|

Osmanlı'ya hayranlığım dedemden geliyor

Osmanlı dönemine ait figürleri eserlerine taşıyan takı tasarımcısı Burak Şepikliyan, Osmanlı'ya hayranlığının asker dedesinden geldiğini söylüyor. El işi sanatının yok olmaya başladığını belirten Şepikliyan, "Bu sanatın bitmediğini, Ermeni ustaların hala yetiştiğini göstermek istiyorum" diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 9/04/2017 Pazar
Güncelleme: 22:21 - 8/04/2017 Cumartesi
Yeni Şafak
​Osmanlı'ya hayranlığım dedemden geliyor
​Osmanlı'ya hayranlığım dedemden geliyor
Ayşe Deniz

Malatyalı bir baba Sivaslı bir annenin çocuğu olan tasarımcı Burak Şepikliyan, ünlülerin ve dizi sektörünün mücevher ustası. 14 yaşında Kapalıçarşı'da bir tasarım ustasının yanına çırak olarak girmiş. Askerlik görevini yaptıktan sonra da kendi dükkanını açan Şepikliyan, tam bir Osmanlı hayranı. Tasarımlarının çoğunluğunu Osmanlı Dönemi'ne ait figürler, kıyafetler ve desenler oluşturuyor. Bu figürlerden kolye, yüzük, kılıç yapıyor. Bu zamana kadar birçok padişahın portresini tasarımlarına taşıyan Şepikliyan, camilerden ve Osmanlı'ya ait halı desenlerinden etkilendiğini söylüyor ve ekliyor: "Benim dedem Osmanlı Dönemi'nde askermiş. Hep onun fotoğraflarına bakardım. Mektuplarını bulup okutmaya çalışırdım. Benim Osmanlı'ya olan hayranlığım aslında dedemden geliyor. Daha sonra araştırmalar yaptım. Camilerin mihrapları ve çinileri beni çok etkiledi. Ayrıca el işi sanatının hala bitmediğini, Ermeni ustalarının yetiştiğini ama bilinmediğini anlatmak istiyorum."



CAMİLERDEN ESİNLENİYORUM

El becerisinin küçüklüğünden beri iyi olduğunu söyleyen Şepikliyan, ailesinde hiç kuyumcu olmamasına rağmen bu alana yönelmek istemiş. Gerçek hayatta kullanılan silahların minyatürlerinden Osmanlı Dönemi'ne ait figürlere kadar her alanda takı tasarımları yapıyor. Özellikle son 6-7 yıldır Osmanlı dönemine yoğunlaştığını belirten Şepikliyan, Osmanlı'ya olan hayranlığını şu sözlerle anlatıyor: "Dedemin Osmanlı askeri olması beni bu alana yöneltti. Araştırmalara başladım. Bıraktıkları kültür ve zenginlik beni çok etkiledi. 300-400 yıl önce bile mücevher alanında çok iyi işler yapmışlar. Araştırmalarımdan sonra Kanuni Sultan Süleyman'ın aslında bir mücevher ustası olduğunu öğrendim, çok hoşuma gitti. Bu meslek sabır istiyor. Her ustanın yaptığı işte bir imzası vardır. Usta, kılıcın ucuna öyle bir şekil verir ki onu yansıtır. Benim eserlerimi görenler de bunu Burak usta yapmıştır diyor. Ayrıca camilerdeki mihraplar ve çiniler beni çok etkiliyor. Birçok eserimde camilerden esinlendim."


TASARIM FABRİKASYONA DÖNÜŞTÜ

Kapalıçarşı'da takı tasarımcılığının artık fabrikasyona dönüştüğünü ve el işi sanatın yok olmaya başladığını söyleyen Şepikliyan, "Osmanlı Dönemi'nde saraylarda birçok Ermeni zanaatkar ustalar varmış. Aynacılar, sedefkarlar, kuyumcular çok güzel işler yapmış. Onların yaptığı işleri görünce heves ettim biraz. Bugün böyle ustaların olmayışı beni çok üzdü. Ben de bu sanatı canlandırmak istedim. Bu sanatın hala bitmediğini, Ermeni ustalarının yetiştiğini ama bilinmediğini anlatmak istiyorum aslında. Kuyumculuk dendiğinde akıllara Ermeniler gelmeli. Ustaların kimi hakkını alamamış kimi aç ölmüş kimi de isim yapmamıştır. Özellikle Osmanlı Dönemi'nde Ermeniler en rahat dönemini yaşamış" diyor.

Eserlerimi dizilerde görünce mutlu oluyorum

Bu zamana kadar yaptığı tasarımların mağazalarda yerini aldığını söyleyen takı tasarımcısı Burak Şepikliyan, eserlerinin dizilerde de kullanıldığını söylüyor. Yaptığı zırhları ve yüzükleri ekranlarda görünce mutlu olduğunu belirten Şepikliyan, "Kösem Sultan dizisine yüzük yapmıştım. Hafza Sultan'ın taktığı tacı da ben yaptım. Diğer yaptığım yüzükleri ve zırhları da Muhteşem Yüzyıl dizisinde gördüm. Bu beni çok mutlu ediyor" şeklinde konuşuyor.

#​Osmanlı
#Dizi
7 yıl önce