|

Sinema isteyen öğrencilere tavsiyeler

Üniversite tercihlerinden sinema bölümü yazmayı düşünenlere diyecek bir çift sözüm var. Kafandaki soruları biliyorum, aynı yollardan geçtim. Şimdi elindeki o kalemi sakince masaya bırak ve diyeceklerimi düşün. Sihirli formül de veriyorum.

Abdulhamit Güler
00:00 - 7/08/2021 Cumartesi
Güncelleme: 02:29 - 7/08/2021 Cumartesi
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv

Üniversite tercihi yapacak olan gençler şu sıralar harıl harıl arayış içerisinde. İlgi duydukları ve yetenekleri olduğunu düşündükleri alanı mı tercih etmeliler, yoksa geleceği olduğu söylenen ve işsiz kalma riski az olan alanlara mı yelken açmalılar? Bütün kuşakların değişmeyen sorusu olmakla beraber her döneme göre kılıf değiştiren şekillerde kendini gösteren tehlikeler de barındırıyor, bu soru.

Esasında burada gençlere hitap ederken ebeveynlere de söz söylemiş oluyoruz. Zira üniversite tercihi yapacak olan gençler aileleri ile birlikte karar veriyor. Anlaşılır bir durum. Olması da gerekir. Fekat ailelerin olaya dahli gencin arzusunu gözardı edecek seviyede olursa, ileride telafisi mümkün olmayan yaralara da kapı açılmış olabilir. Malumunuz üzere toplumumuz iş hayatında yer alan çalışanların ezici çoğunluğu mutsuz. İstediği işi yapamıyorlar. Ya aile zoruyla tercih ettikleri alanda okuyup iş hayatına girmiş ya da mezun olduğu alanda iş bulamayarak mevcut çalışma şartlarına razı gelmiş.

Sinema alanı söz konusu olduğunda tercih ve zaruret kavramlarının en girift olduğu sorunlarla karşı karşıya kalıyoruz. Alaylı ve mektepli çekişmesinin en yoğun olduğu alanlardan biri sinema. Bu alanının okulunu okumamış ve sektörde çalışan çok kişi var. Sadece yönetmen bazında değil, set ekibinin bütün aşamları arasında okullu sayısı çok az. İşi çalışarak öğrenen ve ‘alaylı’ dediğimiz emekçi sayısı hayli fazla. Haliyle sinemaya meraklı olan gençlerin kafasındaki temel soru şu:
Okumadan da bu işi yapacaksam neden üniversite okuyayım?

ÜNİVERSİTE İŞ KAPISI MI?

Haklı bir soru gibi görünmekle beraber sağlıklı değerlendirme yapıldığında vurgulanması gereken çok şey ortaya çıkıyor. Öncelikle sinemanın sanat olduğu unutulmamalı ve çalışılacak alana göre değişmekle beraber sanat eseri üretimi yapıldığı bilinmeli. Hiçbir sanat üretimi de belli bir altyapı olmaksızın mümkün değildir. Okulda veya münferit gelişimle olabilir. Nasıl olduğu farketmez. Sanat üretimi için gerekli olan şeylerin başında müktesabet gelir. Üniversite, çağımızda gerekli olan müktesebat oluşumu için disiplin oluşturan ve pratik alanı destekleyen teoriye yaklaşımı ve teorinin kendisini sunan mekandır. Haliyle,
üniversiteye iş kapısı değil, birikim sağlama alanı olarak bakmak gerekir.

İş bulma meselesine en sonda geleceğim. Öncesinde vurgulayacağım başka hususlar var...

GENÇELERE HAYAL SATILMAMALI

Üniversitelerin sinema bölümlerinin birinci sınıfında her öğrenci yönetmendir. İkinci sınıfta “görüntü yönetmeni de olabilirim” der. Üçüncü sınıfta “kameramanlık da hiç fena değil” diye düşünür. Mezun olunduğundaysa “şu kamera kablosunun ucu nerede” diyerek sektöre girmeye çalışır. Yani hayallerle hayatların çakıştığı ve çatıştığı bir süreç söz konusu. Sinema bölümünü tercih edecek olan gençlere hayal satmamak, sektörün gerçeklerinden bahsetmek çok önemli. Tercih yapılırken buna göre hareket edilmeli. Elbette bu, sinemada yol almanın mümkün olmadığı, istikrarın imkansıza yakın olduğu, iş alanlarının kısıtlı olduğu manasına gelmiyor. İşini iyi yapan herkes, öyle ya da böyle işini yapar. Zira her ne olursa olsun sektör de işini iyi yapan kişiyi arıyor.

