|

Seçime muhalefet yüzünden gidiyoruz

Muhalefetin takındığı uzlaşmaz tutum yüzünden Türkiye'nin tekrar seçime mecbur kaldığını belirten AK Parti Grup Başkanvekili Ahmet Aydın, "Milletimiz mesajının gereğini yerine getirmeyen muhalefete bu seçimde cevabını verecektir" dedi

Yeni Şafak ve
04:00 - 24/08/2015 Pazartesi
Güncelleme: 23:18 - 23/08/2015 Pazar
Yeni Şafak
Başbakan Davutoğlu muhalefet ile yapılan temaslardan bir netice alınmaması üzerine hükümeti kurma görevini Cumhurbaşkanı'na iade etti. Hükümeti kurmak için tanınan 45 günlük sürenin sonuna geldik. Ortaya nasıl bir tablo çıkacak, bu şartlar altında seçim yapılmasının riskleri var mı, muhalefet neden Meclis'ten seçim kararı çıkmasına yanaşmadı, AK Parti kongreyle birlikte nasıl bir yenilenmeye gidecek başlıklarını AK Parti Grup Başkanvekili Ahmet Aydın'la konuştum.


Koalisyon görüşmelerinden seçime giden sürece ilişkin değerlendirmeniz ne olur?

AK Parti'nin ve Sayın Başbakanımızın tüm samimi gayretlerine rağmen ne yazık ki bir hükümet kurulamadı. Bu konuda açıkça ifade etmeliyim ki biz müsterihiz. Seçimlerden birinci parti olarak çıkan AK Parti elinden geleni milletimizin gözü önünde içtenlikle yaptı. En baştan çözümsüzlük tohumu ekecek herhangi bir kırmızı çizgi veya şartla diğer partilerin önüne çıkmadık. Türkiye'de seçimler sonucunda ortaya çıkan tabloya göre partilerle görüşmelerimizi yaptık ve netice itibariyle görülen o ki, hükümet kurmanın gerekleri dışında öne sürülen dayatmalar aşılamadı.


DEMOKRASİNİN İLK MADDESİ SEÇİM

Seçime gidiliyor olmasının olumsuz bir durum olarak lanse edilmesi için neler söylersiniz?

Enteresan şekilde 7 Haziran gecesi “Erken seçimse erken seçim. Hodri meydan” diyenlerin bugün seçimi ihanet gibi göstermeye çalışmalarına, da şahit oluyoruz. Seçim asla bir ihanet değildir. Siyaset tıkandığı, kadükleştiği durumda demokrasilerde tek çare halka gitmektir. Seçim, demokrasinin ilk maddesidir. Seçimi ihanet olarak gören zihniyet milletine ve sandığa güvenmiyor demektir.


BUNDAN SONRAKİ SÜRECİ ANAYASA BELİRLEYECEK

YSK seçimle ilgili tarih verdi, ufukta bir seçim var. 45 günlük sürenin dolmasıyla seçime giden süreç nasıl ilerleyecek?

Bundan sonra sürecin nasıl işleyeceği anayasa ve teamüller çerçevesinde bellidir ki aynı normallikle de ilerlemektedir. Anayasa'nın 114 ve 116. Maddeleri açık, 45 gün içinde bir hükümet kurulamaz ve kurulma ihtimali kalmaz ise Cumhurbaşkanı'nın TBMM Başkanı'na danışarak bir seçim kararı alabileceğini veya Meclis'in seçim kararı alabileceğini açıkça belirtiyor. Tüm ısrarlarımıza rağmen, muhalefet partilerinin sorumsuz ve anlamsız bir siyasi anlayışla hareket etmeleri nedeniyle erken seçim kararını TBMM'den çıkaramadık. Dolayısı ile muhalefetin uzlaşmaz ve ülke menfaatine olmayan olumsuz tavrı nedeniyle, anayasal çerçevede zorunlu olan ve her partinin milletvekili oranında vereceği kontenjanla oluşacak olan geçici Bakanlar Kurulu ile seçime gideceğiz. Milletimiz bu seçimde de vermiş olduğu mesajın gereğini yerine getirmeyen muhalefete gereğini yapacaktır.


HDP KABİNEYE GİRERSE SORUMLUSU MHP-CHP'DİR

HDP'nin kabinede yer alması ihtimali var. “AK Parti HDP'yi hükümet ortağı yapıyor hem de terör olaylarının devam ettiği bir ortamda” deniliyor. Ne dersiniz?

Eğer bir seçim hükümetinde HDP yer alacak ise bunun en büyük sorumlusu önce CHP sonra MHP'dir. “Her CHP'li aileden bir kişi oy verirse HDP barajı geçer” çağrısını kim yaptı? 7 Haziran öncesi HDP'ye tek kelime etmeyen CHP ve MHP değil mi? Seçim öncesi sazlı sözlü muhabbetlerle el ele olan birliktelik kuran biz miyiz? Havaalanlarında adeta bir zafer edasıyla “Birlikte iyi salladık” paylaşımlarını yapan da biz değiliz. Bunları milletimiz çok iyi gördü ve takdirini de bu manada en güzel şekilde yapacaktır.


