|

Palmira artık hafızalarda yaşatılacak

Dünya kültürel mirasının önemli kentlerinden olan ve IŞİD tarafından yerle bir edilen Palmira’nın kayıp mirası kayıt altına alındı. Antik kent artık hafızalarda yaşayacak. Prof. Dr. Ahmet Denker, “Palmira, kültürel mirasın kırılganlığının simgesi haline geldi. Feryadımız bu kayıbın önüne geçmeye yetmedi. Yapabileceğimiz tek şey Palmira ile birlikte yitirdiğimiz tarihi hazineyi imgelerle, dijital modellemelerle hafızalarda canlı tutmak” diyor.

Seray Şahinler Demir
04:00 - 13/09/2020 Pazar
Güncelleme: 13:58 - 12/09/2020 Cumartesi
Yeni Şafak
 Palmira
Palmira

Yüzyıllardır süregelen savaşlar, yıkımlar, saldırılar toplumları siyasal, sosyal alanın yanında kültürel anlamda da büyük yıkıma uğratıyor. Özellikle Orta Doğu’da süregelen saldırılar kadim medeniyetlerin izlerini bir bir siliyor. Dünyanın en büyük medeniyetlerinden Palmira da bundan nasibini alanlardan… İpek Yolu üzerinde Suriye Çölü’ndeki bir vahaya kurulan antik Palmira’nın bilinen tarihi 1.yüzyıla uzanıyor. Fransız arkeologların bölgede yaptığı kazı çalışmalarında ise M.Ö. 19 yüzyıla uzandığın dair bilgiler mevcut. Binlerce yıldır Yunan, Roma, Sasani Bizans, Osmanlı gibi medeniyetlerin iz sürdüğü Palmira son 10 yılda Suriye’de yaşanan savaştan ve saldırılardan nasibi en acı şekilde aldı. IŞİD tarafından 2015 yılında ele geçirilen antik kent, çok acı şekilde idam görüntüleriyle, kurşunlamalarla, balyozlarla parçalanan heykellerle gündeme geldi. Yüzyılların hatırası, antik kalıntılar ve restore edilmiş yapılar dinamitlenerek yerle bir edildi, heykeller çekiçlerle parçalandı, küçük objeler kırıldı, mumyalar imha edildi. İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları tarafından yayımlanan “Çölün Gelini Palmira: Görüntüleri, Kalıntıları ve Kültürel Hatırasıyla” adlı kitap Suriye’nin orta yerinde, etrafı çöl kumlarıyla çevrili antik Palmira kentinin kültür mirasını anlamaya yardımcı olacak ve hatıraları koruyacak görsellerle bölgenin görüntüleri, kalıntıları ve kültürel hatıraları ön plana çıkıyor. Bölgenin kültürel mirasını korumanın belkemiğini oluşturan kayıtlar ve belgelerin ışığında, Minna Silver, Gabriele Fangi ve Ahmet Denker de modern teknoloji ve görüntüleme yöntemleriyle Palmira kentine havadan ve uzaydan ne şekilde yaklaşabilineceğini saptadı. Eski haritalar, çizimler, tablolar, fotoğraflar ve dijital görüntülerin tümü, bu kültür mirasının kayıt ve belgelenmesine katkıda bulundu. İngilizce yayımlanan kitap, şimdi Türkçede. Prof. Dr. Ahmet Denker’le Palmira’yı konuştuk.



***


Öncelikle kitabın yola çıkış serüvenini öğrenmek isterim. Fikir nasıl ortaya çıktı ve şekillendi?

