|

Telif kalksın yazar incinmesin

Orhan Veli ve George Orwell’ın kitaplarındaki telif hakkından düşmesiyle birlikte telif konusu edebiyat dünyasında yeniden gündeme geldi. Yayınevlerinin rekabetten kaynaklı olarak kitapları makul fiyatlarla sunması okur açısından avantaj olsa da özensiz çalışmalar yazarın mirasını incitebiliyor. Prof. Dr. Abdullah Uçman, konuyu denetleyecek ciddi bir mekanizmanın oluşturulmasını öneriyor.

Seray Şahinler Demir
04:00 - 15/02/2021 Pazartesi
Güncelleme: 14:37 - 15/02/2021 Pazartesi
Yeni Şafak
Sevengül Sönmez, 70 yıl kuralının yazarın hayattayken yayımladığı eserleri kapsadığına dikkat çekiyor.
Sevengül Sönmez, 70 yıl kuralının yazarın hayattayken yayımladığı eserleri kapsadığına dikkat çekiyor.

2015 yılında Türkiye’de ve dünyada satış rekorları kıran Küçük Prens’in yazarı Antoine de Saint-Exupéry’nin üzerindeki telifin kalkmasıyla birlikte kısa sürede yüzlerce Küçük Prens kitabı piyasaya çıktı. Yayıncılar için önemli olan telif konusu bu gelişmeyle birlikte okurların da gündemine geldi. Zira birçok kişi “70 yıl” kuralından haberdar oldu.

Peki neydi bu 70 yıl meselesi? Telif Hakları Yasası’na göre, eser sahibi tüzel kişiyse, kitaplarındaki koruma süresi aleniyet tarihinden itibaren 70 yıl. Sahibinin ölümünden sonra alenîleşen eserlerde ise kural yine ölüm tarihinden sonra 70 yıl geçerli oluyor. Yasaya göre, bu sürenin dolmasıyla eser sahibine tanınan mali haklar sona eriyor ve eserler, sahibinden izin alınmaksızın serbestçe basılabiliyor.

2021 ORHAN VELİ VE GEORGE ORWELL YILI


Aradan geçen süre zarfında birçok yazar ve şairin telif hakkı bu madde doğrultusunda ortadan kalktı. Son olarak 2019’da Sabahattin Ali kitaplarındaki telif doldu ve yayıncıların çoğu, yazarın romanlarını peşi sıra yayımladı. Bir anda her yerde Kürk Mantolu Madonna, Kuyucaklı Yusuf, İçimzdeki Şeytan’ı görmeye başladık. Bu okur adına hoş bir şeydi, seçenek şansı çoğalıyordu. Fakat özensiz baskılar, kitabın ve yazarın kimliğine ters düşen kapak tasarımları, metinlere yapılan müdahaleler süreci olumsuz etkilemişti. Sabahattin Ali’nin en bilinen, sevilen kitapları marketler dahi satılmaya başladı.


2021 itibariyle edebiyat dünyası için “telif” konusu yeniden gündeme geldi. Zira Türk şiirinin en önemli şairlerinden Orhan Veli’nin ve dünya edebiyatının en çok okunan yazarlarından George Orwell’ın eserlerindeki telif kalktı. Orhan Veli’nin tüm şiirleri, yazıları, çeviri şiir ve tiyatro metinleri, George Orwell’in kült eserlerinden 1984 ve Hayvan Çiftliği başta olmak üzere tüm romanları yayımlanmaya başladı.

Telif konusu hem yayıncı hem okuyucu hem varisleri için oldukça önemli. Yayınevleri eserleri uygun fiyatla daha çok okura ulaştırmakla, eserin en nitelikle şekilde sunmak arasındaki çizgiyi iyi ayırt etmeli. Konuyu edebiyat dünyasının önemli isimlerinden Prof. Dr. Abdullah Uçman, Dr. Necati Tonga ve Sevengül Sönmez ile masaya yatırdık.


İTİMAT EDİLMEYECEK ÇALIŞMALAR ORTAYA ÇIKIYOR

Prof. Dr. Abdullah Uçman, Mehmed Akif Ersoy’un önemli eseri Safahat’ı uzun ve titiz bir çalışma sonrası yayıma hazırlamıştı. 2006 yılında telif haklarının kalkmasıyla birlikte Safahat başta olmak üzere Ersoy’un tüm eserleri birçok yayınevi tarafından basıldı. Uçman, telifi dolan eserlerin maddi kaygılarla itinasız şekilde basıldığına dikkat çekiyor. Yayınevlerinin rekabetinden kaynaklı kitapların makul fiyatlarla satılmasının okur açısından avantajlı olduğunu kaydeden Uçman’ın kötü örneklerin önüne geçmek adına önemli bir uyarısı var. Uçman, bu işi denetleyecek ciddi bir mekanizmanın oluşturulmasına dikkat çekiyor.

