|

Türkiye İHA teknolojisinde güçlü atılım yapıyor

Bugün ABD başta olmak üzere birçok ülke; taktik, operatif ve stratejik seviyelerde gerek harekât alanında ve gerekse istihbari faaliyetlerde kullanmak amacıyla yurtiçinden veya yurtdışından tedarik ettiği İHA envanterine sahiptir. Türkiye ise, tedarik hususunda ‘alıcı’ konumundan, hızla ‘üretici’ pozisyonuna evrilme arayışına girmiştir.

Yeni Şafak ve
04:00 - 27/09/2016 Salı
Güncelleme: 16:58 - 27/09/2016 Salı
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
MERVE SEREN - SETA UZMANI


Günümüzdeki gelişmiş teknoloji ürünlerine bakıldığında, birçoğunun ilk önce askeri kullanım amaçlı olarak savunma sanayii tarafından geliştirildikleri görülür. Gündelik hayatta aksesuar olarak taktığımız kol saatinden naylon kumaş giysiye, evdeki mikrodalga ısıtıcıdan bilgisayar, GPS, dijital kamera, medikal lazer, liyofilizasyon, uydu, radar, jet motoru, nükleer santrale varıncaya kadar; sağlık, gıda, tekstil, eğitim, enerji, ulaşım vb. farklı sektörlerdeki sivil kullanım amaçlı teknoloji ürünleri, askeri alanda doğup gelişmiştir. 'Drone' tabir edilen, pilotu bulunmayan uzaktan kumandalı bir sistemle çalışan 'İnsansız Hava Araçları (İHA)' da, askeri kullanım amacıyla ortaya çıkan teknolojinin ürünleridir. Nasıl ki 19. yüzyılda icat edilen 'elektrikli telgraf', zamanının yüksek teknoloji ürünü olarak bilgiyi daha hızlı ve kolay ulaşır kılıp, muharebelerin seyrinde kritik bir rol üstlenmişse; 'İHA teknolojisi' de, 21. yüzyılın savaş/çatışma ortamından zaferle ayrılmak isteyenlerin vazgeçilmezleri arasında yerini almıştır. Gelecekte İHA teknolojisinin, muharebe ve istihbarat amaçlı fonksiyonun ötesinde; reklam, ticaret, nakliyat, tarım, ulaştırma faaliyetleri gibi sivil kullanım alanlarına da azami düzeyde katkı sağlayacağı şimdiden söylenebilir. Fakat İHA'nın sunacağı hizmet ve katkı; çevre, acil durum, izleme ve haberleşme gibi, bu teknolojiden istifade etmek isteyen sivil uygulama alanına göre değişecektir. Mevcut konjonktür yorumlandığında, İHA'ların keşif, görüntüleme ve taşıma gibi ticari ve sivil alandaki kullanımının, gün geçtikçe daha popüler bir hale geldiği aşikârdır. Nitekim Amazon'un “Prime Air" dağıtım sisteminin operatif ve hukuki boyutu üzerindeki tartışmalar bir tarafa; PTT Genel Müdürü Bozgeyik'in, drone kanalıyla posta ve kargo teslimatı için çalışmalara başlandığını duyurması, yakın gelecekte hem piyasada hem havada 'sivil drone patlaması' yaşanacağına somut bir delildir. Bu açıdan Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nün, İHA Kayıt Sistemi'ni başlatmış olması anlamlıdır.



