|

Semih Kaplanoğlu sinemasında hikaye artık daha net

Semih Kaplanoğlu’nun değişen sinemasındaki en belirgin özellik senaryodaki farklılık. Önceki filmlerinde daha az konuşan ya da muğlak konuşan karakterler Buğday ve sonrasındaki Bağlılık Üçlemesi’nde net konuşmaya ve özlü söz dillendirmeye ulaşır. Kaplanoğlu sinemasında artık hikaye daha net.

Abdulhamit Güler
00:00 - 11/12/2021 Cumartesi
Güncelleme: 16:15 - 11/12/2021 Cumartesi
Yeni Şafak
Bağlılık Hasan
Bağlılık Hasan

Yeni Türk Sineması denen ve 90’lar ile 2000’lerin başını kapsayan süreçte sinemamıza yön veren birkaç yönetmen hala filmleriyle beyazperdeyi sürüklüyor. Semih Kaplanoğlu o isimlerden biri. Bağlılık Hasan filmi vizyona girdi. ‘Bağlılık Üçlemesi’nin ikinci yapımı olan film, taşrada çiftçilik yapan bir ailenin hem kendi üyelerine hem de çevrelerine karşı ikiyüzlülüğünü ve açgözlülükten doğan kararlarını, sonuçlarını irdeliyor.

Taşra ya da şehir fark etmez. İnsanın hayata bağlandığı noktalar vardır. Bu bağ meselesi üzerinden üçleme yapan yönetmen, Bağlılık Aslı ile şehirdeki bağlılık unsurunu annelik ve çalışan kadın çerçevesinden yaparken, Bağlılık Hasan ile taşrada küçük hesaplarla insan harcama ve kapitalizmi yaşatan insanoğlunun birbirinin kuyusunu kazması zaviyesinden ele alıyor.

Bağlılık Hasan’da bu mesele elbette dindarlığı da kapsar. Zira taşra Türkiye’de kültürel de olsa dindarlığı barındırır. Birçok sinemacının taşra yorumu yapmasına rağmen dindarlığı görmezden gelmesine rağmen Kaplanoğlu’nun bu vurguyu atlamaması önemli. Ayrıca eski filmlerdeki itici ve art niyetli dindar yaklaşımlarının uzağında, özeleştiri diyebileceğimiz açıdan dindar taşralı karakteri kullanımı dikkat çekiyor.

Dindar taşra insanına dair eleştiri kötücül değil tabi ki… Eleştiri, eleştiri olarak kalıyor. Filmde kimse tam olarak kötü ya da iyi değil. Hayat gibi…

Semih Kaplanoğlu sineması dediğimiz bir izlek var. Buğday’dan önce ve Buğday’dan sonra diye ikiye ayırmamız gereken bir tablo söz konusu. Yusuf Üçlemesindeki Kaplanoğlu sineması ile Bağlılık Üçlemesindeki yönetmen farklı kişiler. Şahsen Bal ile Buğday arasındaki seçimde oyumu Bal’dan yana kullanıyorum fekat bir yönetmenin kendi hayatı gibi,

hayatımız gibi, değişebilmesi, yeni şeyler denemesini önemsiyorum.

Kaplanoğlu’nun değişen sinemasındaki en belirgin özellik senaryodaki farklılık. Önceki filmlerinde daha az konuşan ya da muğlak konuşan karakterler Buğday ve sonrasındaki Bağlılık Üçlemesi’nde net konuşmaya ve özlü söz dillendirmeye ulaşır. Zaman zaman didaktik unsurlar barındıran bu hususun yanında Kaplanoğlu sinemasında artık hikaye daha net. Klasik anlatıya yakın diyebiliriz. Boğaziçi Film Festivali’nde en iyi senaryo ödülünü alırken “Senaryo yazmayı yeni öğreniyorum diyebilirim” demesinden de anlaşılacağı üzere yönetmen bir tercih yapmış ve o yoldan ilerliyor.

Modern insanın kapitalizmin dişlileri arasında can çekişmesinin yanında bu sistemi yaşatan unsur da olduğunu vurgulayan Bağlılık Üçlemesi, sinemamızın güncel yorumları arasında kıymetli bir yerde duruyor. Bağlılık Fikret de yolda. Merakla bekliyoruz.

Türkiye’nin Oscar adayı

olan Bağlılık Hasan filmine de yarışta başarılar diliyoruz.

#Semih Kaplanoğlu
#Buğday
#Bağlılık Üçlemesi
2 yıl önce