|

Siyasiler muhalefeti mizahçılara bıraktı

Yaklaşık 30 yıldır mizah dergilerinde yer alan Emrah Ablak, yeni bir çağın başladığına işaret ediyor. Teknoloji sayesinde tarihte hiç okunmadığı kadar çok karikatür okunduğunu belirten Ablak, “Mizahçı sadece iktidarı işaret eder. Beceriksiz muhalefetler, mizah muhaliftir lafını o kadar çok tekrarladılar ki, kimse işini yapamaz oldu. Mizahçıyı bayrak yapmaya çalıştılar” diyor.

İlker Nuri Öztürk
04:00 - 6/01/2019 Pazar
Güncelleme: 14:29 - 5/01/2019 Cumartesi
Yeni Şafak
FOTOĞRAFLAR: SEDAT ÖZKÖMEÇ
FOTOĞRAFLAR: SEDAT ÖZKÖMEÇ

Karikatürle başladığı mizah macerasına çizgi romanla devam eden, instagram’da icat ettiği karikafilmlerle binlerce kişiye ulaşan Emrah Ablak, şimdilerde stand-up gösterileri yapıyor. “Tübitak”, “Jamal”, “Aman Ne Komik”, “Hamsiyi Beklerken” adlı kitapları bulunan çizer, mizahta yeni çağın başladığına işaret ediyor. Karikafilmlerde şarkılar, film sahneleri, fıkraları çizgiyle buluşturan, Uykusuz dergisinde görünmeye devam eden, Geyiklerin Öcü adlı stand-up gösterisinde yer alan Ablak ile kağıttan uzaklaşan karikatürü, mizah dergilerini ve sosyal medya hikayesini konuştuk.

Instagram’da paylaştığınız karikafilmler epey ilgi gördü. Nasıl başladınız?

Karikafilmle, çizgiyi yenilemeye çalıştım. Karikatürün içine ses koydum ve çalıştı. Yeni okuyucuyla tanışmak, kitapları haber vermek için açmıştım hesabı. Karikafilm ilgi gördükçe devam ettim. Sosyal medyanın gücünü de fark etmiş olduk. Instagram denen bir medya var, buraya yaptığınız işler kurumlar tarafından ciddiye alınıyor. Tamam artık, görüyoruz ki çağ değişti yeni çağ başladı.

DERGİLER SOKAK HAYATININ TERBİYESİDİR

Karikafilm karikatürden daha mı kolay?

Daha zor, mesaisi daha uzun. Karikatürü bir saatin altında çizebilirim ama karikafilm en az 6 saatimi alıyor.

Bir de bazı akşamlar hikaye bölümünde, ne çizeyim diye soruyorsunuz. Çizginize nasıl bir katkısı oldu bu bölümün?

Karikatür çizmeden önce bileğimizi ısıtmak için ufak tefek şeyler çizeriz. Instagram’daki “Ne çizeyim” köşesinde bileğimi ısıtıyorum. Bir yandan da insanlar ne görmek istiyor, onu anlamış oluyorum. Bu haftanın final haftası olduğunu öğreniyorum, bir yandan gündemi de takip edebiliyorum. Bir de kedi, panda ve at... Bu üç hayvan sayısız şekilde isteniyor. Story’den 30-40 bin kişi bakarken “Ne çiziyim” diye sorarsam 70 bini buluyor.

Mizahın sosyal hayatla arası nasıl?

Yiğit Özgür’den, Umut Sarıkaya gibi isimlerin esprileri günlük hayatta dile yerleşiyor. Yiğit Özgür’ün hunileri meslek oldu. İşin endüstriye dönüşmesi çok önemli. Ortaokul, lise öğrencileri mizah dergilerinden nasıl konuşacaklarını öğreniyorlar. Mizah dergileri, sokak hayatının terbiyesidir.

Karikatür üzerinden yapılan siyaset hakkında ne söylemek istersiniz?

Mizahçı sadece iktidarı işaret eder. Beceriksiz muhalefetler, mizah muhaliftir lafını o kadar çok tekrarladılar ki, kimse işini yapamaz oldu. Muhalefet lideri kürsüden “Bu konuyla ilgili mizahçılar bakalım ne diyecek” diyordu. Mizahçıyı bayrak yapmaya çalıştılar. Birini güldürmek istiyorsan onu korkutman gerekir. Korkutman için de gündelik hayatta rahatsız olduğu şeyleri karşına çıkartmalısınız. Mizah bir meslektir, her şeyle dalga geçer.

MİZAH BİR YOLUNU BULUR

Yakın zamanda stand-up’a başladınız. Nasıl bir deneyim?

Sahne öncesinde çalışmak, metni oluşturmak, pratik yapmak gerekiyor. Bazen unutuyorsun. Üç ay boyunca başka başka espriler yapacağım diye karar aldım. Sürekli yeni şeyler deniyorum. Basit bir iş değil. Çizmekten çok farklı. Yolda aklıma bir şey geldiğinde mesela, uzun uzun düşünüyorum. Espri bulurken dışarı bakmak değil, içeri dönmek gerekiyor. Karşı tarafı güldüren, kızdıran sende de aynı etkiyi yapacaktır. Bir de topluluğa karşı konuşma yapmak ölüm kadar korkunç.

