|

Şiir okuru talimat kabul etmemeli

Bütün kitapların önce arkasına bakarım hemen, biraz vakit geçti ama bunda ön kapağa daha fazla dikkat kesildim, kitabın ismi, bana verilen isim, kitaba yakışan kapağa konulan resim, yayınevinin logosunu, sırtındaki harflerin durumunu, içindekiler sayfasının sadece bir kısmını -biter diye korkarak-, inceledikten sonra, biraz mutada döndüm, diye hatırlıyorum.

04:00 - 15/01/2020 Çarşamba
Güncelleme: 00:07 - 15/01/2020 Çarşamba
Yeni Şafak
Bünyamin Yıldız
Bünyamin Yıldız

Bünyamin Yıldız’ın ilk şiiri Kartal AİHL’nin okul dergisi Seher’de neşredildi. İlerleyen yıllarda Kardelen, Biat, Yedi İklim, Şehrengiz, Atlılar, İfade, İmbat, Bir Nokta, Nemkapanı dergilerinde eserleri yayınlandı. İlk şiir kitabı “1865’te Ben” Ebabil Yayınları etiketiyle okurla buluştu.

İlk eseriniz yayınlandığında neler hissettiniz?

Geç kalmışlık, tazelenme, korku, yeni yazabileceklerimin kayıtlanması - kayıtlanacağı hissi, yıllardır soyut evimin somut duvarları çatısı zemini olan kitaplar denilen birliğe bizatihi kendimden bir tuğla, fayans, karo, kiremit vermişlik tasavvuru, dolayısıyla tam üstüme bastığıma dair bir basınç. Kibir gurur, insan olunup da insanla ilgili uzak kalınamayacak şeylerin bir hücumu.

Kitabınızı elinize alınca ilk olarak ne yaptınız?

Bütün kitapların önce arkasına bakarım hemen, biraz vakit geçti ama bunda ön kapağa daha fazla dikkat kesildim, kitabın ismi, bana verilen isim, kitaba yakışan kapağa konulan resim, yayınevinin logosunu, sırtındaki harflerin durumunu, içindekiler sayfasının sadece bir kısmını -biter diye korkarak-, inceledikten sonra, biraz mutada döndüm, diye hatırlıyorum. Her kitaba neredeyse daima gösterdiğim muamelemeyi daha ince eleyip sık dokuyarak, uygulayıp; boş ilk sayfa, sonraki nasıl sayfa, yayınlayan, tashih, kapak resmi, yayınevi adresi, herşeyi iyiden iyiye gözden geçirdim. Şiirlerin çok azında o da dizginlenemez merak duygusunu ölmeyecek kadar doyurmak için göz gezdirdim, sonra sonundakilere de yine öyle bir taviz, şöyle bir sayfaları yavaş hızlı arası (hız ayrıntıları görmemek için, yavaşlık bitivermesin sayfalar diye) pırpır ettirdim başparmağımın altında.

İlk kitabınızı kime imzaladınız?

Muhterem kıymetli bir kardeşim dostumun iştikak ilmi üzerine verdiği derslere iştirak eden talibun arkadaşlardan bir hanımefendiye.

Okur önce hangi şiirinizi okumalı?

Bence kitabı şöyle bir gözden geçirip şekil itibariyle ilk albenisinde, estetik beğenisine pas atan, denk düşen izlenim(in)de durmak, şiirin ilham tabiatını üzmeyecektir, ben şiir kitablarına en azından öyle yaklaşıyorum ilk elde. Ama bu da -bu dahî- bir kısıtlama addolunabilir. Talimat kabul etmemek, hür kul hissiyata ne yakınsa öyle okumak..

ZAMANDAN ÇOK YER BELİRLEYİCİ

Gece mi yazarsınız, gündüz mü?

Zamandan çok yer belirleyici bende gibi geliyor. Bir de vesait (pek muntazam olamadığımdan) Yine de vakit tabi sözü edilmeye değer bir yere sahip insan olmaklıkta, geceleri elim ayağıma dolaşıyor, bezginlik ediyorum, gündüzse mesela kalemim çantamda ise, ki onun kendine ait neredeyse münhasır koca bir mekanı var, bir de dörde altıya katlanmış bembeyaz kağıtlarımı yazıp doldurmamışsam son hallerinde, hele de Karataş’ın üstlerinde veya Bornova’da isem -yine yere geldik yeri geldi- yazılıyor(um).

Defter mi, bilgisayar mı?

Malatya Doğanşehirli tabib kıymetli bir ağabeyimiz, diye hatırlıyorum, bir arkadaşının -o zaman için- daktiloyla asla şiir yazmayacağını söylediğini, benzeştiğimizi kastederek anlatmıştı, benim böyle bir iradım üzerine. Tabi o vakitler daktilo çağlarıydıysa da, o da kolay oradan oraya taşınan falan bir nesne değildi, bu hantallığını artistaneliğe yedirmiş olabilirim. Nurullah kardeşim bir gün on parmakla üstelik de İngilizce yazınca İstanbul ziyaretlerimden birinde, ve bunun basitliğini sununca bana, tamam dedim, bunu ben de eyleyebilirim. Ve böylelikle sonradan klavye ile yazdığım bayağı yeküne erişti. Bu kitaba da onlardan giren epey var.

#Bünyamin Yıldız
#Yedi İklim
#Malatya
4 yıl önce