|

Sözdeki hikmetler

Büyüyenay Yayınları arasından çıkan Nuhbetü’l-Emsâl -Mesel Kitabı, deneyimlerle sabit kılınan olayların kısa ve öz bir şekilde cümle halini alma hikayesini anlatıyor. Uğur Boran’ın hazırladığı çalışmada Türk ve Arap kültürüyle ilgili ipuçları da yer alıyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 10/01/2018 Çarşamba
Güncelleme: 05:49 - 10/01/2018 Çarşamba
Yeni Şafak
Uğur Boran’ın hazırladığı çalışmada Türk ve Arap kültürüyle ilgili ipuçları da yer alıyor.
Uğur Boran’ın hazırladığı çalışmada Türk ve Arap kültürüyle ilgili ipuçları da yer alıyor.
MERYEM ATİK

Kadim kültüre dair bize bilgi veren, bir bakış açısı sağlayan ve anlamalar dünyasını genişleten her bilgi kırıntısı, sembol, remiz ya da benzeri herhangi bir göstergenin araştırmacılar için ne denli önemli olduğu açıktır. Nitekim Türklere ait şimdilik bilinebilen en eski veriler olan Orhun kitabeleri ve benzeri yazıtlar Türk dilinin olduğu kadar Türk kültür ve düşünce biçiminin de tespit ve değerlendirilmesi noktasında son derece önemlidir. Kaşgarlı Mahmud’un her asırda önemini koruyacak olan Divânu Lugâti’t-Türk’ü buna iyi bir örnektir. Kitabın Türk dili için olduğu kadar bu dilin kültür evrenini göstermesi açısından da oldukça değerli bir eserdir. Bunu en yoğun ve özlü bir biçimde sağlayan şey ise şüphesiz darbımesellerdir.

ASIRLIK TECRÜBELER

Atalardan günümüze gelen ve tarihi tecrübeyi kimi zaman açık kimi zaman zımnen bir öğüt ya da hüküm çerçevesinde özetleyen kısa ve veciz sözlerdir darbımeseller: Bugünün ifadesiyle atasözleri ve deyimler hemen her milletin canhıraşâne sahip çıktığı, derlediği, tartışmaya açtığı, şerh ve açıklamalarla zenginleştirdiği kültürel kodlar, arketiplerdir. Araplarda mesel/emsâl ya da hikmet (İngilizce ‘proverb’; İspanyolca ‘modismo’ ya da ‘refrán’) kavramlarıyla karşılanır darbımesel kelimesi. Zaten Osmanlı Türkçesinde kullanılan ‘darb-ı mesel’ tabiri de yine Arapça bir açıklama kalıbından mülhem. Bir meselin hangi zaman ve zeminde ya da ne üzerine söyleneceğini yani taşın gediğine ne zaman koyulacağını açıklarken Araplar ‘yudrabu hâza’l-mesel..’ diye söze başlarlar. ‘Mesel’ tabiri de anlam olarak ‘benzemek, benzeyiş’ gibi anlamları ihtiva ettiğinden ötürü, söylenecek mesele ‘benzer’ bir durum ortaya çıkar çıkmaz meselin ‘darbı’ da gerçekleştirilmelidir ki sözdeki ‘hikmet’ zâyi olmasın.

Büyüyenay Yayınları’ndan çıkan ve Uğur Boran tarafından hazırlarlanan Nuhbetü’l-Emsâl -Mesel Kitabı hem Arap dili ve kültürüyle hem de Türk kültür ve edebiyatıyla ilgilenenler için değerli bir kaynak eser. Bu kitap bir döneme kadar Türk kültürü ve edebiyatındaki kalem erbaplarının daima kullandığı ve ifadelerini pekiştirmek için başvurdukları, asırların tecrübelerini kısa ve öz bir şekilde ifade eden mesellerden meydana gelmektedir.