Yükselen kağıt fiyatları mizah dergilerini nasıl etkiledi?

Mizah kendini farklı şekillerde ifade edebiliyor. Sahnede, ekranda, kağıtta yolunu bulur. 90’dan beri dergicilik yapıyorum, ilk defa bu kadar kötü bir dönem geçiriyorum. Her zaman çok satan bir dergi olurdu, biri yok olur giderdi ama başka bir dergi gelirdi ve kuşağı taşırdı.

Karikatür alanında kağıttan tamamen ayrılmak mümkün mü?

Çizmeyi seviyorum. Bu işi kağıt, tarama ucu, çini mürekkebiyle yapıyorum. Dijital şeyler, tablet falan bana pek gelmedi. Yapım aşamasında gelenekselciyim ama iş televizyonda, telefonda, sosyal medyada yayınlanır onu bilemem.

İŞİ ÖĞRENEN DERGİSİNİ ÇIKARTIYOR

Dergilerdeki usta çırak ilişkisi nasıl devam ediyor?

İlgilenen gençler var ama eskisi kadar yok. Çok sabırsızlar. İşi öğrenen de hemen gidip kendi dergisini çıkartıyor zaten. Keçecilik, bakır işçiliği gibi bu da bir zanaat ve onlar gibi ölüyor herhalde.

Karikatüre olan ilgi değişti mi peki?

Dergi tirajları düşük ama Türkiye’de tarihin hiçbir döneminde okunmadığı kadar çok karikatür okunuyor. Sosyal medya, vatsap grupları başta olmak üzere her yerde karikatür paylaşılıyor.

OKUMA YAZMA GİBİ ÇİZME BİLİNİYOR

Mizah dergileri açısından dünyada durum nasıl?

Yunanistan’da dergi yok, İran’da bir tane var ama yazılı, çok az çizgi var. Suriye’de yok. Almanya, Amerikan mizahını kullanıyor. Güney Amerika’da insanlar okuma yazma bilir gibi çizme biliyor. Arjantin’de tinerci çocuklar bile duvara kaplan çiziyordu. Seyircisi de vardı. Çizgi çok güçlü bir şey. Yanlış ellerde gerçekten silaha dönüşebilir. Bazı ülkeler bu nedenle sıcak bakmıyor. Yurt dışından gelenler şaşırıyor. Ofis var, bunca adam çiziyor. Karikatüristlikle geçinen adam bir tek bizde var.

ESKİ ÇİZGİLER ANTİDEPRESAN GİBİ

Çocukluğunuzun çizimlerinize etkisi nedir?

Yalnızdım ve kendimi eğlendirmek için çizmeye başladım. Küçük yaşlarda ince motorunu geliştirmiş olan var, geliştirmemiş olan var. Yetenek diye bir şey yok yani. Masabaşı iş yapan karikatüristlerin hepsinde vardır bir şey. Mutsuz çocukluk, yalnız çocukluk, hasta çocukluk gibi. Çocuklukta okuduğum karikatür kitaplarını tekrar okuyorum. Antidepresan gibi geliyor.

Çizmek istediğiniz tarihi bir karakter var mı?

Abdülhamid var, çok acayip bir adam. İnanılmaz vizyoner ve zeki biri. Onunla yaşadıklarını, onunla ilgili hikayeleri çok fazla kurguluyorum. Karşısına Atatürk’ü koyuyorlar... Neyse siyasete, dine, futbola, cinsiyete göre bizi ayırmayı iyi başardılar. Abdülhamid’le ilgili bir proje var kafamda.

Çizilmeyi bekleyen hikayeleriniz var mı?

Dedemin hikayesini anlatmak istiyorum. 93 Harbi’nde Ruslar’ın gelişini bekleyen Türkler’le başlıyor. Küçük bir şey olacak. Tübitak – Saklı Düşman’ın ikinci kitabını bitirmeye çalışıyorum, 20 sayfa kaldı. Emekli olduktan sonra da Çanakkale Savaşı projem var.


Aşıklar sayesinde karikatür kolay geçti

Karikatür ve mizah açısından Doğu ile Batı arasında nasıl bir kesişim var?

Batı’daki atölyelerde çok yoğun desen çalışmışlar. Rembrandt’lar falan ağır bir resim disiplini altında çalışıyorlar. Işık düzgün olmalı, anatomi doğru olmalı derken bundan sıkılıp formları deforme etmeye başlıyorlar ve karikatür ortaya çıkıyor. Karikatürün altında korkunç bir desen ve ışık bilgisi var yani. Doğu’da ise halk ozanları, aşıklar, emrahlar, köy köy gezip saz çalanların hepsi eğlendiren adamlar. Bozuk bir dille yapıyorlar bunu. Böylece de II. Mahmud döneminde çizginin gelişiyle karikatür geleneği bize kolay geçiyor.

#Karikatür
#Mizah
#Emrah Ablak
5 yıl önce