|

Türk dünyası çalışmaları Tanzimat’a kadar gider

Ömrünü Türk dili araştırmalarına vakfeden Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, bugün Türkiye’de Türk dünyası edebiyatları konusunda çok ciddi bir külliyatın oluştuğunu belirtiyor.

Halil Solak
04:00 - 15/01/2022 Cumartesi
Güncelleme: 04:15 - 15/01/2022 Cumartesi
Yeni Şafak
Sovyet dönemi Azerbaycan’ı ile ilk temaslarda edebiyat araştırmacısı ve tenkitçi Abbas Zamanov’un önemli rolü olmuştur.
Sovyet dönemi Azerbaycan’ı ile ilk temaslarda edebiyat araştırmacısı ve tenkitçi Abbas Zamanov’un önemli rolü olmuştur.

Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun ile ülkemizde Türk dünyası araştırmalarının ve yayınlarının tarihçesini konuştuk.

Türk dünyasıyla ilgili çalışmalar ülkemizde ne zaman ve nasıl başladı?

Türk dünyasıyla ilgili çalışmalar Tanzimat yıllarına kadar gider. Ahmet Vefik Paşa’nın 1860’larda Çağataycadan Osmanlı Türkçesine aktardığı Şecere-i Türk çalışmasına kadar... Esasen Çağatay edebiyatı ve özellikle Ali Şir Nevayi Osmanlı aydınına yabancı değildir. Osmanlı şairlerinin birçoğu Çağatay edebiyatını takip etmiş ve hatta Çağatay Türkçesiyle Nevayi’ye nazireler yazmıştır. Tanzimat’la birlikte ilmî diyebileceğimiz bir ilgi başlamıştır. Ancak bu ilgi, İkinci Meşrutiyet döneminde yoğunlaşmış olsa da bir hayli seyrektir. Meşrutiyet yıllarında Rus çarlığından gelen Yusuf Akçura, Hüseyinzade Ali Bey, Ahmet Ağaoğlu gibi aydınlar vasıtasıyla ilgi artmıştır. Meşrutiyet döneminde de Cumhuriyet döneminde de Türklük bir bütün olarak görülmüştür. Türkiye’de yaşayanlar Türk kabul edildiği gibi Türkistan’da, İdil-Ural’da, hatta Sibirya’da yaşayan ve Türk lehçelerinden biriyle konuşanlar hep Türk kabul edilmiştir. Bu anlayışla yazılan ve İslam Ansiklopedisi’nde yer alan Türk dünyasıyla ilgili maddeler ilmî araştırmalar olarak hâlâ çok değerlidirler. Fuat Köprülü, Zeki Velidî Togan, Reşid Rahmeti Arat, Mirza Bala’nın yazdıklarını bunlar arasında sayabiliriz.

ÇEMBERİ KIRAN YAZARLAR

Soğuk Savaş yıllarında Türkiye ile Sovyetler Birliği’nde bulunan Türk boyları ile kültürel ilişkilerin neredeyse kopması bu edebiyatların gelişimini nasıl etkilemiştir?

Sovyetler Birliği’nin ortaya çıkışı araya demir perde girmesine yol açmış, bu sebeple temaslar mümkün olmamıştır. Türkiye’deki aydınlar ancak Türk dünyasından ülkemize sığınanlar ve onların çıkardığı yayınlar, özellikle dergiler vasıtasıyla Türk dünyası edebiyatını çok küçük kırıntılar hâlinde tanıyabilmişlerdir. 1920’lerin ikinci yarısında çıkan Kuzey Kafkasya, 1930’ların başında çıkan Odlu Yurt, 1930’ların ilk yarısında Ahmet Caferoğlu’nun çıkardığı Azerbaycan Yurt Bilgisi gibi dergilerde Azerbaycan edebiyatıyla ilgili incelemeler de yer almıştır. Müstecip Ülküsal’ın yayımladığı Emel dergisi de 1960’lardan itibaren Kırım Türk edebiyatı hakkında yazılara yer vermiştir. 1931’e kadar Türk Yurdu dergisi, 1962’den itibaren Türk Kültürü dergisi Türk dünyası ve edebiyatlarıyla ilgili yazılara büyük ölçüde yer vermeleriyle dikkati çeker. Özellikle, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü’nün aylık dergisi Türk Kültürü, 1960 ve 1970’lerde Türk aydınını besleyen en önemli kaynaktır. Dergide İbrahim Yarkın tarafından yazılan Özbek şairi Çolpan’la ilgili yazılar önemlidir. “Dış Türkler” diye andığımız aydınlar birtakım eserlerle de bizi aydınlatmışlardır. Mehmet Emin Resulzade, Mirza Bala, Abdülvahap Yurtsever, Ahmet Caferoğlu gibi aydınların 1950’lerin başında Azerbaycan Kültür Derneği yayını olarak bastırdıkları küçük kitaplar, Azerbaycan kültürü, tarihi, edebiyatı hakkındaki ilk bilgilerimizi oluşturdular. 1965’te Hasan Oraltay’ın yazdığı Büyük Türkçü Mağcan Cumabayoğlu, bu Kazak şairi hakkında Türkiye’deki ilk yayındır. 1960’larda Ahmet Ateş ve Muharrem Ergin’in Haydar Baba’ya Selam yayınları, 1970’lerde Ata Terzibaşı’nın Kerkük Hoyratları ve Manileri, Mecit Doğru’nun yayımladığı Hophopname, Azerbaycan ve Irak Türk edebiyatları hakkındadır. Soğuk savaş döneminde biz Sovyetlerdeki ve Türk dünyasının diğer ülkelerindeki Türk edebiyatlarını az da olsa, parça parça da olsa tanıyabildik, ama oralardaki edebiyatı bütün olarak görüp tanıyabilme imkânını asla bulamadık. Sovyetlerde ve Çin’de ise Türkiye’deki Türk edebiyatı sadece sosyalist yazarlar çerçevesinde tanınabildi. Sabahattin Ali, Aziz Nesin gibi yazarlar, Rusçaya, Bulgarcaya ve pek çok Türk lehçesine çevrilmiştir. Sosyalist olmadığı hâlde bu çemberi kırabilen Reşat Nuri’nin Çalıkuşu romanı ile Ömer Seyfettin’in bazı hikâyeleri olmuştur.

