|

Simenon polisiyesini ustalarla okumak

Türk okuruyla 40’lı yıllarda tanışan Georges Simenon’un eserleri yeniden yayınlanıyor. Sait Faik, Bilge Karasu, Oktay Rifat, Tahsin Yücel gibi usta edebiyatçıların farklı yıllarda farklı yayınevlerinden yaptığı çeviriler Everest Yayınları çatısında bir araya geliyor. Yaşamak Hırsı ve Kanaldaki Ev serinin ilk kitapları.

Yeni Şafak ve
04:00 - 14/12/2016 Çarşamba
Güncelleme: 22:03 - 13/12/2016 Salı
Yeni Şafak
AHMET EDİP BAŞARAN


Georges Simenon, 1903 Belçika doğumlu bir yazar. Çok genç yaşta başladığı yazarlık serüveninde çeşitli takma isimler altında, birçok farklı türde popüler romanlar yayımladı. Özellikle polisiye gerilim ve psikolojik gerilim türünde yazdığı romanlar onun dünya çapında tanınmasını sağladı. Bu tanınmanın en önemli etkenlerinden birisi olarak, yazdığı romanların birçoğunun sinemaya da uyarlanmasını pekâlâ sayabiliriz. Sinema, dünya çapında özellikle popüler kültür endüstrisi bağlamında son yüzyılda hatırı sayılır işlevler gördü, bunu biliyoruz. Peki, Simenon'un yazdıklarını benzerlerinden ayıran temel farklar neler? Popülerlik dönemsel bir parlama ve sönme olgusuna yaslandığına göre Simenon romanlarını bugüne taşıyan ruh nedir?



Bu soruların merkezinde ilerlediğimizde karşımıza farklı bir yazar portresi çıkıyor diyebiliriz. Simenon romanlarını bugüne taşıyan temel saik, onun insan gerçeğini, gündelik hayattaki trajediyi her türlü yapaylıktan uzak, sade bir üslupla kaleme alması ve olayların içinde yaşanan ve yaşatılan psikolojik halleri usta bir gözlemle anlatmasında aramalı belki de. Kahramanlarını yargılamıyor Simenon, onları anlamaya ve tanımaya çalışıyor daha çok. Kahramanlar içinde bulundukları ruh hallerine göre bir karmaşa ve kaos içinde yönlerini arıyor, gidecek bir yerleri olmadığını bile bile. Bu arayış, insan fıtratında var olan kötülüğe meyyal olma hali, nedensiz ve sonuçsuz bir maceranın da ipuçlarını veriyor bir bakıma. Simenon romanlarında kahramanlar hayata delice bir istek ve arzuyla katılıyorlar. Bu istek ve arzular, kahramanların hayatın zorluk ve sıkıntılarına katlanma gerekçelerini de içeriyor aslında.



YAŞAMAK HIRSI


Georges Simenon romanları, Everest yayınları tarafından “Ustaların Türkçesiyle” serlevhasıyla yeniden gün yüzüne çıkıyor. Gün yüzüne çıkıyor, diyoruz çünkü özellikle 1940'lı yıllardan sonra Türk yazarların ilgisini çeken Simenon romanları, Sait Faik'ten Bilge Karasu'ya, Oktay Rifat'tan Nurullah Ataç'a, Oktay Akbal'dan Tahsin Yücel'e birçok önemli yazar tarafından Türkçeye çevrilmişti. Everest yayınları, bahsi geçen yazarların çevirisiyle Simenon romanlarını bir seri halinde yeniden yayımlamaya başladı. İlk iki kitap, Sait Faik'in çevirdiği bir Georges Simenon romanı olan Yaşamak Hırsı, ikinci kitap ise Oktay Rifat'ın çevirdiği Kanaldaki Ev. Simenon'un Türkçede Yaşamak Hırsı adıyla yayımlanan L'Homme qui regardait passer les trains (Trenlerin Geçişini Seyreden Adam) adlı romanı 1938'de yayımlanmış ve birçok Simenon romanı gibi sinemaya da (1956) uyarlanmıştır.



