|

Nobel insanlığı dinamitledi

Bir zamanlar Alfred Nobel’in sahibi olduğu BOFORS silah devinin bugün hala Nobel ödüllerinin verildiği İsveç’in en büyük silah şirketi olması, ödülün sakladığı gerçeği bize göstermektedir. Bugün olan “prestijli” bir ödül ile soykırımın karartılması, savaş suçlularının Peter Handke özelinde aklanmasıdır. “Barış” diye en çok bağıran Batı medeniyeti, barışın kökünü dinamitlemeye devam ediyor.

04:00 - 16/12/2019 Pazartesi
Güncelleme: 02:07 - 16/12/2019 Pazartesi
Yeni Şafak
ILLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM
ILLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM
BETÜL KAYAHAN - ARAŞTIRMACI

Stockholm Konser Evi’nde düzenlenen ve İsveç kraliyet ailesi üyeleri ile çok sayıda davetlinin katıldığı törende, Nobel ödülleri İsveç Kralı 16. Carl Gustav tarafından sahiplerine takdim edildi. Geçen yıl İsveç Akademisi’ni sarsan cinsel taciz skandalı sebebiyle edebiyat dalında ödül veremeyen Akademi 2019 Nobel Edebiyat Ödülü’nü soykırım inkarcısı Avusturyalı yazar Peter Handke’ye vererek yeni bir skandala imza atmış oldu.

Srebrenitsa soykırımını inkar eden, Sırp savaş suçlularını savunan - ki buna Lahey’deki uluslararası mahkemede savaş suçlarından yargılanan Sırp Lider Sloban Miloseviç lehine yapmak istediği tanıklık girişimleri de dahil- Handke, Kosova’da savaş devam ederken yazdığı bir makalesinde “Sırpları destekliyorsanız, ayağa kalkın” şeklindeki ifadeleriyle soykırım kışkırtıcılığı yapmıştır. Nitekim, Peter Handke Müslüman Boşnakların kendi kendilerini öldürdüklerini ve suçu Sırplara attıklarını iddia ederek dünya kamuoyunun aklıyla dalga geçmiş, pervasızca soykırıma asla inanmadığını söylemiştir. Milosevic’in 2006’daki cenazesine de katılan Handke, burada yaptığı konuşmada, “Yugoslavya için, Sırbistan için, Slobodan Milosevic için buradayım” diyebilmişti. Peki, nasıl oluyor da bir soykırım destekçisi dünyanın en prestijli sayılan ödüllerinden birisini alabiliyor? Bu sayede bir soykırım aklanmış/ödüllendirilmiş olmuyor mu? Bunu anlayabilmek adına Nobel ödüllerinin ortaya çıkış hikayesini ve özellikle edebiyat dalında verilen ödüllerin geçmişten günümüze yaşanan çarpık örneklerine göz atmakta fayda var.

KARDEŞ KATİLİ

Alfred Nobel 1833’te yoksul bir evde açar hayata gözlerini. Mühendis olan babası Emmanuel Nobel’in o günlerde işleri bozulmaya başlar ve iflas eder. Nobel ailesi yeni iş imkanları için İsveç’ten ayrılıp henüz sanayileşmeye başlayan Rusya’nın St. Petersburg kentine gelir. Baba Nobel su altı mayınları konusundaki parlak fikirlerini Çar Nikola’ya sunar, böylelikle kendisine Deniz Kuvvetleri için mayın hazırlama görevi verilir. 1853’teki Kırım savaşında bu mayınlar ilk defa kullanılır. Emmanuel Nobel Rusya’da evlatlarına özel öğretmenler tutarak en iyi şekilde yetişmelerini sağladı. Bu öğretmenlerden biri Alfred Nobel’in buluşlarında büyük payı ünlü bilim adamı Alexander Zinin’di. Prof. Zinin, Alfred Nobel’e yüksek patlatıcı kabiliyetine sahip Nitrogliserin sıvısından bahsetmiş ve bu maddeyi yaptığı bir deneyle göstermişti. Alfred Nobel bir söyleşisinde o sahneyi şu sözlerle anlatır: “O andan itibaren bu deneyi unutamadım ve her zaman bunu gelecekte nasıl uygulayabileceğimi düşündüm.” İsveç’te bunun üzerine kafa yoran genç Alfred burada ilk denemelerini yapar. Bu denemelerde küçük kardeşi Emil de ona yardımcı oluyordu. Bir gün Emil’le nitrogliserin üzerinde çalışırlarken tüm şehri silkeleyen çok büyük bir patlama meydana gelir ve Emil yaşamını yitirir. Bu olay ileride Nobel’in kardeş katili olarak anılmasına da neden olacaktır. Stockholm polisi olayın ardından Alfred Nobel’i sorguladığında aldıkları soğukkanlı cevaplar karşısında dehşete düşecektir: “Bir patlayıcı maddenin, insan hayatına mal olmadan, çıkarılması mümkün değildir.”