Özellikle film üretme hedefinde olan gençler acele etmemeli. Film yapmak için zaman kaybetmemeli ama ideal filmi üretmek için zamana ihtiyaçları olduğunu bilmeliler. Sinema, büyük oranda yaparak öğrenilen bir şey. Teori ile beslenen bu uygulama uzun zaman alabilir. Film ekiplerinde yer alarak çeşitli görevlerde bulunmak, yapanlarla yapmaya çalışmak, başarabilenleri görmek ve başaramayanları da gözlemleyebilmek önemli. Sektörde yer almak bu açıdan çok önemli. Ancak olayın bu boyutu operatörlük ve uygulama boyutu. Oysa sinemanın teorik ve anlam boyutu da var. Bu da kişinin birikimi ile sinema ile olan irtibatına bağlı. İşte okul, bu irtibatın kurulmasında çok önemli bir köprü olabiliyor.

ANADOLU ÜNİVERSİTELERİNDE DURUM NEDİR?

Sinema sektörünün merkezi İstanbul olduğundan tercih döneminde Anadolu’daki üniversitelerin mevcudiyeti de tartışma konusu oluyor. Ben de İstanbul’da okumamış biriyim. Atatürk Üniversitesi Erzurum Meslek Yüksek Okulu Radyo-Tv Yayıncılığı bölümünü bitirdikten sonra Dikey Geçiş Sınavı ile aynı okulun İletişim Fakültesi Radyo-Tv Sinema Bölümü’ne devam ettim. İstanbul’dan çok uzakta 4 yıl okudum. 1999-2003 arası ne internet, ne de yeni medya araçları yaygındı. Haliyle varlığımızı hissettirmemiz de zordu. Ben ve benim gibi bazı arkadaşlarım bütün eğitim hayatı boyunca bu dezavantajı gidermek için çok çalıştık. Okuldaki imkanların el verdiği ölçüde her alanda uygulama yapmaya çalıştık. Elbette bu alanın teorisini de ihmal etmedik. Sonuçta İstanbul’a geldiğimde bu çalışmaların faydasını gördüm. Mesleğimde hızlı yol aldım. Anadolu üniversitelerinde okuma ihtimali olanların da bunu gözönünde bulundurmasını isterim. Nerede okursanız okuyun esas mesele kendinizi ne kadar geliştirdiğinizdir. Tabii ki İstanbul’da ve imkanları çok olan üniversitede bu daha kolaydır. Ancak İstanbul olmayacak diye bu alandan da hedeflerinizden de vazgeçmeyin.

Sinema sektöründe bu alanın okulunu okumamış ya da İstanbul’da uzaklarda okumasına rağmen başarılı olmuş çok fazla kişi var. İstanbul’un avantajını yakalayamayan gençler kesinlikle küsmemeli. Özellikle yeni medya araçları ve dijital alanlar sayesinde her türlü üretimin taltif bulması kolaylaşıyor. Anadolu’nun herhangi bir yerinde çektiğiniz kısa film, İstanbul’da üretilenlerle aynı platformlarda yarışıyor. Hatta İstanbul’da okuyanlar, film çekmek için Anadolu’ya geliyor. Bunun nasıl bir avantaj olduğunun farkında mısınız?

İŞTE SİHİRLİ FORMÜL!

İş bulma meselesine gelecek olursak...

Hayatta ne ile uğraşırsanız uğraşın, iş bulmak aynı derecede zor diyebiliriz. Okuyacağınız alan da bu alandaki başarınız da size bağlı. Başkalarını suçlamanın manası yok. Seçtiğiniz alanda başarılı olmak zorundasınız. Bunun için yapmanız gereken tek şey çalışmak. Ve emin olun her alanda olduğundan daha fazla sinemada işini iyi yapan işsiz kalmaz. Film ekibinin her alanında aranan özellike işin iyi yapılmasıdır. Dolayısıyla sihirli formül şu; kendinizi geliştirin, işinizi iyi yapın.

#Sinema
#İstanbul
#Anadolu
3 yıl önce