|

Neva makamında bir aileyiz

Klasik Türk Müziği'nin en önemli icracılarından Melihat ve Necip Gülses halkasına müzisyen olan kızları Neva'da eklendi. Gülses çifti acı tatlı 31 yıl süren evliliklerini kızlarına da adını verdikleri Neva makamı olarak tanımlıyorlar.

Büşra Sönmezışık
00:00 - 8/06/2014 Pazar
Güncelleme: 20:30 - 7/06/2014 Cumartesi
Yeni Şafak
Neva makamında bir aileyiz
Neva makamında bir aileyiz

Klasik Türk Müziği'nin en sevilen çiftlerinden biridir Melihat ve Necip Gülses. Öğrencilik yıllarında arkadaşlıkla başlayıp sonrasında evliliğe dönüşen bu aşk hikayesi, evlendikten kısa bir süre sonra dünyaya gelen kızları Neva'nında aralarına katılmasıyla zincire bir halka daha eklenmiş oldu. Biz de üçünü biraraya getirip hem müziği hem de aileyi konuştuk...

Masalsı bir hikâye; konservatuarda okul arkadaşıydınız, 6 yıl gibi uzun bir süre arkadaşlık yaptınız. İkiniz de 1 Ekim doğumlusunuz. Burada hikâyenin seyrini ne değiştirdi?

Melihat: Evet, konservatuarda karşılaştık. Burada ezber bozan şey, iki arkadaş hatta iki kardeş gibi oluşumuzdu. Aramızda duygusal bir bağ yoktu. O dönemlerde ikimiz de müzikten başka hiçbir şey düşünmüyorduk. Zaman içinde önce Necip'in sonra benim okulum bitti. O okulda asistan olarak kaldı. Benim de daha sonraları hocam oldu. Hatta bunu esprili bir şekilde ifade ederim 'Önce hocam sonra kocam oldu' diye. Okuldaki arkadaşlığımız yerini daha duygusal bir ilişkiye bıraktı zamanla ve evlendik.

Okul, arkadaşlık, evlilik üçgeni sıkça rastlanıyor. Siz bu sonucu neye bağlıyorsunuz?

Melihat: Arkadaşlık süresince duygusal bir beraberlik olmadığı için en doğal halleriniz ve davranışlarınızla birliktesinizdir. Dolayısıyla insanın kendini saklaması gibi bir şey söz konusu değil. O süre gelen yıllarda Necip'le en doğal halimizle birlikteydik. Müzikte ne kadar anlaştığımızı gördük. Sonra duygusal düşünmeye başladım. Yoksa hiç evlenmeyi filan düşünmüyordum.

Necip: Biz altı senelik süre içinde birbirimizi yeterince tanımıştık. Aramızdaki duygusal bağ başladığından itibaren ciddi bir yola girdik. İdeallerimiz belliydi. Hemen karar verdik ve kısa süre sonra da evlendik.

HAMİLE KALINCA ÜZÜNTÜDEN AĞLADIM
Yüzükleri aşk mı yoksa sanat için mi taktınız?

Necip: Açıkçası sanat benim için ikinci plandaydı. Önce insani duygular, Melihat hanımın duruşu ve ahlakı beni etkiledi. Bu yüzden karar vermek kolay oldu. Bir de tabi müzik olunca aynı havayı teneffüs ediyorsunuz, idealleriniz aynı oluyor. Bu da aramızı pekiştirdi. Melihat hanımdan önce hayatımda başkaları oldu ama evlilik aşamasına gelemedim.

Melihat: Üzerinden o kadar zaman geçti ki hatırlamıyorum…

Neva: Öyle dediğine bakmayın çok aşıkmış babama. (gülüyoruz)

Bahsettiğiniz o kusursuz arkadaşlık evlendikten sonra neye dönüştü? Evlendikten sonra büyük bir sürprizle karşılaştınız mı?

Necip: Çok büyük bir sürprizle karşılaşmadık. (Gülüyor) Melihat, bir tek Neva sürpriz oldu değil mi? Evlenir evlenmez Melihat hanım Neva'ya hamile kaldı. Radyoda o yıllarda stajyer olarak görev yapıyordu. İdealleri vardı. Hamile kaldıktan sonra bu idealleri askıya almak zorunda kaldı.

Melihat: Çok ağladım biliyor musunuz? Zaten evliliğimizi çok zor şartlarda sürdürüyorduk. Annemizle birlikte oturuyorduk. Ne olduğunu anlamadığımız bir dünyanın içinde bulduk kendimizi. İki yıl evcilik oyunu gibi geçti. Neva doğduktan sonra kendi evimize çıktık. Bomonti Sarayı adını verdiğimiz küçük kiralık bir ev tuttuk. Oranın kral ve kraliçesiydik. Masalı yazılmış ve müziği yapılmıştır. Ve de o eve gelen sinekler… Yani bizim arkadaş camiamız.