2005 senesinde bütün dünyayı önemli bir kültürel mirastan mahrum eden son derece trajik olaylar yaşandı: Dünyanın, Pompeii ve Efes kadar önemli bir diğer antik kenti Palmira, Suriye’de yaşanmakta olan iç savaşın kurbanları arasında yer aldı. Doğu Roma’nın en görkemli şehirlerinden birisi olan Palmira, doğu ve batı mimarisini harmanlayan anıtsal yapılarıyla medeniyetler ittifakının somutlaştığı bir kültür hazinesiydi ve UNESCO tarafından dünya kültür mirası listesine alınmıştı. Palmira, yok olduğunda, UNESCO bir çağrı yayınladı ve yaşadığımız kaybın hafifletilmesinin tek yolunun onun hafızalardan silinmemesini sağlamak olduğunu duyurdu. Bu amaçla, kentin dijital rekonstrüksiyonunun yapılması için 3B (3-Boyutlu) görselleştirme alanında çalışanlarla arkeologlar iş birliğine çağrılmaktaydı. Ben, o sırada bir zamanlar Efes’de bulunan ve antik dünyanın 7 harikası arasında yer alan Artemis Tapınağı’nın 3B rekonstrüksiyonu üzerinde çalışıyordum. O çalışmalarıma ara verip, UNESCO’nun çağrısına uyarak Palmira’ya odaklandım. Öğrencilerimle birlikte yaptığım 3B model, o yaz İspanya’da düzenlenen kongrede en iyi bildiri (best paper) ödülüne layık görüldü. Kitap projesi de bu ödülle birlikte başladı.

Diğer yazarlar, Finli Minna Silver ve kısa bir süre önce kaybettiğimiz İtalyan Gabriele Fangi ile bir araya gelmemiz İspanya’nın Valencia kentindeki bu kongre sayesinde oldu, birbirimizden ve yaptıklarımızdan böylece haberdar olduk ve bunları bir kitapta bir araya getirmeye karar verdik.

BENZERİ OLMAYAN BİR HAZİNE

Palmira’nın sosyal, kültürel yaşamına ışık tutan pek çok bilgiye rastlıyoruz. Kitap kapsamında nasıl çalışmalar yaptınız? Araştırmalarınız kapsamında ilginç ve pek bilinmeyen nelere rastladınız?

Gerek Minna gerekse Gabriele uzun süreler Suriye’de araştırmalar yapmışlar ve Palmira’yı defalarca ziyaret etmişlerdi. Bu faaliyetleri sırasında Palmira Müzesi yöneticileri ve Suriyeli eski eser yetkilileriyle ortak çalışmalar yürütmüş, yakın ilişkiler kurmuş ve dostluk bağları oluşturmuşlardı. Palmira’yı bizzat deneyimleyerek, kalıntıları ve Palmira’nın savaş öncesi hayatını yerinde yasayarak başka hiçbir ikinci el kaynaktan edinilemeyecek bilgi ve tecrübeleri biriktirmişlerdi; ellerinde çok kıymetli bir fotoğraf ve harita koleksiyonu vardı. Bu kitap, edinilmiş bütün bu deneyimlerin, araştırma sonuçlarının ve bir araya getirilmiş koleksiyonların sundukları bilgilerin aktarıcısı olmakta, ayrıca bu bilgilerden damılmıs ve 3B modellemeyle gerçekleştirilmiş görsel rekonstrüksiyonlar sunmaktadır.

Palmira bütünüyle ilginç, değişik ve başka yerlerde rastlanamayacak sürprizlerle dolu bir kültürel hazine idi. Bıraktığı izlenim, bir dönem Roma’nın doğusunun Roma’nın batısını gölgeleyen bir görkeme ulaşmış olduğuydu. Bu görkem, kitapta “ Pamira’da dişil bir haşmet vardı” diye ifade edilmiştir. Söz konusu dişil haşmet kentin efsanevi kraliçesi Zenobya’dan kaynaklanmaktadır. Palmira’ya ve bu kitaba verilen “Çölün Kraliçesi” isminin esin kaynağı olan Zenobya’nin, Mısır kraliçesi Kleopatra gibi hazin bir hikayesi vardı. Az bilinen bu hikâye kitapta detaylı olarak anlatılmıştır.

IŞİD’in antik kente çok büyük bir tahribat verdiğini biliyoruz. Antik kentte yok edilen önemli eserlere değinebilir miyiz? Neleri yok edip tahrip ettiler? Bunlar arasında arkeolojik ve tarihi açısından en önemli eserler nelerdi sizce?