SİLAHIN FAİZİ BARIŞA!

Bunun üzerine Nobel 1867’de başka bir nitrogliserin çeşidiyle daha emniyetli bir dinamit icat eder. Bunun sonucunda Batılı ülkeler tünel ve yol inşaatları için yüklü miktarda dinamit sipariş ederler. Tüm bu alışverişler sonucunda Nobel çok fazla para kazanır ve meşhur silah fabrikası BOFORS’u satın alır. Bu sırada Rusya’da bulunan kardeşleri Ludwig ve Robert Nobel de Alfred’in yardımlarıyla Bakü’de bir rafineri satın alarak petrol işine girmişlerdir. Kısa zamanda Nobel kardeşler Bakü’nün petrol devi olarak anılmaya başlanır. İsveçli tarihçi E. Bergerein Nobel ailesinin Bakü’deki petrolleri için: “Petrol sanayisi sayesinde birikmiş olan kaynakların bir kısmının alınması ve Nobel Ödülleri Fonu’na” devredilmesine ilişkin Nobellerin kararı Nobel ödülünün ortaya çıkmasında önemli bir faktördür” demiştir.

Bir çok insanın savaş meydanlarında onun patlayıcıları ile öldürülmüş olması Alfred Nobel’in vicdanını rahatsız etmeye başlamış olmalı ki sonunda kendisini “barışa adamaya” karar verir. Tam bir paradokslar adamı olan Alfred Nobel bir yandan büyük devletlere silah satarken bir yandan da dünyaya barış getirmenin yollarını aramaya başlar. Silahsızlanma fikrini barış için gayri ciddi bulmaktadır, aslında tüm servetini silahlardan edinen biri için gayet anlaşılır bir durum değil mi bu?

Nitekim kendisi de “Benim fabrikalarım savaşı barış kongrelerinden daha çabuk bitirir. İki düşman ordunun birkaç saniye içinde birbirini mahvettikleri gün bütün medeni milletler harpten nefret edecek ve silahlarını bırakacaklardır” demiştir.

Nihayet ölümün artık çok daha yakınında soluduğunu hissetmeye başladığı bir gün Nobel bu düşüncesini olgunlaştırır ve vasiyetini hazırlar: Nobel’in yakınlarına bıraktığı paydan başka geriye kalan meblağ paraya çevrilecek ve işletilecektir. Hayır olarak kullanılacak olan bu sermayenin her yıl getireceği faiz o yıl zarfında insanlığa en büyük faydaları sağlayacak kimselere verilecektir. Buraya kadar Alfred Nobel’in motivasyonunu ve “suçların aklanmasına/unutturulmasına” dair dahiyane bir girişim olan Nobel ödülleri fikrinin nasıl bir süreçte belirlendiğine dair bir fikrimiz olmuştur sanırım.

