|

Rodin’in zihnine yolculuk

Düşünce Kıvılcımları, Rodin hakkında bildiklerimizi zenginleştirmek için bir kaynak. Sayfalar arasında hem onun sanatla ilgili fikirleri var, hem de hayatının ayrıntılarına dair ipuçları.

Yeni Şafak ve
04:00 - 10/03/2018 Cumartesi
Güncelleme: 04:29 - 10/03/2018 Cumartesi
Yeni Şafak
Rodin
Rodin

Fransız yazar, l’Isle-Adam, “Herhangi bir şeyin içinde, yalnızca bildiklerinizi görebilirsiniz” diyordu. Cumhuriyet döneminin en önemli hikayecilerinden, psikiyatr Fahri Celal bir sanat dergisinde Rodin’in Düşünen Adam isimli heykelini görünce zihninde bir fikir belirdi: Başhekimi olduğu Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin bahçesine bu heykelin bir kopyasını yaptırmak. Hastanede yatmakta olan heykeltraş Kemal Künmat’a verildi iş. Ancak Künmat’ın maddi –manev istekleri bitmeyince heykel yarım kaldı. Bir süre sonra hastanede yatan başka bir isim, Mehmet Pişdar tamamladı Düşünen Adam’ı. İddia o ki Fahri Celal, bu heykelin neden hastane bahçesinde olduğunu soranlara şu yanıtı verdi: “Hastane dışındakilerin durumu içerdekilerden daha kötü. Bu heykel onların durumu ne olacak diye düşünüyor.”

Rodin’i pek çok açıdan daha tanıyoruz. Heykeltraş, siyasi ve sanat alanında onlarca skandalın içinde yer alan, sanat hırsızlığı ile itham edilen, yine de düşünceleri, eserleri asla göz ardı edilemeyen bir düşünürdü… Auguste Rodin’in Kırmızı Kedi’den çıkan Düşünce Kıvılcımları, onun hakkında bildiklerimizi zenginleştirecek bir kitap. Sayfalar arasında bir yandan sanat hakkındaki fikirlerini okurken, bir yandan da heykel üzerine çalışanlara, düşünenlere de bazı ipuçları sunduğunu görüyoruz.

KAVGA DEVAM EDİYOR

Eser, sanatçının 1904 ile 1914 yılları arasındaki dönemini kapsıyor. 1904’de Rodin 64 yaşındaydı. Kendi başına ilk retrospektifini açmıştı. Ulusal ve uluslararası çapta tanınıyor, zaferler kazanıyordu. Ona göre en mutlu insan kendisiydi, çünkü en özgür olan oydu.

Peki dünya o sırada Rodin hakkında neler düşünüyordu? Heykel üzerindeki çalışmaları bir yana, Camille Claudel ile olan ilişkisi ve karşılıklı suçlamaları, çalışmalarıyla ilgili eleştiriler, Dreyfus olayına dahli ve daha bir çok ayrıntıyla... Bu noktada editörün kitabın girişine koyduğu yazıya dikkat kesilmek gerek. “Evet, kavga sürüyordu.” “Rodin yenmek istiyordu, ikna etmek değil.” “Sanatçıyı dinlemek gerek.” “Onu dinleyelim- tek istediği bizimle konuşmak.”

Şimdi de bir süre onun sekreterliğini yapmış, çalışmalarını yakından görmüş şair Rainer Maria Rilke’ye kulak verelim. Rilke’ye göre Rodin, üne kavuşmadan önce yalnızdı. Üne kavuştuğunda daha da yalnızlaştı. “Onu alaycılıkla ve düşmanlıkla ortadan kaldıramadıkları için gözlerini yeterince ona alıştırıyorlar ki, sonunda dikkatlerini çekmez olsun.”

