|

Türk öykücülüğü nereye evriliyor

Bir yıllık, bir yılın nabzını tutmaya yeterli olur mu? Olur. Olmalı. Bunun için, hazırlayanın donanımına güvenmeniz lazım. Şöyle düşündüm. Bu yıllığı hazırlayan öykü dünyası içinden tanıdığım biri olmasa bile temel aldığı dergiler, öykülere sayfalarını açarken bir ön seçme yapmıştı zaten. Yıllığı hazırlayan kişinin seçtiklerini bir veri olarak almış olurum. Öyle de yaptım.

Haber Merkezi
04:00 - 15/07/2019 Pazartesi
Güncelleme: 12:04 - 14/07/2019 Pazar
Yeni Şafak
Öykü Yıllığı 2019 için 2018 yılında çıkan 55 dergi taranarak 50 öykücüden 50 öykü seçildi.
Öykü Yıllığı 2019 için 2018 yılında çıkan 55 dergi taranarak 50 öykücüden 50 öykü seçildi.

ÂLİM KAHRAMAN

Benim gibi yılı tam olarak izleme imkanınız olmadıysa, öykünün atan nabzını tutmak için ne yaparsınız? Kolay yoldan bir öykü yıllığına baş vurursunuz. Elimizdeki tek öykü yıllığı da Edebiyat Ortamı dergisinin son aylarda çıkardığı Öykü Yıllığı 2019 galiba. Oradaki öyküleri tek tek ve dikkatle okudum. Yanlış saymadımsa 2018 yılında çıkan 55 dergi taranarak 50 öykücüden 50 öykü seçilmiş.

Bir yıllık, bir yılın nabzını tutmaya yeterli olur mu? Olur. Olmalı. Bunun için, hazırlayanın donanımına güvenmeniz lazım. Şöyle düşündüm. Bu yıllığı hazırlayan öykü dünyası içinden tanıdığım biri olmasa bile temel aldığı dergiler, öykülere sayfalarını açarken bir ön seçme yapmıştı zaten. Yıllığı hazırlayan kişinin seçtiklerini bir veri olarak almış olurum. Öyle de yaptım. Sonuçta her seçme az çok öznel bir taraf barındırır içinde.

Öykü üzerine değerlendirme yapanların da belirttiği gibi aslında bir yıl dilimi, görece bir zaman kesitidir. Akış süreklidir ve kesintisizdir. Bir değerlendirme yapmak için bu tür dilimlemeleri biz yapıyoruz. Buna rağmen onu ayırıp baktığımızda yıldan yansıyan bazı özellikleri de belirleyebiliriz.

Yıllıkta öykülerini okuduğum Abdullah Harmancı, Ali Haydar Haksal, Bahtiyar Arslan, Cemal Şakar, Cemil Kavukçu, Necati Mert, Necip Tosun, Recep Seyhan’ı yaş ve deneyim itibarıyla ustalar kategorisi içinde sayabiliriz (Bunlara artık hayatta olmayan Cahit Zarifoğlu da dahil. Onun yeni ortaya çıkan bir gençlik öyküsü de alınmış yıllığa). Erhan Genç, Ethem Baran, Mehmet Kahraman, Handan Acar Yıldız, Sema Kaygusuz, Yıldız Ramazanoğlu da öykücülüğü hakkında bir fikrim olan, hemen onların arkasından gelene isimler. Diğerleri, genelde son on-on beş yıl içinde bu yolda kendini göstermiş öykücülerden bazıları. Ustalar hakkındaki değerlendirmelerimi sona bırakayım.

YAŞAMDAN UZAKTA SINIRDA BİR KASABA

Altını çizdiğim bazı cümleler var, onları aktarayım önce: “Kitaplara dön. İnsanın kıyıcılığından, içindeki acıya dön.” (“Nilin Gelinleri”); “Gözleri aynı işe yaramaz dayısına çekmiş.” (“Terlik”); “Bize ne gerçekten, herkes dalgasına baksın.” (“Özel Gün”); “Açık ağzı soluyan karanlık bir mağara” (Cemil Kurtuluş, “Gündüz Uykusu”); “Gündüz inşaat, gece av” (Mehmet Kahraman, “Hayal Kurmayan Erkekler”); “Böcekler gibi kımıl kımıl bir nefret var hepsinin gözlerinde. İmkan olsa her birinin göz bebekleri, hamam böcekleri gibi mutfağınızdan, banyonuzdan, salonunuzun köşelerinden çıkıp üzerinize yürür.”, “Yaşamdan uzakta sınırda bir kasaba” (“Uluma”); “Ansızın rüzgarını kaybeden yelkenli gibi huzursuzca içime çekildim.” (Sema Bayar, “Cemile”); “Matematiğim zayıftı ama küçük hesaplar yapabiliyordum.” (“Bir Maniniz Yoksa Beni Sevebilir Misiniz”), “Artistik hareketler yapayım derken kaşını gözünü bozmayalım dilimizin.” (Yahya Arslan, “Yazılınca Yazılır”)