Simenon'un bu romanı Türkçede ilk olarak Sait Faik tarafından Yedigün dergisinde 1949-1950 arasında Geceyarısı Trenleri adıyla tefrika edilmiş ve sonrasında 1954 yılında İstanbul yayınları tarafından Yaşamak Hırsı adıyla yayımlanmış. Yayıncı açıklamasından öğrendiğimize göre özgün metinle çeviri metnin karşılaştırılmasında birçok atlanmış paragraf ve eksik cümlenin olduğu fark edilmiş. Çeviri metninde yapılacak çok sayıda ekleme ve müdahalenin Sait Faik'in söz dizimi ve deyiş tercihlerine uygun düşmeyeceği, böylelikle metinde bütünlük sorununa yol açacağı düşüncesinden hareketle, 1954 yılında İstanbul yayınları tarafından yapılan baskıya sadık kalınmış. Sait Faik'in çeviride dil ve anlam tercihlerini doğrudan doğruya göstermesi açısından yayıncının bu tavrı yerinde ve takdire şayan. Vefatlarından sonra bazı çevirmenlerin dil tercihlerini dışlayan ve çeviri metinlerini yolunmuş kaza dönüştüren genel algıyı da düşünürsek, esasında her zaman olması gereken bu “çeviri adaletini” alkışlamak gerek.


Seval Şahin'in her iki kitap için de yazdığı “Önsöz”ler; Simenon, romanları ve çevirileri hakkında ufuk açıcı bilgiler ihtiva ediyor. Yine de insan, keşke Seval Şahin bilgilendirmeyi sadece Simenon ve çeviri hikâyeleri merkezinde kısa tutsaydı, romanın içeriğine dair bilgi ve yorum kısmını sona bıraksaydı diye söylenmiyor değil. Okuyacağı roman ve o romandaki kahramanlar hakkında daha ilk sayfalarda “okuru yönlendirme tehlikesi” taşıyan ibarelerin olmasından bazı okurlar pekâlâ rahatsız olabilirler. Başka bir açıdan, doğrudan romana başlayıp önsöz kısmını sona bırakmak suretiyle bu sıkıntı aşılabilir sanırım.







GERİLİMİN PSİKOLOJİSİ


Simenon'un romanında bir merak öğesinden daha çok, kahramanın kendi içinde yaşadığı bir değişim/dönüşüm sarmalı baskın duruyor. “O, böyle bir şeyi nasıl yapabilir?” sorusu romanın diğer kahramanları tarafından da sık sık dile getiriliyor. Romanın başkişisi Kees Popinga merkezinde anlatılanlar, biraz da hayattaki ani değişimlerin, yeniden uyanışların bir insanı nasıl değiştirebileceğinin izini sürüyor. Biraz Yusuf Atılgan'ın Aylak Adam'ına, biraz Sait Faik'in Lüzumsuz Adam'ına benzeyen bir “karakter yalnızlığı” alttan alta kendini hissettiriyor. Bu yalnızlık sarmalı, Walter Benjamin'in Pasajlar kitabında bahsettiği “Flaenur” tipinin ayırt edici özellikleri bağlamında farklı okuma imkânlarını da içinde barındırıyor diyebiliriz. Polisiye romanları kentleşme olgusu merkezinde irdelediğimizde zanlının kalabalıklar içinde daha kolay saklanabilmesi ve kendini koruyabilmesi meselesini göz ardı edemeyiz.



