|

Siber uzay dış politika alanı mı?

Siber uzay denilen alan çok karmaşık ve derin bir yapıda olduğu için henüz hiçbir devlet son saha denilebilecek yerlere ulaşabilmiş değildir. Bu kapsamda, “dark net, dark web, deep web” gibi isimler verilen ve içerisinde aklımıza gelebilecek her şeyin cereyan ettiği bir “derin alan” da yer almaktadır ki bu durum tehlike arz ettiği kadar fırsatlar da sunabilir.

Yeni Şafak ve
04:00 - 10/07/2018 Salı
Güncelleme: 03:43 - 10/07/2018 Salı
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
Ersin Çahmutoğlu

Uluslararası çapta giderek gelişme gösteren teknoloji, her alanda olduğu gibi devletlerarası diplomatik ilişkilerde de etkili oluyor. İnternetin kullanım alanının yaygınlaşmasıyla klasik diplomasi yeni bir boyut kazanarak “dijital diplomasi” adıyla bir politika sahası oluşturdu. Özellikle dış politikada sert güç uygulamaktan ziyade yumuşak güç politikası uygulayan devletler için dijital diplomasi, içerisinde bulunduğumuz bu modern çağda en önemli araçlardan biri olmuştur ve olmaya devam etmektedir.

Yaşadığımız dönemde birçok gelişmiş devlet dijital diplomasi konusunda ciddi çalışmalar yapmaktadırlar. Gerek ülkeler arası, gerekse dünya halkları ile iletişimde bu devletler, dijital diplomasi yoluyla hızlı ve her an etkin olmanın getirdiği avantajla çeşitli bilgiler paylaşabiliyor. Dijital diplomasinin diğer avantajları da sınırlı zaman-mekan ve hızlı olmayan iletişim protokolleri gibi sorunları barındırmamasıdır. Böylece sürekli gelişen siber uzay alanında devletler mümkün olan tüm araç ve gereçleri kullanarak pratik yollardan politikalarını uygulayabiliyorlar.

Siber Uzayın Kapsamı

Gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeler, siber uzayın imkanlarını kullanarak özellikle ulusal güvenlik alanında yoğun çalışmalar yapabilirler. Fakat burada gelişmişlik seviyesinden ziyade bilgi birikimi ve farkındalık daha ön plandadır. Söz konusu devlet ya da devletler, sahip olunan her türlü imkan ve yeteneğin farkında olmakla birlikte, siber uzayın sunduğu avantajlar hakkında da bilgi sahibi olmalıdır. Burada politika yapıcı ve uygulayıcılara yönelik bilgi sunan kaynakların (üniversiteler, ilgili kamu kurumları, teknokentler, vakıf şirketleri vs.) ar-ge ve inovasyon gibi teknolojik çözüm hedefli çalışmalar yapmaları da önemlidir.

Siber uzay denilen alan çok karmaşık ve derin bir yapıda olduğu için henüz hiçbir devlet son saha denilebilecek yerlere ulaşabilmiş değildir. Bu kapsamda, “dark net, dark web, deep web” gibi isimler verilen ve içerisinde aklımıza gelebilecek her şeyin cereyan ettiği bir “derin alan” da yer almaktadır ki bu durum tehlike arz ettiği kadar fırsatlar da sunabilir. Siber uzayı bir buzdağına benzetirsek, kullandığımız Google, Facebook, Amazon gibi popüler siteler dahil tüm internet siteleri bu buzdağının görünen yüzü olarak tanımlanabilir. Görünmeyen ve esas alan olarak tanımlanan yüz ise dünyanın “kirli iş sahası” olarak bilinen ve siber uzayın tam olarak varlığını hissettirdiği alandır diyebiliriz. Bu görünmeyen “derin ve kirli” alana ise sadece bazı gelişmiş devletler, uluslararası siber suç örgütleri ve işin ustası “hacker”lar erişebilmektedir.

Kapsamı çok geniş olan siber uzayın bu karmaşık yapısı, onun denetimini de imkansız hale getirmektedir. Fakat bazı gelişmiş devletlerin istihbarat servisleri bunlara kısmen erişebilmektedir. Örneğin FBI, zaman zaman siber suçlulara karşı büyük operasyonlar yapmaktadır ki son olarak getirisi milyar dolarlara varan uyuşturucu, silah, kişisel veri ve sahte belge satışları yapan hatta kiralık katil hizmeti sunan popüler siteleri kapatmış, yöneticilerine ağır cezalar vermiştir. Fakat yine de bu gibi örgütlü faaliyet ortamları yeniden oluşmakta ve hızlı bir şekilde büyümektedir. Hacker gibi bireysel suçlulara karşı da aynı şekilde mücadeleye devam edilse de bu konuda tam olarak çözüm ortaya konulamamıştır.

Devletler Siber Uzayı Nasıl Kullanıyor?