Palmira’nin antik peyzaji birçok anıtsal yapı ile süslüydü. Batı’daki pek çok kentin mimari tarzlarında ve devlet binalarında Palmira’nin bu anıtsal mimarisinden esinlenildiği görülmektedir. Bunların arasında Beyaz Saray da bulunmaktadır.2015’de hedef alınmış Palmira’nin anıtsal yapıları, bu kitapta yer alan rekonstrüksiyonlara konu olmuştur. Kente ve kentin tarihine açılan Zafer TakI ya da Anıtsal Kemer olarak anılan büyük kapı hiçbir dinsel anlamı ya da işlevi olmamasına rağmen havaya uçurulmuş. Kenti batıdan doğuya kateden ve doğu ucunda Zafer Takı ile sonlanan Büyük Sütunlu Yol, Roma İmparatorluğu’nun batıdaki şehirlerinde benzeri olmayan görkemde ve uzunlukta iki sıra Korint tarzı sütunlarla bezenmiş muhteşem bir mimari eserdi. Zafer Takı gibi dinsel bir anlam taşımıyor olmasına rağmen havaya uçuruldu. Bunu takip eden bir başka örnek de antik tiyatrodur. Palmira peyzajının tümüyle tahrip edilen bir başka ünlü öğesi de batı girişinden şehre girenleri nöbetçiler gibi selamlayan kule mezarlarıydı.Bunlar ve yer darlığından sayamadığımız diğerleri kitap içinde odaklandığımız yerler.

IŞİD’IN GADDARLIK YORUMU


Palmira diğer tüm antik kentler gibi bir bölgenin ya da ulusun değil insanlığın ortak mirası aslında… Sizce Palmira neden hedefti?

Anıtların ve anıtsal yapıların yok edilmesi, kültürel hatıraların hafızalardan silinmesi eskiden vardı. Ancak, IŞİD eskilerde kaldığını zannettiğimiz bu gaddarlığı yeniden keşfetmiş ve kendine göre yeniden yorumlamıştır. Tarihsel ve kültürel açıdan dünya için taşıdığı önem, yüzlerce metre uzunluktaki sütunlu caddeleri, tapınakları, agorası, amfitiyatrosu ile uzun bir vadiye yayılmış nekropolü Palmira’yi bir hedef haline getirmişti. Dinsel simge ve geçmişte dinsel işlev taşımış anıtsal yapıların yanı sıra hiçbir dinsel simge ve işlev taşımamış olanlar da dahil olmak üzere Palmira tümüyle imha edildi. Palmira’ya yapılan bu topyekün saldırının arkasında böyle bir anıtsal şehri tarihten silme güçleri olduğunu göstermek ve bunu bir propaganda malzemesi olarak kullanmak motifinin yatmış olduğunu düşünebiliriz. Bu yıkımı geçekleştirenler, Palmira’nın batı ve doğu kültürlerini harmanlayan dünya mirası kimliğini yok etmeyi, onu hafızalardan bütünüyle silmeyi ve dünyayı en önemli kültürel hazinelerinden birisinden yoksun bırakmayı hedeflemiş olmalılar.

KIRILGANLIĞIN SİMGESİ OLDU


Dünyanın farklı bölgelerindeki iç savaşlar, terör saldırıları çok sayıda antik kenti, tarihi kalıntıları, eserleri yerle bir ediyor. Arkeologlar, araştırmacılar ve tarihçiler bu yıkımı duyurmaya çalışsa da sesleri çok gür çıkmıyor gibi. Sizin çağrınız ne olur bu noktada?

