki savaştan sonra burada zulüm ve işkence başladı. Akabe’de farklı kabileler yaşıyor. Müslümanlara eziyet devam ediyor. Devleti yöneten kişi bize Bengal diyor. Ben 27 yıldır Bangladeş’te yaşıyorum. Topraklarımıza geri dönmeyi biz talep ediyoruz. Rohingya olarak talep ediyoruz. Hepinizden dualarınızı istiyoruz.”

Bu cümlelerin hikayesi hepimizin aklına kazınan bir fotoğrafta saklı. Emine Erdoğan’ın Kutupalong’daki mülteci kampında, dertleştiği kadınlardan biri Rashida. 2017 yılında gerçekleşen ziyarette, bir beze yazılan bu sözlerini Emine Erdoğan’a Rashida Hanım vermiş. Başından geçenleri anlatmış. Fotoğrafa bakınca, Rashida Hanım’ın can havliyle sarıldığını hissetmemek mümkün değil. Uzaklardan gelen bir kardeşine sarılır gibi...

Geçtiğimiz yıl gerçekleşen bu ziyarette Emine Erdoğan, bölgede yaşananları, yardıma ihtiyacı olan Rohingyalı Müslümanlara beraber olduğunu tüm dünyaya göstermek istemişti. O gün orada, onlarca Rohingyalı kadınla buluştu Emine Erdoğan. Dertlerini dinledi. Onlarla beraber ağladı. Yardımlar dağıttı. Bu Emine Erdoğan’ın ne ilk ne de son insani hizmetiydi. Tam da bu nedenle geçtiğimiz hafta Londrada İnsani Hizmet Takdir Ödülü» aldı. Dünya Müslüman Hayırseverler Kongresi’nin (World Congress of Muslim Philanthropists) verdiği bu ödülün arkasında yıllardan bu yana süren yardım çalışmaları, kampanyalar, projeler, yani insani hizmet var.


HİKAYE ASLINDA ÇOK DAHA ESKİ

Emine Erdoğan’ın bu çabaları yeni değil. 80’li 90’lı yıllarda Bosna, Filistin, Çeçenistan ve daha nice zor durumda kalan Müslümanlar için arkadaşlarıyla beraber yaptıkları kermesler belki de ilk mütevazi çabalarıydı. O günlerde kadın kollarının çalışmalarına ön ayak olan Erdoğan, eşi Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakan olmasıyla birlikte uluslararası sorunlar için var gücüyle çalışmaya devam etti.

Şimdi takvimleri biraz geri alıp 2008’in sonuna 2009’un başına gidelim. Bu dönemde İsrail, “Dökme Kurşun Operasyonu” adı altında Gazze’ye yine saldırılar düzenliyordu. Saldırılar tüm dünyanın vicdanını yaraladı. Ancak tepkilere rağmen İsrail saldırıları durdurmadı, hatta hızlandırdı. 2009’un Ocak ayına kadar da sürdürdü. Tam bin 417 Filistinli katledildi. Emine Erdoğan da bu zulme dur diyebilmek için Dünya liderlerinin eşlerini Gazze’deki katliamlar nedeniyle İstanbul’a davet etti. Tüm dünyaya ‘savaşı durdurun’ çağrısı yapılan toplantının adı “Filistin’de Barış İçin Kadınlar” dı. Bu toplantı dünya basının gözlerini İstanbul’a çevirmesine neden oldu. Konu uluslararası basında yeniden gündem oldu.

BARIŞ ÇABALARI

Erdoğan’ın ilk Arakan ziyareti ise 2012’deydi. Güvenlik tehdidine rağmen bölgeye gitti. Hatırlatmak gerekirse o günlerde Budist gruplar Müslümanların yaşadığı bölgelere saldırıyor, büyük katliamlar gerçekleştiriyordu. Emine Erdoğan, o ziyaretini daha sonra verdiği bir röportajda, “Mağduriyet var, güvenlik sorunu ayrı, kimliklerinin tanınmaması ayrı, vatandaşlık sorunu ayrı. İnsanlar bizi kurtarın diyorlar, korku içindeler. Suyun, çamurun içinde yaşıyorlar. O manzara karşısında insanlığımdan utandım” sözleriyle anlatacaktı. 2017’de aynı nedenlerle yine Arakan’a gitti. Rashida ile de burada karşılaştı. Kutupalong Kampı’nı ziyaret eden ve yardım dağıtan Erdoğan, oradaki kadınlarla konuştu. Çocuklarla oynadı. Arakan’dan döndüğünde dünyanın burada yaşanan zulmü duyabilmesi için bir makale yazdı. Makale CNN International’da yayınlandı. Makalesinde, Myanmar’da yaşanan krizi Türkiye’nin tek başına çözmesini beklemenin makul bir yaklaşım olmadığını vurguladı. Erdoğan’ın adımları, bölgedeki insani çabaları da hızlandırmış oldu.