SEÇİM YAPMAMANIN MALİYETİ DAHA AĞIR

Terör olayları devam ederken bir seçime gitmek doğru değil ifadesi bir gerçeklik barındırıyor mu? Ayrıca ülke ekonomisi bir seçimi kaldırmaz görüşü var?

Koalisyon görüşmelerine kırmızı çizgilerle set çekenlerin bu söylemleri doğru değil. Zaten muhalefetin uzlaşmaz tavrı yüzünden anayasa gereği seçime gidiyoruz. Şu an hükümet kurulamamasının Türkiye'ye kaybettirdiği 60 seçime bedeldir. Borsa, döviz, faiz, sermaye girişlerinin yavaşlaması gibi birçok kalemin ülkemize maliyeti bir seçimim maliyetinden en az 60 kat fazladır. Türkiye'yi mali sebeplerle sandıktan uzak tutmaya çalışmak, akıl dışı bir tutumdur.


AYMAZLIK İÇİNDELER

12 Eylül göndermesi yapılarak “7 Haziran'dan önce neden silahlar konuşmuyordu” iması da dolaşımda. Ne söylersiniz bu göndermeye ve terör olaylarını seçimle ilişkilendirme çabasına?

İşte bakın burada bu kadar zavallılaşmaya “durun, yeter!” derim. Bu soruyu yıllardır kimlerin, hangi güçlerin, hangi Türkiye düşmanlarının taşeron ettiğini milletimizin çok iyi bildiği eli kanlı silahlı terör örgütlerine ve onların sırtlarını sıvazlayan yerdeki temsilcilerine soracaklar. Uyurken polis katleden, eşi ve evladının yanında askerleri şehit eden, “çözüm süreci bitti” açıklamalarını yapıp “öz güvenlik birimleri kuruyoruz, silahlanın” çağrılarını yapanlara sormak lazım. 6-7-8 Ekim Kobani olayları sonrası devleti hareketsiz kalmakla suçlayanlar şimdi kamu güvenliği konusunda terör örgütünün kalkışmasına cevap verince akan kanın sorumlusu olarak devleti görme aymazlığındalar.



AK Parti'nin oyları tehditle çalınıyor


PKK'nın 7 Haziran'da halka baskı uyguladığı biliniyor. Seçim güvenliğinin arttırılması için nasıl tedbir alınacak?

Terör her dönem bu baskıyı uyguladı. En büyük baskıyı da AK Parti ve adaylarına karşı yapıyor. Bölgede terör örgütünün hedefinde hep partimiz var, partililerimiz var. Adaylarımız kaçırıldı, aile fertleri rehin alındı. Parti binalarımız yakıldı. Daha geçen gün biliyorsunuz Diyarbakır il binamıza bombalı saldırı düzenlendi ve yakıldı. Peki tüm bunlar olurken CHP ve MHP nerde? Tehditlerden mi korkuyorlar? AK Parti Türkiye'nin her bölgesinde var. Ölüm tehditlerine, baskılara, kurşunlara, bombalara rağmen biz demokratik siyaseti ayakta tutmaya çalışıyoruz.


HDP, KANDİL İLE İMRALI ARASINA SIKIŞMIŞ

Türkiye tüm güvenlik güçleriyle seçim güvenliğini sağlayacak. Bölgede seçim güvenliği konusunda en büyük kaygıyı biz yaşıyoruz. Çünkü çalınan oy bizim, baskı uygulanan teşkilatlar AK Parti kadroları… Şimdi timsah gözyaşı dökenler HDP barajı aşsın diye 7 Haziran öncesi ellerinden geleni yaptı. Bölgede AK Parti baskı ve tehditle oy kaybettiğinde bunlardan bir eleştiri duydunuz mu? Daha kötüsü daha seçim olmadan “AK Parti seçimi şaibe karıştıracak, sandık güvenliği yok!” gibi iftiraları atanlar seçim sonuçları açıklanınca ağızlarını bıçak açmadı.


Son terör olayları ve HDP'nin tavrına ilişkin değerlendirmeniz ne olur?

HDP, Kandil ile İmralı arasında sıkışmış, inisiyatifi olmayan bir yapı. Siyasi bir aktör olmayı maalesef görünen o ki, başaramadılar. Demokrasilerde siyasi partiler şiddetle aralarına mesafe koymak zorundadır. Terör eylemlerine gıkını çıkarmayan HDP, devlet teröre ve teröriste müdahale edince “barış istiyoruz, silahlar bırakılsın” naraları atıyor. Devletin kamu güvenliğini sağlamak noktasında aldığı tedbirlere karşı durarak, ülkeyi terörize eden zihniyete kucak açarak bir yere varamayacaklarını anlamaları gerektiğini umut ediyorum.


VAH HALLERİNE

Erdoğan karşıtı siyasete sığınmaları nasıl okunabilir?

