|

Otomobile binmeyi bırakın artık

Londra'nın efsane eski Belediye Başkanı Ken Livingstone, dünya metropollerinden İstanbul'u bizler için değerlendirdi. Böylesine muazzam bir şehirde yeşil alanların artması gerektiğini söyleyen Başkan, 'Toplu taşımaya yönelin, güneş enerjisi kullanın ve iklim değişikliklerini hesaba katarak gelecek planı yapın' diyor. Livingstone yaklaşan seçimler içinse 'İstanbul'un onu yeşertecek yeşil ellere ihtiyacı var' şeklinde konuşuyor.

Aysel Yaşa
00:00 - 2/03/2014 dimanche
Güncelleme: 18:21 - 1/03/2014 samedi
Yeni Şafak
Otomobile binmeyi bırakın  artık
Otomobile binmeyi bırakın artık

Dünyanın geleceğine dair karamsar tabloları okumaktan sıkıldık. Anlatılanlar gerçek olsa da kendi ellerimizle mahvettiğimiz dünyanın sonunu duymak istemiyor kulaklar. Acıdır ki, tablo kötü. İklim değişiklikleri, insanoğlunun doğal yaşama müdahalesi, kirlenen hava, eriyen buzullar, delinen ozon tabakası dünyanın dengesini de yavaş yavaş değiştiriyor.

ÜLKE ÜLKE DOLAŞIYOR

Londra'nın seçilen ilk belediye başkanı Ken Livingstone, işte bu tehlikelere dikkat çekmek için ülke ülke dolaşıyor. Çalınan tehlike sinyallerine dünyanın kulak vermesi gerektiğine inanıyor. Belediyecilikte alınacak doğru kararlarla dünya kentlerinin geleceğinin garanti altına alınacağını söylüyor. Geçtiğimiz hafta Çukurova Genç İşadamları Derneği (GİAD)'ın konuğu olarak Adana'ya gelen Livingstone'u yakalamışken dünya kentlerinin geleceğini, dünyadaki karmaşayı ve tabi İstanbul'u konuştuk. Deneyimli başkan, şehrimizin geleceğine dair iddialı tavsiyelerde bulunuyor.

Londra'da belediye başkanlığı görevine geldiğinde, kentin yıllarca yatırım eksikliğiyle boğuştuğunu söyleyen Livingstone, Londra'da otomobil yerine bisiklet kullanılması, tasarruflu ampuller ve binalardaki ısı yalıtım sistemleri ile sağlanan tasarrufun, kente istihdam ve yatırım olarak geri döndüğüne dikkat çekiyor. Dünyada birçok ülke iklim değişikliklerinden etkilenmeye başladı. Livingstone 'Sizin karşı karşıya olduğunuz problemlerden biri de iklim değişikliği. yirmi beş yıl sonra iklimin nasıl olacağını şimdiden tahmin edebildiğimiz için bugünden itibaren o günlere yatırım yapmanız lazım. Bugünün iklimi değil, gelecek iklimle ilgili çalışmalar yapmalısınız. Yeni yeşil teknolojiler var bunları yapan şehirler de başkalarına satacak. İklim değişikliği şu dönemde büyük bir tehdit ama aslında büyük de bir fırsat' diyor.

İSTANBUL'U İYİ BİLİYOR

Livingstone'u bulmuşken biraz da İstanbul'dan bahsedelim, seçim öncesi önerilerini alalım istedik. Öncelikle eski başkan, ülkemizi de, şehrimizi de yakından takip ediyor. Nelere ihtiyacımız olduğunu da iyi biliyor. Bir metropol olan İstanbul'un neye ihtiyacı var diye sorduğumuzda başlıyor sıralamaya: 'Öncelikle toplu taşımaya ihtiyaç var. İnsanlar özel araçlarını bir artık kenara bırakmalılar. Londra ve New York'ta otobüs ve trenler daha fazla kullanılıyor son yıllarda. Petrol, kömür ve gaz tüketimlerini bir an önce azaltmanız gerekiyor. Güneşi sürekli gören böyle bölgelerde her çatılarda güneş enerjisiyle çalışan paneller olması gerekiyor. Bir de yeşil parmaklara ihtiyacı var İstanbul'un, yeşillik katacak ellere ihtiyacı var. '

ENERJİ TASARRUFLU BİNALAR

Livingstone sözlerine şöyle devam ediyor: 'İstanbul, çok değerli. Ekonomik güç ve büyümeyi dikkate alırsak şu anki durum devam ederse 2050 yılına kadar Almanya'ya yetişmiş olacak. Belki de daha önce. İstanbul'daki binaların da enerji tasarruflu ve kullanışlı hale getirilmeli. Karbon monoksit emisyonunu azaltılmalı.' Daha önce birkaç kez İstanbul'a da gelen Livingstone, çocukların oyun alanlarının da arttırılması gerektiğini söylüyor: 'Burası muhteşem ve heyecan verici bir şehir. Ben çocukken Londra'da parklarda oynuyordum. Ama İstanbul'da park yok. Çocukların gidebileceği, insanların dolaşabileceği yerler yapılmalı.'

