|

Ortadoğu’daki ümmetin tek dayanağı Türkiye’dir

Şair Mahmoud Al-Tawil, Suriye’deki içsavaş ve halk üzerinde baskı kuran eli kanlı rejim dolayısıyla 2014 yılından beri ülkemizde bulunuyor. Rejime muhalefet sebebiyle bir dönem hapishanede kalan Şair Mahmoud Al-Tawil, “Ortadoğu’daki ümmetin tek dayanağı Türkiye’dir” diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 10/04/2016 Pazar
Güncelleme: 03:58 - 10/04/2016 Pazar
Yeni Şafak
TÜRKAN ÇAKIR - İLKER NURİ ÖZTÜRK


Son yılların en dikkat çekici konusu ve Müslüman coğrafyanın kanayan yarası haline gelen Suriye olayları Rusya, İran, Çin gibi devletlerin müdahalesiyle barış yerine kaos sürecinde devam ediyor. Suriye'de hapse atılan daha sonra buradan kaçarak Türkiye'ye gelen Şair Mahmoud Al-Tawil, iki yıldır Türkiye'de yaşasa da bir ayağı hala doğup büyüdüğü memleketinde. II. Uluslararası Üsküdar Şiir Festivali konukları arasında olan Al-Tawil ile şiir, edebiyat, Türk-Arap ilişkileri ve Suriye üzerine konuştuk.



İlk olarak sizi tanıyalım, hikayenizden bahseder misiniz?


Şam'ın Beniyen beldesinde büyüdüm. 1989 yılı ocak ayında doğdum. Aslen Arami Köyü olan Cubadin'denim. Orada çocuklar Arapça'dan önce Aramice öğreniyor. Akademik olarak iktisat eğitimi aldım. Daha sonra devrim başladı, Rejimin, Şam'ın kırsalına gelmesiyle Yebrud şehri düştü. Ben de 2014'te Türkiye'ye gelmeye karar verdim. Ama Suriye'den ayrıldıktan sonra birçok defa Suriye'nin kuzeyindeki kuşatılmamış yerlere tekrar gittim.



Suriye'de ne iş yapıyordunuz?


Mesleki olarak finansal yönetim işini yapıyordum. Bunun dışında edebiyatla ilgili bazı etkinlikler yapıyordum. Kültür, sanat ve edebiyat ile ilgili etkinlikler düzenliyordum.



HER ARAP ŞAİR DOĞAR


Şiire olan ilginiz nasıl başladı peki?


Belagat ve dil ile olan hikâyem Kuran'ı Kerim'i anlamaya başladığım zaman oldu. Hikâyem Kuran-ı Kerim ile başladı. Aslında her Arap şair doğuyor. Daha sonra hayatının devamında bazı şeyler yüzünden az da olsa şiirden uzaklaşıyor. Bu ilim bize nesilden nesille geçerek geldi. Bizde bunu ecdadımızdan çocuklarımıza iletiyoruz.



Suriye halkının şiire olan ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz?


Doğal olarak bütün Arap halkları şiire önem veriyor. Ancak bana göre bu sorunun geniş bir şekilde açıklanması gerekiyor. Otoriter rejimler zamanında, yani şimdiki rejim gibi. Şiirler bu yöneticilere yazılıyordu. Ve insanlar bu yüzden şiirlerden uzaklaştı. Ama şairlerin önemli olduğunu gösteren birçok delil görüyoruz. Şairler şimdi insanlar arasında meşhur ve yaygınlık gösteriyor. Çünkü artık yöneticiler onlardan memnun değil.



Şiirinizi besleyen başka sanat dalları var mı?


Diğer sanatları takip ediyorum ancak her hangi başka bir sanatla özel olarak ilgilenmiyorum. Benim için ilk sırada yazı var. Ben insanı, dolan bir bardağa benzetiyorum. Önce kendisi dolar sonra bir faydası olur. Önem verilmesi gereken, bu bardağın neyle, nasıl doldurulduğu. Bu bardağa birden çok şey koyarsanız karışık bir şey ortaya çıkar. Tabi ki birçok farklı etkinlik, sanatla ve fikirle uğraşılabilir ancak önemli olan nokta ortaya bir ürün koyacaksak tek bir şeye odaklanmamız. Bu şekilde çalışırmak mükemmel eserleri ortaya çıkartır.



Türk edebiyatı hakkında ne düşünüyor sunuz?


Küçüklüğümden beri Türkçe'den tercüme edilmiş hikaye kitapları okuyorum. Aziz Nesin'in tüm kitapları, Elif Şafak ve ismini hatırlayamadığım yazarları okudum. Türkçe şiirleri ise çok okuyamadım. Şiirin kendi ana dilinde okunması gerektiğine inanıyorum. Romanlar kısa hikâyeler başka dilde tercüme edilebilinir ancak şiir başka bir dile çevrildiği zaman kendi manasından uzaklaşıp farklılık gösteriyor. Arapça'dan başka bir dilde şiir okumaya utanıyorum.