Türk dünyası edebiyatlarından Türkiye Türkçesine aktarılan ilk yazarlar ve eserler nelerdir?

Türk dünyası edebiyatı çalışmaları Yavuz Akpınar’la yeni bir döneme girer. Onun Nabi Hazri – Seçilmiş Şiirler (1976) ve Bahtiyar Vahabzade – Şiirler (1979), Sovyet dönemindeki çağdaş Azerbaycan şiiriyle ilgili ilk ciddi yayınlardır. Akpınar’ın, İbrahim Bozyel ile birlikte 1980 ve 1990’larda yayımladığı Kardaş Edebiyatlar dergisinde de Türk dünyası edebiyatlarından aktarmalar bol bol yer alır.

CİDDİ BİR KÜLLİYAT VAR

Bu isim ve eserlerin seçilmesinde ne gibi saikler etkili olmuştur?

Sovyet dönemi Azerbaycan’ı ile ilk temaslarda edebiyat araştırmacısı ve tenkitçi Abbas Zamanov’un önemli rolü olmuştur. Bağışladığı kitaplarla Erzurum Atatürk Üniversitesi Kütüphanesi’nde ciddi bir külliyat oluşturmuştur. Bunları değerlendiren Yavuz Akpınar, yukarıda belirttiğim yayınları yapmıştır. Nebi Hazri’nin seçilmesinde onun şiirlerindeki lirizm, Vahabzade’nin seçilmesinde ise ondaki millî duyguların estetik bir tarzda şiirine yansıması rol oynamıştır.

Bugün Türk dünyası edebiyatları arasındaki ilişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bugün Türkiye’de Türk dünyası edebiyatları konusunda çok ciddi bir külliyat oluşmuştur. Ötüken ve Selenge yayınevleri bu konuda önde gelen yayın kuruluşlarıdır. Fakat doğrudan doğruya Türk dünyası edebiyatlarına yönelen bir kuruluş da vardır: Avrasya Yazarlar Birliği ve birliğe ait Bengü Yayınları. Yakup Ömeroğlu’nun yönettiği bu birlik yayınları arasında hemen hemen bütün Türk lehçelerinden yapılmış aktarma roman, hikâye ve şiirler vardır. Tabii bunda Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları bölümlerinden veya Türk dünyasındaki üniversitelerimizden yetişmiş lehçelere hâkim aktarıcıların da rolü vardır. Avrasya Yazarlar Birliği’nin çıkardığı Kardeş Kalemler dergisi de tamamen Türk dünyası edebiyatlarından aktarmalara ayrılmıştır. Türk dünyasıyla artık yüz yüze temaslar da mümkün olduğu için gün geçtikçe ilişkiler artmakta ve az da olsa Türkiye’deki Türk edebiyatı da oralarda tanınmaktadır. Lehçe farkları dolayısıyla ilişkiler istenen seviyeye henüz gelebilmiş değildir ama bu konuda olumlu bir yöneliş olduğunu söyleyebilirim.

#Ahmet Bican Ercilasun
#Ahmet Vefik Paşa
#Yusuf Akçura
2 yıl önce