|

‘Gönüllerin hızmatçısı’ Neşet Ertaş

7 yıl oldu bozkırın tezenesi, son abdal, Anadolu toprağının mektepsiz profesörü, kendi ifadesi ile ‘Ayaklar türabı gönüller hızmatçısı’, büyük halk ozanı Neşet Ertaş bu dünyadan göçeli. Abdallık geleneğini 21. asra taşıyan Neşet Ertaş'tan geriye ise gönüllere dokunan nice bozlaklar, türküler kaldı.

15:51 - 25/09/2019 Çarşamba
Güncelleme: 15:54 - 25/09/2019 Çarşamba
Yeni Şafak
Dünyanın yalan olduğunu içli içli anlatan, türküleriyle kalbimize köprü kurmuş halk ozanı Neşet Ertaş vefat edeli 7 yıl oldu.
Dünyanın yalan olduğunu içli içli anlatan, türküleriyle kalbimize köprü kurmuş halk ozanı Neşet Ertaş vefat edeli 7 yıl oldu.

Neşet Ertaş babası saz ustası Muharrem Ertaş, annesi Döne Hanım'ın ilk çocuğu olarak Anadolu bozkırının tam göbeğinde; 1938’de Kırşehir’in Kırtıllar köyünde dünyaya geldi. Neşet, göçebe yaşadığı çocukluğunun gölgesini hep üzerinde hissederek büyüdü. Atadan miras göç, hayatının her döneminde vardı. Kırşehir’den İstanbul, Ankara ve Almanya’ya uzanan bir gönül yolu…

Neşet Ertaş, ilkokula gittiği yıllarda önce keman, sonra da bağlama çalmayı öğrendi. Babası Muharrem Ertaş saz ustasıydı. Birlikte gittikleri düğünlerinde sazı ile çalıp türküler söylemeye başladı. Üstelik türküler söylemeye başladığında sesinin güzel olduğunu da fark ettiler. Çocukluğunun ilk 8 yılı Kırşehir, Niğde, Nevşehir, Kırıkkale, Kayseri, Yozgat ve köylerini gezerek geçirdi. Ekmek parası için köyden köye bu göç Neşet Ertaş’ın eğitimi önündeki en büyük engeldi. Geç başlayan okul hayatı bölük pörçük bir şekilde daha başındayken bitti.




14 yaşında İstanbul’un yolunu tuttu

Annesini kaybettiğinde henüz 12 yaşındaydı. Acılar üst üste geliyordu, annesinin ardından kardeşi 3 aylıkken vefat etti. Acısını ise göç yollarında gizli saklı yaşadılar. Anadolu’nun bozkırlarında geçen bu yılların ardından Neşet Ertaş, 14 yaşında İstanbul’un yolunu tuttu.

Elinde sazıyla İstanbul sokaklarını arşınlayan Neşet Ertaş, aç kaldı yeri geldiğinde karın tokluğuna çalıştı. Bir gün yine iş bulma umudu ile elinde sazı ile sokaklarda dolaşırken “Şençalar Plak” diye bir tabela okudu. Elinde sazı içeri girdi. Bu adım hayatını değiştirecek olayları da ardı sıra karşısına çıkaracaktı.

O sırada içeride "Behiye Aksoy"un ilk plağı dinleniyordu. Elinde sazı ile içeri giren Neşet Ertaş, Kadri Şençalar’ın dikkatini çekti. Sesini ve sazını dinledi. Neşet’e hemen bir plak okuttu; sonra da Beyoğlu Saz’a götürüp ona program aldı. Büyük şehirde sahneye ilk adımını atan Neşet Ertaş, ilk plak çalışmasını da 1957 yılında “Neden Garip Garip Ötersin Bülbül” adı ile babasına ait bir türküyle Şençalar Plak’ta yaptı. Anadolu’nun bozkırından gelen bu sesi halk bir anda benimsedi. Plağı, kaset ve konserler takip etti. Artık Anadolu’da dinlenen bir halk ozanıydı.

Dillere pelesenk olan türküler

İstanbul’da iki yıl kaldıktan sonra Başkent’in yolunu tutan Neşet, dillere pelesenk olan türkülerini de burada düştüğü aşkın ardından çalıp söyleyecekti. Hayatını birleştireceği o isimle Ankara’da tanıştı; Leyla…

Ankara’da çalıştığı gazinoda tanıştığı Leyla ile babası Muharrem Bey’in de rızası olmadan evlendi. Aslen Bolulu olan Leyla’nın ailesi de Neşet’i kabullenememişti. Ama Neşet ve Leyla kimseye kulak asmayıp 1960’ta Ankara’da evlendiler. Bu evlilikten Döne ve Canan adında iki kızları ve bir de Hüseyin adında bir oğulları oldu. Neşet askerliğini de evlilikleri sırasında yaptı. 1968 yılında ise Leyla ve Neşet evliliklerini bitirdi. İşte bu 10 yıllık evliliğinin ardından yazacaktı, dillere pelesenk olan türkülerini; “Hata Benim Günah Benim”, “Kendim Ettim Kendim Buldum”, “Evvelim Sen Oldun” ve “Yazımı Kışa Çevirdin Leylâm”...