SURİYE'DE KİTAP YAYINLAMAK ÇOK ZOR


Şiirlerinizde de konu ettiğiniz gibi bir dönem hapiste kaldınız. Gerekçeleri neydi?


Esed rejimi devrim süresince, Şam'daki Devrim etkinlikleri, yazdığım bazı şeylerin yayılması, siyasi ve sivil bazı çalışmalarımdan dolayı beni üç kez tutukladı. Devrimden önce 2009 yılında Şam'da yazdığım iki kaside yüzünden tutuklandım. Bu kasidelerin son kısmıklarında devrim için ülkeyi hazırlamaktan ve donatmaktan bahsediyordu. Suriye'de kitap yazmamamın en asli sebeplerinden biri de bu anlattıklarım. Suriye'de kitap ve divan yazmak ve yayınlamak çok zor.





Hapiste ne kadar kaldınız?


Toplamda 9 ay hapiste kaldım. Son tutukluluğumda hapisten çıkamıyordum, ancak devrimcilerden bir grup İranlılar'ı kaçırdılar ve onlarla karşılık tutuklu bazı kişiler serbest bırakıldı. Beu şekilde hapisten çıktım.



Neden Türkiye'yi tercih ettiniz?


Ma ntık ile cevap verirsem Türkiye'nin Suriyeliler'e karşı tutunduğu tavırdan, onlara muamelesinden ve iyi karşılamalardan dolayı. Ancak aslında tercih nedenim ise şöyle: Ortadoğu'da bulunan ümmettin tek dayanağı Türkiye'dir. Bu bölgede bulunan diğer ülkelerin aksine Türkiye hükümet çalışmalarında ve toplumsal hayatta özgürlüğü sağlayabiliyor. Türkiye'de 2000 yılından bu yana olan gelişmeler, kalkınmalar gösteriyor ki Ortadoğu'nun geleceği Türkiye olacak.



Peki etkileşim nasıl olmalı sizce?


Biz düşünürler, edebiyatçılar, sanatçılar Türkiye ile siyasi, ekonomik, edebi ve sanat konularında ortak çalışmalar yapma konusunda çok geciktik. Araplar'ın bölge halkının, yürüyüşü birbirine bağlı, Türkiye ile aynı. Aynı zamanda Arap Müslüman ve Türk alimler arasında ortak bir fikir birliği var. Bu bölgede Arap Müslüman fikri ile Türk fikirlerini ayırmak, Arap Müslüman devletlerin kalkınması ile Türkiye'nin kalkınması arasında bir ayrım yapmak mümkün değil.



Kaybettiğimize değil kazandığımıza bakalım


Suriye halkı devrimde ne kaybetti?


İnsanlar çocuklarını, anne ve babalarını, evlerini ve geleceklerini kaybettiler. Ama ben bu soruya tamamen başka bir şekilde cevap vermek istiyorum... Suriyeliler ne buldu? Ne kaybetti? Değil. Şimdi Suriye halkının yüzlerce yıldır gelmeyen özgürlük ile randevuları var. Osmanlı'nın yıkılmasından sonra bu halk özgürlüğü hiç elde edemedi. Şu anda Suriye halkı her caddede, sokakta savaşıyor ve bu ümmetin istiklalini hedefliyor. Onlar ümmetin hepsini kapsayacak bir özgürlük ve kalkınma için savaşıyorlar. Ben Suriyeliler'in ne kazandığı konusunu tercih ediyorum, ne kaybettiğini değil. Suriyeliler neye ulaşacaklar, neyi bulacaklar. Ne kaybettiler derseniz doğal olarak devrimde birçok şey kaybedildi. Bu, bir annenin doğum sürecine benziyor. Doğum çok kutsal bir şey aynı zamanda çok da sancılı ve acı verici. Fakat sonunda ulaşılan şey çok kutsal ve değerli.



Avrupa'da iş bulmak daha kolay


Suriyeliler'in Türkiye'deki durumunu nasıl görüyorsunuz?


Suriyelilerin Türkiye'de kalması ya da çıkması konusu ve sorunları tamamen rejimin işlediği suçlardan kaynaklanıyor. Türk kültürü ile ilgili uyum süreci sorunu ilk geldiklerinde başlamıştı. Ancak Türkiye'deki gelecekleri ile ilgili zorluklar bence yeni başladı. Avrupa'da eğitim ve meslek edinmenin daha kolay olması, orayı daha çekici hale getiriyor. Ancak Türkiye sadece Suriyelileri karşılamıyor. Türkiye'nin bölge ve bölge halkları için stratejik bir konumu, boyutu var.



Suriye'ye dönmeyi düşünüyor musunuz?


İşlerimden ve başka bazı olaylar için bir aydan daha kısa süreler içinde Suriye'ye gidip geliyorum. Ben Suriye'den ayrılmadım.


#Şair Mahmoud Al-Tawil
#Ortadoğu
8 yıl önce