Emine Erdoğan Suriyeli mülteciler konusunda da sayısız kampanya yaptı. Şanlıurfa’da dünyanın en büyük ve modern çadır kentini açarken, “Dünyadaki insan hakları örgütlerinin sınıfta kaldığı, kadın hakları savunuculuğunun iflas ettiği, çocuk hakları sözleşmelerinin hükümsüz kaldığı Orta Doğu’da, bu çadır kent bir insanlık vahasıdır” diyordu. Emine Erdoğan, 2016’nın mart ayında bu defa G-20 Liderler Zirvesi kapsamında ‘Mülteci Kadınlar” başlıkla panelde konuşuyor ve “Ben bir anne olarak, çocukların denizlerde boğulmasına, tel örgüleri aşmaya çalışırken,

yaşamlarını yitirmelerine razı olamıyorum. Gelişmenin temel ölçütünün, sadece ekonomik büyümeye indirgenmesini kabullenemiyorum” sözleriyle vicdanlara hitap etmeye çalışıyordu.

GURUR DUYMAMA MÜSADE EDİN

Yine aynı tarihlerde SETA’nın Washington D.C temsilciliği tarafından düzenlenen bir etkinlikte Suriyelilerin sorunlarını dile getirdi: “Akdeniz sahillerinde ölenler, ne yazık ki Suriyeli olduğu için, modern dünyanın, insan ve kadın hakları örgütlerinin ilgisini çekmedi. Böyle bir ortamda, 3 milyon göçmene, hiç tereddüt etmeden kapılarını açan ülkemle gurur duymama, lütfen müsaade edin.” Erdoğan yeri geldi mülteci ailelerini iftar sofralarında ağırladı, yer geldi onları kamplarında ziyaret etti.

SEZARYAN FARKINDALIĞI

Erdoğan, kadınlara ve çocuklara yönelik de ses getiren projeler hazırladı. Kampanyalar yürüttü. Haydi Kızlar Okula, Ana-Kız Okuldayız, Okur-Yazarlık Seferberliği gibi çalışmaları sayesinde yüzlerce kız çocuğu ve kadının eğitim almasını sağladı. ‘Gelin Etmeyin, Okula Gönderin’ projesine destek verdi. Erdoğan’ın yürüttüğü ve dikkat çeken kampanyalardan biri de sezaryen oranlarının düşürülmesine yönelikti. Yaptığı bir konuşmada da ,“Sezaryenin gerektiğinde başvurulacak tıbbi bir müdahale olduğu gerçeğini unutmadan, doğal doğumun şartlarını oluşturmak için gayret sarf etmeliyiz” demişti.


Ödülün gerçek sahibi ülkem

Tabi ki bunların haricinde de sayısız projesi, çabası oldu Erdoğan’ın. Bu sayede dünyanın dört bir yanında nice insanın elinden tuttu. Gençliğinde, belki de bir yardım kermesiyle başlayan insani hizmeti hiç bırakmadı. Emine Erdoğan, Dünya Müslüman Hayırseverler Kongresi’nde konuşma yaparken, ödülü ülkesi adına aldığını söyledi. Türkiye’nin insani hizmetle ilgili projelerine dikkat çekerken kurduğu şu cümle, aslında derin anlamlar da taşıyor: “ Bana hayatım boyunca onur verecek olan bu anlamlı ödülün gerçek sahibi, din, dil, ırk ayrımı yapmaksızın, nerede bir çığlık varsa yüzünü oraya çeviren ülkemdir, devletimdir, milletimdir.”

Emine Erdoğan hayatının büyük bölümünü yardım kampanyalarına ve projelerine ayırmış bir isim. Geçtiğimiz hafta Dünya Müslüman Hayırseverler Kongresi’nin ödülünü alırken, “Myanmar’da yaşanan insanlık trajedisi 21’inci yüzyılın en büyük ayıplarındandır. Orada şahit olduklarımı sanırım hayatım boyunca unutamayacağım. Büyük acılara maruz kalan kadınların anlattığı hikayeler vicdanımda hala büyük bir yaradır” demişti.


#Pazar Eki
#Yeni Şafak
#Emine Erdoğan
6 yıl önce