|

Sema yolunda mesler eskittim

Bugüne kadar yaptığı akademik çalışmalarıyla tanıdığımız Prof. Dr. Mim Kemal Öke dört yıldır sema yapıyor. Yarın akşam Sabahattin Zaim Üniversitesi'ndeki Şeb-i Arus etkinliğinde de sema yapacak olan Mim Kemal Öke, sevgisiz bir uygarlıkta yaşadığımızı ve tüm Müslümanların tevhitte birleşmesi gerektiğini söylüyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 18/12/2016 Pazar
Güncelleme: 21:40 - 17/12/2016 Cumartesi
Yeni Şafak

Mim Kemal Öke'yi tanımayan pek azdır. Atatürk'ün doktoru olarak bilinen kendisiyle aynı isme sahip Mim Kemal Öke'nin torunu, aynı zamanda Türkiye'nin en genç profesörlerinden biridir. Türk dış politikası tarihine ilişkin araştırmaları olan Öke, akademik hayatına İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde devam ediyor. 25 yıldır tasavvuf camiasının içinde yer alan Mim Kemal Öke, dört yıldır da sema yapıyor. Bahariye Mevlevihanesi'ndeki Şeb-i Arus etkinliğinde Mim Kemal Öke ile sema hikayesini, tanık olduğumuz toplumsal acıları ve tasavvufu konuştuk. Sevgisiz bir uygarlıkta yaşadığımızı ve tüm inananların tevhitte birleşmesi gerektiğini söyleyen Mim Kemal Öke, yarın akşam Sabahattin Zaim Üniversitesi'nde neyzen Ender Doğan sanat yönetmenliğinde gerçekleşecek olan Şeb-i Arus programında da sema yapacak.



BİRKAÇ TANE MES ESKİTTİM


Semaya başlama hikayenizi merak ediyorum.


Sema yapmaya karar vermem 2013 Ağustos ayına rastlıyor. Eğitime 9 Nisan'da da fiili olarak başladım. 19 Aralık'ta bitirdim. 9 ay kadar sürdü. Bir semazenin yetişmesi en az bir yıl sürüyor. Semazen semadan semaya gitmez her gün çalışmak lazım. Ben hem taş zemin de hem tahta zeminde hem de halının üzerinde çalıştım. Her zeminde sema yapacak kadar kendimi geliştirmeye çalıştım ve bu arada birkaç tane mes eskittim.





Nasıl öğrendiniz semayı? Kimden ders aldınız?


Bir süredir kızım Nazlı'ya ona iyi gelir diye ritim terapiye gidiyorduk. Bize dersleri Türk tasavvuf musikisi konserlerinde vurmalı çalıgıları ustalıkla çalan Mert Nar veriyordu. Ona sema öğrenmek istediğimi söyledim. O da Fatih Çıtlak'ın İSBEK'teki (İstanbul Bilim Sanat Kültür ve Eğitim Derneği) grubuna söylemiş. Abdurrahman Tevruz adında biri beni aradı ve buluştuk. Akabinde evde derslere başladık. Abdurrahman'a "Bak evladım, yaşça senden büyüğüm, profesörüm diye sakın ola ki beni kayırma. Burada hoca sensin ben taleben. Ne gerekiyorsa yap çekinme" dedim.



Zor bir süreç miydi?


Çivili (meşk) tahtası kondu salonun ortasına. Çorapları çıkardık, duasını yaptık, tuzu döktük, tahtayı öptük ve adımımızı atıp sol ayağımızın başparmağını çiviye geçirdik. Çarklar başladı. Açık söyleyeyim o dönüşler acıtır ayağınızı. Acır parmaklar, kemikler. Hele bende ayaklarımda 'hallus fallus' (içe doğru kemik deformasyonu) var ki ağrısı daha fazla oluyor. Şikayet yok, yakışmaz bize.