9 AY ÇALIŞTIM
Çocuklar olduktan sonra hayatınızda ağırdan alma gibi bir durum oldu mu?

Necip: Hayır. Melihat hanım sekiz buçuk aylık hamileyken albüm yaptı. Ayrıca televizyon programı da yapıyordu. Fiziksel olarak hamile olup olmadığı anlaşılmıyordu. Anadolu kadını benzetmesi vardır 9 ay tarlada çalışır diye Melihat hanım da hakikaten dokuz ay hiç durmadan çalıştı.

Melihat: Hamileyken 7 kilo alırım. İki çocuğum da üç buçuk kilo doğurdum.

Gerçekten hayatınızı bir peri masalı gibi anlatıyorsunuz. Gerçekten bu kadar kusursuz mu?

Necip: Valla bir hikaye diyorsanız eğer, Bomonti'deki evimizde iki kişinin bile yanyana duramadığı bir balkonumuz vardı. Biz o balkonda mangal yapmaya kalktık. Ateşi alevlendirmek için üzerine tiner döktüm alev aldı. Az kalsın balkon da ev de gidiyordu. (gülüyor)

Melihat: Yeni klozet takımlarımı yangını söndürmek için kullanmıştım. (gülüyor) Çok güzel günlerimiz oldu. Çocuklardan önce hiç kavgamız olmazdı. Çocuklardan sonra kavga etmeye başladık. Hala çocuklarla ilgili tartışıyoruz.

ANNEM GÜZEL BAĞIRIR
Neva aileye bir de senin gözünden bakalım. Gözünü açtığın andan itibaren nasıl bir ortamın içinde buldun kendini?

Neva: Benim gözümden çıtası çok yüksek bir aile. Annem, iyi bir annedir, güzel yemek yapar, güzel şarkı söyler, güzel bağırır (gülüyor). O da anneliğin şanındandır. Evini hiçbir zaman ihmal etmedi. Hem çok iyi bir örnekti hem de çok yüksek bir çıtaydı. Klasik kemençe çalgı bölümünde okuyup kemençe icra etmeyi öğrendim. Üniversitedeyken ses eğitimine geçmeyi çok istedim. Halk müziği okumak istiyordum.

Neden özellikle halk müziği?

Neva: Çünkü annemle kıyaslanmak ve değerlendirilmek istemedim. Okul yıllarında bile böyleydi. Bir eseri yanlış okuduğumda 'Öyle bir annenin çocuğu nasıl böyle bir hata yapar' deniyordu. Halbuki öğrencisiniz. Matematik problemi çözememekle repertuar dersinde bir usulü yapamamak arasında hiçbir fark yok. Yapamadığınız her şey anne ve babanıza mal ediliyor. O yüzden farklı bir şey yapmak istedim.

Neva'nın müzisyen olmasını istediniz mi?

Melihat: Çok. Ancak ikinci çocuğumuzda istemedik. Ülkemizin şartları malum. Bu kadar eğitimli müzisyen, sanatçı kadro bulamıyor. O zaman çocuğunuza meslek olarak farklı bir şeye yönlendireceksiniz.

Annen ve baban seni klasik kemençeye yönlendirmiş. Sen istedin mi kemençeyi?

Neva: Hayır. Kanun üzerine yoğunlaşmak çok istedim. Fakat iyi ki de babam klasik kemençe icra etmemi istedi. Sazımla aramda çok ciddi bir bağ var. Kanunu hala seviyorum ama bence kemençede duygu aktarımı daha yoğun. Ama uzun bir süre bu kararla çatıştım.

Çatışmak? Mesela müziği bırakmayı düşündüğün zamanlar oldu mu?

Neva: Küçüklüğümden beri çok güzel bir ev ortamında büyüdüm. Annem ve babam çok güzel müzik yapılan yerlerde yetiştirdiler. Müziği yapacağım yerleri seçme şansım oldu. Seçme şansı olmayanlar her yerde müzik yapmak zorunda kalıyorlar. Bu yüzden müziği bırakmayı düşünmedim.

NEVA: HALA EVİN PRENSESİYİM
Camia seni etkilemedi mi?

Neva: Ben o camianın çocuğuyum. Çocukken şimdiki dönemin en önemli müzisyenleri bizim eve gelirdi. Ben çocukken onların üzerlerinden zıplayıp kapıyı açardım. Pamuklar içinde büyüdüm. Otuz yaşındayım ve evliyim ancak onlar için hala prenses küçük Neva'yım.

Sen de bir müzisyenle evlisin. 'İyi ki evlendim' diyor musun?

Neva: Tamamen duygusal bir seçim yapsam da aslında mantıklı bir tercih yapmışım. Eşim müzisyen ve birlikteliğimiz gayet iyi. Beni bir bankacı anlayamaz mesela. Ben konserden eve en erken saat gece onda gelirim. Bu işi yapmama için beni anlayacak biriyle evlenmem gerekiyordu. Bunu bilerek ve isteyerek seçmedim ama güzel oldu. Beni hiç korkutmadı müzisyenle evli olmak.

