|

Semavi Eyice’nin yolundan devam

Fatih-Suriçi İstanbul’u Biyografisi kitabı Fatih Belediyesi tarafından basıldı. Ayşenur Erdoğan tarafından yürütülen çalışmada Fatih, Suriçi, Tarihi Yarımada ve onu oluşturan eserlerle ilgili birçok kurumla işbirliği içinde binlerce çalışma gün yüzüne çıkarıldı. Büyük emek isteyen bu önemli çalışmaya imza atan Erdoğan, Semavi Eyice’yle de iki kitap çalışma imkanı bulmuştu. Erdoğan, İstanbul üzerine çalışmayı Semavi Eyice’den bir miras olarak değerlendiriyor.

Ayşe Olgun
04:00 - 10/01/2021 Pazar
Güncelleme: 05:25 - 9/01/2021 Cumartesi
Yeni Şafak
Ayşenur Erdoğan
Ayşenur Erdoğan
Fatih-Suriçi İstanbul’u Biyografisi kitabı Fatih Belediyesi tarafından basıldı. Kitabı yayına hazırlayan Ayşenur Erdoğan bugüne kadar İstanbul’un kalbi sayılan Fatih’in tarihi ve kültürel envanter kaynaklarını ortaya çıkardı. Kitabı hazırlarken 6 bin 263 çalışma tarandı. Erdoğan tarafından yürütülen çalışmalarda öncelikle Fatih’in semtleri ve mahalleleri belirlenerek; Roma, Bizans ve Osmanlı’dan kalma tarihi eserlerle ilgili kaynaklar tespit edildi. Daha sonra Fatih, Suriçi, Tarihi Yarımada ve onu oluşturan eserlerle ilgili birçok kurumla işbirliği içinde binlerce çalışma gün yüzüne çıkarıldı. Bu çalışmalar kitapta; kitap, tez, makale, kitap içi, ansiklopedi gibi tür ayırımı yapılmaksızın, hangi konu ile ilgili ise yazarın soyadına göre alfabetik olarak yer aldı.Büyük emek isteyen bu önemli çalışmaya imza atan tarihçi Ayşenur Erdoğan ile kitabın hikayesini ve Fatih semtini konuştuk.
-İstanbul’un kalbi sayılan Fatih semti üzerine önemli ve titiz bir kaynak taraması yaparak Fatih-Suriçi İstanbul’u Biyografisi kitabına imza attınız. Bu çalışma için nasıl bir yol izlediniz? Öncelikle kitabın hikayesini dinlemek isteriz.

Fatih Suriçi İstanbulu Bibliyografyası doğrudan Fatih Belediye Başkanı Ergun Turan Bey’in teklifi ile bu kutlu belde için yazılmış tüm eserlerin bir araya getirilmesi amacıyla ortaya çıkmış bir eserdir. Ancak İstanbul’un esasını teşkil eden Fatih İlçesi’nin genişliği ve tarihi eserlerinin bolluğu araştırma sırasında büyük bir zorluğu beraberinde getirdi. Öncelikle Tarihi Yarımada’nın semtleri belirlendi ve bu semtler üzerinden bugün mevcut olmayanlar da dahil olmak her döneme ait tüm unsurlar listelendi. Devamında bu eserler hakkında tek tek Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM), İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, Salt Araştırma, ve Bibliotheque Nationale de France gibi 20’ye yakın kurumunun veri tabanı kullanılarak bir araştırma yapıldı. Bir yıldan fazla süren bu araştırmanın neticesinde ağırlık Türkçe olmak üzere birçok dilde yazılmış 6 bin 263 çalışma tespit edildi. Ortaya çıkan eserler konularına göre tasniflendi ve değerli akademisyen hocalarımın da yönlendirmeleri ile bu bellek ortaya çıktı.


DAHA FAZLA ARAŞTIRMAK LAZIM

-Kitap geçmişten bugüne Fatih semtinin envanterini ortaya çıkaran epey zorlu bir çalışma. Bu çalışmalarda hangi dönem, hangi semt hangi tarihi eserler daha yoğun olarak öne çıkıyor? Ya da göz ardı edilen dönemler, semtler, eserler olmuş mu?

Şunu öncelikle söylemeliyim ki bu kitap hazırlanırken Bizans, Roma ve Osmanlı ayrımı yapılmamıştır. Sayıca Osmanlı dönemine ait eserler fazla gibi görünse de Tarihi Yarımada’ya ait her unsur hakkında araştırma yapılmıştır. Ancak şu bir gerçek ki müstakil çalışmaya konu olması gereken yüzlerce yapı gördüm. Örneğin bugün ayakta olmayanlar da dahil olmak üzere Suriçi’nde toplamda 500’e yakın cami ve mescid tespit edilmiştir. Bunlardan sadece yarısı hakkında müstakil çalışma bulunmaktadır. Yine aynı şekilde Suriçi’nde onlarca kilise bulunmasına rağmen sadece 20’ye yakını hakkında müstakil çalışma yapılmıştır. Kültürler başkenti tanımını hak etmiş bir şehrin tüm unsurları hakkında arşivlerde kayıtlar bulunmaktadır. Birçok dine ait olan bu yapılar hakkındaki müstakil çalışmaların daha da artırmamız gerekmektedir.