BİÇİMLENDİRİLMİŞ DÜŞÜNCE

Rodin’e göre heykel sanatçısı, yalnızca taşları yontan biri değil, bundan daha önemlisi bir düşünürdür. Başka bir deyişle, heykel biçimlendirilmiş düşüncedir. Hayatı boyunca yaptığı çalışmalar, düşünceleri ekseninde şekillenmiş, çoğu kez de bu nedenle eleştiri konusu olmuştu. Tam da bu nedenle kolay bir yaşamı olmadı. 17 yaşında tanıştığı heykel için 24 yaşında kendi atölyesini kurdu. Burası iyi ışık alan bir ahırdı. Kırık Burunlu Adam’ı burada tasarladı. Ancak atölyeyi iyi ısıtamadığı için heykel bozuldu ve sergiler için kabul edilmedi.


BİTMEYEN ELEŞTİRİLER

Onun için doğayı gözlemlemek, görmek en önemli ayrıntı oldu. Sanat hakkındaki fikirleri ve kullanışı dikkat çekici olmayı her zaman başardı. Ancak hayatı boyunca aldığı pek çok olumsuz eleştiri de var. Heykellerinin yer aldığı çevreye mimari açıdan uyumsuzluğundan, yorumlayışına kadar. Calais Burjuvaları, Cehennem Kapısı ve Balzac Anıtı en çok eleştiriye maruz kaldığı işlerinden... Üzerinde tam 10 yıl boyunca çalıştığı Cehennem Kapısı’nı zamanında bitiremedi. Balzac için siparişi Emile Zola ve arkadaşları vermişti. Ancak anıtı beğenenler olduğu kadar beğenmeyenler de çıktı. Olay en sonunda dönemin en büyük skandalıyla birleşti ve Dreyfus yanlıları ve karşıtlarının tartışmasına dönüştü.

CLAUDEL Mİ DELİRDİ, RODİN Mİ DELİRTTİ?

Rodin’in başka bir çıkmazı da özel hayatıydı. Camille Claudel ile sürdürdüğü ilişki, hayatının en önemli eserlerini oluşturmasına ve en ciddi eleştirileri almasına neden oldu. Bazı eleştirmenler Rodin’in eserlerini Camille öncesi ve sonrası olarak ikiye ayırınca ortaya başka bir soru daha çıktı: Acaba Rodin Camille’den fazlaca etkileniyor, yani bir hırsızlık mı yapıyordu?

Camille’nin Rodin’in yeni dönem eserlerinin hemen hepsinde izi vardı. Bir yandan Rodin’in atölyesinde diğer sanatçılarla birlikte çalışıyor, bir yandan kendi eserlerine odaklanıyordu. Ancak kimilerine göre Rodin’in eserlerindeki beğenilen unsurların çoğu Claudel’in işiydi. İnişli çıkışlı ilişkinin sonunda Claudel de artık ortada bir hırsızlık olduğunu iddia etmeye başladı. Ancak eş zamanlı olarak Claudel’in akıl hastalıkları baş göstermiş, ailenin de girişimiyle ömürünün tümünü geçireceği akıl hastanesine kapatılmıştı. Claudel’in ömrü Rodin’in bir fikir hırsızı olduğunu kanıtlamaya çalışmakla geçti. Hezeyanları sırasında tüm eserlerini kırdı, şizofreni teşhisi kondu. Rodin’in ölümünden sonra da bu durum değişmedi. Claudel sanatçı için son defa şunu söyledi: Rodin, kapitalist!

Akıl sağlığı konusunda Rodin’in de Camille’den pek farkı olmadı. Döneminin sanatçıları arasında ayrıksı kalmayı tercih etti, pek çok skandala bulaştı. Ömrünün son yılında Rose Beuret ile evlendi. Evlilikten 15 gün sonra Beuret öldü. Bir süre sonra 17 Kasım 1917’de de tüm gariplikleri, sanata getirdiği yenilikleri, farklı bakış açılarıyla birlikte hayata veda etti. Kavgaları? Onlar hala devam ediyor…

#Düşünce Kıvılcımları
#Rodin
6 yıl önce