|

Sezai Karakoç’u anlama denemesi

Davut Bayraklı, edebiyat ve fikir dünyamıza yaptığı katkılarla kendinden sonraki nesillere yol gösteren Üstad Sezai Karakoç’un şiirlerine odaklanıyor. “Sezai Karakoç’un Şiir ve Şair Anlayışı” adlı çalışmada 85 yaşındaki Karakoç’un II. Yeni Akımı ve İslam etkili mısraları inceleniyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 10/01/2018 Çarşamba
Güncelleme: 05:54 - 10/01/2018 Çarşamba
Yeni Şafak
 “Sezai Karakoç’un Şiir ve Şair Anlayışı” adlı çalışmada 85 yaşındaki Karakoç’un II. Yeni Akımı ve İslam etkili mısraları inceleniyor.
“Sezai Karakoç’un Şiir ve Şair Anlayışı” adlı çalışmada 85 yaşındaki Karakoç’un II. Yeni Akımı ve İslam etkili mısraları inceleniyor.
ARİF AKBAŞ

Yıllar önce, bizim kuşağın efsane isimlerinden Üstad Sezai Karakoç’u ziyarete gitmiştim. Sezai Bey, orada bulunduğumuz sırada, hal diliyle sessiz ve sözsüz bir sohbet yapıyordu. Cahil cesaretimden olacak, bir konu açılsın diye üstada yeni şiirleri ve çalışmaları olup olmadığını sordum. Sonra arkadaşlarımın da gayretleriyle bir, iki saate yakın büyük şairin konuştuğunu hatırlıyorum. Şimdi düşününce onunla aynı havayı kısa bir zaman için bile olsa teneffüs ettiğim o gün çok mutlu olmuştum.

Sezai Karakoç’un şiirlerinin gölgesinde büyümüş bir nesilden geliyorum. İlk okuduğum kitabı bizim dönemde bir efsane olan “Monna Rosa” idi. Tuhaf bir şekilde geceler boyu aynı şiiri okuyup hüzünlendiğimi hatırlıyorum. Daha sonra; Körfez, Şahdamar, Sesler, Hızırla Kırk Saat, Ayinler, Ateş Dansı, Zamana Adanmış Sözler, Gün Doğmadan (Bütün şiirleri) gibi şiir kitaplarını zevkli bir koleksiyoner edasıyla bir çırpıda edindiğimi anımsıyorum.

Üstadı şiirlerinden tanıdıkça öyle sevdim ki, adeta ruh dünyama şekil veren bir mimar olmuştu benim için. Kitaplarındaki İslâmî duyarlılık onu daha samimi ve yakın bulmama neden oluyordu. Hakikaten de bir ön hazırlık olmaksızın, kendiliğinden başlayan İkinci Yeni şiir hareketi içinde anılan Sezai Karakoç, bugünkü modern Türk şiirinin en özgün isimlerinden biridir.

TÜRK ŞİİRİNDE İKİNCİ YENİ DÖNEM

Edebiyata ve şiire meraklı arkadaşlarımla üstadın şiirini ve şiir poetikasını, sabahı erdirdiğimiz nice geceler boyu konuştuğumuzu hatırlıyorum. Bu konuşmalardan birisinde, Karakoç şiirini gelenek ve İslâm medeniyeti üstüne kurduğu söylenmişti. Ayrıca şiirde anlaşılmayı ve anlaşılır olmayı önemli görerek, poetik anlayışta akıl dışına çıkan bir şiir anlayışından uzak durduğu da ifade edilmişti.

O dönemde bu sohbetlerimizde yer alan isimlerden birisi olan Davut Bayraklı, Sezai Karakoç şiiri üzerine eğilip bizimle konuşuyor ve konu üzerinde çokça kafa yoruyordu. Sonraki yıllarda da, Sezai Bey’in şiirini daha kapsamlı ve nitelikli bir şekilde ele aldı ve inceledi. Sezai Bey’in şiir anlayışı muhtelif bazı çalışmalarda da anlatılıyor. İlk elden aklıma; Ebubekir Eroğlu’nun “Sezai Karakoç’un şiiri”, Hece ve Yediiklim’in Diriliş özel sayıları, M. Kevser Baş’ın “Sezai Karakoç Şiirinde Metafizik Vurgu”, Turan Karataş’ın “Doğu’nun Yedinci Oğlu Sezai Karakoç” gibi yapıtları geliyor. Bu yapıtlara ilaveten Davut Bayraklı geçtiğimiz aylarda Nizamiye Akademi’den “Sezai Karakoç’un Şiir ve Şair Anlayışı” diye oldukça kapsamlı bir çalışma yayımlandı.


