|

Pasajların ve sinemaların başkenti...

Jale Sancak
00:00 - 17/10/2009 السبت
Güncelleme: 03:18 - 17/10/2009 السبت
Yeni Şafak
Pasajların ve  sinemaların başkenti...
Pasajların ve sinemaların başkenti...

Pera, Cadde-i Kebir, İstiklal değilken adı henüz, Cenevizliler Galata'da cirit atarken yemyeşil Peran bağlarıydı gözbebeğimiz, biriciğimiz Beyoğlu. Bu Beyoğlu'da neyin nesidir derseniz, rivayete göre Kanuni sultan Süleyman döneminde Venedik elçisi Andre Giritti'nin oğlundan kaldı yadigâr. Çünkü Türkler Gritti'nin oğlunu böyle çağırıyordu. Bir acemi oğlanlar kışlası, bir Mevlevihane, iki mescit, bir camiden başka bir şey yoktu üzerinde. Nihayetinde Kanuni döneminde Fransa devleti padişahtan izin koparınca Galata'dan Beyoğlu'na taşıdı sefarethanesini.Böylece de göç başladı İstanbul'un bağrına. Fransa elçiliğini başka elçilikler izledi, buna rağmen üç asır boyunca sıkı sıkıya korudu sessizliğini gözbebeğimiz. Ne zaman ki Tanzimat fermanı ilan edildi, Levantenler de alınca devletten izinlerini onda yaşamaya başladılar.

İşte Pera'nın Pera'lığı böyle başladı. Neo Rönesans,neo gotik, neo klasik taş konaklar inşa edildi önce. Bankerler, tüccarlar, varsıllar, Avrupai yaşamaktan hoşlananlar Beyoğlu'na yerleşmeye başladılar. Sanki küçük bir Paris'ti beyzademiz. Oteller, cafe şantanlar, meyhaneler, kabareler ve tiyatrolar giderek çoğalmaya başladı. Bunlardan en ünlüleri bugünkü çiçek pasajının yerinde olan Naum tiyatrosu ve St.Antoine kilisesinin yerindeki Condordia tiyatrosudur. En ünlü pastaneler Nisuaz, Lebon, yazar ve çizerleri ağırlayan Markiz ve Baylan hep buradadır. Hanlar… haç planlı Afrika han,üç kapılı Rumeli han, Anadolu han Rağıp paşadan armağandır. Pasajlar Hacopolu, Aznavur, Avrupa pasajı, Suriye,Elhamra, Şar Aynalı pasajı hep buradadır.Yüzyıllardır tanıklık etmektedirler tarihe. Sinemalar, Majik, Odeon, Şafak, Zafer, Sakarya, Alkazar sinemaları, 1917 ekim devriminden kaçan beyaz Rusların Rejans lokantası, Degüstasyon meyhanesi, Krependi, Kristal gazinosu, eğlencenin bini bir para. Şimdi Yahya Kemal'in, hatta Troçki'nin konakladığı,avrupadan seçilmiş mobilyaları bordo kadife perdeleri, ağır şamdanları, sırma apoletli kapıcılarıya pek havalı Tokatlı'yan otelinden geriye biçimsiz görünüşlü bir han kaldı.

İttihat ve terakkicilerin sık sık toplanıp memleketin ahvalini konuştukları o güzelim Serkidoryan konağının şimdiki adı Emek han. Mısır hidivi Abbas Halim paşa tarafından yaptırılan Mısır apartmanı Mehmet Akif Ersoy'un on yıl yaşadığı ve orada öldüğü Mısır apartmanının tepesinde şimdilerde ünlü bir gece kulübü var. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın dokuz yıl yaşadığı eski bir rus hapisanesi olan Narmanı Yurdu ise kaderine terk edilmiş bekliyor.

Aslında Beyoğlu hakkında anlatılacak sayısız hikâye, bir o kadar da anı var. Bizans'tan bu yana binlerce yıllık bir geçmiş, üç imparatorluk, upuzun tarihi bir yolculuk, insanlar, yaşantılar, sevinçler, sevdalar, savaşlar, ölümler, ayrılıklar kavuşmalar…Bu nedenle de öylesine doğaldır ki Türk edebiyatında İstanbul'un ve Beyoğlu'nun çokça anlatılması. Eğer peşine düşerseniz romanlarda, öykülerde, şiirlerde sıkça karşılaşırsınız onunla. Her biri bir başka yanını, büyüleyici yanlarını, güzelliğini, çirkinliğini anlatır, ondan yakınanlar, ona öfkelenenler bile kolay kolay kopanmazlar bu şehirden.


٪d سنوات قبل