“Doğrusunu söylemek gerekirse edebiyat tarihimize mal olmuş bütün şair ve yazarların eserlerinin telif meselesi halledilmiş olarak külliyat halinde kitapçı raflarında bulunması gerekir. Ancak geçtiğimiz yıllarda 70 yıl engelini aşmış Mehmed Âkif ve Ömer Seyfettin gibi bir kısım şair ve yazarların eserlerinin çeşitli yayınevleri tarafından sırf para kazanmak amacıyla son derece itinasız şekilde basıldığına şahit olduk. Bu süreçte bazı vârislerin büyük telif ücretleri umarak yayına izin vermedikleri gibi, bazılarının da “Ne iyi ettiniz, aile büyüğümüzü ihya ettiniz!” diyenler de çıkıyor. Tabii meseleye bu açıdan bakınca, eserleri piyasada bulunmayan ya da sadece bazı yayınevlerinin bir nevi tekelinde olan yazarların serbest kalması elbette sevindirici, ama bu durumda serbest kalan eserlerin mal bulmuş mağribi gibi alelâde bir şekilde değil de düzgün bir şekilde basılması gerekir. Bildiğim kadarıyla Hâlid Ziya, Hüseyin Rahmi, Sabahattin Ali ve Orhan Veli’nin telif meselesi ortadan kalktı, çeşitli yayınevleri tarafından bu yazarların eserleri basılıyor, aradaki rekabet dolayısıyla kitaplarına oldukça makul fiyatlar konulması da güzel.

Ancak bu arada bir de 1928 öncesinde basılan kitapların yeni harflerle basılırken ortaya çıkan bazı problemler var; eski harfleri birazcık bilenler veya bildiğini zannedenler boylarından büyük işlere kalkışıyorlar, tabii bu durumda piyasaya yalan yanlış, asla itimat edilemeyecek bir sürü kitap çıkıyor. Bazıları da “sadeleştirme” adına güzelim kitabı berbat ediyor. Bence, sadece telif meselesi halledilmiş yazarlar için değil, diğer yayınlar için de, bütün yayınevlerinin işi gerçekten bilen profesyonel editörler istihdam etmeleri işin ciddiyeti bakımından iyi olur. Zaman zaman benim de gördüğüm öyle kitaplar basılıyor ki, “Bu güzelim kitaba yazık edilmiş!” diyorum; zaman zaman bu tür kitaplarla ilgili eleştiriler de çıkıyor, ama bence bu işi de denetleyecek ciddi bir mekanizmanın oluşturulmasına ihtiyaç var.”


AİLELERİN HAKKI GÖZETİLMELİ

Editör Sevengül Sönmez, Sabahattin Ali, Melih Cevdet Anday, Oktay Akbal, Sait Faik, Kemal Tahir gibi önemli yazarların eserini uzun yıllardır titizlikle yayına hazırlayan isimlerden. Özellikle Sabahattin Ali üzerine yaptığı çalışmalarla bilinen Sönmez, telif meselesine yayıncılar açısından pencere açıyor ve önemli bir uyarıda bulunuyor. Sönmez, 70 yıl kuralının yazar hayattayken yayımlanan eserler için geçeli olduğunu, yazarın şahsi belgelerinin aileler üzerinde kaldığını belirtiyor. Dolayısıyla telifi kalkan yazarlara ait her şeyin basılabilmesi söz konusu değil.

“Konuya önce yayına hazırlama açısından yaklaşmak istiyorum: Telifin kalkması konusunda yayıncıların bilmesi gereken başka detaylar var, bir yazarın ölümünden yetmiş yıl geçince onun hayattayken yayımlanan eserlerinin telifi kalkıyor. Taslakları, kişisel evrakı vb. kamusallaşmaz; bu malzemeden hazırlanan kitapların yayına hazırlayanın eser üzerindeki hakkı ve ailelerin arşivleri saklama, koruma hakkı gözetilmelidir.

Önümüzdeki süreçte buna benzer durumlar daha da çok yaşanacağı için yayıncıların bu konuya kafa yorması gerekiyor. Eserlerin farklı bakış açılarıyla hazırlanması, yeni ekler yapılması, eleştirel basımlar yapılması oldukça önemli. Bu noktada tasarım da belirleyici olabiliyor; bunların hepsi eserin dolaşımda olması ve okura seçenek sunması açısından çeşitlilik adına gerekli de geliyor bana. Gelişigüzel ve başkasının emeğini çalarak hazırlanan kitaplardan bahsetmeye gerek yok elbette.