Almanya yolları

Anadolu’da pek çok türküye imza attı, plak kayıtları yaptı, konserler verdi. Ancak 1978 yılında parmaklarından felç geçirdi ve bir süre saz çalamadı. Yoksul günleri başlayacak olan Ertaş, yine göç etti. Bu kez kardeşinin yanına, Almanya’ya…Abisinin daveti ile Almanya’ya giden Neşet Ertaş’ın burada başlayan tedavisi işe yaramıştı. Alman devleti Neşet’in müzisyen olarak ülkede kalmasına izin verdi. Almanya’da müzik yaparak parasını kazandı ve tedavisini de sürdürdü.

Neşet Ertaş orada yaşam kavgası verirken Türkiye’de ondan habersiz türküleri söylenmeye, türkülerinden korsan kasetler yapılmaya başladı. Ünü gittikçe yayıldı. Almanya’ya gitmesinin üzerinden 22 yıl geçtikten sonra Türkiye’ye döndüğünde yediden yetmişe geniş bir hayran kitlesi vardı karşısında. İstanbul’da 2000 yılında verdiği bir konserle ülkesine geri döndü. Dilde dile geziyordu artık türküleri.

Demirel’in verdiği ödülü reddetti!

Süleyman Demirel’in döneminde Neşet Ertaş’a “Devlet Sanatçısı” unvanı verilmek istendi, ama Neşet Ertaş ödülü kabul edemeyeceğini şu sözleriyle açıkladı:

“Hepimiz bu devletin sanatçısıyız. Ayrıca bir devlet sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık geliyor. Halkın sanatçısı olarak kalırsam benim için en büyük mutluluk bu. Şimdiye kadar devletten bir kuruş almadım. Bir tek TBMM tarafından üstün hizmet ödülünü kabul ettim. Onu da bu kültüre hizmet eden ecdadımız adına aldım.”



Daha sonra da UNESCO tarafından “Yaşayan İnsan Hazinesi” kabul edildi. 25 Nisan 2011’de de İTÜ Devlet Konservatuarı tarafından “Fahri Doktora” unvanına layık görüldü. Bağlamadaki tavrı ve türküleri de ders olarak okutuldu.

Neşet Ertaş, 2012'de İzmir'de tedavi görmekte olduğu hastanede prostat kanseri sebebiyle hayata gözlerini yumdu.

Cenaze namazında izdiham

Anadolu insanın, acısına, sevdasına sazıyla sözüyle tercüman olan büyük usta Neşet Ertaş’ı son yolculuğuna tüm Türkiye uğurladı. Ertaş’ın cenazesi, izdiham nedeniyle yaklaşık 3 kilometre uzaklıktaki Bağbaşı Mezarlığı’na cenaze namazı kılındıktan bir saat sonra getirildi.

Neşet Ertaş’ın oğlu Hüseyin, babasının kefene sarılı cenazesini, dedesi Muharrem Ertaş’ın ayakucunda açılan mezara indirdi. Daha sonra burada yapılan duanın ardından, kalabalık dağıldı.



Ertaş'ın Ahi Evran Camii'sinde kılınan cenaze namazına 2012 yılında başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve birçok siyasinin yanı sıra Orhan Gencebay, Arif Sağ, Edip Akbayram, Bediha Akartürk, Kubat, Hasan Saltuk, Suavi, Hüsnü Şenlendirici gibi sanat dünyasınn ünlü isimleri ve Kırşehirli hemşehrileri katıldı.

Neşet Ertaş albümleri

1957 - Neden garip garip ötersin bülbül

1960 – Gitme Leylam

1979 – Türküler Yolcu

1985 - Sazlı Oyun Havaları

1987 - Türkülerle Yaşayan Efsane Deyişler Bozlaklar Türküler

1988 – Gönül Ne Gezersin Seyran Yerinde

1988 – Kendim Ettim Kendim Buldum

1988 – Kibar Kız

1989 – Hapishanelere Güneş Doğmuyor

1989 – Sazlı Sözlü Oyun Havaları

1990 – Gel Gayri Gel

1992 - Şirin Kırşehir

1993 – Kova Kova İndirdiler Yazıya

1995 – Seçmeler 2

1995 – Seçmeler 3

1995 – Seher Vakti

1995 – Altın Ezgiler 3

1995 – Benim Yurdum

1997 - Nostalji 1

1998 - Ölmeyen Türküler 2

1999 - Ölmeyen Türküler 3

1998 – Gönül Yarası

Neşet Ertaş külliyatı

1999 – Zülüf Dökülmüş Yüze: 1969-1974

1999 – Gönül Dağı: 1969-1974

1999 – Muhur Gözlüm: 1969-1974

1999 – Zahidem 4

1999 - Neredesin Sen

2000 - Garibin Dünyada Yüzü Gülemez: 1969-1974

2000 - Niye Çattın Kaşlarını: 1969-1974

2000 - Çiçekdağı: 1969-1974

2000 - Ayaş Yolları 8

2000 - Sevsem Öldürürler: 1974-1986

2000 - Ağla Sazım: 1974-1986

2000 - Hata Benim 11

2001 - Dostlara Selam 12

2001 - Sabreyle Gönül 13

2002 - Yar Gönlünü Bilenlere 14

2005 - Vay Vay Dünya 15

2003 - Gurban Olduğum

2008 - Neşet Ertaş 2008

#Neşet Ertaş
#Sanatçı
#Nostalji
5 yıl önce