Dünyanın farklı bölgelerindeki iç savaşlar, terör saldırıları kültürel mirasımızın ne kadar kırılgan olduğunu gözler onun seriyor. Dünyaca ünlü anıtlarının tümünü kaybeden Palmira, kültürel mirasın kırılganlığının simgesi haline geldi. Palmira için yas tutmaya devam ediyoruz. Palmira’nin bütün abideleri ve müzesi yıkıldı. Sakinlerinin birçoğu katledildi. Palmiye ağaçlarının yaprakları çöl rüzgarının esintisiyle sallanmayı sürdürürken onların arasındaki altın renkli antik abidevi yapılar yok artık. Arkeologların, araştırmacıların ve tarihçilerin feryatları bu kayıbın önüne geçmeye yetmedi. Bu kayıp karşısında yapabileceğimiz tek şey kaldı: Palmira ile birlikte yitirdiğimiz tarihi hazineyi imgelerle, dijital modellemelerle hafızalarda canlı tutmak.

Modern teknolojinin sunduğu fotogrametri dijital görselleştirme ve 3B modelleme gibi imkân ve kabiliyetleri kullanarak, Palmira’nın parçalanmış arkeolojik hazinelerini sanal olarak geri-çatmak ve böylelikle bu büyük yıkım ve kültürel kaybın yarattığı travmayı bir nebze hafifletmek, kentin hafızalardan silinmesinin önüne geçebilmek mümkün olabilir mi? Kitap, bu soruya cevap verirken hatıraları korumayı ve eski Palmira’dan kalan mirası anlamayı, bunu yanı sıra imgeler ve 3B sanal rekostrüksiyon yoluyla ‘iyileşme sürecine’ katkıda bulunmayı hedefliyor ve bu hedefe yönelik su mesajı veriyor: Görsel yöntemler, yerine konması imkânsız olan kayıplarımızın acısını bir nebze olarak unutturarak anılarımızı tazelemede yardımcı olabilirler. Palmira ve harabelerinin küllerinden doğan Anka Kuşu gibi tarihi eserleri koruma etiğine ve kentin ihtişamına uygun şekilde zihinlerimizde yeniden hayat bulmasını ümit ediyoruz.

Hafızaları tazeleyip şehri yeniden kuracağız

  • Kitapta eski haritalar, çizimler, tablolar, fotoğraflar ve dijital görüntülerle bu kültür mirasının korunması ve yaşatılması amaçlanıyor. Aslında bir yandan da çok acı bir durum bu. Artık var olmayan tarihi bir yapıyı çizimlerle hafızalarda tutmaya çalışıyoruz. Fakat bu çalışmalar talan edilen yerlerin gerçek halini görmemiz ve hafızamıza tutmamız için çok önemli. Bu konuda yorumlarınızı merak ediyorum…
  • Bu kitapta hafızalarımızın tazelenmesi icin sanal-gerçekçi rekonstrüksiyonlara dayalı duyarlı bir yaklaşım benimsendi. Kitapta, Palmira’nın yeniden keşfedilişi ve tarihi anlatıldıktan sonra, şehir 3B sanal gerçeklik yöntemleri ile parçaları birleştirilerek yeniden kurulmakta ve canlandırılmakta. Okuyucu bu görkemli şehirde bir gezintiye çıkarılmakta, onun kökleri tarihi ve anıtları hakkında bilgilendirilmekte, Palmira’nın halkı ve Kraliçe Zenobya gibi efsanevi hükümdarlarıyla tanıştırılmaktadır. Antik yazılı kaynaklar, eski çizimler, eski resimler ve eski fotoğraflar yeni ve modern ölçme ve görselleştirme metodları ile bir araya getirilerek Palmira’nın çok boyutlu olarak yeniden canlandırılması sunuluyor. Tapınaklar ve Palmira’ya haklı ününü kazandıran sütunlu caddeleri, zafer kapısı, amfitiyatrosu, agorası vb. hem 2015’deki yıkımdan önceki haliyle, hem de Roma dönemindeki görkemli haliyle sanal modeller biçiminde sunulmaktadır. Bu özellikleriyle kitap okura bir yandan Palmira’nın tarihine ve kentin mimarisine görsel bir giriş için rehberlik sağlarken diğer yandan yeni teknolojilerin tümüyle yitirilmiş kültürel mirasın geri kazanılmasındaki rolü ve potansiyeli hakkında da yeni bir kaynak olmaktadır.
#Prof. Dr. Ahmet Denker
#Palmira
#IŞİD
4 yıl önce