|

Tarihin içinden yüzerek geçiyoruz

Kendilerine Sarayburnu Fatihleri adını veren bir grup orta yaşlı adam Üsküdar’dan denize atlayarak Sarayburnu’na kadar Boğaz’ı yüzerek geçiyor. Bu hafta biz de onların bu geçişlerine konuk olduk. Yüzmeye 59 yaşında başlayan grup üyelerinden Hasan Heke “İstanbul’da bir tarihin içinde yüzüyoruz. Ben bu tarihi yüzerken fark ettim” diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 15/07/2018 Pazar
Güncelleme: 04:08 - 15/07/2018 Pazar
Yeni Şafak
​Tarihin içinden yüzerek geçiyoruz
​Tarihin içinden yüzerek geçiyoruz

Çarşamba sabah saat 05.00. Biz Üsküdar’dayız. Güneş henüz doğmamış. Alacakaranlık. Ancak Boğaz müthiş gözüküyor. Ufukta bir kızıllık, yeni günün habercisi. Uzaktan gelen martı ve küçük dalga sesleri dışında etrafta çıt ses yok. İstanbul’da değil de sanki başka bir alemdeyiz. O keşmekeşten eser yok. Gel gelelim bizim sabahın bu kör vaktinde Üsküdar sahilinde ne işimiz var? Kendilerine Sarayburnu Fatihleri adını veren bir grup orta yaşlı adam buradan denize atlayarak Sarayburnu’na kadar Boğaz’ı yüzerek geçecek.

LİSANSLI YÜZÜCÜLER

Sarayburnu Fatihleri, içinde akademisyenin, esnafın, emeklinin, avukatın, sosyoloğun, bankacının, mali müşavirin, sporcunun olduğu bir grup. Bu parkuru neredeyse her hafta yüzüyorlar. Bunun dışında Boğaz’da Kandilli-Kuzguncuk, Sarıyer-Kireçburn, Beylerbeyi-Üsküdar gibi parkurlarını da kullanıyorlar. Hepsi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden yüzme lisansına sahip. Üsküdar’dan atlayışlarını yaptıktan sonra biz araçla onları karşılamaya Sarayburnu’na geçiyoruz. Bu kadar erken yüzmelerinin sebebi ise Şehir Hatları’nın mesaiye başlamamış olması, büyük tankerlerin daha seyrek geçmesi, denizin daha sakin olması.


RİSKLERİ MİNİMALİZE EDİYORUZ

Bu parkurun önderliğini 55 yaşındaki Yüksel Sönmez yapıyor. Asya’dan Avrupa’ya defalarca yüzdüğünü söyleyen Sönmez: “Biz bundan keyif alıyoruz. Bizim için akıntılı suyu yarıp adrenalini yüksek tutmak ve bunu başarmak önemli. İçimizdeki arkadaşların hepsi master yüzücü. Riskleri minimalize ediyoruz. Bu parkurun mihmandarı ise 64 yaşındaki Hasan Heke. Yüzmeye 59 yaşında başladığını belirten Heke de “İstanbul’da bir tarihin içinde yüzüyoruz. Ben bu tarihi yüzerken fark ettim. Bu hattı gemiyle gidip geliyorum. Ama bu güzelliği gemide görmedim” diyor.


OĞULLARIM KISKANIYOR

Hasan Heke aynı zamanda geçtiğimiz yıl Maş denizini geçen en yaşlı Türk. “Ben tornacıyım. İş yerim Kasımpaşa’da evim Üsküdar’da. İş yerine yüzerek giden bir adamım artık. Haftada bir gün akbilsiz geçiyorum. Üç tane oğlum var. En büyüğü 42 yaşında. Beni kıskanıyorlar kendileri bunu yapamadıkları için. Eşim, gelinlerim ve torunlar beni destekliyor” diye sözlerine devam eden Heke, 29 Temmuz’da Çanakkale’deki Troya yarışlarına da katılacağını söylüyor.


HEPİMİZ ANTENMANLIYIZ

Ali Akgül, yüzme antrenörü. Bu parkurun da bayraktarlarındandı. Her sene Boğaz yarışlarına katıldıklarını hatta önümüzdeki hafta 22 Temmuz’da yapılacak yarışa da katılacaklarını söyleyen Akgül, “Bu parkur yılda bir kere yapıldığı için bu zevkten bir kere faydalanabiliyoruz. Dolayısıyla biz de alternatif olarak kendi parkurumuzu oluşturduk. Hepimiz antrenmanlıyız. Haftada en az dört beş gün havuzda antrenman yapıyoruz” diyor.