İlk defa 20. yüzyılın başlarında ABD Donanması'na ait bir kavram olarak karşımıza çıkan İHA'ların; siber-uzay alanındaki teknolojik gelişmelerle birlikte, '21. yüzyıldaki savaşların' doğasını ve karakterini değiştirip dönüştürdüğü malumdur. Temel klasifikasyonu itibarıyla 'silahlı' ve 'silahsız' şeklinde ikiye ayrılan İHA'lar; misyonlarına göre 'ölümcül' yahut 'ölümcül olmayan' nitelikteki faydalı yüklerini taşırlarken, uzaktan komuta edilerek veya otonom sistemleriyle kendilerine tanımlanan görevleri icra ederler. Güvenlik, savunma ve istihbarat alanına ilişkin faaliyetler çerçevesinde İHA'lar; bomba/füze saldırısı, taktik keşif, arama-kurtarma, gözetleme, hedef belirleme, lazer işaretleme, sınır kontrolü, KİS tespiti, mayın imhası, malzeme ikmali gibi teknik kullanımlarıyla terörizmle, kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele gibi çok farklı misyonlar üstlenebilirler.



TÜRKİYE İHA'DA ALICI'DAN ÜRETİCİ'YE EVRİLİYOR


Bugün ABD başta olmak üzere birçok ülke; taktik, operatif ve stratejik seviyelerde gerek harekât alanında ve gerekse istihbari faaliyetlerde kullanmak amacıyla yurtiçinden veya yurtdışından tedarik ettiği İHA envanterine sahiptir. Türkiye ise, tedarik hususunda 'alıcı' konumundan, hızla 'üretici' pozisyonuna evrilme arayışına girmiştir. Böylece TEİ, Aselsan ve Meteksan'ın geliştirme safhasındaki katkılarıyla birlikte; TAİ, Vestel, Baykar ve Göktürk tarafından üretilen İHA'larla kayda değer mesafe kat edilmiştir. Mezkûr şirketlerce üretilen İHA'lar; servis irtifası, havada kalış süresi, faydalı yükü, seyir hızı, iniş-kalkış sistemi, kanat yapısı, gövde uzunluğu, motor gücü, çevre şartlarına dayanıklılık gibi temel performans parametreleri itibarıyla teknik açılardan farklı imkân ve kapasiteye haizdirler. Ancak İHA'ların teknolojik kabiliyeti, sahadaki kullanımı ve operasyonel performansı üzerinden; 'üreticiler' arasında mukayeseye giderek başarı ölçümlemesi yapmak, bazı nedenlerle kısmen hatalıdır.



Öncelikle şirketlerin kuruluş tarihi, misyon-vizyonu, amacı, faaliyet alanı, çalışma usul ve esasları aynı değildir. Örneğin Aselsan'ın %85'i TSKGV'ye ait iken, TUSAŞ'ın yaklaşık % 46'lık hissedarı SSM'dir. Vestel Savunma ve Baykar Makina ise, tamamen özel teşekküllerdir. Paydaşlar arasında SSM'nin bulunması; projelerin planlanması ve yürütülmesinde en çetrefilli sorunlardan birisi olan finansman konusunda devlet desteğinin alınması açısından 'avantajlı'; yatırım ve uygulamaya dönük karar alma sürecinin tıkanmasına yol açan hantal bürokratik yapıdan dolayı ise, 'dezavantajlı' addedilebilir. Mesela 2016'da TUSAŞ, 'Capital 500' listesinde Türkiye'nin en büyük ilk 500 özel şirketi arasında 63'üncü; Defense News'ın dünyanın en büyük uzay ve havacılık şirketlerini sıraladığı 'Top 100' listesinde ise 72'nci basamaktadır. Ayrıca TUSAŞ/TAİ sunduğu hizmet kalitesi neticesinde ortaya koyduğu yüksek performansla; Spirit AeroSystems tarafından verilen 'Uluslararası Üstün Tedarikçi (Outstanding International Supplier)' ödülünün de sahibidir. Diğer taraftan TUSAŞ'ın cirosunun ekseriyetini savunma satışlarından elde ettiğinin ve bu satış gelirini, yurtdışına ihraç ettiği ürünlerden ziyade, TSK'nın ihtiyaçlarını karşılamaya dönük talep sayesinde ulusal pazardan kazandığının altı çizilmelidir.