Bu işin bir piyasası da var… Gülses soyadı kapıları açmana yardımcı oldu mu?

Necip: Piyasa dediğiniz şey aslında bir okuldur. Orada da bulunmalı ama yaptığı işin her zaman bilincinde olmalı. İster piyasa ister akademik anlamda bu işi yapsın yaptığı işi sevmeli ve ciddiye almalı.

Neva: Babam beni pek çok konsere çalmam için götürmüştür. Okulda beni en güzel yerlere götürdüler. Zaten pamuklara sarılarak öğrenemiyorsunuz. Soyadım 'Gülses' olduğu için çok mutluyum. Dolayısıyla bu soyadı beni her yerde bir şekilde koruyup kolladı bugüne kadar. Onların ekstradan çok da bir şey yapmasına gerek olmadı.

Sen hem çocuk, hem yetişkin hem de evli bir kadınsın. Aileni yaşadığın hayatı sorgulamış yer yer de eleştirmişsindir.Bugün baktığında ne görüyorsun?

Neva: Çok güzel örnek bir aile oldular. Mutlaka zorluklar ve eksiklikler yaşanmıştır. Ama onun haricinde müzisyenlik, annelik, babalık adına çok güzel örnekler olduklarını düşünüyorum. İnşallah ben de annem ve babamın yolundan ilerleyeceğim.

Melihat ve Necip Gülses'in kızı olmak nasıl bir şey?

Neva: Öncelikle çok gurur verici. Ama biraz da insanın canını sıkan bir şey. Mesela yaptığın şeyi daima kanıtlamak zorundasın ve hep Melihat Gülses'in kızı olmaya devam edeceksin. Bu insanı zaman zaman rahatsız edebiliyor. Kendimi ifade etmekte güçlük çektiğim zamanlar oluyor.

Annenin ve babanın en çok hangi özelliğini seviyorsun?

Neva: Annem çok önemli bir müzisyen ve sanatçı ama bunun yanında yorulmayan bir anne. Tabiki yoruluyor ve hırçınlaşıyor, üzüyor ve kırılıyor ama ben annemin çalıştığını, yorulduğunu ve beni bu sebeple beni ihmal ettiğini hiç düşünmedim. O yüzden bu anlamda çok güzel bir örnek. Babamın da çok iyi bir öğretmen olduğunu düşünüyorum. Yapmam ve yapmamam gerekenleri ondan öğrendim. 10 yıldır kemençe dersi veriyorum. Belediyelerde çalıştım, kendi atölyem de var. Kendimde bir ışık görüyorsam o ışığın sahibi babam. Karakter olarak da anneme benziyorum. Annemde neyi sevdiysem ve neyi sevmediysem hepsini evde yapıyorum. Eğitmenlik yönüm babama benziyor.

İLK YILLARDA NEVA'DAN ÇOK DA ÜMİTLİ DEĞİLDİK
Peki bir anne baba olarak Neva için ne düşünüyorsunuz? Eleştiriyor musunuz onu?

Melihat: Evlendiğimiz ilk yıllar çok zordu. Hemen arkasında Neva'nın dünyaya gelmesi zordu. Öğrenciydim, arkadaşınız bile olsa aynı evde yaşamak çok zor... Şimdi dönüp bakıyorum da zorluklar içinde Neva'nın çocukluğu hayatımın en güzel şeyiydi. Evlat sevgisini bize tattırdı. Çok güzel ve uslu bir bebekti. Onun müzisyen olmasını ben çok istedim. Arkasından onun kendini bulduğu yıllar başladı. Her şey masallardaki gibi olmuyor. İlk yıllarda çok fazla ümidimiz yoktu ancak zaman içinde çok iyi bir müzisyen oldu. Bir ara 'kemençe istemiyorum kanun istemiştim' dedi. Ancak daha sonra kemençeye dört elle sarıldı ve kaybettiği zamanı telafi etti. Bugün kemençe çalamayan, müzikle ilgilenmeyen bir çocuğum olsaydı bunu açık yüreklilikle söylerdim.

Neva: Hatta müziği bırakma noktasına geldim. Yüksek lisansımı başka bir bölümde yaptım. Beni döndüren şeyse belediyeden eğitmenlik teklifi gelmesi oldu. Elime aldığım an kemençeye aşktım tekrar yenilendi. Bir de takıldığım zaman babama telefon açıp danışacak kadar şanslıyım. Başucu kitabı gibi.

Zaman için aranızdaki uyum kendini buldu mu?

Melihat: Hala zaman zaman çatışmalarımız oluyor. Herkes birbirini çok net anlamayabilir. Çok büyük hadiseler bile olsa yarım saat sonra bir araya geldiğimizde anında kaynaşırız. Yıkılsa burası birbirimiz için yine de ölürüz. Bu kavgalarda asla birbirimize saygısızca söz sarf etmeyiz.

Neva: Hakikaten annem ve babam çok defa önümde tartıştı ancak aralarında hiçbir saygısızca söz olmadı.

10 yıl önce