Kendimi denizde buldum

Elli yaşındaki Abdülhadi Katkat, Kasımpaşa’da tekstil işiyle iştigal. “Ben aslında sporla haşır neşir değildim. İyi bir kayakçıydım. Yüzmeyi sevmiyordum, bilmiyordum çünkü” diyen Katkat, yüzmeyi 45 yaşından sonra öğrenmiş. Biraz ilerleyince de yarışlara katılmak istemiş. Denizde yüzmenin tadına bir kere baktığı için şimdi bırakamadığını söylüyor ve şöyle devam ediyor: “İlk yarışmada 37 dakika yüzdüm ama sanki ömrüm denizde geçmiş gibi yoruldum. Bir daha yüzmem dedim. Yarım saat sonra ikinci yarış ne zaman diye sordum. O tarihten bu yana da hespine katılıyorum. Belli bir yaştan sonra işe yaramaz hissedersiniz ya ben de öyle hissettim. Yaşlanmışım gibi. Ancak kendimi denizde buldum. Aslında işin bitmediğini tecrübe ettim.”


Milyon dolarlık manzara

Kenan Çalış 32 yaşında. Grubun en genci. Avukat. Üç yıldır yüzen Çalış, “Boğazdan geçerken birkaç yüz metre ötede milyon dolarlık villalar var. Biz onların baktığı manzaranın içindeyiz. Boğaz’da da askeri bir disiplin var. Yüksel abi komut veriyor şu tarafa yüzeceğiz diye. Komutlardan biri de ‘keyfini çıkarın’. Gelmediğim günler bir şeyden mahrum kalmış gibi kendimi kötü hissediyorum” diyor.

Fatih Yıldız, ise yüzme antrenörü ve cankurtaran. Üsküdar Sarayburnu hattında ilk deneyimi. Yıldız ilk deneyimini şöyle anlatıyor: “Müthiş bir deneyimdi. Gayet keyifliydi.”


Bir yılda ancak bilet alabildim

Bir bankada bilgi teknolojileri yöneticisi olarak çalışan Cemal Gümüş, 43 yaşında. Parkuru tamamlayıp işe koşturanlardan. İşe gittiğinde bir miktar fiziksel yorgunluk olduğunu ancak ruhsal dinginliğin her şeyin ötesinde, daha verimli bir iş günü geçirdiğini belirten Gümüş, “Yüzme alanında en junior benim, bir aydır karşıdan geçmeye başladım, bu dördüncü oldu. bir yıl önce tanıştım bu grupla ama geçmek için bileti ancak bir ay önce alabildim. Burada güvenlik her şeyden önce geliyor” ifadelerini kullanıyor. Mehmet Şükrü Akar, Mardin Dargeçitli. İstanbul’da tekstil işiyle uğraşıyor. Yönetici. Yüzmeyi 43 yaşında öğrenen Akar, yüzme sayesinde sigara ve nargileyi bıraktığını söylüyor.


Biz ‘deniz milleti’yiz

Sinan Yardım, Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’nde öğretim görevlisi. Grubun temel motivasyonunun deniz ve mıuhabbet olduğunu söyleyen Yardım, “Gözümüz kara değil hep birbirimizi kollayarak yüzüyoruz. Geçen sene beykloz korusundan çıkıp en dışta iki gemi dubası var büyük onblara gidip o dubaşardan enfes bir istsanbul manzarası var. Grubun temel motivasyonu muahbbet. Teknelerde o manzarayı bulamazsınız. Değişik yerlerde yüzme gruplarında karşılaştık. Bıradaki ekip kemik kadro. Deniz milleti diye bir kavram var. Biz deniz milletiyiz bunun içinde balıkçı gmeici yelkenci yüzücü işçisi armatmörü emeklisi bankacı üni hocası var. Müsbettir. Denizde yardımcı olur karada işini bitiiri hasmı da olsa. Bir de hep yüzme konuşuyoruz. Her görüşten insan var” diyor.


Burada makam mevki yok

Yeminli mali müşavirlik, vergi danışmanlığı yapan Mustafa Dakın, doğma büyüme İstanbullu. Yüzmeyi de Boğaz’da öğrenmiş. 2013’ten beri bu grupla birlikte Boğaz’ı geçen Dakın, “Bu parkurun önemi Asya’dan Avrupa’ya geçiş olması. Kıtaları yüzerek geçiyoruz. Bir diğer anlamı da benim için işe yüzerek geçtim diyebileceğim bir hikayem olması. Denizin pırıl pırıl olduğu, tarihi dokunun içinde, bir tarafta büyüyen İstanbul bir diğer tarafta tarihin izlerini denizin içinden seyretmek muhteşem. Burada hepimiz çıplağız. Hiçbir tittle’ımız yok. Burada makam mevki yok. Herkes bir” diyor.


#Yüzme
6 yıl önce