25 yıllık plan yapmalı

2000 yılında göreve geldiğinde kurduğu konsensusla şehre dair yirmi beş yıllık planları hazır ettiğini söyleyen Livingstone 'Böylece kentin 25 yıl içerisinde nasıl olacağı planlanmış ve belediye başkanı değişse dahi şehir planlarının bozulmadan istikrarla ilerleyebileceğini göreceksiniz. 2000 yılında belediye başkanlığına geçtiğimizde bizim 25 yıllık planımız hazırdı. İşletmeleri, sendikaları, sivil toplum ve dini örgütlerini bir araya getirerek Londra'nın hedefinin ne olduğuna dair çalışmalar yaptık. 2008'de seçimleri kaybettiğimde benden sonra gelen belediye başkanı çok ufak değişiklikler yaptı çünkü biz bir konsensusla almıştık bu kararları. Türkiye'nin de bir plana ve tabi bir de yatırıma ihtiyacı var' diye de belirtiyor.

Artık ev erkeğiyim

Eski başkanın dünya kentlerine dair söyleyecek çok sözü var ama onu kısaca anlatayım istiyorum. İlerleyen yaşına rağmen oldukça dinç. Dünyada farklı ülkelere gidip, çevreci faaliyetlerde bulunuyor, dünyada gerçekleşen yersiz kavgalara ve savaşlara dur demek için uğraşıyor.

68 yaşında, on ve on bir yaşında 2 çocuğu var. Londra'da Bilimsel Organizasyon Kurulu'nda da faaliyetlerine devam eden Livingstone geri kalan hayatını ise şöyle özetliyor: 'Ben başkanlığı bırakınca eşim üniversiteye geri döndü, ben de artık ev erkeğiyim. Alışveriş yapıyorum, çocukları okula getirip götürüyorum, temizlik yapıyorum, yemek pişiriyorum. Ve bugünkü hayatımdan çok memnunum.'İngiltere siyasetinin önemli ismi olan, şehirlerin geleceği konusunda görüşlerine önem verilen Livingstone, başarıyı planlı çalışmaya bağlıyor.

Çeşitliliği diri tutun

Livingstone'un dünya kentlerinin geleceğine dair karamsar bir bakış açısı var. Aslında haksız da sayılmaz. Yeni metropolleri sıralarken eskiye atıfta yapmadan da duramıyor: 'Dünya kenti olmak uzun bir süreç alıyor. Londra, Orta Çağ'da nehir kenarında bir köydü. Roma, Paris, Madrid de öyleydi. Sanayi devrimi yaşandı ve sonrasında dünya kentleri ortaya çıktı. Britanya İmparatorluğu büyük bir imparatorluktu hem de uzunca bir süre. İmparatorluğun eski gücü kalmayınca Londra da küçüldü. 1986 yılında 8.5 dan 6.5 milyona düştü. Bu arada nüfusumuz 8.5 milyona çıktı, 2030'a kadar on milyon olmasını bekliyoruz.

İspanya ve İtalya çöl olacak

Livingstone'a göre dünyayı gelecek yüzyılda büyük felaketler bekliyor. Hükümetlerin acil tepki vermemeleri halinde durumun önüne geçilmeyecek gibi. Bunu eski başkanın şu sözlerinden anlıyoruz: 'Hükümetlerin tepki vermesi lazım. İklim değişikliği yaşanıyor ve tedbir alınması gerekiyor. Şu anda 1 derece artış var ama bu kısa sürede 5 dereceyi bile bulabilir. Görüyorum ki dünyada da halen tedbir alan yok. Tedbir alınmazsa bu yüzyılın sonunda dünya gerçekten zor durumda, yaşanmaz bir yer olacak. İspanya, İtalya ve Akdeniz bölgesinin çoğu çöle dönecek. Bangladeş ve İngiltere gibi ülkeler su altında kalacak. Suyun seviyesi 1 metre artsa bile yüz milyon Bangladeşli nereye gideceğini bilemeyecek. Şu anda bile Kaliforniya, Güney Batı Amerika'da tarihin en büyük kuraklıkları yaşanıyor. Balıklar tüketiliyor, yani biz doğaya biraz daha saygılı olmalıyız, bunu öğrenmeliyiz.'

ERDOĞAN İSLAM'IN KÖTÜ OLMADIĞINI GÖSTERDİ

Son dönemde ülkede yaşanan değişiklikleri ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı da yakından takip ettiğini söyleyen Livingstone, Türkiye'nin Müslüman ve güçlü bir ülke olarak dünyaya büyük mesajlar verdiğinin altını çiziyor: 'Londra'da yaklaşık 1 milyon Müslüman yaşıyor. Son yıllarda islamofobi hızla gelişti ve Müslümanların terörist olduğu kanısı iyice yerleşti. Erdoğan'ın Başbakan olmasıyla birlikte İslam'ın o kadar da kötü olmadığını gördüler. Muhafazakar bir hükümetin de korkulacak bir şey olmadığını dünyaya gösterdi.' Dünyada artan islamofobinin de insanlık için bir başka tehdit olduğunu söyleyen Livingstone sözlerine şöyle devam ediyor: 'İslam'dan korkan kişileri görünce her zaman Hz. Muhammed'in lafını söylerim: 'Allah sizi dünyaya kul olarak getirdi. Birbirinizi ezmeniz, korkutmanız için değil.' Ben böyle söyleyince şaşırıyorlar çünkü İslam deyince akıllarına Usame Bin Ladin geliyor. 1960 yılından beri Avrupa Birliği için Türkiye'nin önüne engel çıkıyor. En çok da Fransa karşı, çünkü İslam'dan en fazla korkan onlar. Soğuk savaş dönemi sona erdikten sonra Amerika bir düşman arıyordu, İslam'ı seçti. İslamofobiyi böyle algılayıp, bunun zararından korunmalıyız. Bırakmamız lazım herkes kendi rejimini hükümetini istediği gibi yönetsin.'

il y a 10 ans