BİR VATAN UĞRUNA
Bizim tarihimiz büyük zaferlerle doludur. Bu zaferler kazanılırken, büyük acılar da çekilmiştir. Sarıkamış bunlardan en hüzünlüsüdür belki de. 1914'ü 1915'e bağlayan kara kışın havası, Kars’ın Allahuekber Dağlarında bir başka uğulduyordu. Sanki daha önce böyle bir kar yağmadı. Daha önce böyle bir örtü görülmedi. Beyaz ölüm, yeşil ayakların bileklerinden yakaladı bile. 78 bin asker, içlerinde aynı türküyle yola revan olmuşlar. Bir vatan sedası yüreklerinde. Yürüdükçe uzuyor yol. Gittikçe havada asılı kalan nefesler donuyor. Gece daha acımasız. Sanki koca Kars'ı ulaşılmaz eylemiş. Gidiyorlar, gittikçe kar omuzlarının üzerinden itekliyor. “Kalkın, durmayın!” Hangisine yetişsin bu ses? Hangisine ulaşsın? Daha dudaklarından çıkar çıkmaz buza dönüyor kelimeleri. Yavaş yavaş azalıyor adımlar. Yavaş yavaş sayılar tükeniyor. Bir, iki, üç... Bir vatan uğruna, bir vatan toprağını kurtarmanın uğruna 60 bin yiğit beyazlara gömülüyor.
HER DOKUNUŞUNDA AYRI BİR SIZI
Sarıkamış, kalbin ağrıyan, dokunduğunda sızlayan, için için gözyaşlarını akıtan vatan sevgililerinin beyazla örtüldüğü, unutulmayan, unutulmayacak olan vatan savunmasının acılı yüzü. Kazım Albayrak'ın aynı isimle, bir milletin, bir tarihin duygularını resmettiği eser, o anları tekrar yaşatıyor insana. Her dokunuşunda ayrı bir özlem, her dokunuşunda ayrı bir ağrı gizli. Bütün duyguların toplandığı, bütün nefeslerin lal kesildiği yoğun bir tablo. Umut dolu gözler, zafere gitmeye daha yeni başlamış gibi. Elinizi uzatsanız, gitmeyin, uyumayın deseniz, sanki sizi duyacaklar.
Sarıkamış, bir sanatçı ruhun, ağrılı yüreğinden dökülen, dünün hikayesi.