|

Şiirimin çıkacağını Kutlu’dan öğrendim

Kargoya gittim, yayın evinin bana yolladığı kitapları teslim alıp eve geldim. Paketi açtım. İçinden bir tanesini biraz inceledikten sonra “Vay be” dedim, “demek böyle oluyormuş”. Kitaptaki şiirlerden birkaç tanesini o an yanımda bulunan eşime okudum. Kitap dosyasını oluştururken zaten hepsini birlikte okumuştuk ama kitaptan okuyunca sanki daha farklı olacaktı.

04:00 - 15/01/2020 Çarşamba
Güncelleme: 00:15 - 15/01/2020 Çarşamba
Yeni Şafak
Taner Sarıtaş
Taner Sarıtaş

Taner Sarıtaş, 1991 yılında Tokat’ta doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini doğduğu şehirde tamamladı. 19 Mayıs Üniversitesi Türkçe Eğitimi Bölümünden mezun oldu. Şiir ve yazıları Dergâh, Hece ve İzdiham gibi dergilerde yayımlandı. Arkadaşlarıyla birlikte on beş sayı devam eden Tahrir dergisini çıkarttı. Tedirgin Kanatlar, Taner Sarıtaş’ın ilk şiir kitabıdır.

İlk eseriniz yayınlandığında neler hissettiniz?

İyi hissettim. Belki çok sade bir cevap oldu ama hissettiğim budur. İyi hissetmek dediğim şey dinginliğin, huzurun, mutluluğun, coşkunun ya da başka bazı şeylerin uyumlu bir karışımıdır. İlk şiirim, lisedeyken, okul dergisinde çıkmıştı. Dolayısıyla eser yayımlatmanın tadını ilk olarak orada aldım. Derginin o sayısı kitaplığımda hâlâ durur. Dergâh’ın 300. sayısında yayımlanan şiirim de benim için çok önemlidir. O sayıda şiirimin çıkacağını Mustafa Kutlu’dan öğrenmiştim. Müthişti. O gün uyuyana kadar yüzümde bir gülümsemeyle dolaşıp durmuştum.

Kitabınızı elinize alınca ilk olarak ne yaptınız?

Kargoya gittim, yayın evinin bana yolladığı kitapları teslim alıp eve geldim. Paketi açtım. İçinden bir tanesini biraz inceledikten sonra “Vay be” dedim, “demek böyle oluyormuş”. Kitaptaki şiirlerden birkaç tanesini o an yanımda bulunan eşime okudum. Kitap dosyasını oluştururken zaten hepsini birlikte okumuştuk ama kitaptan okuyunca sanki daha farklı olacaktı. Tekrar okudum onun için. Keyifliydi. Tazelenmiş hissettim. Yeniden dışarı çıktım ve berberime gidip tıraş oldum. Her şeye yeniden başlıyor gibiydim.

İlk kitabınızı kime imzaladınız?

Bir gün bir şiir kitabım çıkarsa anneme ithaf edeceğim diye karar vermiştim. Nasip oldu. Demiştim ki belki böylece az da olsa teşekkür edebilirim ona. Bugüne kadarki ve bundan sonraki her şey için... Kitap elime ulaştıktan sonra da ilk olarak anneme ve babama imzalamak istedim. Öyle de yaptım. Haklarını hiçbir şekilde ödeyemem. Yine de kitabı onlara verdiğim andaki sevinçlerini görmek güzeldi.

Okur önce hangi şiirinizi okumalı?

Okur önce hangi şiirimi okusun, bunun cevabını bilmiyorum ama isterim ki kitabın kapağını kapatmadan evvel kendi şiirini bulsun. Asıl önemli olan bu galiba. Okur, kitapta, elinden tutabileceği bir şiir bulursa onunla bir ünsiyet kuracaktır. Yoksa hangi şiirden başlarsa başlasın, pek de bir anlamı kalmaz. Beni, okurla Tedirgin Kanatlar arasında tek defaya mahsus bir selamlaşma değil, bir dostluğun kurulması mutlu eder.

Gece mi yazarsınız, gündüz mü?

Gündüz ufak notlar aldığım olur. Bazen bir dize, bir imge falan. Ya da kalbimde ve zihnimde ağırlığını artıran, şeklini belirginleştiren bir şiiri taşıyabilirim. Ama onun bütün şekilde yazıya aktarılması için geceyi beklemem gerekir. Hatta herkesin uyumasını… Yani yazabilmek için geceyi ve kendi sesimi duymamı mümkün kılan sessizliği kollarım.

Defter mi, bilgisayar mı?

İkisinin yeri de ayrı. Genelde deftere notlar alırım. Yine deftere yazdığım şiirler de olmuştur. Deftere yazarken, yazdıklarımı beğenmez üstüne çizikler atarım, yanına notlar düşerim. Tekrar tekrar denerim şiirdeki taşlar yerini bulsun diye. Bu yöntemle şiirin gelişim evrelerini daha iyi görebilirim. İçinde küçük notlar, tamamlanmamış şiirler olan birçok defterim var. Ne olursa olsun, en nihayetinde şiiri dergiye göndermek üzere ona son hâlini bilgisayarda veririm. Onun için ne deftersiz ne bilgisayarsız…

#Taner Sarıtaş
#Tokat
#Dergâh
4 yıl önce