CHURCHILL’E EDEBİYAT ÖDÜLÜ

Gelelim Nobel ödüllerine… Geleneksel olarak Nobel’in ölüm tarihi olan 10 Aralık’ta özenle hazırlanan bir törenle İsveç Kralı tarafından sahiplerine takdim edilen bu ödülleri almaya hak kazanan adaylar Nobel Komitesi tarafından titiz bir çalışmayla belirleniyordu. Fakat komite kararları bugün olduğu gibi o zamanlarda da farklı sebeplerle eleştirilmiş, komite üyeleri sübjektif olmakla, belli bir siyasi konjonktür veya kişisel ihtiraslar doğrultusunda karar vermekle itham ediliyordu. Pozitif bilimlerle ilgili ödüllerin dağıtılması zor olmamıştır fakat edebiyat ödülleri için Alfred Nobel’in vasiyetinde geçen “idealist eğilimli edebiyatçılar” ölçütü hep muğlak kalmıştır. Üstelik sanat ve edebiyat daha sübjektif konular olduğu için işin içine şahsi zevkler de giriyor haliyle. Kimi zaman da bazı adayların siyasi sebepler/baskılar sonucunda belirlendiği de olabiliyordu. Bu sebeple en çok haksızlık yapılan alanın edebiyat olduğu hep söylene gelir.

Örneğin dünya edebiyatının önemli isimlerinden Lev Tolstoy, Emile Zola, Robert Frost, F. Scott Fitzgerald ve Jorge Luis Borges gibi nice yazarlar Nobel ödülü alamamışlardır. Fakat bir edebiyatçı olmayan Winston Churchill bu ödüle layık görülmüş üstelik konuyla ilgili şaşkınlığını kendisi dahi saklayamamıştır. Nobel ödülüne layık görülüp bu ödülü reddeden ünlü isimler de olmuştur. Hayatı boyunca tüm resmi ödülleri almayı reddeden Fransız yazar Jean-Paul Sartre 1964’te Nobel Edebiyat Ödülü’nü de geri çevirmiştir. 1973’te Vietnam barışına yaptıkları katkıdan dolayı ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger ile birlikte ödül aldığı açıklanan Vietnam Başbakanı Le Duc Tho da o dönemde Vietnam’ın içinde bulunduğu durum nedeniyle Nobel ödülünü almayı reddetmiştir.

SİLAH ŞİRKETLERİYLE KİRLİ İLİŞKİ

Alfred Nobel, bugün bir fenomen halini almış Nobel Ödülleri Projesi’yle kendisine atfedilen “ölüm taciri” etiketinden kurtulmuş bir nevi kendisini aklamış sayıldı diyebilir miyiz? Bilemiyorum ama en azından ödülün yüksek meblağlı olması ve uluslararası bir prestij sağlaması sayesinde dinamit mucidi olarak hatırlanmaktan ziyade hayır sever bir bilim adamı olarak ismini yaşatmayı başarmışa benziyor. Kabul edelim dünya çapında insanlığa faydası olacak şekilde çalışan bilim adamlarına bu çalışmalarında kendilerine destek olacak büyük meblağlı bir para ödülü yanında prestij de sağlayan bu ödüller şüphesiz bu açıdan oldukça önemli fakat bununla birlikte bambaşka bir paradoksu da bünyesinde taşımaktalar. Bu ödüllerin bazı sponsorlarının ABD’de bulunan silah şirketleriyle dolaylı olarak da olsa bağlantılarının bulunması gibi… Bir zamanlar Alfred Nobel’in sahibi olduğu BOFORS silah devinin bugün hala Nobel ödüllerinin verildiği İsveç’teki en büyük silah şirketi olması gerçeğini de not düşelim… Bugün olan “prestijli” bir ödül ile soykırımın karartılması, savaş suçlularının Handke özelinde aklanmasıdır. “Barış” diye en çok bağıran Batı medeniyeti, barışın kökünü dinamitlemeye devam ediyor.

#BOFORS
#Alfred Nobel
#Peter Handke
4 yıl önce
default-profile-img