-İstanbul şehir rehberleri, seyahatnameler ve hatıralar da kitap da yer alıyor. Bu eserleri karşılaştırma imkanınız da oldu mu? Hem dönem olarak hem de yerli ve yabancı kaynaklarda ortak olarak öne çıkan adresler neresi?

Fatih Suriçi İstanbulu Bibliyografyası kitabına araştırmacıların faydalanması için hatırı sayılır bir Seyahatname ve Hatırat listesi ekledik. Bunların birçoğunda Tarihi Yarımada oluşturan unsurları tüm unsurlar hakkında bilgi sahibi olabiliriz. Nitekim onların eserlerin Cuma Selamlığına çıkmış padişahı, her dine ait yapıları, Kapalıçarşı’daki esnafı ve sokaklarda yaşayan hayvanları dahi görebiliriz. Hepsinin ortak noktası ise hiç şüphesiz bu şehir karşısında oldukça etkilenmeleridir. Bazılarının hayranlıklarını açık açık yazıklarını görebiliriz. Dahası anlaşmazlık yaşanan bir devletin elçisinin dahi oldukça taraflı tuttuğu notları arasında bile şehrin onu etkileyen yönlerini saklayamadığını görebiliriz.

-İstanbul’un çarşıları, hanları, sarayları, müzeleri, kütüphaneleri, camileri derken Fatih dünden bugüne sosyal, kültürel ve ticari hayatıyla oldukça hareketli bir semt olarak karşımıza çıkıyor. Fatih ilçesini İstanbul’un diğer ilçelerinden ayıran en önemli özelliği sizce nedir? Ya da Fatih’in İstanbul için önemini bize nasıl tarif edersiniz?

Fatih, bugün İstanbul’un aslını içinde barındıran Tarihi Yarımada’nın tamamını kapsamaktadır. Asırlar boyunca kadim uygarlıklara ve büyük imparatorluklara ev sahipliği yapmıştır. Dahası dört bir yanında bu uygarlıklardan birer miras taşımaktadır. Dolayısıyla birçok döneme ve dine ait unsurların yer aldığı Fatih, sadece İstanbul’da değil dünyada eşi benzeri nadir olan bir beldeye tekabül etmektedir.

HER DÖNEMİN ŞAHİDİ

-İstanbul’un sur kapıları -kitapta- 20 civarında. Bugün bu kapıların bazılarının sadece isimleri kalmış bazıları da unutulmuş gitmiş sanırım? Neler söylersiniz?

Defalarca kuşatılmış, büyük saldırılara maruz kalan şehrin surları depremler, yangınlar ve isyanlarla yıpransa da her defasında yenilenmiştir. Zaman içerisinde üç katmanlı hale getirilen surların neredeyse 22-25 km uzunluğuna gelmiştir. Bu kadar geniş bir sahayı çeviren surların üzerinde başta şehir halkının ihtiyaçlarının karşılanması olmak üzere muhtelif sebeplerle gedikler yani kapılar açılmıştır. Bizans ya da Roma İmparatorluğu zamanında güvenlik açısından bu kapıların sayısı daha az iken, Osmanlı döneminde şehrin güvenliğinin sağlanması neticesinde surlarda açılmış kapı sayısı çoğalmıştır.Tüm medeniyetler boyunca korunmasına özen gösterilen bu kapılara oldukça önem verilmiştir. Nitekim birçok kaynakta da görüleceği üzere zaferle sonuçlanan savaşların ardından Yedikule Kapısı’ndan şehre girmiş imparatorlar, kılıç kuşanma töreninden sonra Edirnekapı’dan şehre Edirnekapı’dan giren Osmanlı Sultanlarını görebiliriz. Biz bugün surlar içerisinde ne yeni kapılar açabiliriz ne de kapıları kapatabiliriz. Ancak her dönem oldukça önemli olan, birçok olaya şahit olmuş bu kapıları koruyabiliriz.

MALLAR DEĞİŞSE DE HANLAR HALA AYAKTA

-İgne, iplik, esir pazarı hanı, yol geçen hanı vs derken bugün hala bu bunların bır kısmı özellikle Eminönü tarafında yoğun olarak ayakta. Siz bu araştırmayı yaparken ismi hafızalarımızda olan ama yerini bile bilmediğimiz ya da özeliğini yitirmemiş hanlar var mı? Ticari hayatı hala hanlarında canlı bir semt mi Fatih? Ya da hangi dönemler daha hareketliymiş?