“Sezai Karakoç’un Şiir ve Şair Anlayışı” kitabı temelde beş ana bölümden oluşuyor. İlk kısımda Modern Türk Edebiyatında poetika konusu irdelenirken, diğer kısımlarda sırasıyla; ikinci yeni öncesi dönem, ikinci yeni dönem ile Sezai Karakoç’un hayatı ve eserlerine değiniliyor. Kitabın en can alıcı kısmı ise sona bırakılmış. Bu bölümde şairin şiir anlayışı; şiir ve gelenek, metafizik-din, tema, içerik, şekil, öz, dil, akıl-mantık, imge/imaj ve soyutlama gibi bir takım öğeler üzerinden çözümlenmeye çalışılıyor.

Bizim şiirimizde İkinci Yeni Dönem, birincilerden yani; beş hececiler, yedi meşaleciler, hisarcılar ve garip şiirinden sonra gelmektedir. İkinci Yeni’nin en önemli temsilcileri bilindiği üzere Cemal Süreya, Ece Ayhan, İlhan Berk, Turgut Uyar, Edip Cansever ve Sezai Karakoç’tur. Duraksayan şiirimize İkinci Yeni ile birlikte bir hareket, canlılık ve renk gelmiştir. Diğer bir orijinalliği de hareketin Fransız şiirinden çok Anglosakson geleneğe yaslanmasındandır.

Peki, Sezai Karakoç’un ikinci yeni kapsamında şiirinin özelliği yahut karşılığı nedir diye soracak olsak, buna birçok farklı yaklaşım getirilebilir. Yazar Bayraklı’ya göre Karakoç’un şiirleri, kendisini hemen ele vermeyen; okurdan çaba harcamasını bekleyen; bu yönüne rağmen, diğer İkinci Yeni şairleri gibi anlamı tamamen dışlamayan bir yapıdadır. Sezai Karakoç, kendisinden önceki şiir geleneğini bilen, Batı ve Arap dünyasına uzak kalmayan, sadece şiir yazmakla yetinmeyerek şiir üzerinde düşünen bir şair ve düşünürdür.

ŞAİRİN VE ŞİİRİN DİRİLİŞİ

Yazar açısından ve birçok edebiyat araştırmacısına göre Karakoç’un belki de en önem verdiği kavram diriliştir. Üstat diriliş nesline dair pek çok amentü, makale ve şiir yazmıştı. Konuyu özel bir ihtimamla düşün dünyasında adeta bir arı çalışkanlığı ile ilmek ilmek dokumuştu. Davut Bayraklı, bu duruma şu orijinal cümleler ile değiniyor: “Şiirlerindeki imaj, biçim ve özde, İslâm ve tasavvuf etkisini gizlemeyen şair; politikayla ilgilenerek, diriliş düşüncesindeki şair anlayışına ve bu anlayıştaki şairin şiirine yeni açılımlar getirir.”

Ne yalan söyleyeyim, yıllar önce Sezai Karakoç üzerine sohbet ettiğim arkadaşımın yıllar sonra böylesine güzel ve naif bir eser yayımlamış olmasını takdirle karşıladım. Kitabı okurken gençliğimizin en büyük ve en güzel şairi olan Sezai Karakoç’u yeniden tanıdım ve farklı birçok yönüne değinildiğini gördüm. Sezai Karakoç, eserlerinde gördüğümüz şair, aydın/münevver duruşunun bir gereği olarak siyasete de girmiştir. Yazarın ifadesiyle söylersek bu onun kendi insanını uyarma, ikaz etme ile yükümlü olan şair düşüncesinin bir gereğidir. “Ve sen şairsin kelimeler ülkesindeki bilge…” Sezai Karakoç, bir şiir geleneğini diriltirken aynı zamanda bir nesle de kılavuz olmuş gönül ülkemizin gerçek bilgesiydi.

#Sezai karakoç
#Anma
6 yıl önce