ANKA - KARAYEL- BAYKAR


TAİ'nin ANKA'sıyla, Vestel'in Karayel'i ile Baykar'ın TB2'si eş değer sınıfta olmadıklarından; geliştirilen projelerdeki İHA'ların, üretim süreçlerinde karşılaşılan mali ve teknik zorluklar aynı değildir. Orta İrtifa Uzun Havada Kalışlı-MALE sınıfı ANKA; çok daha ağır bir faydalı yük, oldukça komplike oto-pilot yazılım, fazla sayıda son derece narin sensörler barındırır. Ayrıca prototipler haricinde ANKA'ya (Blok-A/B); Aselsan'ın SAR radarı ile yabancı muadilleriyle kıyaslandığında ağırlık, hacim ve görüntü kalitesi iyileştirilmesi gerektiği kaydedilen elektro-optik keşif, hedefleme ve gözetleme sistemi 'ASELFLIR-300T'nin henüz takılmadığı belirtilmelidir. Vestel'in imalatı Karayel; 22.500 ft servis irtifası, azami 148 km/saat seyir hızı, azami 70 kg faydalı yük taşıma kapasitesinde, MX-15HD EO kamera bulunduran taktik sınıf bir İHA'dır. Karayel'le aynı servis tabanına sahip TB2 ise; 130 km seyir hızında, azami 100 kg faydalı yükle birlikte Goshawk-IIHD, MX-15HD ve Star SAFIRE-380HD EO kameralarını taşıyabilir. Görüleceği üzere, Karayel ile TB2'nin her ikisinde kullanılan elektro-optik kameralar, direk yurtdışından tedarik edilmiş ürünlerdir. Başka bir mevzu ise, Baykar'ın takdire şayan çabaları sayesinde Türkiye'nin 'silahlı İHA' üreten ülkeler arasına girmeyi başarmasıdır ki; bu noktada 'Muharip İHA' (UCAV) sınıfında yer alan vurucu güçlerden bahsederken yapılan teknik bir hataya değinilmelidir. Örneğin MQ-9 Reaper veya X-47B gibi son teknolojiyle donatılan Muharip İHA'larla; Baykar'ın esas keşif görevini yaparken fırsat hedefi gördüğü takdirde vurma yeteneği kazandırdığı İHA farklıdır. Taktik sınıfın en üst seviyesi addedebileceğimiz TB2; Roketsan'ın UMTAS teknolojisi üzerinden geliştirdiği motorsuz ve lazer arayıcı başlıklı olan 'Mini Akıllı Muhimmat (MAM-L)'ın kullanıldığı test atışlarındaki başarılı performans üzerine silahlandırılarak envantere katılmıştır. Yani ABD'deki test atışlarında F-18 uçağıyla birlikte eş zamanlı kalkış-iniş yapabilen 'silahlı İHA' ile Türkiye'nin terörizmle mücadelede muharip rolünde kullanmak üzere geliştirdiği 'silahlandırılmış İHA' arasında teknoloji farkı mevcuttur. Bu noktadan hareketle TAİ'nin; 'dış kaynak kullanım alanları' ve 'yardımcı sanayii' kapsamında yurtdışında işbirliği yaptığı firmalara ilişkin çalışma usul ve esasları dâhil farklı mecralarda; Vestel ve Baykar gibi müstakil yapıdaki özel şirketlerle birebir örtüşmesi beklenmemelidir. Zira Türkiye'nin ilk milli İHA'sı UAV-X1'in, TUSAŞ Ar-Ge Projesi (Mart 1990) ürünüdür. Türkiye'deki İHA üreticilerinin performansları; finansman, nitel/nicel insan kaynağı, uzmanlık alanı, ürün yelpazesi, bilgi ve tecrübe birikimi, özgün tasarım geliştirme, sistem entegrasyonu, yerli/yabancı ortaklıklar, Ar-Ge vb. konulardaki imkân ve kapasiteleri üzerinden değerlendirilmelidir.


#İHA
#ANKA
#TAİ
#İHA teknolojisi
8 yıl önce