Yaşamak Hırsı'nda da Kees Popinga, sürekli bir şehirden diğer şehre kaçarak peşindekileri bir şekilde atlatmanın yolunu bulur. Eseri okumayanlar için romanın olay örgüsü ve kurgusal ayrıntılar üzerinde durma taraftarı değilim ama özellikle Simenon'un kahramanlar üzerindeki tasarrufunu söylemeden geçmeyelim. Yargılamadan daha çok anlama ve tanıma çabasının eşlik ettiği kurmaca kişilik, modern anlatılarda karşılaştığımız kahramanın özerkliği ve özgürlüğü bağlamında alt metin okumaları yapılabilecek türden bir nitelik taşıyor. Yaşamak Hırsı'nda Kees Popinga karakteri merkezinde öne çıkan temel özellikler bu çerçevede ele alınabilir.



Sait Faik'in bu romanı çevirme süreciyle ilgili Özdemir Asaf'tan alıntılanan bölüm, Simenon ve Sait Faik arasındaki edebî yakınlık hakkında önemli bilgiler içeriyor. Yayıncı notunda belirtilen atlanmış sayfaları da açıklayan şu cümleler Sait Faik'in Simenon ilgisini göstermek için yeterli: “O kadar çok sevdim ki tuttum bir forma kadar okudum, başladım yazmaya. Baktım, üç dört formalık yazı yazmışım. Biraz daha okudum, gene devam ettim. Atlaya-atlaya biraz daha okudum ve yazdım. Kitap bitti.” Seval Şahin'in edebî yakınlık bağlamında söyledikleri de özellikle dikkate alınmalı: “Popinga, Sait Faik'in 1948 yılında yayımlanan Lüzumsuz Adam'ının kahramanına benzer özellikler taşımaktadır.”



KANALDAKİ EV


Simenon'un, Kanaldaki Ev romanı ise Oktay Rifat Türkçesiyle yayımlandı. Yaşamak Hırsı'nda daha çok polisiye bir gerilim üzerinden eserin ana kurgusunu oluşturan Simenon, bu romanında ise daha çok psikolojik bir gerilim havasında ilerliyor. Romanın sonu her ne kadar polisiye bir vaka çerçevesinde gelişse de roman baştan sona ana karakter Edmée üzerinde yoğunlaşıyor. Kahramanların birbiri hakkındaki kanaatleri hakkında tafsilatlı bilgiler vermiyor Simenon. Bu tercih, bariz bir muğlaklık oluşturuyor haliyle. Belki de romanın anlatım tarzının önemli halkalarından biri olarak da değerlendirebiliriz bu muğlaklığı. Yukarda merak öğesi yok demiştim, Yaşamak Hırsı için. Kanaldaki Ev için de aynı şeyi söyleyebiliriz belki. Gerçekleşmesi durumunda yapmayı tasarladığı bir eylemden söz eden bir kahraman, nitekim aynen söylediği şeyi yapıyor. Olay değil de olgular ve olguların insan psikolojisinde oluşturduğu yaraları görüyoruz burada.



Seval Şahin'in yine Simenon ve Oktay Rifat arasındaki “edebî akrabalığın” izini sürdüğü önsöz metni de bu çeviri roman merkezinde Oktay Rifat ile Simenon arasındaki yakınlığı kurcalıyor. Seval Şahin'in Oktay Rifat'ın Bir Kadının Penceresinden, Danaburnu ve Bay Lear romanları çerçevesinde Simenon romanlarıyla Oktay Rifat'ın romancılığı arasındaki benzerlikleri kurcalayan bu metin, meraklı okurlar için bir kılavuz hükmünde diyebiliriz.



Everest yayınlarının Ustaların Türkçesiyle serlevhasıyla yayımlamaya başladığı Georges Simenon serisi, hem türün meraklıları için hem de usta yazarların edebî kişiliklerini daha yakından tanımak isteyenler için özenli ve önemli bir yayıncılık olayı.







Yaşamak Hırsı


Georges Simenon


Çev.: Sait Faik


Everest Yayınları


Ekim 2016







• • •


Kanaldaki Ev


Georges Simenon


Çev. Oktay Rifat


Everest Yayınları


Ekim 2016






#Kanaldaki Ev
#Georges Simenon
#Yaşamak Hırsı
7 yıl önce