Kitapların ucuzlamasının altında yatan şeyin ne olduğunu bu açıdan değerlendirmek gerekiyor, çevirmenin, editörün hakkı mı ödenmiyor, baskı kalitesi mi düşük? Bunlar değilse satışlardaki yıkıcı indirimler mi? Bütün bunlar okur tarafında bir anlam ifade etmez, onlar haklı olarak ucuza kitap almak ister; ama uzun vadede yayıncılık sektörü bu tür ucuzlamadan ötürü farklı kayıplar yaşar. Yayıncılığın önemli yanlarından biri yeni ve özgün olan eserleri okurla buluşturmaktır, mevcut olanı tekrar etmek uzun vadede yeni okur kazandırmayacağı için aslında bir tür kayba yol açacaktır.”


EHİL KİMSELER TARAFINDAN YAYINA HAZIRLANMALI

Akademik çalışmalarıyla edebiyata önemli katkılar sunan Dr. Necati Tonga ise telifi kalkan yazarların eserlerini alanında ehil kişilerce hazırlanmasını söylüyor. Tonga’ya göre, metinler iyi korunmalı ve yazarların diline müdahale edilmemeli. Tonga sürecin doğurduğu fırsatın iyi değerlendirilmesi gerektiğini kaydediyor. Telifin kalkmasıyla birlikte eser sahibinin tüm eserleri basılabileceği için bu fırsatı külliyatlara katkı sağlamak adına iyi değerlendirmek gerekiyor.

“Hemen her yıl 70 yıllık telif süresi dolan şair, yazar veya fikir adamları sayesinde telif meselesi gündeme geliyor ve bir süre bu mesele etrafındaki kısa tartışmalar yaşanıyor. Geçtiğimiz yıllarda bu mesele etrafında Hüseyin Rahmi ve Sabahattin Ali merkeze alınarak yapılan tartışmalar, bu yıl George Orwell ve Orhan Veli üzerinden yaşanmaya devam ediyor. Muhtemeldir ki ilerleyen yıllarda benzer tartışmalar başka isimler üzerinden de yaşanacak.

Burada üzerinde durulması gereken şeyleri şöyle sıralayabiliriz: Telifi kalkan şair veya yazarların eserleri ehil kimselerce hazırlanmalıdır. Eserler tahrif edilmemeli, metinlerin bütünlüğü korunmalı, şairin/yazarın dil ve üslubuna mümkün mertebe müdahale edilmemelidir.

Telif meselesinin temelinde farklı yayınevlerinin “büyük pastadan” pay kapma iştihasının yattığını, yayınevlerinin edebî eserleri âdeta bir kâr “meta”ı olarak da algıladığı herkesçe malumdur. Bu sebeple meseleye biraz farklı bir bakış açısıyla yaklaşmak istiyorum: Mesela bu yıl Orhan Veli’nin telifi kalktı ve aziz dostum Tahsin Yıldırım’la birlikte Orhan Veli Külliyatı’nı yayına hazırladık. Pek çok yayınevinin “Bütün Şiirleri”ni basacağını en baştan tahmin ediyorduk. Külliyatın hazırlanması için Kırmızı Kedi Yayınları’ndan teklif geldiğinde şartımız şu oldu: “Eserlerde edisyon kritik yapacağız ve bütün eserlerini yayına hazırlayacağız.” Yaklaşık bir yıl boyunca bu külliyat üzerinde çalıştık. Metinleri süreli yayınlarda yayımlanan halleriyle tek tek kontrol ettik, notlandırdık, karşılaştırmalı bir baskı ortaya koymaya çalıştık. Neticede yaklaşık 1700 sayfalık ve 6 ciltlik bir Orhan Veli külliyatı ortaya çıktı. Bu külliyatta daha önce kitaplaşmayan pek çok metin ilk defa neşredilmiş oldu.

Velhasıl, Orhan Veli’nin telifi kalkmasa idi biz bu imkâna erişemeyecektik. Telifi kalkmayan yüzlerce yazarın/şairin eserlerinin, sırf bu “telif engeli” nedeniyle yayımlanamadığını (örneğin Reşat Nuri’nin bütün hikâyelerini, Faruk Nafiz’in bütün şiirlerini hâlâ okuyamıyoruz!!!) biliyoruz. Bu sebeple telifin kalkması meselesini, külliyatların yayımlanması noktasında bir fırsata çevirmek gerektiğini düşünüyorum.”


