|

Rusya’nın Esed politikası bir bumerang!

ABD, Zaharçenko’nun ölümünü Suriye ile bağdaştırarak Rusya’yı zor duruma sokacak argümanları Suriye üzerinden oldukça bol elde etti. Çünkü Rusya, Suriye’de savaşan grupların siyasi barış sürecini tehdit ettiğini, Suriye’nin toprak bütünlüğünün uluslararası hukuk kurallarınca garanti altına alındığını ilan ederek ABD’nin aynı argumanları Rusya’ya karşı Ukrayna’da kullanmasına fırsat verdi.

Haber Merkezi
04:00 - 5/09/2018 Çarşamba
Güncelleme: 04:44 - 5/09/2018 Çarşamba
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
Prof. Dr. Salih Yılmaz - Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi öğretim üyesi

Ukrayna’nın ayrılıkçı bölgesi Donetsk liderlerinden Aleksandr Zaharçenko’nun 31 Ağustos 2018’de Donetsk’in merkezindeki bir kafede meydana gelen patlamada öldürülmesi ABD-Rusya arasındaki karşılıklı strateji oyunlarını yeniden gündeme getirdi.

Ukrayna krizini hatırlayacak olursak 22 Kasım 2013’te Ukrayna’da Yanukoviç hükümeti AB Ortaklık Anlaşması’nı imzalamayı reddetmiş ve Batı ile ilişkiler konusunda Rusya tarafını tercih etmişti. Bunun üzerine Batı yanlısı muhalefet halkı sokaklarda protesto gösterisi yapmaya davet etmişti. Yanukoviç, muhalefetin itirazlarına rağmen Rusya ile 17 Aralık 2013’te bir anlaşma imzalayarak 15 milyar dolar değerindeki Ukrayna devlet tahvillerini Rusya’ya sattığını duyurmuştu. Hatta Rusya’dan alınan doğalgaz fiyatında da indirim yapılacağını ilan etmişti. Fakat bu anlaşmalar bile muhalefetin itirazlarını sonlandırmamış daha da artırmıştı. Sonuç itibariyle Turuncu Devrim olarak nitelendirilen halk gösterileri sonrası Yanukoviç ülkeden kaçarak Rusya’ya sığınmıştı. Yanukoviç sonrasında Ukrayna’yı AB ve NATO’ya üye yapmak istediğini kaydeden Petro Poroşenko ülkenin yeni Cumhurbaşkanı seçildi. Batı yanlılarının ülkenin başına geçmesi sonrasında 23 Şubat 2014’te Kırım’da Rusya yanlısı gösteriler başladı. Devlet binalarını ele geçiren göstericiler Kırım Yüksek Konseyi adıyla bir yönetim kurarak 16 Mart 2014 tarihinde Kırım’ın Rusya’ya katılıp katılmayacağını belirleyen referandum yapacaklarını ilan ettiler. Referandum sonrasında ise 17 Nisan 2014 tarihinde Rusya lideri Putin, Kırım’ın Rusya toprağı olduğunu ilan eden kararnameyi imzaladı.

SURİYE-UKRAYNA BAĞLANTISI

Kırım’ın Rusya’ya katıldığı ilan edildikten sonra Ukrayna’nın doğusundaki Donetsk ve Luhansk şehirlerinde de Rusya destekli gruplar ayaklandılar. Ayrılıkçıların “Novorossii” (Yeni Rusya) adı altında de-facto olarak kendi yönetimlerini kurduklarını ilan etmesiyle de Donetsk ve Luhansk Halk Cumhuriyetlerinin kurulduğu ilan edildi. Fakat Rusya’nın Kırım’ı kendi topraklarına katması, Donetsk ve Luhansk Cumhuriyetleri ilanı uluslararası örgütler veya BM’ye üye devletler tarafından tanınmadı. Bu toprakların Ukrayna toprağı olduğu duyuruldu. Kırım ve Ukrayna krizine Rusya’nın müdahalesine karşı AB ülkeleri ve ABD, Rusya’ya ekonomik yaptırımlar uygulamaya başladı. Ukrayna krizi tam zirvedeyken Rusya, 2015 yılında Esed rejiminin kendisini ülkeye davet ettiğini ilan ederek Suriye’ye müdahale kararı aldı. Rusya’nın Suriye’de aktör olmasından sonra Ukrayna krizi de soğumaya bırakıldı.

İşte bu soğuma dönemi İdlib’e müdahale kararının tartışıldığı şu günlerde yeniden ateşlendi denebilir. Donetsk’in 2. Başbakanı ve askeri komutanı olarak atanmış olan Zaharçenko’ya düzenlenen suikastın İdlib operasyonu ve Rusya’nın Esed’in yaptığı açıklamaları uluslararası kurullarda gündeme getirmesi ile paralellik gösteriyor. Zaharçenko’nun AB ve ABD tarafından yaptırım uygulanacak kişiler listesinde ve Ukrayna tarafından ‘aranan teröristler’ listesinde olması durumu daha da karmaşık hale getirdi diyebiliriz.