Söyleyecek yeni sözleri ve yüzleri olmayanların kendini tekrar etmesi gayet normal. Bu kompleksle siyasi hayatlarını devam ettirmeye çalışıyorlarsa vah hallerine. Milletin zamanını ve enerjisini Erdoğan kompleksine harcamaları en başta seçmenleri için üzücü ve hayal kırıklığı yaratan bir durum. Bu ülkede teröre son vermek için “gerekirse baldıran zehri içerim” diyerek, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesini başlatan Cumhurbaşkanımızı ve AK Partiyi hedefe koyup, her türlü hakareti yapanların Barış'tan bahsetmesi içler acısı.


HDP'ye emanet oy verenlerin bir kesimi rahatsız.

Yüzde 13 oy aldığı halde Türkiyelileşememesi, onları barajı geçirecek kampanyalarını tüm güçleri ile destekleyen, terör destekçisi yüzlerini cici, demokratik, barışçı gösteren ve emanet oy verenlerin sorunudur. HDP'nin ortaya koyduğu yüzünden, söyleminden memnun olanlara söyleyecek sözümüz yok. HDP'nin bugününden şikayet edenlerin 7 Haziran öncesi tutumlarını gözden geçirmesi gerekir.



Bize esir muamelesi yapmaya kalktılar


Bugün gelinen noktada, seçimlerden önce ağızlarına geleni söyledikleri, olanca hakareti yaptıkları AK Parti ile koalisyonu seçmenlerine izah edemeyecekleri için şartlar, kırmızı çizgiler, olmazsa olmazlarla, 258 milletvekili ile birinci olmuş AK Parti'ye esir muamelesi yapmaya kalktılar. Seçim hükümeti kurulacaksa bile bu Anayasa'nın hükmüdür. Bir zorunluluktur. Şimdi bu anayasal görevden MHP kaçıyor, CHP sırtını dönüyor. HDP'nin değirmenine asıl su taşıyanlar ve Geçici Bakanlar Kurulu'na girmesine sebep olanlar bizatihi CHP ve MHP'nin kendisidir. Sorumluluktan kaçanlar, muhalefetin konforlu kıyılarından demir alıp, koalisyonuna yanaşmayanların AK Parti'yi suçlayacak yüzleri asla olamaz.



Erdoğan karşıtlığı akıllarını almış


Bahçeli'nin koalisyon şartı olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'la ilgili sarf ettiği sözlere ilişkin neler söylersiniz?

Sayın Bahçeli 7 Haziran akşamı kendisini ana muhalefet ilan etti ve erken seçim çağrısı yaptı. Hiçbir oluşumun içinde asla yer almayacağını defalarca söyleyen MHP bugün, seçimi ihanet olarak görüyor. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. Cumhurbaşkanımızın gerek şahsı gerekse makamı tartışma konusu dahi yapılamaz. Ve koalisyon görüşmelerinin bir parçası haline asla getirilemez. Ne yazık ki, Erdoğan karşıtlığı akıllarını başından aldığı gibi gözlerini de kör etmiş ve akla ziyan açıklamalarda bulunmuşlardır. Biz sürekli siyasetin tek limanının ahlak olduğunu söylüyoruz. Fakat muhalefet siyaseti hakaret, iftira ve tehdit diliyle yürütmekte ısrarlı. Böyle konuştukça batıyorlar.


ERKEN SEÇİM METODUNUN SİYALİ

Muhalefet koalisyon ihtimalini Erdoğan'ın ortadan kaldırdığını iddia ediyor.

Koalisyonun olmamasının sebebi bizzat kendileri ve tutarsız şartlarıdır. Şimdi suçu Sayın Cumhurbaşkanı'na atmalarının anlamı yok. Koalisyon kurdular da Cumhurbaşkanımız mı bozdu. İddialara gelince bunun çok basit bir sebebi var. 7 Haziran seçim kampanyasını Erdoğan karşıtlığı üzerine kuran muhalefet yinelenecek seçimde de aynı metodu uygulayacağının sinyalini veriyor.


Mesele Cumhurbaşkanı olunca HDP, MHP, CHP ve Paralel Yapı aynı iddiaları uyum içinde hangi motivasyonla söylüyor?

Çünkü hepsi eski Türkiye'nin aktörleri. Bu sebeple Yeni Türkiye'yi inşa eden, gelecek vizyonu oluşturan AK Parti ve bu misyonun kurucu lideri Cumhurbaşkanımız karşıtlığında dün asla yan yana gelemez dediğiniz herkes bir araya geliyor. Bu yurtdışında bile böyle. Hatırlayalım; bir yıl önce AK Parti'yi İrancılıkla, muta nikahları ile suçlayan paralel yapı şimdi İran medyası ile paslaşıyor. Bu kesimin söylediklerine baktığınızda göreceğiniz tek şey AK Partinin tersidir. Büyüyen, bölgesinde lider, mazlumların limanı bir Türkiye işlerine gelmemektedir.





#AK Parti Grup Başkanvekili Ahmet Aydın
#Başbakan Davutoğlu
#Erdoğan
9 yıl önce