METİNLERE MÜDAHALE EDİLMESİN

Konunun bir başka ayağını ise varisler oluşturuyor. Eserleri titizlikle koruyan varislerin hakkı telif süresinin dolmasıyla birlikte sona eriyor. Geçtiğimiz yıl Sabahattin Ali’nin kitapları yayımlanırken kızı Filiz Ali yayıncılara önemli bir uyarıda bulunmuş, yazarın metinlerine müdahale edilmemesi gerektiğine dikkat çekmişti. Birçok varisin üzerinde durduğu konuların başında metinlerde yapılan değişiklikler geliyor. Dilde yapılan editoryal hamleler, sadeleştirmeler yazarın mirasına gölge düşürüyor.

Mehmet Akif Ersoy’un torunu Selma Argon konuya dikkat çeken bir diğer isim. Kitapların yayına hazırlanırken iyice incelenmesi gerektiğini kaydeden Argon “Safahat’ın metni değiştirilir mi? Böyle bir şey zaten mümkün olamaz. Herkesin titiz davranması gerekir. Safahat çok okunan, önemli bir ders kitabıdır, bir öğretiler kitabıdır. Her zaman çok dikkatli okunması gerekir. Dolayısıyla metinlerin üstünde değişiklikler yapılamaz, yapılmamalıdır. Aslında kimsenin böyle bir şey düşündüğünü, böyle bir niyeti olduğunu da düşünmüyorum. Bu kitapların yayınlanırken tekrar tekrar incelenip basılması gerekir. Önemli olan bu” diyor.

İLK BASKIDAKİ ÖZENİ KORUMAK İSTEDİK


2021 Orhan Veli yılı demiştik... Büyük-butik birçok yayıncı Orhan Veli’nin şiir, yazı ve çevirilerini yayımlıyor. Orhan Veli kitapları ve hakkında yapılacak çalışmalar bütün yıla yayılacak gibi. Türk edebiyatının önemli yazarlarını okurla buluşturan İş Kültür Yayınları da Ocak ayı itibariyle Orhan Veli’nin şiir kitaplarını sunmaya başladı. Yayınevi Orhan Veli’nin şiir kitaplarının ilk baskılarına atıf yapmayı öncelemiş. Yayınevinden edindiğimiz bilgiye göre öncelik ilk baskıdaki özeni korumak olmuş.

“Yayınevi olarak eseri en nitelikli biçimde sunmak önceliğimiz. Ama tabii kitaba herkesin ulaşabilmesi için uygun fiyatla sunmak da bizim önemle gözettiğimiz bir husus. Alternatif baskıların ve yabancı eserler söz konusu olduğunda alternatif çevirilerin yayımlanması kültür hayatımızı zenginleştirmektedir. Orhan Veli örneğinden ilerlersek, şairin ölümünün üzerinden yetmiş yıl geçti. Unutulmuş bir isim değil elbette. Ancak pek çok yayıncının gündemine girmesiyle daha bir değerlendi, özenildi diyebiliriz. Bizim hassasiyetimiz Orhan Veli’nin şiir kitaplarının kaynağına inmek ve o ilk basımdaki özeni korumak oldu. Çünkü gördük ki bu ilk basımlar büyük ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu tarafından resimlenmiş ve dört renk basılmış. O dönemin koşullarında dört renk baskıdan söz etmek ne büyük bir olay. 70 yıl sonra aynı olayı yeniden yaratmak istedik ve Orhan Veli Bütün Şiirler’i şömizli sert kapak ve karton kapak (her ikisi de 4 renk) olarak bastık, kitabevlerimize gelen okurlarımızdan ve sosyal medya hesaplarımızdan övgüler alıyoruz. Çünkü fiyat politikamız her kesimden okuru düşünerek belirleniyor”.

  • Sırada Sait Faik var
  • Önümüzdeki yıllarda Türk edebiyatından birçok kalemin telif hakları kalkıyor. İlk sırada Sait Faik Abasıyanık var. Türk öykücülüğünün öncü ismi Sait Faik’in kitaplarındaki hak 2024’te düşecek. 2026’da Reşat Nuri Güntekin ve Cahit Sıtkı Tarancı, 2031’de Peyami Safa, 2032’de Ahmet Hamdi Tanpınar, 2033’te Nazım Hikmet telifi kalkacak isimler arasında.
#Orhan Veli
#George Orwell
#Abdullah Uçman
3 yıl önce