ABD’YE KOZ VERDİ

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Finlandiya’nın başkenti Helsinki’deki zirvede ABD Başkanı Donald Trump’a Ukrayna’nın doğusundaki Donbass bölgesinde referandum yapılmasını önermesi şu anda Suriye’nin kuzeyi ve diğer bölgelerde de aynı stratejinin ABD tarafından Rusya’ya karşı kullanılmasının yolunu açtı.

Rusya’nın Ukrayna yönetimi üzerinde baskı kurarak Batı’nın Rusya’ya yaptırımlar konusunda pazarlık payını artırma stratejisi İdlib operasyonuyla tersine bir hava oluşturdu. ABD’nin bu durumu kullanmak adına uluslararası örgütleri harekete geçirmeye çalıştığı bilgisi geliyor.

Rusya ve İran özellikle 2015 yılından itibaren Suriye’deki varlıklarını Esed’in iznine bağlamışlar ve Suriye’de bulunan diğer ülkelerin hukuksuz biçimde Suriye’de faaliyet gösterdiklerini ilan ederek ülkeyi terk etmeleri gerektiğini duyurmuşlardı. ABD’nin Rusya’nın Esed politikasını kullanarak Ukrayna hükümetinin NATO’ya üs vermesine veya ABD askerlerini resmi olarak ülkeye çağırmasına imkân verdiğini söyleyebiliriz. Suriye’de odaklanan strateji savaşı uluslararası kuruluşların da desteğiyle Ukrayna’ya taşınabilir. Rusya’nın Esed üzerinden İdlib’teki muhalifleri terörist olarak ilan edip Türkiye-İran ile ortak operasyon düzenleme planına karşı ABD’nin de Donbass bölgesindeki muhalifleri terörist ilan ederek aynı stratejiyle karşılık vermesi mümkün. ABD, bu politikasında PKK/PYD’ye de alan açarak Cenevre sürecinde Rusya’nın ortaya koyduğu argümanların aynısını Ukrayna krizi için kullanmaya hazırlanıyor. Rusya’nın Suriye Anayasası hazırlanırken çıkacak ortak metin ve olası seçimlerin düzenlenmesi kurallarını ABD’nin Ukrayna’daki Donbass ve Kırım için Minsk Sürecinde masaya süreceği belirtiliyor.

WASHINGTON’A DİKKAT

Minsk sürecinin çıkmaza girdiği artık bilinen bir gerçektir. Rusya ve ABD arasındaki son derece karmaşık ve gergin ilişkileri göz önüne aldığımızda bu patlama, Ukrayna krizini yeniden ön plana çıkaracak ve Rusya’nın Suriye argümanlarını Washington’un Ukrayna üzerinden kullanmaya çalışması ihtimalini de artıracaktır. Zaten Zaharçenko suikastından sonra Rusya’nın Azak Denizi’ni Ukrayna’ya ürün taşıyan gemilere yasaklaması ve Azak hava sahasını kapatması ABD’nin hazırladığı stratejinin işlediğinin ilk belirtileri denebilir.

ABD, Zaharçenko’nun ölümünü Suriye ile bağdaştırarak Rusya’yı zor duruma sokacak argümanları Suriye üzerinden oldukça bol elde etti. Çünkü Rusya, Suriye’de savaşan grupların siyasi barış sürecini tehdit ettiğini, Suriye’nin toprak bütünlüğünün uluslararası hukuk kurallarınca garanti altına alındığını ilan ederek ABD’nin aynı argümanları Rusya’ya karşı Ukrayna’da kullanmasına fırsat verdi. İdlib operasyonu üzerinden Ukrayna da Donbass ve Kırım’daki ayrılıkçıların Ukrayna’nın güvenliğini tehdit ettiğini, uluslararası hukukça garanti altına alınan Ukrayna topraklarının korunması adına diğer aktörleri serbestçe Ukrayna’ya davet etme imkânı elde etti. ABD’nin Eylül ortasında BM zirvesinde Rusya’nın Ukrayna’da ve Kırım’da Ukrayna hükümetinin izni olmadan bulunduğunu, Donetsk’teki ayrılıkçıların Ukrayna’nın güvenliğini tehdit ettiğini öne sürerek Rusya’yı Esed politikası üzerinden kendi silahıyla vurmayı hedefleyebileceğini söylemeliyiz.

#Ukrayna
#Suriye
#Esed
6 yıl önce