Sadece bu cümlelere bakarak bile 1918 yılı öykücülüğü için bir fikir edinmek mümkün, Okuduğum öykülerdeki gönderme ve çağrışımlara değineyim ilkin: Ayşe Yalçın’ın “Nil’in Gelinleri” öyküsünde doğrudan Mustafa Kutlu’ya ve bir öykü kişisine gönderme var (“Şükran mutluymuş Mustafa Abi.”). Mustafa Başpınar göç ve savaşı anlattığı öyküsüne “Son Kuşlar” adını vermiş. Bu isim bilindiği gibi Sait Faik damgasını taşır. Senem Gezeroğlu, Ayfer Tunç’un meşhur ettiği “Bir Maniniz Yoksa” ifadesini öyküsünün başlığına taşımış. Riskler taşır bu tür ödünç alışlar. O söyleyişlerin hazır parıltılarına sığınmalar! Başkasının kesesinden harcama yapmak gibidir. Aykırı ve çarpıtarak kullansanız bile getirisinden çok sizden götürüsü olur.

Recep Kayalı’nın “Uluma”sında da insanı ta Selahattin Enis hikayesine kadar götüren bir aşırı natüralizm gördüm. Nedense tedirgin etti beni bu söylem.

Mesut Doğan’ın “Unutulmuş Sesler Odası” öyküsünde de Nursel Duruel’in “Ses Maketi” adlı o ünlü öyküsünden tınılar geldi kulağıma. Ancak rahatsız edici değil; hikayecinin lehine sonuçları olabilir.

Tamamen eski kalıplarla yazılmış yoksulluk öyküleri okudum, bazen de tükenmiş nostaljik söylemlerle karşılaştım. Hikayenin nabzının attığı kanalları bulmalı bu tür öykücüler, günümüze gelmeli.

Serkan Kaya’nın “Aile ağacı”, Tayfun Pirselimoğlu’nun “Bir Cinayet Soruşturması”, İbrahim Aslan’ın “Mavi”, Berat Karataş’ın “Terlik” öyküleri kendilerini taşıyabilen metinler olarak göründü. Etem Baran, “Yamaçta Yağmur Var” öyküsünde günümüze yönelik bir “düzen” eleştirisi yapmış. Olabilir. Fakat, eleştiren taraftaki öykücü kahramandaki kendisinin tanınmasını bekleyen duruşu da içine almalıydı bu eleştiri boyutu. Tek taraflı göründü bana.

KENDİNİ GERÇEKLEŞTİREN BİR METİN

Cemil Kavukçu, “Özel Gün” adlı hikayesinde çok sıradan ve yavan gidiyor gibi görünen anlatımına bir iç gerilim veriyor sona doğru ve “usta”lığını da ortaya koyuyor böylece. Hikâye bittiğinde tüm akış yeni bir işlev kazanıyor. Cemal Şakar’dan seçilen “Bazen Gelecek Gelmez” öyküsü elbette kendini gerçekleştiren bir metin. Ancak yıl içinde yayımlanan başka bir öyküsü (eğer varsa) yıllığa alınabilirdi. Ali Haydar Haksal’dan seçilen “Dönüş Yolunda” öyküsü isabetli olmuş.

Yayımlanan elli öykünün içinde Bahtiyar Aslan’ın “Kule”, Abdullah Harmancı’nın “Yüreğime Üç Çivi”, Erhan Genç’in “Üç Masa Bir Mezar”ı benim favorilerim oldu. Özellikle Harmancı’nın öyküsü içe işleyici. Her yönüyle ritmini ve kıvamını bulmuş: “Tak! Tak! Tak!/ Bu gönül huzur bulmayacak”

Mayıs-Haziran 2019 sayısında bir “hikaye dosyası” hazırlayan Ay Vakti dergisinin bu faaliyetinden de kısaca söz edeyim. Dengeli ve belli bir tutarlılığı yakalamış bir çalışma olmuş. İlgililerin görüp okumasını öneririm.

  • Edebiyat Ortamı
  • Öykü Yıllığı
  • Haz. Engin Elman
  • Edebiyat Ortamı Yayınları
  • 400 sayfa
  • 2019
#Edebiyat Ortamı
#Öykü Yıllığı
#Engin Elman
#Edebiyat Ortamı Yayınları
5 yıl önce