Burası denize çok yakın bir yerde bulunması hasebiyle asırlar boyunca ithalat ve ihracat yapıldığı bir bölge olmuştur. Dolayısıyla da gelen malların depolandığı hatta buradan yine satışların yapıldığı mekanlar olarak hanlar inşa edilmiştir.

Bizans döneminde daha çok depolama ve toptan satışların yapıldığı bu mekanlar Osmanlı döneminde ise yine depolamanın yanı sıra hanlar imalathanelerin olduğu perakende satışların da yapıldığı yerler haline gelmiştir.

Birçok unsurda olduğu gibi “Han” yapılarında da zaman içerisinde değişen bir mimari söz konusudur. İnşa edildikleri dönemin mimarisini yansıtan ve birçoğu tescillenmiş olan bu hanlardan bir kısmı bugün yine aynı amaçlar doğrultusunda hizmet vermektedir. Örneğin Valide Han, Balkapanı Han, Büyük Yeni Han, Aşir Efendi Han ve Zincirli Han bugün hala aktif olarak kullanılmaktadır.

Tabii zaman içerisinde talep gören mallar değiştiği gibi burada satılan ürünler de değişmiştir. Lakin burası hala ticaretin oldukça yoğun yapıldığı bir beldedir. Yapılacak yeni restorasyon çalışmaları ile ticaretin yanı sıra buralarda açılacak sanat atölyeleri ile şüphesiz birçok konuda hizmet etmeye devam edeceklerdir.

İSTANBUL SEMAVİ HOCAMDAN MİRASTIR



-İstanbul üzerine Semavi Eyice ile yaptığınız başka bir çalışmada tanışmıştık. Eyice hoca ile İstanbul’un farklı semtlerini, Boğaziçi’ni, Sadabat ve Kağıthane’yi de çalıştınız. Bu usta çırak ilişkisinden de biraz bahsedelim mi? Yollarınız nasıl kesişti, İstanbul üzerine çalışmak hocanızın size tavsiyesi miydi?

Malumunuz üzerine hocamız gözleri hasebiyle yazılarını bir yardımcı aracılığı ile yazmaktaydı. Ben de Derin Tarih dergisinde yayımlanacak yazıları için görevlendirilmiştim. Yazacağı konu ile ilgili dokümanları ve arşiv vesikalarını çevirerek kendisine okuyordum. Tüm bunları dinleyen hoca da, adeta yazısını kendi sesli bir şekilde yazıyormuşçasına -hayran bırakacak bir şekilde- yazdırırdı. Uzun süre çalıştıktan sonra bu vazifemden ayrılmak zorunda kaldım ama hoca ile bağımız hiç kopmadı. Birkaç gün sonra sabah saat 9 civarı arayarak, yarım kalan kitapları olduğunu ve benim onunla çalışmamı istedi.Naçizane bu telefon hayal bile edemeyeceğim gelişmeleri beraberinde getirdi. Bir çok kitapta beraber çalıştık. Hiç beklemediğim halde yaptığım katkılardan dolayı bugün hiçbir hocanın kolay kolay yapmayacağını yaparak iki eserde kendi adının yanına adımı yazdırdı.

Tüm bu süreç boyunca İstanbul’u en iyi bilen kişi ile dirsek dirseğe çalışırken bu şehir ve onu oluşturan tüm unsurları hakkında eğitim aldım. Dolayısıyla şunu canı gönülden söyleyebilirim ki İstanbul hakkında çalışmak bana hocamdan bir tavsiye değil ancak mirastır.

PEK ÇOK ESER KAYIP


-Envanterde olan ama bugün kaybolan mahalle, semt, tarihi eserler, camiler vs. var mı? Dikkatinizi çeken bu konuda neler oldu acaba?

İstanbul tarih içerisinde gelişirken birçok eseri kaybolmuştur. Şüphesiz yok olan bir unsuru dediğinizde ilk aklımıza gelecek konulardan ki Semavi Hocanın’da yaşarken sıklıkla dikkat çektiği camii, mescid ve çeşmelerdir. Daha önce de ifade ettiğim gibi tüm veriler incelediğinde toplamda 500’e yakın cami ve mescid tespit edilebilirken, bugün neredeyse yarısı ayaktadır. Yine kaynaklarda adı geçen çeşmelerin büyük bir kısmının bugün olmadığını görüyoruz. Semtlere adını veren kapıların birçoğu da çok uzun süre önce kaybolmuştur. Zamanında haklarında kayıt altına alınan bilgiler sayesinde bilgi sahibi oluyoruz.






#Semavi Eyice
#Fatih-Suriçi
#Ayşenur Erdoğan
3 yıl önce