Eserde yer alan toplam 330 adet Arapça meselin asıl derleyicisi meşhur Arap dil ve edebiyatçısı Meydânî’dir (ö. 1124). Onun yine son derece meşhur Mecma’u’l-Emsâl adlı kaynak niteliğindeki muhteşem eserinden Diyarbekirli Said Paşa (ö.1891) tarafından seçilen meseller özgün ve geleneğe uygun bir şekilde Türkçe olarak açıklanarak hazırlanmıştır. Mesellerin seçiminde ise genel olarak Türk kültür ve edebiyatı için önemli; eskilerin tabiriyle ‘miyân-ı bülegâda mütedâvil” yani “söz ehli kişiler arasında dolaşımda olanlar” tercih edilerek İslâmî Türk edebiyatı için hayli önemli bir kaynak günyüzüne çıkarılmıştır. Kitapta yer alan her bir meseli mesel yapan hikâyesi anlatılmakta. Bu şekilde adeta damıtılarak birkaç kelime ile mesel haline gelmiş hikâyeler de bir bakıma okuyucuyu zaman zaman eğlenceli, zaman zaman da düşündürücü bir okuma sürecine dahil ediyor.


ŞÂYÂN-I İBRET BİR DURUM

Said Paşa’nın eseri, yayına hazırlayan tarafından kısmen sadeleştirilerek eski dile vâkıf olamayanlar için de büyük bir kolaylıkla okunabilecek ve daha anlaşılır olacak bir yayın ortaya konulmuş. Akademik sayılabilecek geniş ve ciddi bir giriş kısmının ardından alfabetik sıra gözetilerek her mesel ayrı ayrı ele alınmış, önce kısaca anlamları verilmiş, ardından meselin nerede, biliniyorsa kim tarafından ve hangi münasebetle söylendiği yer yer Meydânî’nin açıklamalarına da katkı sağlayacak eklerle zenginleştirilerek açıklanmıştır.

Kitaptaki kimisi son derece hacimli kimisi de tek cümlelik denebilecek kadar kısa olan mesel şerhlerinden bir örnek verecek olursak: “Eşra’ş-şerri sıgâruhu-Şerrin en şerlisi küçük olanıdır, demektir. Rivâyet edilir ki bir avcı beraberinde bir köpek ile birlikte bir dükkânın önüne giderek yanındaki bir tulum balı satmak için dükkân sahibine teslim etti. Bu esnada tulumdan yere düşen bir damla balın üzerine bir bal arısı konunca dükkânda olan bir gelincik kuşu arının üstüne sıçrayıp onu yakaladı. Avcının köpeği de gelincik kuşunu tutup öldürdü. Köpek gelinciği öldürünce dükkân sahibi hiddetlenerek hemen bir sopa alıp köpeği katletti. Köpeğin sahibi de dükkân sahibini vurup hakladı. Bunun üzerine dükkân sahibinin köylüsü toplanıp köpeğin sahibini öldürünce köpek sahibinin köylüsü de bir araya gelerek onların üzerine hücum etti. İki taraf birbirini mahvedinceye kadar savaştılar. Bir gelincik kuşunun katledilmesinden hâsıl olan şiddetli muhârebe şâyân-ı ibret bir durum olduğu için zikri geçen ifade darbımesel oldu.”

Mesel Kitabı’nda “İnsanın zannı aklından bir parçadır.”, “İnsanın âdeti tabiatının ikizidir.”, “İnsanların akılları kalemlerinin kamışları altındadır.”, “İki hırsız birbirine hasım kesilince çalınan şey ortaya çıkar.”, “Birbirinizle kardeş gibi geçinip yabancı gibi muamele ediniz.” ve “Hür olan insan birisine bir şey ikram edecek olsa köle olan kimsenin kalbi kederlenir.” gibi birçok meselin öyküsü, niçin mesel oldukları ve birbirinden ilginç hikâyeleri okuyucular için bir yandan kültürümüzün kodlarını işaret ederken bir yandan da sürprizlerle dolu bir anlamlar dünyasına davet ediyor.

#Büyüyenay Yayınları
#Nuhbetü’l-Emsâl -Mesel Kitabı
#Uğur Boran
6 yıl önce