HEM YANIP HEM YAKIYORSUN


Sema sizin hayatınızda ne değiştirdi?


Ben 25 senedir tasavvufun içindeyim. Tasavvufta ilk züht önemlidir. Bu, her insanın kaldırabileceği bir hayat tarzı değil. Şâzelîye yolunda da bu konu çok önemlidir. Daha sonra sema ile başlayan süreçte ise muhabbet ağırlaşmaya başladı. Bu muhabbetin şer'i temeller üzerine oturması lazım. Yoksa bu iş folklordan farklı olmaz. İlk yirmi senesi züht üzerine kurulması, Mevlevi kültürünün muhabbetle tezyin etmesi benim hayatıma çok şey kattı. Hem yanıyorsun hem yakıyorsun. Yani insanların içerisinde bu aşk cemresini düşürmek, onları İslamiyet'e çekmek açısından çok önemli görüyorum.





SEVGİSİZ BİR UYGARLIKTA YAŞIYORUZ


Batı'da bir yandan Mevlana kürsüleri açılıyor ve büyük ilgi görüyor. Diğer yandan ise katliamlara karşı sesini çıkarmayan bir Batı var. Bu çelişkiyi nasıl açıklıyorsunuz?


Bunu bir ileri safhaya taşıyalım. Oyun olarak yapıyor bunu. Komplo olarak yapıyor. Algı operasyonu... Hz. Mevlana'yı İslam dışı gösterip İslam'ı tahrip etmeye çaşlışıyor. İslam'ı içinden yıkmaya çalışıyorlar. Hz. Mevlana'yı istismar ederek olduğunun dışında göstermeye çalışıyorlar. Büyük oyun!



Bugün Suriye'de bir insanlık katlediliyor. Dünyanın birçok yerinde Müslümanlar zulüm görüyor. Mevleviliğin nasıl bir mesajı var tüm bu olanlara?


Hz. Mevlana'nın sözüdür: Biz ayrıştırmak için değil birleştirmek için dünyaya geldik. Bu sadece Ortadoğu için geçerli değil. Tüm dünya için geçerli. Sevgisiz bir uygarlıkta yaşıyoruz. Birbirimize olan bu muhabbeti tesis etmek mesuliyetindeyiz. Özellikle Müslümanların kucaklaşması lazım. Allah aşkına gelin kucaklaşalım. Gelin tevhitte birleşelim.





BM benim için hayal kırıklığıydı


Uluslararası ilişkiler uzmanı olarak yaşadığımız çağı nasıl yorumluyorsunuz?


Afrika'da açlar, Filistin'de mülteciler, Doğu Türkistan'da ezilenler, Batı Trakya'da inleyenler var diye gamlıydım. Uluslararası siteme egemen olan şu 'gamlı hazan' sona ermeli herkesin mutlu ve barış içinde yaşadığı bir dünya kurulmalıydı. Cambridge'te dört yılım zor geçti. Lisansımı verir vermez kendimi Birleşmiş Milletler'de buldum. Onca imkana rağmen BM, benim için hayal kırıklığıydı. New York'ta oynanan bir tür diplomatik piyesti. Ülkeme döndüm. Özal, Demirel ve Ecevit'e dışişlerinde danışmanlık yaptım. Hem de bila bedel, vatan millet sakarya için. O dönem sorun olarak yayınladığım tüm konular bugün de sorun. Dünden iyi olmadığımız kesin. Bilgi Çağı'nda değil Kaygı Çağı'ndayız. Hatta yaşadığımız Cinnet Çağı'dır. Değerler istismar ediliyor. Siyasi yelpazenin neresinde olursanız olun eskiden değerlerimiz vardı. Onları bayraklaştırırken samimiydik, inanıyorduk. Değerlerin içinin boşaltıldığı bir yüzyıldayız. Bize özgü değil küresel bir fenomen bu.


#Mim Kemal Öke
#Sema
7 yıl önce