Askeri ve ekonomik yönden güçlü olan devletlerin iç ve dış politikaya dair uygulamaları kimi zaman siber uzay aracılığıyla olabiliyor. Burada devletlerin savunma ve saldırı temelli stratejileri için de bir ortam oluşmaktadır ki söz konusu alanda odaklı siber saldırılar, istihbarat operasyonları ve kara propaganda gibi enformasyon faaliyetlerinin yapılması mümkündür. Bu söz konusu faaliyetlerde de kimi zaman kendi kurdukları siber ordu ya da uzman hacker timleri kullanırlarken kimi zaman da siber suç örgütlerinden ya da gizli servis elemanlarından faydalanırlar. Bu da bir nevi, örtülü operasyonların siber ayağı olmaktadır.

Dış politikada sert güç ilkesini benimseyen devletler, siber uzayda da sert güç politikaları uygulayabilirler ki bütün siber saldırılar bu çerçevede değerlendirilebilir. Zira devlet-devlet ya da devlet-örgüt arası saldırı odaklı siber operasyonlar çoğu zaman ekonomik ve siyasi zararlar meydana getirir. Ancak devletler artık eskisi gibi karşı tarafa zarar vermeyi tercih etmiyor, aksine hem yumuşak gücünü göstermek hem de tespit edilmeden operasyon yapabilmek için hedef odaklı saldırılar yapmaktadır. Özellikle ABD, Rusya ve Çin bu konuda en büyük yatırım yapan ülkelerdir hatta Çin devletinin sayısı bilinmeyen gizli konuşlu ve özel yetiştirilen bir siber ordusu olduğu iddia edilmektedir. Bunun yanında Çin’in, Türkiye dahil bir çok pazara sunduğu çok satan mobil telefonlarına üretim aşamasında bir ya da daha fazla casus yazılım yüklediğini uzmanlar iddia etmektedir.

Bunların dışında devletler, örgütler ya da bireysel suçlular uçtan uca ataklar da yapmaktadırlar. Devletleri, çok uluslu şirketleri, uluslararası örgütleri ya da bazı ünlü isimleri hedef alan bu saldırılarda en karmaşık olan ise saldırının nereden geldiğinin bilinmemesi durumu ya da istihbaratta “false flag” denilen sahte bayrak operasyonu gibi hadiselerdir. Örneğin geçtiğimiz aylarda, küresel bir fidye saldırısı olan WannaCry virüsünün kaynağı olarak Kuzey Kore gösterilse de saldırıda kendini maskeleyen esas devletin Çin olduğuna dair şüpheler kuvvetlidir.

Benzer bir şekilde, Ortadoğu ülkelerine yapılan bir APT saldırısında, kodlarında Farsça ifadeler bulunan virüsün İran menşeli olduğu tespit edilse de esas failin Rusya olduğu konusunda ciddi şüpheler var. Buradan hareketle, bazı devletlerin siber uzayı doğrudan ya da taşeron örgütler kullanarak, hedef saptırmak suretiyle politik amaçlarını gerçekleştirmek istedikleri söylenebilir. Bunun doğruluk payının olup olmaması bir kenara, söz konusu devletin böyle bir caydırıcı/tahrik edici gücünün olduğu izlenimini tüm dünyaya vermesi bile stratejik operasyon anlamında başarı olarak kabul edilebilir.

Siber Saldırılar ve Dış Politika

Çoğu gelişmiş devletler, dış politika üretim ya da uygulama sürecinde düşmanca tavırlar takınma ve nefret dilini kullanmanın yanında siber uzaydan da faydalanıp savunma ya da saldırı stratejileri uygulayabilmektedir. Örneğin İsrail ile İran arasında var olan büyük krizin şiddet içeren söylemlerinin yanında siber saldırı gibi eylemlerinin de olduğu bilinir. Nitekim İranlı yetkililer, ülkelerinin nükleer reaktörlerine ya da enerji kaynaklarına yapılan faili meçhul siber saldırıların arkasında doğrudan İsrail’in olduğunu sürekli dile getiriyorlar.

İran kaynaklı haberlerin neredeyse tümünde, elde net delil olmadığı halde olağan şüphelinin İsrail ve ABD olduğuna inanıldığı belirtiliyor. Buradan anlaşılacağı üzere, dış politikada kin, nefret, ideolojik ayrışma ya da din temelli çatışmalar ön planda tutulduğu müddetçe, taraflardan birinde meydana gelen örtülü operasyon misali siber saldırıların arkasında çoğunlukla neredeyse düşman olarak addedilen karşı taraf suçlanmaktadır.

Hedef ülke üzerinde etkili olan siber saldırıların sonucu olarak da çeşitli diplomatik faaliyetler yürütülebilmektedir. Türkiye de özellikle son zamanlar hedef ülke haline gelmesinden ötürü, maruz kaldığı çoğu siber saldırıların arkasında tespit ettiği ilgili ülke ya ülkeler ile diplomatik ilişkileri yeniden gözden geçirebilir. Kamuoyuna yansımasa da devletin ilgili birimlerinin tespit ettiği bu gibi saldırılara ya misilleme yapıldığı ya da farklı diplomatik araçlarla yanıt verildiği düşünülür. Zaten dış politikada ilkelerine uygun davranan Türkiye, ulusal güvenlik söz konusu olduğunda hiçbir şekilde tahammül gösterilmeyeceğini çok kez dile getirmektedir.

#Siber Uzay
#Politika
6 yıl önce